Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2044 E. 2023/3286 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın, taşınmazını torununa yaptığı temlikin muris muvazaası olup olmadığına ilişkin tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davalıya yapılan temlikin mirasbırakanın gerçek iradesine uygun olup olmadığının ve davacıların muris muvazaası iddiasını ispatlayıp ispatlayamadığının değerlendirilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesis edildiği gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

TEREKE TEMSİLCİSİ : ...

DAVA TARİHİ : 05.06.2003

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul - Kısmen Ret

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli asıl ve birleştirilen davalarda bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, asıl davada bir kısım davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli ve asıl ve birleştirilen davalarda davalı vekili ve asıl davada davacı ... tarafından süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 08.11.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden bir kısım davacılar ... v.d. vekili Avukat ... geldi. Davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı ... vekili Avukat ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacılar, mirasbırakanları ...'ın 481 parsel sayılı taşınmazdaki payını oğlu olan ...’e fiilen devrettiğini, o dönem dava konusu taşınmaz için açılan bir dava olduğundan resmi olarak temlikin yapılamadığını, mirasbırakanları olan ...’in 40, 50 yıldır taşınmazda zilyet olduğunu ancak mirasbırakan ...'ın dava konusu taşınmazı oğlu ...’nin ölümü sonrasında mirasçılardan mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak torunu olan davalı ... ...’e temlik ettiğini, tam teşekküllü sağlık kuruluşundan rapor alınmadan işlem yapıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada davacı ...’ın ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil olmuşlardır.

2. Birleştirilen davada davacı, mirasbırakanları ...'ın 481 parsel sayılı taşınmazdaki payını kandırılmak suretiyle ve mirasçılardan mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak torunu olan davalı ... ...’e temlik ettiğini, mirasbırakanın akli melekelerinin yerinde olup olmadığı konusunda tam teşekküllü sağlık kuruluşundan rapor alınmadan işlem yapıldığını ileri sürerek taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ölmesi üzerine tereke temsilcisi olarak atanan ... davaya dahil edilmiştir.

II. CEVAP

Davalı, iddiaların doğru olmadığını, davacıların aynı hususları Kadastro Mahkemesinde yapılan yargılamada da ileri sürdüklerini ve vu iddiaların kabul edilmediğini, kesin hüküm bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 21.05.2013 tarihli ve 2003/125 Esas, 2013/303 Karar sayılı kararıyla; çekişme konusu taşınmazla ilgili Kadastro Mahkemesinin 1990/167 Esas, 2001/31 Karar sayılı dosyasında miras bırakan tarafından yapılan çekişme konusu satışın muvazaalı olduğunun iddia edildiği, anılan davada satışın gerçek olduğunun belirtilerek talebin reddedildiği ve dereceattan geçmek suretiyle kesinleştiği, bu kararın asıl dava bakımından kesin hüküm oluşturduğu, birleştirilen davada davacılar bakımından da kesin delil niteliğinde olduğu, bu olgular karşısında iddiaların ispat edilemediği gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı ..., davacılar ..., ..., ... ve ... vekili ile birleşen dava tereke temsilcisi ... tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 04.02.2016 tarihli ve 2015/12531 Esas, 2016/1167 Karar sayılı kararıyla; “... eldeki dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılmış olup, kesin hüküm ve kesin delil oluşturduğu kabul edilen ve yukarıda içeriği açıklanan ... Kadastro Mahkemesinin 1990/167 Esas, 2001/31 Karar sayılı davada ise davacıların, mirasbırakanları ...'in zilyetliğine ve taşınmazın murisleri ...'e hibe edildiği iddialarına dayalı tescil talebine ilişkin olduğu görülmektedir.

O halde, her iki davanın hukuki sebepleri farklı olduğuna göre, kesin hükümden söz edilemeyeceği kuşkusuzdur.

Hâl böyle olunca, öncelikle yargılama sırasında 27.04.2005 tarihinde ölen asıl dava davacılarından ... mirasçılarının davaya dahil edilmesi, ondan sonra işin esasına girilerek, tarafların dayandıkları tüm delillerin eksiksiz toplanması, gösterilen tanıkların iddialar doğrultusunda etraflıca beyanlarının alınması, toplanacak deliller, toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek, dava konusu taşınmazın davalıya temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tanık beyanlarından mirasbırakan ...'ın dava konusu taşınmazı satmaya ihtiyacının olmadığının ve davalının da taşınmazı satın alacak ekonomik gücünün bulunmadığının anlaşıldığı, semenin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği, ancak dinlenen tanıkların davalının mirasbırakanın bakımını sağladığına ilişkin bir beyanda bulunmadıkları, davalı tarafından da böyle bir savunma ileri sürülmediği, temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi asıl davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, birleştirilen davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın asıl ve birleştirilen davalarda davacıların miras payları oranında tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davalı ve asıl davada bir kısım davacılar vekili ile asıl davada davacı ... temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1- Asıl davada davacılar vekili ve asıl davada davacı ... temyiz dilekçelerinde özetle; ... Kadastro Mahkemesinin 1990/167 Esas sayılı dosyasında, birleştirilen dosyada davacı olan ... ... müdahil davacı tanığı olarak alınan beyanında dava konusu taşınmazın mirasbırakan tarafından önce asıl davada davacıların mirasbırakanı olan ...’e bağışlandığını, ...’in ölümünden sonra ise davalı ...’e bağışlandığını belirttiğini, Mahkemece birleştirilen dava kabul edilmek suretiyle asıl davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2-Asıl ve birleştirilen davalarda davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ... Kadastro Mahkemesinin 1990/167 Esas sayılı dosyasında verilen kararın kuvvetli delil niteliğinde olduğunu, anılan kararda davalıya yapılan satışın geçerli bir satış olduğu belirtilmek suretiyle davanın kabulüne karar verildiğini, davacı tarafın bu dosyada satışın muvazaalı olduğunu ileri sürdüğünü ve Kadastro Mahkemesinin bu iddiayı değerlendirdiğini, kaldı ki anılan Mahkemenin doğru sicil oluşturma ilkesi kapsamında muvazaayı resen değerlendirmesi gerektiğini, dinlenen mahalli bilirkişilerin ve tanıkların ise görgüye dayalı bir bilgilerinin olmadığını, eldeki davada muris muvazaası iddiasının dinlenmeyeceğini, davalının temlik tarihinde nakliyecilik ve çiftçilik yaptığını, ekonomik durumunun iyi olduğunu, mirasbırakanın ise dava konusu taşınmazı satmaya ihtiyacı olduğunu, aynı dönemde dava dışı paydaşların da taşınmazdaki paylarını davalıya temlik ettiklerini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun 706., ... Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

2. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 6 ncı maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası ise “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükmünü düzenlemiştir.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nın 11/01/1994 tarihinde öldüğü, geride 16/12/1985 tarihinde ölen oğlu ...’nin çocukları ve torunları olan davacılar ile davalı ... ve dava dışı çocukları ..., ..., ... ile birleştirilen davada davacı oğlu ...’nin mirasçı olarak kaldığı, birleştirilen davada davacı ...’nin 05/03/2007 tarihinde öldüğü ve terekesine...’nın tereke temsilcisi olarak atandığı, tereke temsilcisinin davaya dahil edildiği, mirasbırakanın 04/03/1969 tarih, sıra no 3’te kayıtlı taşınmazdaki 1/5 payının tamamını 24/10/1986 tarihinde torunu olan davalı ...’ya satış suretiyle temlik ettiği, ... Kadastro Mahkemesinin 07/06/2001 tarihli 1990/ 167 Esas 2001/ 31 Karar sayılı kararı ile mirasbırakanın dava konusu 481 parsel sayılı taşınmazı torunu ...’ya devrettiği, o tarihten beri taşınmazın ...’nın zilyetliğinde olduğu, mirasbırakan tarafından yapılan temlikin aradan geçen uzun süreye rağmen diğer kardeşler tarafından öğrenilmemiş olmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile dava konusu taşınmazın 24/10/1986 tarihli 1 sıra no.lu tapu kaydına binaen davalı ... adına tesciline karar verildiği, kararın Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 28/01/2003 tarih, 2002/3420 Esas 2003/157 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği ve dava konusu taşınmazın 18/04/2003 tarihinde davalı adına hükmen tescil edildiği, davalının dava konusu taşınmazdaki dava dışı paydaşlardan da pay satın aldığı anlaşılmaktadır.

2. Somut olaya gelince; asıl ve birleştirilen davalarda davacılar, mirasbırakanları ...’nin torunu olan davalı ...’ya 24/10/1986 tarihinde Tapu Müdürlüğünde satış suretiyle gerçekleştirdiği devrin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürmüşler, asıl davada davacılar bu iddialarına ilaveten, mirasbırakanları ...’nin dava konusu taşınmazı oğlu ...’e haricen temlik ettiğini belirterek, dava konusu taşınmazın ... mirasçılarının miras payları oranında tapu kaydının iptal edilerek, aynı oranda adlarına tesciline karar verilmesini talep etmiş iseler de; asıl davada davacıların harici temlike yönelik bu iddiasının ... Kadastro Mahkemesinin 07/06/2001 tarihli 1990/167 Esas 2001/31 Karar sayılı kararı ile incelenerek kesinleştiği ve eldeki davanın mirasbırakan ... tarafından davalıya yapılan 24/10/1986 tarihli temlike ilişkin olarak açılan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası olduğu açıktır.

3. Muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti HMK'nın 190. maddesi ile TMK’nın 6. maddesi gereği davacı tarafa ait olup, dinlenen tanıkların dava konusu temlike yönelik bilgi sahibi olmadıkları, dosyada mirasbırakanın diğer mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirir bir olgu bulunmadığı, terekesinde paydaşı olduğu çok sayıda taşınmazı olduğu, 10/12/1987 tarihinde dava dışı 4 parça taşınmazdaki payını da oğlu ...’e bağış suretiyle temlik ettiği hususları yukarıdaki ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde, asıl ve birleştirilen davalarda davacıların iddialarını kanıtlayamadıkları sonucuna varılmaktadır.

3. Hal böyle olunca, asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Asıl davada bir kısım davacılar vekili ile asıl davada davacı ...’nin temyiz itirazlarının reddine,

2. Asıl ve birleştirilen davalarda davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün 6100 Sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 Sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,

Temyiz eden asıl ve birleştirilen davalarda davalı vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara iadesine iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

14.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.