Logo

1. Hukuk Dairesi2023/3655 E. 2024/6687 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu davacı adına tescil edilen parseller arasında yol olarak tescil harici bırakılan alanın iptali ile davacı adına tescili ve kadastroda yol olarak tescil edilmeyen ancak davacıya göre gerçekte yol olan alanın yol olarak tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma ilamında belirtilen hususları tam olarak yerine getirmeksizin, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurması, ayrıca infazda tereddüte mahal verecek şekilde hüküm tesis etmesi ve yasal ilanları yapmadan hüküm kurması bozmayı gerektirmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/400 E., 2023/58 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali-tescil, tescil ve yol olarak terkin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece verilen davanın reddine dair karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuştur.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı Hazine vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Trabzon ili .... ilçesi .... Mahallesi 265 ada 2 parsel ve 258 ada 5 parsel nolu taşınmazların maliki olduğunu, kadastro sırasında bu taşınmazların arasında yol bırakıldığını ancak hiçbir zaman bu parsellerinin arasından yol geçmediğini, kadim yolun aynı yer 265 ada 2 parsel ile 3 parsel arasından geçtiğini ancak bu yolun kadastroda bırakılmadığını ve gerçek yolun 265 ada 3 parselin içinde kaldığını belirterek 265 ada 2 parsel ile 257 ada 5 parsel sayılı taşınmazlar arasındaki kadastro yolunun iptali ile son parsel numarası verilerek davacı adına tesciline, 265 ada 3 parsel ile 265 ada 2 parsel arasında olan kadim yolun tapu kaydının iptali ile yol olarak tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar özetle; davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 03.02.2016 tarihli 2014/216 Esas, 2016/92 Karar sayılı kararıyla; davacının tescil davasına ilişkin davasında taşınmazın bulunduğu mahalde kadastro çalışmasının 2009 yılında kesinleştiği ve çalışma sırasında taşınmazın yol olarak tespit dışı bırakıldığı, bu şekilde davacının zilyetliğinin kesildiği, davacının makul süreyi geçirdikten sonra 2014 yılında dava açtığı ve kadastro tespitinden sonra 20 yıllık kazandırıcı zilyetliğinin de oluşmadığı; davacının çekişmeli 265 ada 3 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kadim yol olduğu iddiasına dayanarak bu bölüme ilişkin tapu kaydının iptali ve paftasında yol olarak gösterilmesi istemiyle açtığı dava yönünden ise yolun kullanımının 1975 yılında terk edildiği, güzergah değişikliği olduğu, güzergah değişikliği ile bu yolun kullanımının pratik bir faydası olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.07.2020 tarihli ve 2016/17290 Esas, 2020/2768 Karar sayılı kararıyla; tescil harici bırakılan yerler hakkında kadastro öncesi sebeplere dayanılarak dava açma hakkını sınırlayan bir süre de öngörülmediğine göre Mahkemenin davanın makul sürede açılmadığı şeklindeki gerekçesinin usul ve yasaya uygun bulunmadığı; tescil davası yönünden ilgili kamu tüzel kişisi olarak yasal hasım sıfatını kazanan Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanlığına da davasını yöneltmesi için süre ve imkan tanınması, taraf teşkili sağlanması gerektiği, TMK'nın 713/4-5. maddeleri gereğince zorunlu bulunan yasal ilanların da yapılması gerektiği; öte yandan Mahkemece davacının çekişmeli 265 ada 3 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kadim yol olduğu iddiasına dayanarak bu bölüme ilişkin tapu kaydının iptali ve paftasında yol olarak gösterilmesi istemiyle açtığı dava yönünden ise taşınmazın kadim yol olup olmadığı hususunda komşu köyden mahalli bilirkişi dinlenilmemiş olduğundan yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli bulunmamadığı; Mahkemece, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, komşu köylerde ve aynı köyde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle taraf tanıkları, fen bilirkişisi ve ziraat bilirkişi hazır olduğu halde keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, tüm köylünün kullandığı kadim yol niteliğinde mi olduğu, halen yol olarak kullanılıp kullanılmadığı, yol olarak kullanılmıyor ve davalının zilyetliği var ise kaç yıldır ne sıfatla olduğu hususları maddi olaylara dayalı olarak sorulması; bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki olduğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmesi; fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir ve denetime elverişli kroki ve ayrıntılı rapor düzenlettirilmesi; ziraat bilirkişisinden taşınmazın toprak durumu, kadim yol niteliğinde olup olmadığı ve varsa üzerindeki tarımsal faaliyetin kaç yıldır devam ettiğini bildirir rapor alınması; bilirkişi raporlarının taşınmazın fotoğrafları ile desteklenmesi, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğine değinilerek karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Mahkemenin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararıyla; keşifte dinlenen tüm mahalli bilirkişi ve tanıkların birbirine uyan beyanlarından davacıların özel alanı niteliğinde olan yerin ve kadim yol niteliğinde olan kısmın belirlendiği ve fen bilirkişisinden ek rapor temin edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece bozma ilamı uyarınca yapılan keşifte alınan tüm beyanlar ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş ise de (B) ile gösterilen kısım yönünden verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu edilen ve (B) ile işaretli kısım köy yolu niteliğinde, özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğundan kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılmış olduğunu ve yolun komşu evlerde oturanların camiye gitmek istediklerinde kullanıldığını, yolun kapanmadığını, civardaki evler tarafından kullanıldığını öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; 3402 sayılı Kadastro Kanunu md. 16 gereğince; dava konusu taşınmazın yol vasfında olup kamu malı olduğunu, geçmişten bugüne kadar da yol olarak kullanıldığını, taşınmazın 1975 yılında terk edildiğini, güzergah değişikliği olması sebebi ile de eskisi kadar kullanılmamakta olduğunu, ancak taşınmazın aşağısında bulunan evlerde oturanların camiye gitmek istediklerinde bu yolu kullandığından yolun kapanmadığını, dolayısıyla söz konusu yerin yol olma vasfının değişmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali - tescil, tescil ve yol olarak terkin istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. ve 713/1. maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri

3. Değerlendirme

Hemen belirtilmelidir ki; karar başlığında yargılama sırasında davacının ölümü üzerine davaya devam eden davacı mirasçıları ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'ın davacı olarak gösterilmemesi; tespit harici bırakılan yerin tesciline ilişkin dava yönünden yasal hasım konumunda olan Hazine ve ...'nın "davalı" yerine "ihbar olunan" olarak gösterilmesi mahallinde her zaman düzeltilebilecek maddi hata niteliğindedir.

Somut olayda;

2009 yılında yapılan kadastro sonucunda, Trabzon ili, ,,,, ilçesi, ,,,, Mahallesi çalışma alanında bulunan 265 ada 3 parsel sayılı taşınmaz tarla vasfıyla ..., ....... ve ... adına, 265 ada 2 parsel ve 258 ada 5 parsel sayılı taşınmazlar davacı adına tespit edilmiş ve kadastro tespitleri 24.09.2009 tarihinde kesinleşerek tescil edilmiştir.

Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulduğuna göre bozma ilamında işaret edilen hususların eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Bozma ilamına uyulmakla, taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi zorunludur. Ancak Mahkemece, bozma gerekleri yerine getirilmeksizin keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanlarına göre davaya konu edilen 265 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki alanın ve kadim yol olduğu belirtilen yerin davacıların kullanımında olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması hatalıdır.

Şöyle ki, davaya konu yerlere komşu taşınmazların kadastro tutanaklarının celbedilmediği, bozma sonrası alınan fen raporu krokisinde dava konusu edilen kadastro sırasında yol olarak tescil harici bırakılan (B) harfi ile gösterilen alanın sınırlarının hangi taşınmazlar ile bitişik olduğu, davacının malik olduğu taşınmazlara sınır olmayan kısımlarının da dava konusu alan olarak gösterilmesinin nedenlerinin denetime elverişli şekilde açıklanmadığı, ziraat bilirkişi raporunda ise yol olduğu iddia edilen 265 ada 3

parsel sayılı taşınmaz içinde kalan (A) harfi ile gösterilen alan ile yol olarak tescil harici bırakılan (B) ile gösterilen yerin fotoğraflar ile desteklenerek ekonomik amaca uygun zilyetliğinin değerlendirilmediği, uyuşmazlığın çözümünde hava fotoğraflarından usulünce yararlanılmadığı, eksik ve yetersiz bilirkişi raporları ile yetinilerek infazda tereddüte mahal verecek şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.

Doğru sonuca varılabilmesi için komşu parsel kayıtları ve var ise dayanak kayıtları tedavülleri ile birlikte dosya arasına alınmalı, Harita Genel Müdürlüğü WEB sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya arasına alınmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre kadastro tespit tarihi 2008 yılından 15-20-25 yıl öncesine ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden, bu fotoğraflardan yararlanılarak en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları ise ilgili kurumlardan getirtilmelidir.

Bundan sonra mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek mahalli bilirkişiler, taraf tanıkları, ziraat mühendisi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, tüm köylünün kullandığı kadim yol niteliğinde mi olduğu, halen yol olarak kullanılıp kullanılmadığı, yol olarak kullanılmıyor ve zilyetlik var ise zilyetliğin kaç yıldır ne sıfatla olduğu hususları maddi olaylara dayalı olarak sorulmalı; bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki olduğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeli; fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir ve denetime elverişli kroki ve ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli; ziraat bilirkişisinden taşınmazın toprak durumu, kadim yol niteliğinde olup olmadığı ve varsa üzerindeki tarımsal faaliyetin kaç yıldır devam ettiğini açıklayan, taşınmazın komşu parsellerden doğal yahut yapay ayırıcı sınırlarla ayrılıp ayrılmadığını, nasıl ayrıldığını, tasarruf sınırlarının belirgin olup olmadığını belirten, çekilecek fotoğraflarla desteklenmiş, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi kurulundan hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılmak ve temin edilebilen uydu fotoğrafları da değerlendirilmek suretiyle dava konusu taşınmazın sınırını ve niteliğini, zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor hazırlaması ve dava konusu taşınmazın konumunu hava ve uydu fotoğrafları üzerinde göstermesi istenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Kabule göre de; fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen yol şeklinde uzanan taşınmaz bölümünün davacının malik olduğu 265 ada 2 parsel ve 258 ada 5 parsel sayılı taşınmazlara sınır olmayan kısımlarına nasıl zilyet olduğu, bu bölümlerde ekonomik amaca uygun zilyetliğinin nasıl devam ettiği mahalli bilirkişi ve tanıklara sorularak denetime elverişli ve bilimsel verilere dayanan fotoğraflar ile desteklenmiş bilirkişi raporları alınmaması isabetsizdir.

Diğer taraftan;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Kanun maddesinin bu açık hükmüne göre mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır. Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir.

O halde Mahkemece; "..B) ,,, ''B'' İLE Gösterilen 43.27M2 lik alanın muris ..... T.C kimlik numaralı ...'ın veraset ilamındaki payları oranında davacı adına tapuya kayıt ve tesciline,." şeklinde hüküm tesisi (infazda tereddüte mahal vereceğinden) doğru değildir.

Ayrıca, kadastro sonucunda tespit harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında TMK’nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve haritasına göre gerekli gazete ve internet ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması ve yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi gerekirken, bu ilanlar yapılmadan hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.

Mahkemece yukarıda belirtilen hususlarda inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm tesisi bozulmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden Belediyeye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

05.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.