"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/503 E., 2023/627 K.
BİRLEŞTİRİLEN 2015/315 ESAS
BİRLEŞTİRİLEN 2015/315 ESAS
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/277 E., 2022/534 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın ve asli müdahillerin talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararın asıl davada davacı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. (Asıl davada) Davacı ... vekili; 1920 ada 6 parsel sayılı, ... Vakfı'ndan mukataalı arsa vasıflı taşınmazın imar uygulamasına tabi tutulduğunu, uygulama sonucu 2755 ada 11 parsel sayılı taşınmazın 27/90 payının ... adına tescil edildiğini, 63/90 payının ise malik hanesinin açık bırakıldığını, Beyoğlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2001/234 Esas, 2001/462 Karar sayılı kararı gereğince de taşınmazın tamamının davalı ... adına tescil edildiğini, dava konusu taşınmaza komşu 12 parsel sayılı taşınmazın da aynı şekilde ... adına kayıtlı iken vakfı adına tescil davası açıldığını ve İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/779 Esas, 2013/4173 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, taşınmazın ... Vakfı adına tesciline karar verildiğini, dava konusu taşınmazın da ... Vakfı'ndan mukataalı olması nedeniyle 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 17 nci maddesi uyarınca tapu kaydının iptali ile vakfı adına tescili gerektiğini ileri sürerek, dava konusu 11 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile tamamının ... Vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
2. Birleştirilen davada davacılar; asıl davada davacı ... Genel Müdürlüğü'nün açtığı tapu iptali ve tescil davasının kendilerinin mülkiyet hukukunu ilgilendirdiğini, taşınmazın vakfı adına tescil edilemeyeceğini, hak sahibi olduklarının ellerindeki belgelerle sabit olduğunu ileri sürerek asıl davaya itiraz ettiklerini, açtıkları tescile itiraz davasının asıl dava ile birleştirilerek asıl davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
3. Asli müdahiller, müdahale taleplerinin kabulü ile asıl davanın reddini savunmuşlardır.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, 5737 sayılı Kanun'un 17 nci maddesine göre vakıf kökenli taşınmazların mutasarrıflarının ölmesi veya gaip olmaları durumunda taşınmazın vakfına rücu edeceği kuralının tüm vakıf türleri için geçerli olmadığını, gayri sahih vakıflarda kuru mülkiyetin Hazine'ye ait olduğunu, vakfın taşınmazın sadece kullanma hakkına sahip olabileceğini, ... Vakfı'nın da gayri sahih vakıf olduğunu, taşınmazın mülkiyetini kazanmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; taşınmazın 27/90 payının davalı Hazine adına 2762 sayılı Yasa'nın 2888 sayılı Yasa ile değişik 29 uncu maddesinin yürürlük tarihinden önce 09.04.1974 tarihinde tapuya tescil edildiği, 5737 sayılı Yasa'nın 17 nci maddesinin uygulanamayacağı, o tarihte yürürlükte bulunan 2762 sayılı Vakıflar Kanunu'nun konuyla ilgili 29 uncu maddesi hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği ve söz konusu hüküm uyarınca da Hazine adına yapılan tescilin doğru olduğu; taşınmazın geri kalan 63/90 payı yönünden, taşınmazın evveliyatının da mukataalı vakıf arazisi olarak değerlendirilemeyeceği, çıplak mülkiyetin miri arazi olduğu, vakfına dönecek bir taşınmazın söz konusu olmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine; taleplerin yerinde olmadığı gerekçesiyle birleştirilen davanın ve müdahil taleplerinin de reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesince; taşınmazın değerinin 1.728.700,00 TL olarak keşfen tespit edildiği, taşınmazın toplam değeri üzerinden harç alınması gerektiği halde yargılama sırasında harcın ikmal ettirilmediği, öte yandan kayda işlenen vakfın mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerde mukataalı hayrata tahsis edilmeyen ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerektiğine değinilerek, önceki bilirkişilerden farklı şeçilecek ve bu konuda uzman üniversite öğretim üyeleri arasından yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak keşif de yapılmak suretiyle vakıf türü tespit edilerek hüküm verilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-4 üncü maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl davada davacı ...'ne süre verildiği ve davacı tarafça tamamlama harcının yatırıldığı, yeniden keşif yapılarak bilirkişi raporu alındığı, bilirkişi raporundan dava konusu taşınmazın bedeli öşür mukataalı taşınmaz olduğu, bu nedenle ... Vakfı'nın gayrisahih vakıflardan olduğunun anlaşıldığı, taşınmaz mülkiyetinin vakfına dönemeyeceği gerekçesiyle asıl davanın reddine; birleşen dava ve asli müdahiller yönünden önceki hükümde olduğu şekilde davanın ve taleplerin reddine karar verilmiştir.
D. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E. İstinaf Sebepleri
Asıl davada davacı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davaya ilişkin kararın usul ve esas yönünden kanuna aykırı olduğunu, vakıf taşınmazların mutasarrıflarının varissiz ölmeleri halinde taşınmazın mahlülen vakfına intikal edeceğini, aynı vakfa ilişkin emsal kararlar bulunduğunu, taşınmazın Hazine'de bırakılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesinin asıl davaya ilişkin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
F. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davanın reddi kararının yerinde olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl davada davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip kararın usule, yasaya ve dosya kapsamına aykırı olduğunu, taşınmazın tamamının vakfı adına tescil edilmesi gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 17 nci maddesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 17 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 2755 ada 11 parsel sayılı taşınmazın 26.08.1988 tarihinde imar uygulaması sonucu tescil edildiği, imar öncesinin kadastral 6 parsel olduğu, anılan taşınmazın İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Kadastro Mahkemesi sıfatıyla verdiği 20.09.1972 tarihli ve 1969/24 Esas, 1972/294 Karar sayılı kararıyla 27/90 payının metruken Hazine adına tesciline, 63/90 payının ise malik hanesinin açık bırakılmasına karar verildiği, bu kararın 28.06.1973 tarihinde kesinleştiği ve bu karara dayalı olarak 6 parsel sayılı taşınmazın 27/90 payının Hazine adına 09.04.1974 tarihinde tescil edildiği, 63/90 payının ise malik hanesinin açık bırakıldığı, 26.08.1988 tarihinde imar işlemi ile taşınmazın 11 parsel numarası ile tescil edildiği ve mülkiyet durumlarının aynen imar parseline aktarıldığı, bilahare eldeki davanın davalısı Hazine tarafından açılan Beyoğlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2001/234 Esas, 2001/462 Karar sayılı davasında yapılan yargılama neticesinde, 11 parsel sayılı taşınmazda malik hanesi açık bulunan 63/90 pay yönünden kayyımla idare süresinin dolduğu ileri sürülerek tapu iptal ve tescil istekli olarak açılan davanın kabulüne karar verildiği, bu karara dayalı olarak da taşınmazdaki 63/90 payın 20.08.2002 tarihinde Hazine adına tescil edildiği ve bu şekilde davalı Hazine’nin taşınmazın tamamının maliki haline geldiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından dosya içerisine gönderilen yazıda, ... Vakfı'nın dönemin hukuk kurallarına göre kurulmuş sahih vakıflardan olduğu ve ... Vakfı'ndan mukataalı olduğunun bildirildiği açıktır.
2. Bilindiği üzere; mutasarrıf iken malik olan kişilerin mirasçı bırakmadan ölmeleri üzerine taşınmazları 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 501 inci (eski Medeni Kanun'un 448 inci) maddesi uyarınca son mirasçı sıfatıyla Hazineye kalır. Ancak, yasa koyucu öncesi vakıf olan taşınmazların vakfına (aslına) dönmesini daha uygun görmüş, bazı ayrıcalıklar dışında Hazine'ye intikal yolunu kapatmak istemiştir. İşte bu nedenle 22.09.1983 tarihli 2888 sayılı Yasa'nın 2 nci maddesiyle 2762 sayılı Yasa'nın 29 uncu maddesini değiştirip ayrıca ikinci bir fıkra ekleyerek TMK'nın 501 inci maddesindeki Hazine'nin mirasçı olacağı yönündeki genel hükmünden ayrılmış, "mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu yasanın yürürlük tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazine'ye intikal edip de bu husus tapu kaydına bağlanmış bulunanlar ayrık bırakılarak işlenmemiş olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu edeceği" kuralını getirmiştir. Yukarıda belirtilen Yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, 2888 sayılı Yasa'nın yürürlük tarihi olan 24.09.1983 tarihinden sonra aslı vakıf olan taşınmazların Hazine'ye geçmesine yasal olanağın kalmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
3. Hemen belirtmek gerekir ki; bütün bu yasal düzenlemeleri içeren 2762 sayılı Vakıflar Kanunu, 27.2.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı Kanun'un 80 inci maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve yeni 5737 sayılı Kanun'un 17 nci maddesi ile “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk ve mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” düzenlemesine yer verilmek suretiyle taşınmazların Hazine'ye intikal yolunu kapatmış bulunmaktadır. Esasen, anılan bu hükmün kamu düzeniyle ilgili kazanılmış hakları bertaraf etmeyeceği tartışmasız olup çekişmelerde bu hususun gözardı edilemeyeceği de kuşkusuzdur.
4. Somut olaya gelince; çekişme konusu 11 parsel sayılı taşınmazda davalı Hazine’nin 27/90 payını İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin Kadastro Mahkemesi sıfatıyla verdiği 20.09.1972 tarihli ve 1969/24 Esas, 1972/294 sayılı kararla edindiği ve bu karara dayanarak anılan payın 09.04.1974 tarihinde Hazine adına tescil edildiği, kalan 63/90 payın ise Beyoğlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2001/234 Esas, 2001/462 Karar sayılı kararına dayalı olarak 20.08.2002 tarihinde Hazine adına tescil edildiği; anılan bu olgular yukarıda açıklanan ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde, çekişme konusu 11 parsel sayılı taşınmazın 27/90 payının davalı Hazine adına 2762 sayılı Kanun'un 2888 sayılı Kanun ile değişik 29 uncu maddesinin yürürlük tarihinden önce, 09.04.1974 tarihinde tescil edildiği, bu nedenle 5737 sayılı Kanun'un 17 nci maddesinin uygulanamayacağı gözetildiğinde, bu pay yönünden Hazine’nin iktisabının korunarak davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre dava konusu konusu 11 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına kayıtlı 27/90 payı yönünden temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler yerinde görülmemiştir.
5. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; ... Vakfı'nın sahih vakıflardan olduğu ve çekişme konusu taşınmazın aslının vakıf olduğu, 5737 sayılı Kanun'un 17 nci maddesindeki koşulların gerçekleştiği gözetilerek dava konusu taşınmazdaki 63/90 pay yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği açıktır.
6. Hal böyle olunca; dava konusu taşınmazdaki 63/90 pay yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı ... İdaresi vekilinin dava konusu taşınmazdaki 27/90 pay yönünden temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı ... İdaresi vekilinin değinilen yön itibariyle ve dava konusu taşınmazdaki 63/90 pay yönünden temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.