Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2365 E. 2025/1987 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında yaptığı taşınmaz satışlarının ehliyetsizlik, vekâlet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası nedeniyle iptali ve miras payları oranında davacı mirasçılara tescili istemidir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, mirasbırakanın ehliyetsizliği, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve muris muvazaası iddialarını ispatlayamamaları, satışların geçerli kabul edilmesi ve davalılara tek vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiği gözetilerek, mahkeme kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/177 E., 2023/34 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar davacılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.01.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davacılar vekilleri Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ..., temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; mirasbırakan ...’in mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla oğlu davalı ...’ya verdiği vekâletname ile 619, 871 ve 1439 parsel sayılı taşınmazları davalı ... ...’ye, onun da 1439 parseli davalı ...’ya, 619 parseli ise dava dışı ...’a satış suretiyle temlik ettiklerini, murisin satış ihtiyacının olmadığını, vekâletnamenin tanzim edildiği tarihte ehliyetsiz olduğunu, vekâlet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında tesciline, olmadığı takdirde 40.000,00 TL bedelin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı ...; muris Yahya’nın son yıllarında davacıların murisi ...’nin borçlarının tasfiyesini üstlendiğini, sağlık sorunları nedeniyle de masraf yaptığını, bazı taşınmazlarını üçüncü kişilere sattığını, ... ...’nin taşınmazları alabilecek ekonomik gücü olduğunu, sonrasında köyünde karıştığı bir adli olay nedeniyle taşınmazları satmak istediğini, birini kendisinin aldığını, birini de ... isimli birinin aldığını, kendisinin kasap dükkanı işlettiğini ve mobilya işi yaptığını, tarım geliri de olduğunu, taşınmaza 200-250 bin harcayarak turistlik tesis inşa ettiğini, murisin değerli başka taşınmazları da olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... ...; murisin dava konusu taşınmazlar dışında birçok değerli taşınmazı olduğunu, dava konusu taşınmazların bedeli karşılığında temlik edildiğini, çevre köylerden hep alım yaptığını, taşınmazları alım gücünün bulunduğunu, murisin taşınmazları satacağını herkese duyurduğunu, taşınmazlardan ikisini daha yüksek bedelle sattığını, diğerini halen kendisinin kullandığını, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 28.03.2013 tarihli ve 2009/800 Esas, 2013/260 Karar sayılı kararı ile; çekişme konusu taşınmazların temliki tarihlerinde murisin fiil ehliyetini haiz olduğunun Adli Tıp raporu ile belirlendiği, devirlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının sabit bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkemenin 28.03.2013 tarihli kararının süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 17.02.2015 tarihli ve 2013/16848 Esas, 2015/2286 Karar sayılı kararı ile; İstanbul Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulundan alınan rapor ile muris ...’in çekişme konusu taşınmazların temlik tarihleri olan 09.09.2004 tarihi ile 18.07.2006 tarihlerinde fiil ehliyetini haiz olduğu tespit edilerek ehliyetsizlik iddiası yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasının ve dava konusu 619 parselin kayıt maliki ...’un davada yer almadığı tespit edilerek bu parsel bakımından iptal ve tescil isteğinin de reddine karar verilmiş olmasının doğru olduğu için davacıların bu yönlere değinen temyiz itirazlarının reddine, diğer temyiz itirazları yönünden ise gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, tarafların tüm delillerinin toplanması, uzman bilirkişiler marifetiyle mahallinde keşif yapılarak uygulamayı gösterir denetime elverişli bilirkişilerden rapor alınması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ile vekalet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine yönelik davacıların isteği bakımından değerlendirme yapılması ile 619 parsel sayılı taşınmaz yönünden bedel isteğinin gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemenin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; tapu da gösterilen değer ile gerçek değer arasındaki farkın tek başına muvazaa iddiasını ispatlayamayacağı, davaya konu taşınmazların davacıların babası ...'nin borçları için satıldığının mahalli bilirkişi ... ve davalı tanığı ...'nun beyanları ile sabit olduğu, taşınmazları satın alan ...'un maddi gücünün bulunduğu, taşınmazların satışının gerçek bir satış olduğu, ayrıca taşınmazların satışının murisin bilgisi dahilinde olduğu hususunun tanık anlatımları ile sabit olduğu, devirlerin yapıldığı tarihte fiil ehliyetinin yerinde olduğu ve satışlardan sonra 3 yıl kadar yaşadığı, bu süre içerisinde herhangi bir dava ya da şikayette bulunmadığı, vekalet görevinin de kötüye kullanmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; ehliyetsizlik iddiası yönünden yeterli inceleme yapılmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkillerinin babalarının murisle ve davalı ... ile araları açılınca ailesini alıp şehir dışına gittiğini, müvekkilinin babalarının ölmesini fırsat bilen davalıların müvekkillerinden mal kaçırdıklarını, ...’nın dava konusu taşınmazları vekaleten eşinin akrabası ve kendi arkadaşı olan ... ...’ye temlik ettiğini, ödeme belgesi sunulamadığını, ... ...’nin taşınmazlara zilyet olmadığını, taşınmazları muris ve ...’nın kullandığını, ... adına kayıtlı taşınmazın üzerindeki yapının 05.07.2005 tarihinde taşınmazda olduğunu, 29 günde bu yapının yapılamayacağını, murisin mal satmaya ihtiyacı olmadığını, temlik sonrası ekonomik durumunda değişiklik olmadığını, bedeller arasında fark bulunduğunu, tüm taşınmazların devredildiğini, ...’nın müvekkillerinin babalarının borcunun ödenmesi için taşınmazların satıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, alacaklıların önce müvekkillerine gelmeleri gerektiğini, hiçbir alacaklının müvekkillerine gelmediğini, müvekkillerinin babalarının 2000 yılında öldüğü, taşınmazların 2004 yılında temlik edildiği, bu kadar uzun süre sonra alacaklıların gelmesinin, hiçbir icra takibi olmamasının hayatın akışına aykırı olduğunu, mahalli bilirkişi beyanına atıf yapılmasının bozma nedeni olduğunu, gerekçede beyanı esas alınan ...’nun tanık listesinde olmadığını, ... ... tanıklarının beyanlarının neden dikkate alınmadığının belirtilmediğini, tanıkların yanlı ve duyuma dayalı beyanlarda bulunduklarını, taşınmazların tespit edilen bedellerine göre satış bedellerinin çok düşük olduğunu, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, ... ...’nin de vekille birlikte hareket ettiğini, raporların hatalı ve çelişkili olduğunu, her iki davalı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, ret sebebinin ortak olduğunu, yemin teklif etme haklarının hatırlatılmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, ehliyetsizlik, vekâlet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

Hemen belirtmek gerekir ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190/1 hükmü ise “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükmünü düzenlemiştir.

Öte yandan; mahkeme kararını temyiz etmeyen taraf, kararı bu hâliyle benimsemiş demektir. Kararın temyiz edilmeyerek şekli anlamda kesin hükme dönüşmesi hâlinde karar lehine olan için usuli müktesep hak oluştururken, karar aleyhine olan kimse için de bir katlanma yükümlülüğü meydana getirir.

Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozma kararı uyarınca işlem yapılmasına, özellikle mahalli bilirkişi beyanlarının hükme dayanak alınması doğru değil ise de davacıların iddialarını HMK’nın 190. ve TMK’nın 6. maddeleri uyarınca ispatlayamadıklarına, Mahkemenin 28.03.2013 tarihli kararı temyiz edilirken temyiz dilekçesinde yemin deliline ya da davalı tanıklarına dair itirazda bulunulmadığına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak; Mahkemenin 28.03.2013 tarihli kararının hüküm kısmında davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedildiği, anılan hükmün sadece davacılar tarafından temyiz edildiği için vekalet ücreti yönünden davacılar lehine kazanılmış hak doğduğu göz ardı edilerek davacılar aleyhine iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

Davacılar vekilinin değinilen yön itibariyle temyiz itirazının kabulü ile; Mahkeme kararının hüküm kısmının 6. bendinin hükümden tamamen çıkarılması, hükmün 5. bendine “...” ifadesinden sonra gelmek üzere “ve davalı ... ...” ifadesinin yazılması, hükmün 5. bendinde yer alan “davalı ...’e” ifadesinin hükümden çıkarılması ile yerine “anılan davalılara” ifadesinin yazılması ve hükmün devamının buna göre teselsül ettirilmesi ile hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine,

03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden davacılar vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına,

Dosyanın Edremit 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

14.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.