"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/710 E., 2023/80 K.
HÜKÜM : Asıl Dava Ret-Birleştirilen Dava Kabul
Taraflar arasındaki asıl dava yönünden el atmanın önlenmesi ve tapusuz taşınmazın tescili, birleştirilen dava yönünden ise tapusuz taşınmazın tescili talepli davanın bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda asıl davanın reddine, birleştirilen davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada Hazine; Mahmutlar Beldesi çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tapulama harici bırakılan taşınmaz bölümüne davalı ... tarafından haksız şekilde el atıldığını ileri sürerek el atmanın önlenmesi ve taşınmazın Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
2.Bozma kararından sonra açılmakla eldeki dosya ile birleştirilen davada ...; kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan çekişmeli taşınmaz bölümü hakkında imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenlerine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır.
II. CEVAP
1.Asıl davada davalı ...; çekişmeli taşınmazın zilyetliğinde ve mülkiyetinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Birleştirilen davada davalılar; çekişmeli taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olduğu ve davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Alanya 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.03.2002 tarihli ve 2000/490 Esas, 2002/161 Karar sayılı kararıyla; çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı, imar-ihya edilmek suretiyle tarım arazisi niteliğinde kullanıldığı ve özel mülkiyete konu edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2.Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 04.11.2002 tarih ve 2002/11505 Esas, 2002/12224 Karar sayılı ilamıyla; “davalı ...’a tescil davası açması için yöntemine uygun şekilde önel verilerek TMK'nın 713. maddesi uyarınca dava açılmasının sağlanması ve böyle bir davanın açılması halinde ise sonucunun beklenmesi” gereğine değinilerek karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.12.2011 tarih, 2008/110 Esas, 2011/884 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda çekişmeli taşınmazın dere yatağı niteliğinde olduğu, bu nedenle özel mülkiyete konu olmadığı gibi tapuya tescilinin de mümkün olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı Hazine vekili ile birleştirilen davada davacı-asıl davada davalı Mümün Yılmaz vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 12.02.2018 tarihli 2015/13600 Esas, 2018/759 Karar sayılı kararıyla; '' Mahkemece taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulduğu, bu nedenle 6360 sayılı Yasa hükümleri uyarınca Alanya Belediye Başkanlığı ile Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığının yöntemine uygun şekilde davaya dahil edilmesi suretiyle taraf teşkilinin sağlanması, öte yandan işin esasına ilişkin yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm vermek için yeterli olmadığı, doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi, jeolog bilirkişi ile 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulunun katılımıyla keşif yapılması, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından çekişmeli taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri hangi hakka istinaden kullanıldığı hususlarının etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması; 3 kişilik zirai bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın eğimi, niteliği, toprak yapısı, bitki örtüsü, öncesinin imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, imar-ihya gerektiren yerlerden ise imar-ihyanın hangi tarihte başlanıp tamamlandığı, ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihten beri hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususlarını ve çekişmeli taşınmazın kullanım durumunu kesin olarak belirleyen, bilimsel verilere dayalı, önceki ziraatçi bilirkişi raporunu da irdeleyen ve sınırındaki taşınmazlarla mukayese edilecek şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması; jeolog bilirkişisinden dava konusu taşınmazın sınırında dere bulunduğu göz önünde bulundurularak taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini, dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, evveliyatının çay veya dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığını açıklar nitelikte ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde çekişmeli taşınmaz bölümünün incelenen 3 adet fotoğrafa göre sınırları ve niteliğinin belirlenmesi, taşınmaz üzerinde imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığını ve tamamlanmış ise tamamlanma tarihini belirten rapor alınması, çekişmeli taşınmaz üzerindeki zilyetlik durumunun memleket haritası ve uydu fotoğrafları ile denetlenmesi; fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir kroki ve ayrıntılı rapor düzenlettirilmesi, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller bir arada değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi '' gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu tarım arazisi nitelikli yerlerden olduğu ve taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleştirilen davanın ise kabulüne, 19.07.2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunun ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmaz üzerinde kesintisiz ve aralıksız zilyetlik şartlarının oluşup oluşmadığı hususunda yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu, nizalı taşınmazın zilyetlikle kazanılması mümkün olmayan yerlerden olduğunu, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin zilyetlikle edinilemeyeceğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddia edilen taşınmaza el atmanın önlenmesi ve taşınmazın Hazine adına tescili isteğine, birleştirilen dava ise kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tescili isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve17. maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi.
3. Değerlendirme
1.Asıl dava el atmanın önlenmesi isteğini de içermekle beraber asıl ve birleştirilen dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece dava konusu taşınmaz bölümü üzerinde birleştirilen dava davacısı yararına zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
2. Şöyle ki, dava konusu taşınmazın kesinleşmiş imar planı kapsamında kalıp-kalmadığı hususunda araştırma yapılmadığı, ziraat bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz bölümünün niteliği hususunda ayrıntılı ve gerekçeli incelemenin yer almadığı, taşınmaz üzerinde yer alan dikili muhdesatın yaşları itibariyle zilyetlikle iktisap süresini ispata elverişli olmadığı halde, taşınmazın öncesi itibariyle ne şekilde kullanıldığı ve var ise zilyetliğin süresinin ne olduğu hususlarının tespit edilmediği, jeolog bilirkişi raporunda ise taşınmazın paftasında dere yatağı olarak gösterildiği ve dere yatağına komşu olduğu halde dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı ya da derenin aktif etki alanında kalıp kalmadığının net olarak belirlenmediği, ayrıca dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıklardan zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığını denetlemeye elverir şekilde somut ve maddi olaylara dayalı yeterli beyan alınmadığı, yerel bilirkişi ve tanıkların soyut beyanları ile yetinildiği, alınan beyanların dosya arasına getirtilecek komşu parsellere ait tutanaklar ve dayanağı kayıtlar ile denetlenmediği, bu anlamda arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi vasfıyla zilyetliğine ne zaman başlanıldığı hiçbir tereddüte yer bırakmayacak şekilde tespit edilmeden hüküm kurulması cihetine gidildiği anlaşılmıştır. Eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez.
3. Doğru sonuca varılabilmesi için çekişmeli taşınmazın imar planı kapsamına alınıp alınmadığı, imar planı kapsamına alınmış ise imar planının hangi tarihte onaylanarak kesinleştiği ilgili Belediye Başkanlıklarından sorularak tespit edilmeli ve imar planının onaylı bir örneği dosya arasına getirtilmeli, çekişmeli taşınmaza komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve var ise tespitin dayanağı kayıtları (vergi kaydı, tapu kaydı vb.) ile komşu taşınmazlara ait hükmen tescil dosyaları celp edilmeli, öte yandan taşınmazın bulunduğu yeri de gösterecek şekilde dava tarihinden ya da taşınmazın dava tarihinden önce onaylanıp kesinleşen imar planı kapsamında kaldığının anlaşılması halinde imar planının onay tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirilerek dosya arasına konulmalıdır.
4. Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeolog bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi, teknik bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu katılımı ile keşif yapılmalıdır. Taşınmaz başında yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığı ve tamamlandığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu taşınmazların tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.
5. Jeolog bilirkişisinden dava konusu taşınmazın paftasında dere olarak gösterildiği ve sınırında dere yatağı bulunduğu göz önünde bulundurularak taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini, dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, evveliyatının dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığını, aktif dere yatağında kalmıyor ise derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını açıklar nitelikte ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır.
6. 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın eğimi, niteliği, toprak yapısı, bitki örtüsü, taşınmazın imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, taşınmaz üzerinde ekonomik amaçlı zilyetliğe ne zaman başlanıldığını ve taşınmazın kullanım durumunu kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş ve sınırları işaretlenen fotoğrafları ile desteklenmiş ve önceki bilirkişinin raporunu irdeleyen ayrıntılı rapor alınmalı; fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz üzerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; ortaya çıkacak sonuca göre davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde belgesiz zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı Adliye Yazı İşleri Müdürlüğü, Kadastro ve Tapu Müdürlüklerinden (senetsiz defteri) sorularak varsa bu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının kesinleşip kesinleşmediklerini gösterir şekilde onaylı örnekleri getirtilmeli; bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek taşınmaz imar planı kapsamında ise imar planı onay tarihinden önce, imar planı kapsamı dışındaysa dava tarihine kadar 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17. maddesinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleşmiş olup olmadığı değerlendirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
7. Kabule göre de; hükmün infazının kabil olmadığı, zira eldeki davanın tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkin olduğu halde tapuya tescil edilecek çekişmeli taşınmazın vasfının ve yüz ölçümünün karar yerinde gösterilmediği; öte yandan davalar birleştirilse dahi her dava ayrı bir dava olma özelliğini muhafaza ettiğinden, asıl ve birleştirilen davalar yönünden ayrı ayrı harç ve yargılama giderleri ile bu giderlerden sayılan vekalet ücretine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA,
Temyiz eden asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
13.11.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.