Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2162 E. 2024/6598 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazın bir kısmının davacıya ait olduğu iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/263 E., 2023/28 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/79 E., 2021/280 K.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; Zonguldak ili, .... ilçesi, .... Mahallesindeki dava konusu 263 parsel sayılı taşınmazın sınırları içerisinde bulunan merdivenlerin yer aldığı yaklaşık 93,68 m2'lik kısmın 1975 yılından beri kendisinin zilyetliğinde olduğu halde 1994 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında bu kısmın sadece davalı ...'nın zilyetliğinde olduğu şeklinde tapunun beyanlar hanesine şerh verildiğini, oysa bu kısmın kendisine ait olan 262 parsel sayılı taşınmazın sınırları içerisinde yer aldığını, yapılan tescilin hatalı olduğunu ileri sürerek 263 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 93,68 m2'sinin davacıya ait olduğunun tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 09.02.1994 tarihinde kesinleştiği, davacının dava konusu taşınmazda merdivenlerin bulunduğu 93,68 m2'lik kısmın 1975 yılından beri kendi zilyetliğinde olduğunu iddia ederek kadastro tespitinden önceki bir nedene dayandığı, eldeki davanın ise 17.03.2021 tarihinde açıldığı, buna göre dava tarihi itibari ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu 263 ile dava dışı 261 ve 262 parsellerin 1950'li yıllardan beri kök muris ...'nın zilyetliğinde iken Havza-i Fahmiye sınırları içinde olduğundan kamu malı sayıldığını ve Hazine adına tescil edildiğini, 3303 sayılı Taş Kömürü Havzasındaki Taşınmaz Malların İktisabına Dair Kanun ile bu nitelikteki taşınmazların zilyetlikle edinilmesine imkan tanındığını, mirasbırakan annesinin zilyetliğinde iken onun muvafakati ile 262 parsel sayılı taşınmaza ev yaptırdığını ve yine annesinin muvafakati ile 263 parselin içindeki merdivenlerin bulunduğu dava konusu 93,68 m2'lik kısmın da kendisi tarafından yaptırıldığını, bu kısmın kendisinin zilyetliğinde olduğu halde kadastro sırasında tapunun beyanlar hanesine hatalı olarak şerh verildiğini, yapılan tespitin mirasbırakan annesinin paylaştırma iradesine aykırı olduğunu, davada kadastro öncesi nedene değil mirasın paylaşımına dayanıldığını, TMK'nın 1025. maddesi kapsamında tapu sicilinin düzeltilmesi davasının süreye tabi olmadığını, yolsuz tescil nedeniyle davanın kabulünün gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Zonguldak ili, .... ilçesi, ..... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmasında dava konusu 263 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesine "... kızı ...'ın kullanımındadır" şerhi yazılarak arsa vasfında Hazine adına tespit ve tescil edildiği, tespitin 09.02.1994 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 17.03.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.