Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2789 E. 2024/3354 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen ve sit alanı içinde bulunan taşınmazlar üzerindeki zilyetliğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazların 1. derece doğal sit ve 3. derece arkeolojik sit alanı içinde kaldığı, bir parsel üzerinde korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli yapıların bulunduğu ve diğer parselde de sit alanına zarar veren tarımsal faaliyetlerin devam ettiği gözetilerek, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca zilyetlikle iktisap edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/351 E., 2022/662 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.11.2019 tarihli, 2016/11788 Esas, 2019/7158 Karar sayılı kararı ile onanmış, davacı vekili tarafından bu defa karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 11.06.2020 tarihli, 2020/406 Esas, 2020/1741 Karar sayılı kararıyla davacılar vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairenin onama kararının ortadan kaldırılarak hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı ... dava dilekçesinde; dava konusu 107 ada 63 ve 113 ada 120 parsel sayılı taşınmazların sit alanında bulunduğundan bahisle davalı Hazine adına tescil edildiğini, taşınmazları ...’dan satın aldığını ve eklemeli şekilde yıllardır zilyet ettiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Davacı 17.11.1998 tarihli dilekçeyle; dava konusu 113 ada 20 parsel sayılı taşınmazın parsel numarasını dava dilekçesine sehven “120” olarak yazdığını, esasen 113 ada 20 parsel sayılı taşınmazı dava konusu ettiğini belirtmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 10.04.2001 tarihli, 1998/559 Esas, 2001/180 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmayıp zeytinlik olarak kullanıldığı, üzerlerinde korunması gerekli kültür varlığı bulunmadığı, taşınmazlarda davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17 nci maddelerinde öngörülen koşulların oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 107 ada 63 ve 113 ada 20 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline, taşınmazların tapu kayıtlarının beyanlar hanesine ayrı ayrı 3. derece arkeolojik ve 3. derece doğal sit alanında olduklarının şerhine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. İlk Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.11.2001 tarihli, 2001/7030 Esas, 2001/8413 Karar sayılı kararıyla; arkeolog bilirkişi ... tarafından düzenlenen 30.11.2000 tarihli raporda taşınmazlar üzerinde kuzey-güney doğrultusunda uzanan 5 metre yüksekliğinde olasılıkla Roma Çağından kalma antik bir duvarın bulunduğu ve tamamının yüzeyinde yayılmış yoğun çanak çömlek parçaları ile ayrıca taşınmazların doğusunda, yoğun taş yıkıntılarının bulunduğu alanda antik duvar kalıntılarının görüldüğünün açıklandığı, buna rağmen Mahkemece taşınmazlar üzerinde yer alan eski döneme ait bu Kültür ve Tabiat Varlıklarının 2863 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi karşısında değerlendirmesinin yapılmadığı belirtilerek, uzman bilirkişi marifetiyle taşınmazlar üzerinde korunması gerekli Kültür ve Tabiat Varlığı bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, yöntemince belgesiz araştırması yapılması ve toplanan deliller uyarınca karar verilmesi gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen İlk Karar

Mahkemenin 18.03.2003 tarihli, 2002/100 Esas, 2003/207 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca belgesiz araştırması ve taşınmazlar üzerinde arkeolog bilirkişi marifetiyle tekrar incelemeler yapıldığı, dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmayıp zeytinlik olarak kullanıldığı, üzerlerinde korunması gereken kültür varlığı bulunmadığı, taşınmazlarda davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17 nci maddelerinde öngörülen koşulların oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 107 ada 63 ve 113 ada 20 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline, taşınmazların tapu kayıtlarının beyanlar hanesine ayrı ayrı 3. derece arkeolojik ve 3. derece doğal sit alanında olduklarının şerhine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 02.10.2003 tarihli, 2003/5510 Esas, 2003/6012 Karar sayılı kararıyla; gerek Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığının 13.11.1982 tarih ve A-4020 nolu kararı, gerekse Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğünün 05.06.2000 tarih ve 27 sayılı yazısının kapsamına göre, dava konusu taşınmazların 3. derece arkolojik ve 3. derece doğal sit alanı sınırları içerisinde kaldığının sabit olduğu, arkeolog bilirkişi ... tarafından düzenlenen 30.11.2000 tarihli raporda da vurgulandığı üzere, dava konusu taşınmazların antik bir yerleşimi de barındırdığı, bölge bugün de aynı özelliğini korumakta olup “Kelebekler Vadisi” ni de içerisine alan bu bölgenin, Uluslararası Doğayı Koruma Birliğince tanımlanan ve nesli tükenmekte olan bitki ve hayvan türlerinin yaşadığı bir yer olarak belirlendiği, her ne kadar bozma sonrası arkeolog bilirkişi ...’dan alınan 03.03.2003 tarihli raporda taşınmazlar üzerinde herhangi bir kültür varlığına, arkeolojik eser veya buluntuya rastlanmadığı belirtilmekte ise de 30.11.2000 tarihli raporda ayrıntılı olarak olasılıkla Roma Çağından kalan antik bir duvarın koruma altına alındığı ve tamamının yüzeyinde yayılmış yoğun çanak-çömlek parçaları ile ayrıca taşınmazların doğusunda, yoğun taş yıkıntılarının bulunduğu alanda antik duvar kalıntılarının görüldüğünün açıklandığı, bu raporda belirtilen maddi olgular karşısında 03.03.2003 tarihli rapor içeriğine itibar edilemeyeceği, 2863 sayılı Kanun’un 5 inci maddesine göre korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının Devlet malı niteliğinde olduğu, aynı Kanun’un 11 inci maddesi gereğince de korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları ile bunların korunma alanlarının zilyetlikle iktisap edilemeyeceği, bir yerin zilyetlikle iktisap edilebilmesi için diğer kazanma koşullarının yanında taşınmazın niteliği itibariyle kazanmaya elverişli yerlerden olmasının zorunlu olduğu, söz konusu yasa hükümleri karşısında Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 27.04.2004 tarihli, 2004/53 Esas, 2004/446 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca, dava konusu taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

E. Onama Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.11.2019 tarihli, 2016/11788 Esas, 2019/7158 Karar sayılı kararıyla onanmış; davacı vekili tarafından bu defa karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.

F. Kabul- Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 11.06.2020 tarihli, 2020/406 Esas, 2020/1741 Karar sayılı kararıyla; uyulmasına karar verilen bozma ilamının 02.10.2003 tarihli olduğu ve somut olayda uygulama yeri bulan 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 11 inci maddesinde 22.05.2007 tarihinde 5663 sayılı Yasa ile değişiklik yapılarak bu Kanun kapsamına giren taşınmazlarla ilgili edinim koşullarında değişikliğe gidildiği, yasal değişiklik usuli kazanılmış hakkın istisnasını oluşturduğundan, somut olayda değişen yasal düzenlemeler karşısında zilyetlikle edinme şartlarının bulunup bulunmadığının eksiksiz olarak araştırılması gerektiği, hal böyle olunca, sağlıklı bir sonuca varılması için öncelikle bölgeye ait sit haritası Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünden getirtilerek dosyanın keşfe hazır hale getirilmesi ve bundan sonra üç kişiden oluşacak arkeolog bilirkişi kurulu hazır olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılması, bu keşifte sit haritasının, fen bilirkişisi ve arkeolog bilirkişi kurulu aracılığıyla ölçekleri eşitlenip kadastro paftası ile çakıştırılarak yöntemince uygulanması, taşınmazların arkeolojik sit alanı içinde kalıp kalmadığı, kalıyor ise derecesi ve taşınmazlar üzerinde 1 inci grup olarak tescil edilmiş kültür ve tabiat varlıkları bulunup bulunmadığı hususlarının incelenmesi, bundan sonra 5663 sayılı Yasa ile değişik 2863 sayılı Kanun uyarınca değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilerek, Dairenin 08.11.2019 tarih, 2016/11788 Esas, 2019/7158 Karar sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına ve kararın bozulmasına karar verilmiştir.

G. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Mahkemenin 28.10.2022 tarihli, 2020/351 Esas, 2022/662 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan inceleme, Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ile yapılan yazışmalar ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgenin eşsiz doğası ve ekosistemi ile dünyaca ünlü Kelebekler Vadisinin üst yamaçlarında Babadağ dağ silsilesinin güney eteklerinde, Lykia Bölgesi antik yerleşimlerinden Perdikia sınırları içinde ve Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Kurulunun 24.07.2004 tarih ve 3549 sayılı kararıyla 1 inci derece doğal sit ve 3 üncü derece arkeolojik sit olarak revize edilen tescil sınırları içinde bulunduğu, yargılama sırasında Kurul tarafından dava konusu 107 ada 63 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan şapel, antik çeşme ve havuzun 2863 sayılı Yasa kapsamında korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmesine, anıt fişinin söz konusu Yasa kapsamında uygun bulunduğuna, Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 05.11.1999 tarih ve 660 sayılı ilke kararları doğrultusunda yapı gruplarının 1 inci grup olarak belirlenmesine karar verildiği, 113 ada 20 parsel sayılı taşınmazda ise mevcut ev dışında kalan alanda tarımsal faaliyetin devam ettiği ancak toprağın sürülmesi sırasında elde edildiği düşünülen ve bahçe kenarına yığılan irili ufaklı taşların mahiyetinin anlaşılamadığı, bu faaliyetlerin sit alanında bulunan kalıntılara ciddi şekilde zarar verdiği gerekçesiyle davanın reddine, davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre tayin ve takdir olunan 280,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece eksik araştırma ve inceleme sonunda karar verildiğini, müvekkilinin ve tanıklarının beyanlarının Mahkemece değerlendirilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığını ancak lehlerine maktu da olsa vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının yerinde olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17 nci maddeleri; 2863 sayılı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 6 ve 11/1 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Kadastro çalışmaları sonucunda Muğla ili, Fethiye ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 107 ada 63 parsel sayılı 25.012,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz vergi kaydı, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacı ... adına tespit ve Kadastro Komisyon kararı uyarınca, taşınmazın 3 üncü derece arkeolojik ve doğal sit alanında kaldığı gerekçesiyle tarla vasfıyla davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine, taşınmazın ...’ın zilyetliğinde, 3 üncü derece arkeolojik ve doğal sit alanında olduğu şerhi verilmiştir.

Yine aynı çalışma alanında bulunan dava konusu 113 ada 20 parsel sayılı 878,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz vergi kaydı, taksim, ifraz, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacı ... adına tespit ve Kadastro Komisyon kararı uyarınca, taşınmazın 3 üncü derece arkeolojik ve doğal sit alanında kaldığı gerekçesiyle iki ev ve bahçe vasfıyla davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine, taşınmazın ...’ın zilyetliğinde, 3 üncü derece arkeolojik ve doğal sit alanında olduğu şerhi verilmiştir.

2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğuna, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığına göre davacı vekili ile davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekili ile davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin (j) bendi gereğince temyiz eden davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

08.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.