Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2432 E. 2024/5602 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu davalı adına tescil edilen taşınmazların, davacının murisinden kaldığı iddiasıyla tapu iptali ve tescil davası açılması üzerine mirasçı olduklarının ispat edilip edilemeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tereke temsilcisinin, taşınmazların murisinden kaldığını ispatlayamaması ve kadastro tespitlerine itiraz için öngörülen yasal sürelerin geçirilmiş olması gözetilerek, mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1159 E., 2023/165 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/88 E., 2022/8 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın tereke temsilcisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı tereke temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; babası ... 'un askerlik yaparken öldüğünü, o dönemde resmi nikah yapılmadığından veraset ilamında anne ...'in yer almadığını, ... ilçesi, ... köyü 115 ada 210, 257, 65, 78, 167, 316 ve 188, 119 ada 36, 101 ada 117, 104 ada 23, 105 ada 66, 106 ada 3, 107 ada 9, 112 ada 64, 118 ada 26 ve 183, 124 ada 2 parsel sayılı taşınmazların 2008 yılındaki kadastro çalışmalarında davalı taraf adına tespit ve tescil edildiğini, davalı ... tarafından da oğlu ...'a muvazaalı olarak devredildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile müşterek mirasçılar adına payları oranında tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada ... terekesine temsilci olarak ... tayin edilmiş, 07.09.2021 tarihli celsede tereke temsilcisi 115 ada 183 parsel yerine sehven 118 ada 183 parselin yazıldığını bildirmiştir.

II. CEVAP

Davalı ...; davaya konu taşınmazların annesinden ya da babasından kalmadığını, anne karnında iken babasının öldüğünü, babasının malı olmadığını, taşınmazları kendisinin çalışarak halasının eşi Kadir Kartal’dan aldığını, davalı oğluna yaptığı temliklerin de muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 14.11.2017 tarihli ve 2016/161 Esas, 2017/133 Karar sayılı kararı ile; tanık bildirmeyen, zilyetlik ve muvazaa iddiasını ispata elverişli herhangi bir belge, delil de sunmayan davacının sadece keşif ve bilirkişi delili ile iddiasını ispatlama şansı bulunmadığı, yapılacak keşfin usul ekonomisi ilkesine aykırı olacağı ve ülke kaynaklarının israfına yol açacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 25.05.2018 tarihli ve 2018/443 Esas, 2018/676 Karar sayılı kararı ile; davacının çekişmeli taşınmazların tüm mirasçılar adına tescilini talep ettiği, tereke adına dava açtığı, İbrahim'in terekeye karşı üçüncü kişi konumunda olması nedeniyle açılan davaya diğer mirasçıların muvafakati veya terekeye temsilci atanması gerektiği, davalı ...’ın davanın reddini istemiş olması nedeniyle davacıya ... Bozkurt terekesine temsilci tayin ettirmek üzere süre verilmesi ve taraf teşkili bu şekilde sağlandıktan sonra davanın esası hakkında bir hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılması için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafın çekişmeli taşınmazların müşterek muristen intikal ettiğini iddia ettiği, bu hususu ispat yükünün davacıda olduğu, davacı tarafın dava dilekçesi ile tanık deliline dayanmasına rağmen verilen kesin süre içerisinde tanık listesi sunmadığı, mahalli bilirkişilerin taşınmazların kök muristen kalıp kalmadığı hususunda net ve bilgiye dayalı beyanda bulunmadığı, taşınmazların kadastro tutanaklarında "... oğlu ...'un ceddinden intikalen" ibaresi yer almış ise de kadastro tutanak tanıklarından yalnızca ...'ın dava konusu hakkında bilgi sahibi olduğu, ...'ın da aynı zamanda tereke temsilcisi olması itibariyle salt bu beyanlarla taşınmazların kök muristen intikal ettiğinin kabulünün mümkün olmadığı, davacı tarafça taşınmazların kök muristen intikal ettiği hususun ispatlanamadığı, davacı tarafça davalı ... adına kayıtlı taşınmazlar açısından muris muvazaası hukuksal nedenine dayanıldığı, taşınmazların davalı ... tarafından davalı ...'e satış suretiyle devredildiği, taşınmazların kök muristen intikal ettiği hususunun ispatlanamadığı takdirde davacı açısından muvazaa şartları da oluşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tereke temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Tereke temsilcisi istinaf dilekçesinde özetle; davalıların dava sürecindeki sükutu, taşınmazların muvazaalı devri ve mahalli bilirkişilerin tapuların üçüncü kişiden satın alınmadığı ve uzun yıllar boyunca taraflarca tasarrufta bulunmasının davayı haklı kıldığını, murisin 1941 doğumlu olduğunu ve okuma yazması olmadığını, uzun süredir İstanbul’da yaşadığını, köyde eskiye dair tanıklık edecek kişi sayısının çok az olduğunu, kadastro çalışmalarında bilirkişilik yaptığını ancak sehven soy ismin tutanaklarda hatalı olduğunu, taşınmazların mirasen intikal ettiğini, davalının köyde ikamet etmesi, etkin olması ve erkek evlat olması nedeniyle adetleri gereği onun adına tescilinin sağlandığını, kararın hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazların kök muris ... Bozkurt'tan intikal ettiğinin ispat yükü üzerinde olan davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tereke temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Tereke temsilcisi istinaf dilekçesindeki gerekçelerle kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371. maddeleri.

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi.

3. Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriğinden; ... ilçesi, ... köyü 115 ada 210, 257, 65, 78, 167, 316, 183 ve 188, 119 ada 36, 101 ada 117, 104 ada 23, 105 ada 66, 106 ada 3, 107 ada 9, 112 ada 64, 118 ada 26, 124 ada 2 parsel sayılı taşınmazların kadastro tepsilerinin 2007-2008 yıllarında davalı ... adına yapıldığı ve tespitlerin 14.01.2008 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup tereke temsilcisi tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Tereke temsilcisinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden tereke temsilcisinden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.