"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 14. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 13/06/2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası ...'nun 54 parsel sayılı taşınmazdaki 14 numaralı bağımsız bölümünü 20.09.1996 tarihinde muvazaalı olarak dava dışı ...'e sattığını, mirasbırakanın oğlu olan davalının ise anılan taşınmazı 13.12.1996 tarihinde yine muvazaalı olarak ...'den satın aldığını, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı olduğunu, mirasbırakanın taşınmazını satma ihtiyacı bulunmadığını, başka taşınmazları da olduğunu, mirasbırakanı davalının annesi olan eşine de taşınmaz satın aldığını ileri sürerek, tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tesciline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 30/01/2018 tarihli dilekçe ile ecrimisil isteğini atiye terk ettiğini bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalı, mirasbırakan babasının çapkın, aşırı eğlenceye düşkün birisi olduğunu, bu nedenle borçlandığını, dönem dönem kumar borçları olduğunu, davacının annesi ile ayrı bir evde yaşaması nedeniyle paraya ihtiyacının arttığını, eşi ile yaşanan tartışmalar neticesinde dava konusu taşınmazını sattığını, mirasbırakan ile kavgalı olması, mirasbırakanın eşine ve kendisine kızgınlığının etkisiyle taşınmazını satışa çıkardığını, o dönem babası ile aralarının iyi olmadığını, görüşmediklerini, satışı öğrenir öğrenmez tanışık olduğu ...'e giderek, araya hatırı sayılır insanları koyarak, bedeli karşılığında taşınmazı tekrar satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 08.02.2018 tarihli ve 2013/566 Esas, 2018/93 Karar sayılı kararı ile, davacının muvazaa olgusunu ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 31.01.2019 tarihli ve 2018/797 Esas, 2019/161 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazın 20/09/1996 ve 13/12/1996 temlik tarihlerindeki rayiç değerinin tespit ettirilmesi, mirasbırakana ait mirasçılık belgesinin iptali davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği, mirasçılık belgesinin iptali halinde pay oranlarında değişiklik olabileceği gerekçesiyle 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6. maddesi gereği istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 12.07.2021 tarihli ve 2021/80 Esas, 2021/232 Karar sayılı kararıyla, yeni mirasçılık belgesi düzenlenmesine ilişkin talebin reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, bilirkişi ek raporu ile dava konusu taşınmazın tasarruf tarihleri olan 20/09/1996 ve13/12/1996 tarihleri itibariyle rayiç değerinin tespit edildiği, mirasbırakanın davalı yönünden muvazaa amacıyla hareket etmediği, aksine amacının davalıyı mirasından mahrum bırakmak olduğu, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tanık beyanlarının nazara alınmadığını, satış bedelinin ödendiğinin belge ile ispat edilemediğini, mirastan mal kaçırıldığının açık olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
F. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 01.11.2022 tarihli ve 2021/1907 Esas, 2022/1609 Karar sayılı kararı ile, mirasbırakanın malını satması için haklı ve makul bir neden yok iken taşınmazı önceden tanıdığı, oğlu ...'in arkadaşı olan ...'e sattığı, ... de taşınmazı üç ay kadar sonra mirasbırakanın oğlu olan davalı ...'e sattığı, satış bedelinin borç para bulunarak, altın bozdurularak denkleştirildiği ve ödendiğinin savunulduğu, ancak buna dair belge sunulmadığı, dava konusu taşınmazın davalının ikamet ettiği ev olup, devrin mirastan mal kaçırma amaçlı olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının savunmasının, satışın 1996 yılında yapıldığının gözardı edilerek, temlik tarihinden itibaren geçen uzun bir dönemde evrak saklamanın gerekli olduğuna dair yasal bir zorunluluk olmadığının ve o dönemlerdeki ilişkilerin karşılıklı güvene dayalı elden alınıp elden geri ödendiğinin hiçe sayılarak, yazılı belge ile ispat edilemediği gerekçesiyle karar verildiğini, savunmanın ispatlandığını, kararın hayatın olağan akışına, dosyada toplanan delillere ve olayın özelliğine uygun olmadığını, davacının iddiasını ispat edemediğini, davalı tanık beyanlarının görmezden gelindiğini, dinlenen tanıkların mirasbırakanın taşınmazı davalıya vermemek için sattığını ve davacıya taşınmaz ya da bedelini vermek istediğini beyan ettiklerini, mirasbırakanın amacının davalıyı zorda bırakmak ve mümkün ise tüm mirasından mahrum bırakmak olduğunu, bedelde muvazaa iddiasının da yersiz ve mesnetsiz kaldığını, afaki görüş ve eksik incelemeye dayalı, doğru ve yerinde olmayan, dosya kapsamına açıkça aykırı bir karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi şöyledir: "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
3. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 6. maddesi şöyledir: "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan ...'nun 18.01.2002 tarihinde ölümüyle geriye mirasçıları olarak; gayriresmi birlikte yaşadığı ...'ten olan davacı kızı Fatma Seval, davalı oğlu ... ve dava dışı oğlu ... kaldıkları, mirasbırakanın çekişme konusu 14 numaralı bağımsız bölümünü 20.09.1996 tarihinde satış suretiyle dava dışı ...'e devrettiği, ... tarafından da 13.12.1996 tarihinde taşınmazın davalı ...'e devredildiği anlaşılamaktadır.
2. Somut olayda, tüm dosya içeriği, toplanan deliller ve tanık beyanları ile; mirasbırakan ... davacının annesi ... ile gayriresmi birlikte yaşadığı, eşi ...'nin hasta olduğu, ...'in; mirasbırakanın ...'den olan diğer kızı ... de bir süre baktığı, davacı ile mirasbırakan arasında bir husumet bulunmadığı, birlikte yaşadıkları, davalı oğlu ... ile anlaşmazlıkları olduğu, dava dışı ... de satışların gerçek olduğunu belirttiği, bilirkişi raporunda yapılan tespite göre dava konusu taşınmazın satış tarihlerindeki rayiç değerleri ile satış bedelleri arasında fark bulunmadığı, bu suretle davacı tarafça; mirasbırakan tarafından yapılan temlikin muvazaalı olduğuna ilişkin olgular ortaya konulamadığı, mirasbırakan ... mal kaçırmasını gerektirir bir durum bulunmadığı, davacının mirasbırakanın temliki mal kaçırma amacıyla yaptığına dair iddiasını ispatlayamadığı sonucuna varılmaktadır.
3. Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmektedir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.