Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2635 E. 2024/5873 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetlik iddiasına dayalı olarak tapu iptali ve tescil davasında, davacının zilyetliğinin ve edinim koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazın zilyetlik durumu, sınırları, niteliği, orman arazisi olup olmadığı gibi hususlarda yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gözetilerek davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları kabul edilmiş, ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1875 E., 2023/162 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Alucra Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/81 E., 2022/35 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı Hazine temsilcisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; Giresun ili ... ilçesi .... köyünde bulunan çekişmeli taşınmaz bölümlerini imar-ihya etmek suretiyle 40 yıldan beri nizasız ve fasılasız kullandığını, üzerine 1000’e yakın kavak ağacı diktiğini, etrafı tel çitlerle çevrili tahminen 5000 m2 büyüklüğündeki taşınmazın kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakıldığını, bir kısmının ise 161 ada 20 parsel numarası ile tespit edildiğini belirterek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile kendisine ait olan kısmın ayrılarak ayrı bir parsel numarası verilmek suretiyle adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddi ile çekişmeli taşınmazın Hazine adına tescilini istemiştir.

Davalı Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi, çekişmeli taşınmazın davacının dedesinden kaldığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünde davacı lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu, davacının (A) ile gösterilen bölüme yönelik usulünce açılmış bir davası bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile, 161 ada 20 parselde kayıtlı taşınmazın 15.09.2020 tarihli fen bilirkişisi raporunda yeşil renk ile taralı (B) harfi ile gösterilen 1.520,29 m2'lik alanın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Hazine temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı istinaf dilekçesinde; keşifte (A) ile belirtilen kısmı dava ettiği halde dilekçeyi ıslah etmediğinden bahisle (A) harfi ile gösterilen ve fen elamanı tarafından belirlenen 5944.71 m²'lik bölümün adına tesciline karar verilmediğini, bir bütün gözüken tel örgü ve çitlerle çevrili taşınmazın tamamını talep ve dava ettiğini, bilirkişilerin, Köy Tüzel Kişiliği adına köy muhtarının, şahitlerin de taşınmazın tarım arazisi olduğunu ve yıllardır kendisinin kullandığını beyan ettiklerini, kendisinin talebinin bütün duruşmalarda bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfi ile gösterilen taşınmazın tamamına dair olduğunu, (A) harfi ile belirtilen yerin adına tescil edilmemesinin usul ve yasalara aykırılık arz ettiğini, hükmün noksan kurulduğunu belirterek dava dilekçesindeki talebi nazara alınarak kararın düzeltilerek onanmasına ve fen elemanı tarafından (A) harfi ile belirlenen bölümün adına tapuya tesciline karar verilmesini, olmadığı taktirde Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını, yargılamanın yeniden yapılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Hazine temsilcisi; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı adına tescil şartlarının oluşmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının dava dilekçesinde tescil istemine yönelik açık veya zımni bir talebinin olmadığı, davacı her ne kadar karar tarihinden sonra ıslah dilekçesi adı altında dilekçe sunmuş ise de yargılama sırasında tescile yönelik usulünce yapılmış bir ıslahın bulunmadığı, tescil istemi yönünden usulünce açılmış bir dava olmadığı, 161 ada 20 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan kısma yönelik açtığı davada ise taşınmazın davacıya taksimen kaldığı, incelenen 1952, 1973 ve 1984 tarihli hava fotoğraflarına göre kullanım durumunun ispatlandığı, alınan beyanların da davacıyı desteklediği gerekçesi ile Mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunarak davacı ve davalı Hazine temsilcisinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Hazine temsilcisi temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesi.

3. Değerlendirme

1. Kadastro sonucu; Giresun ili, ... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan 161 ada 20 parsel sayılı 676.281,15 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz Kadastro Mahkemesi kararı sonucunda yaylak olarak kayıtlanmıştır.

2. Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümüne ilişkin karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3. Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece dava konusu taşınmaz üzerinde davacı lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de dava konusu taşınmazın tespitinin davacı ve kardeşinin imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak Kadastro Mahkemesinde açtığı ve Mahkemenin davanın pasif hususmet yokluğundan reddine ilişkin kararı sonucunda kesinleştiği ve o davada iki kardeşin zilyetik iddiasında bulunduğu gözetilmemiş, çekişmeli taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin süre ve niteliği ile zilyetliğin ne şekilde davacıya intikal ettiği kesin olarak belirlenmemiş, uyuşmazlığın çözümünde komşu parsel tutanak ve dayanaklarından usulünce yararlanılmamış, 3402 sayılı Kanun’un 14. maddesindeki sınırlar yönünden ve taşınmazın zilyetlikle edinilecek yerlerden olup olmadığı hususunda yeterli araştırma yapılmamıştır.

Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez.

Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece dava konusu taşınmaza komşu taşınmazların kadastro tespit tutanakları ve dayanakları ile 161 ada 19 parsel sayılı taşınmazın dava konusu olduğu dava dosyası getirtilmeli, çekişmeli 161 ada 20 parsel sayılı taşınmazın hududunda orman parseli olduğu gözetilerek yörede orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı sorularak yapılmış ise ilgili tutanak ve haritası ile eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip dosya arasına alınmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan, bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek orman mühendisi bilirkişi ile teknik bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır.

Yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kim tarafından hangi hukuki nedene dayalı olarak ne sıfatla ve ne şekilde kullanıldığı, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; beyanlar arasında oluşacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; komşu taşınmazların varsa dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmazın yönünü ne okuduğu belirlenmeli; Mahkeme hakiminin taşınmazın niteliğine ve fiziksel özelliklerine ilişkin ayrıntılı gözlemi (taşınmazın nizalı bölümü ile geriye kalan bölümü ile ilgili olarak ayrı ayrı) tutanağa geçirilmeli; teknik bilirkişiden keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli krokili rapor aldırılmalı; ziraat mühendisi bilirkişiden komşu parsellerle ve nizalı taşınmazın geriye kalan bölümü ile karşılaştırmalı olacak şekilde, dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün niteliği, toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve kullanım durumunun ne olduğunu belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; orman mühendisi bilirkişiden taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığını, ormandan açma yapmak suretiyle elde edilip edilmediğini belirtir, 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumunu bildirir ayrıntılı rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye dosya arasında bulunan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak taşınmazın nizalı bölümünün sınırlarını ve niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini, imar-ihyaya konu edilmişse ihyanın tamamlandığı tarihi açıklar şekilde rapor alınmalı; ayrıca 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince Tapu Müdürlüğü, Kadastro Müdürlüğü ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden davacı ve murisi adına belgesiz araştırması yapılmalı, zilyetlikle ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen çekişmeli taşınmaz bölümüne ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca kesin olmak üzere ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

2. Davalı Hazine vekilinin bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümüne ilişkin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren Alucra Asliye Hukuk Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

24.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.