"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/38 E., 2023/99 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/287 E., 2021/601 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, Muğla ili, Fethiye ilçesi, ... mahallesinde yapılan kadastro tesis çalışması sonrası 303 ada 4 numaralı parselin kendisi adına tespit edildiğini, kardeşi davalı adına tespit edilen 303 ada 3 parselin içerisinden geçen ve kendi taşınmazına kadar ulaşan yolun zeminde mevcut olduğu halde kadastro çalışmalarında paftasında gösterilmediğini, kardeşi ile aralarındaki sınırın kendisi aleyhine olacak şekilde yanlış belirlendiğini ileri sürerek yolun paftasında gösterilmesine ve sınırın düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, öncelikle davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, davacıya ait 303 ada 4 parsel ile kendisine ait 303 ada 3 parsel sayılı taşınmazların, taraflara ortak mirasbırakanlarının vefatı sonrası fiili intikali sağlanan ve kadastro çalışmaları neticesinde sınırları kesinleşen taşınmazlardan olduğunu, kendisine ait 303 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yol olmadığını, 2009 tarihinde bölgede kadastro çalışması yapıldığı esnada da böyle bir yol olmadığını, ayrıca kadastro çalışmalarının 2009 yılında yapılmış olup, davacının bugüne kadar herhangi bir talebinin de olmadığını, davacının dilekçesinde, davalıya ait taşınmazda var olduğunu iddia ettiği zeminde kullanılan yolun kamu hizmeti yararına açılmasını talep etmişse de, bu talebin tamamen davacının kişisel çıkarlarını korumayı amaçlayan, keyfi, hiçbir hukuki dayanağı olmayan ve davalıyı yıldırma çabasının bir sonucu olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.10.2021 tarihli ve 2019/287 Esas, 2021/601 Karar sayılı kararıyla; davacının yol talebi yönünden yapılan değerlendirmede; tapulu taşınmazın yol olarak terkinine karar verebilmek için anılan yolun kadim yol olması, genel yol olarak kullanılması gerektiği, dosya arasına alınan bilirkişi raporlarında hava fotoğrafları, uydu fotoğraflarının incelendiği, dava konusu yolun 1992 yılında zeminde olmadığı, 09.10.2009 ve 21.11.2010 yılındaki ve 2011 yılındaki uydu görüntülerinde ise bulunduğunun tespit edildiği, kadastro çalışmaları sırasında tespit bilirkişiliği yapmış tanıkların beyanına göre; çalışmalar sırasında yolun zeminde bulunmadığı, yine bir kısım tanık ve mahalli bilirkişi beyanına göre yolun davacı tarafından kadastro çalışmalarından sonra yapıldığı, bir kısmının önce yapıldığı yönünde beyanda bulunduğu, bu bakımdan uydu fotoğrafları ile kadastro çalışmaların yapıldığı dönemlerin tarih olarak yakın olduğu düşünüldüğünde; yolun kadastro ekiplerinin çalışmalarından sonra davacı tarafça büyük bir çoğunluğunun davalının taşınmazında kalacak şekilde yapıldığı kanaatine varıldığı, kadimden beri kullanılan yol olmadığı, davalının taşınmazını bölerek geçtiği, tarafların taşınmazından geçtiği, bu taşınmazları genel yola bağladığı, yöre halkının kullanımının bulunmadığı, genel yol olmadığı , terkininin mümkün bulunmadığı, bilirkişi raporlarında A1 ve A2 harfiyle gösterilen kısımlara ilişkin yapılan değerlendirmede; bir kısım tanık beyanına göre taşınmazlar arasındaki sınırın pırnal meşesi ile çam ağacı olduğu, fen raporunun tanıkların beyanına göre hazırlandığı ve anılan ağaçların bulunduğu kısımdan ölçüm yapılarak A1 ve A2 harfiyle gösterilen kısımların tespit edildiği, yine davacı tarafın tel örgünün bulunduğu iddiasını bir kısım tanık beyanının doğruladığı, ancak özellikle de tespit bilirkişilerinin beyanına göre kadastro çalışmalarının anılan tel örgüsüne göre yapıldığı, burada tespiti gereken hususun anılan tel örgünün nereden geçtiği olduğu; tel örgünün çam ağacının gövdesinde iz oluşturduğu iddiasının ziraat bilirkişisince değerlendirildiği; raporda ağacın gövdesinde tel boğması şeklinde derin izlerin bulunduğu ancak bu izlerin bahsi geçen tel örgüsünden kaynaklanıp kaynaklanmadığı noktasında net kanaate varılamadığının belirtildiği, incelenen hava fotoğrafları ve uydu fotoğraflarında taşınmazları ayırıcı herhangi bir unsur tespit edilemediği, zeminde de ayırıcı unsura rastlanılmadığı, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin gerekçesinin dosya içeriğine aykırı olduğu gibi, yerel mahkemece delillerin değerlendirilmesinde de maddi hataya düşüldüğünü, tel çit ile ilgili dava dosyası öncesi çekilen ve dosyaya delil olarak sunulan USB aygıtında bulunan görüntülerin yerel mahkemece ve teknik bilirkişilerce dikkate alınmadığını, yerel mahkemece davalının tevilli ikrarının ve tanık beyanlarının yanlış takdir edildiğini ve davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verildiğini, bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların mahkemece dikkate alınmadığını, tanık ifadelerinin denetlenmesi açısından beyanlarda geçen kurumuş ağaç, çam ağaçları, pırnal ağacı gibi muhdesatların fotoğraflarda işaretlenmesi gerektiği halde bu konuda ek rapor alınmadığını, fen bilirkişi raporunun keşfi takibe ve denetlemeye elverişli olmadığını, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının mahkemece değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü, tanık beyanlarına yansıdığı üzere taraflara ait 3 ve 4 nolu taşınmazların rızai taksim sonucu oluşturulan ortak sınırının gerçekte iki çam ağacı arası ve ortadaki pırnal ağacının olduğu noktaları birleştiren hat olduğunun açıkça ifade edildiğini, bu tel çitin varlığının davacı tarafından CD ortamında mahkemeye sunulduğunu, tel çitin sonradan davacı tarafından söküldüğünu, buna rağmen CD'nin çözümünün bilirkişi raporuna yansıtılmadığını, mahkemece verilen red kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 25.01.2023 tarihli ve 2022/38 Esas, 2023/99 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamına göre; davacının zeminde mevcut olduğunu iddia ettiği dava konusu yolun 1992 yılı hava fotoğraflarında zeminde bulunmadığı, kadim yol olmadığı, genel yol niteliğinde bulunmadığı, yöre halkının kullanımında olmadığı, yolun kadastro çalışmalarından sonra davacı tarafından yapıldığı, söz konusu yolun bir ucunun davacı parselinin içinde son bulduğu, diğer ucunun davalı parselini ikiye bölerek ormana ulaştığı, ormanın içinden geçerek paftasında gösterilen genel yola bağlandığı, dava konusu yolun paftasında yol olarak gösterilen yer ile direkt bağlantısının olmadığı, davacı ve davalının kardeş oldukları, davacı ve davalıya ait dava konusu taşınmazların bir bütün olarak mirasbırakan babalarına aitken babalarının vefatıyla mirasçılarına kaldığı, mirasçılar arasında yapılan taksimle taşınmazların paylaşıldığı ve aradaki sınırın davacı ve davalı arasında yapılan taksime göre tespit edildiği, kadastro tespitinin taraflarca yapılan taksime göre belirlenen ve tespit tarihinde zeminde mevcut olan tel çite göre belirlendiği, çitin daha sonra kaldırıldığı, davacı ve davalı sınırları arasında zeminde ayırıcı bir unsur bulunmadığı ve davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nun 353/(1)-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil, kadastro tespiti sırasında zeminde mevcut yolun paftasında gösterilmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 16 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içeriğinden; yörede, 2009 yılında, 3402 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sırasında çekişmeli Muğla ili, Fethiye ilçesi ... Mahallesi, 303 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 7.335,55 m² yüzölçümüyle, tarla vasfı ile belgesizden davacı ... adına, 303 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ise 4.226,17 m² yüzölçümüyle, tarla vasfı ile belgesizden davalı ... adına tespit edildiği, söz konusu tespitlerin 01.02.2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.06.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.