Logo

1. Hukuk Dairesi2023/314 E. 2023/2218 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ehliyetsizlik ve hile nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında, davacının satış işlemini yaparken ayırt etme gücüne sahip olup olmadığı ve davalının hileli davranıp davranmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının işlem tarihinde ehliyetli olduğunun Adli Tıp Kurumu raporuyla sabit olması, davalının hile yaptığına dair yeterli delil bulunmaması ve satış işleminin davacının iradesiyle gerçekleştiğinin tanık beyanlarıyla desteklenmesi gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istekli davada İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı dahili davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 11.04.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden dahili davacılar Nihayet Adıgüzel v.d. vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ..., davalı Hazine vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, davacının ... ve ... köyünde paydaşı olduğu 157 adet taşınmazdaki paylarının 17/07/2013 tarih ve 4079 yevmiye sayılı satış işlemi ile davacının kardeşi olan davalı ...'a devredilidiğini, işlem tarihinde davacının 65 yaşının üzerinde olduğunu ve herhangi bir doktor raporu alınmadan satış işleminin yapıldığını, okuma yazma bilmeyen davacının resmi akitte tanık olarak yer alan kişileri tanımadığını, davacıya satış bedeli ödenmediğini, davacının ihtiyacı nedeniyle bir kısım taşınmazını satmak istemesi üzerine 2015 yılında temliki öğrendiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptal edilerek davacı adına tesciline, mümkün olmaması halinde taşınmazların piyasa rayiç değeri tespit edilerek 17/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 20.10.2022 tarihinde ölmesi üzerine mirasçıları davaya dahil olmuşlardır.

II. CEVAP

1. Davalı vekili, davacının işlem tarihinde 65 yaşını yeni doldurmuş olduğunu ve 65 yaşını dolduran kişilerden rapor alınacağına dair bir yasa hükmü bulunmadığını, davacı tarafın ... Noterliği'nin 15/12/2003 tarih ve 5661 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davalının oğlu ...'ı intikallerin yapılması için yetkilendirdiğini, bu vekaletname ile taşınmazların intikal işlemlerinin yapıldığını, verilen vekaletname ile satışın yapılabileceğini, davacının bizzat dava konusu taşınmazlardaki paylarını devrettiğini belirterek, davanın reddini istemiş, aşamada hak düşürücü sürenin geçtiğini savunmuştur.

2. Davalı Hazine vekili, temlik tarihinin 17/05/2013 olduğunu, iddianın doğru olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

... Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/03/2018 tarihli ve 2016/15 Esas, 2018/312 Karar sayılı kararıyla; davanın reddine dair verilen karar Bölge Adliye Mahkemesince davacının işlem tarihinde ehliyetli olup olmadığına ilişkin rapor alınması, sonucuna göre ehliyetsiz ise hükmün bu yönden kurulması, ehliyetli ise diğer hukuki nedenlerin değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile kararın HMK'nın 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiş ve İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile davacının dava konusu taşınmazlardaki paylarını satmak iradesi ile hareket ettiği, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinin raporundan davacının temlik tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğunun anlaşıldığı, satış bedelinin davalı tarafından davacıya ödendiği, temlikin hile ile sağlandığı iddiasının ispatlayamadığı gerekçesi ile davalı ... yönünden ise pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sadece ehliyetsizlik yönünde değerlendirme yapıldığını, ödeme yapılmadığının tanık ifadeleri ile sabit oluğunu, davanın tümden reddinin doğru olmadığını, davacının okur yazar olmadığını, 17/07/2013 tarihinde tek bir resmi akit ile 157 parça taşınmazın devredildiğini, davacının tarımsal destekleme için işlem yapıldığı söylenerek hile ile Tapu Müdürlüğüne götürüldüğünü, terditli taleplerinin de dikkate alınmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının dava konusu taşınmazlardaki paylarını satma iradesi ile hareket ettiği, davalının hile teşkil eden herhangi bir eyleminin olmadığı, alınan tanık beyanları ve özellikle satış işleminde hazır bulunan tanıkların beyanlarından temlikin iradi olduğunun anlaşıldığı, davacının işlem tarihinde ehliyetli olduğunun saptandığı, davacı ile davalının kardeş oldukları, tanık dinlenilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının eşinin de taşınmazlardaki payların davalıya satılacağının kendilerine ifade edildiğini belirttiği, sadece ehliyetsizlik iddiası yönünden değil, hile iddiası yönünden de değerlendirme yapıldığı gerekçesi ile davacının istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde dahili davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Dahili davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; tarımsal desteklemeden faydalanmak adına tapuda imza atması gerektiği kendisine söylenen davacının iradesi sakatlanarak satış işlemi yaptırıldığını ve karşılığında somut bir şekilde ispatlanan bir ödemenin bulunmadığını, bu hususun davalının çocuğu olan ...’nın beyanları ile sabit olduğunu, taşınmazların değeri göz önüne alındığında satış bedelinin ödendiğinin kabul edilemeyeceğini, davalı tanığı olarak dinlenen ...’nın beyanlarının çelişkili olduğunu, hükme esas alınmayacağını, tanık beyanlarında ödemeye ilişkin bir ifadenin yer almadığını, terditli bedel isteklerinin de reddedilmesinin hatalı olduğunu, yapıldığı ileri sürülen parasal yardımın satış bedeli olarak kabul edilemeyeceğini, davalının ne kadar parasal yardım yaptığı yönünde bir açıklaması olmadığını, davacının yardıma ihtiyacı da olmadığını, Mahkemece davalıya ne kadarlık bir ödeme yaptığının açıklattırılması gerektiğini, ödeme savunmasını ispat külfetinin davalıda olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ehliyetsizlik ve hile hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde bedelin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. TMK'nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.06.1941 tarihli 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiş olup, ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Dairesinden rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK'nın 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.

2. "Hile (aldatma)”; genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı gibi; taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse, yanılma(hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf bu hakkını kullanarak hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 39. maddesi hükmüne göre aldatma (hile) iddialarının aldatmayı öğrenme tarihinden itibaren bir yıl içerisinde ileri sürülmesi zorunludur. Hak düşürücü süre niteliğindeki bu sürenin hakim tarafından re'sen gözetilmesi gereklidir.

3. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi şöyledir:

"İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",

4721 sayılı TMK'nın 6. maddesi şöyledir:

"Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup dahili davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle, dahili davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370 ... maddesi uyarınca ONANMASINA,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekilleri için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden dahili davacılardan alınmasına,

Aşağıda yazılı 179,90 TL onama harcının temyiz eden dahili davacılardan alınmasına,

11.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.