"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/264 E., 2021/473 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/97 E., 2020/311 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; mirasbırakan annesi ...'ın 124 ada 27 ve 30 parsel sayılı taşınmazlarını ölümünden kısa bir süre önce torunu olan davalıya ölünceye kadar bakma akdiyle devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın özgür iradesiyle temliki gerçekleştirdiğinin şüpheli olduğunu, varlıklı biri olan mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacı olmadığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, olmazsa tenkisini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; iddiaların doğru olmadığını, mirasbırakanın davalı torununu çok sevdiğini, davalının da mirasbırakan babaannesinin her zaman yanında olup tüm ihtiyaçlarıyla ilgilendiğini, bu nedenle taşınmazlarını devrettiğini, mirasbırakanın sözlü olarak da dava konusu taşınmazların aile yadigarı kalmasını istediğini, ayrıca mirasbırakanın başkaca taşınmazlarının da olduğunu, mal kaçırma kastının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mirasbırakanın ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla yakın olduğu davalı torunuyla sözleşme yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunduğu, dinlenen tanıkların da ifadelerinde davalının mirasbırakanın ihtiyaçlarını karşıladığını beyan ettikleri, bunun yanında hala mirasbırakan adına kayıtlı 39 parça taşınmaz bulunduğu gözetildiğinde temlikin makul sınırda kabul edildiği, davacının muvazaa iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazların mirasbırakanın en kıymetli taşınmazları olup temlik dışı yerlerin değerleriyle kıyaslandığında makul sınırda kaldığının kabul edilemeyeceğini, davalının mirasbırakan babaannesi ile yakından ilgilendiğine ve her ihtiyacını giderdiğine dair tanık beyanlarının gerçek dışı olduğunu, davalının yaşının küçüklüğü dikkate alındığında mirasbırakana bakmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının babası olan mirasbırakanın oğlu ...'ın dava konusu temlik haricinde de mal kaçırmaya yönelik bir çok işleminin bulunduğunu, mirasbırakanın ölümünden 2 ay önce yaptığı temlik bakımından akıl sağlığının yerinde olduğunun kabul edilemeyeceğini, sözleşmenin bu nedenle de geçersiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, toplanan delillerden ve dinlenilen taraf tanıklarının anlatımlarından, mirasbırakanın bütün torunlarını sevdiği, mirasbırakanın çocuklarıyla da beşeri anlamda bir sorununun bulunmadığı, eşinin ölümünden sonra mirasbırakanın köydeki evde yalnız yaşamına devam ettiği, davalının mirasbırakanla ilgilendiği, mirasbırakanın temlik dışı taşınmazlarının çokluğu da dikkate alındığında mal kaçırma kastıyla hareket ettiği iddiasının davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ölünceye kadar bakım akdinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı; Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706 ncı, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve 611 inci; Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
Dava, 6100 sayılı HMK'nın 140/3 üncü maddesi uyarınca ön inceleme duruşmasında yapılan nitelendirme, dava ve cevaba cevap dilekçelerinin içerikleri gözetildiğinde, mirasbırakan muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1940 doğumlu mirasbırakan ...'ın 08.10.2016 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı kızı ile dava dışı oğlu Adnan'ın ( davalının babası) kaldığı, mirasbırakanın dava konusu 124 ada 27 ve 30 parsel sayılı taşınmazlarını 22.08.2016 tarihinde davalı torununa ölünceye kadar bakma akdiyle devrettiği, diğer yandan, temlike konu çekişmeli taşınmazlar haricinde, mirasbırakanın terekesinde 39 parça taşınmazın bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 611 inci maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir (BK) madde 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına Yasa'nın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer (TBK madde 614).
Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (TBK madde 19). Şayet bakım alacaklısının, temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunu değil de bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde mirasbırakanın yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince, diğer delillerin yanında özellikle ölünceye kadar bakma akdiyle devredilen dava konusu taşınmazların mirasbırakanın tüm malvarlığına sayıca oranının makul sınırı aşmadığı gerekçesiyle davanı reddine karar verilmişse de, mirasbırakanın terekesinde bulunan taşınmazların temlik tarihi itibarıyla değerleri belirlenmeden sadece sayıca oranlama yapılarak makul sınırın aşılıp aşılmadığının tespiti mümkün bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazların akit tarihindeki rayiç değerleri ile mirasbırakanın terekesinde bulunan taşınmazların aynı tarihteki rayiç değerleri tespit edilerek, temliklerin makul karşılanabilecek sınırda kalıp kalmadığının belirlenmesi, tanık beyanları, temlik tarihi, mirasbırakan ile davalının ayrı yerlerde yaşadıkları hususları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek mirasbırakanın kastının tereddüte yer vermeyecek biçimde açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.