"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/52 E., 2023/269 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairenin 27.09.2022 tarih, 2022/3096 Esas, 2022/6160 Karar sayılı kararı ile karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; maliki olduğu 1076 parsel sayılı taşınmazı davalı oğluna bağış suretiyle temlik ettiğini, temliki, davalının kendisine ölünceye kadar bakacağı ve evde oturabileceği yönündeki beyanları nedeniyle gerçekleştirdiğini, davalının kendisine bakmadığı gibi evden de çıkardığını, temlikin davalının kendisini yanıltması sonucunda gerçekleştiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. DAVALI
Davalı; davacının eşiyle yaşadığı şiddetli geçimsizlik nedeniyle 1996 yılında müşterek konutu terk edip yanına taşındığını, 2012 yılına kadar birlikte yaşadıklarını, daha sonra kardeşi ... ile birlikte dava dışı taşınmazda inşa ettikleri binanın ikinci katına taşındığını, 2019 yılına kadar burada kaldığını, bu dönemde annesinin tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, davacının hiç bir neden yokken buradan da ayrılarak kızının yanına gittiğini, kızının telkinleri ile eldeki davayı açtığını, davacının kandırılmasının söz konusu olmadığını, temlikin minnet duygusuyla yapıldığını, 23 yıl annesine baktığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ/ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARLARI
İlk Derece Mahkemesince, davacının amacının taşınmazlarını çocuklarına devretmek olduğu, temlikin hile ile yapıldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu taşınmazın boşanma nedeniyle oluşan alacaklar için yapılan icra takibi sonucu davacı adına tescil edildiği, icra masraflarını ve giderlerini davalının karşıladığı, davacının oğlu ile kaldığı dönemde tüm ihtiyaçlarını ve sağlık giderlerini davalı oğlunun karşıladığı, oğlu ile sorun yaşamadığı, bu haliyle davacının dava konusu taşınmazını kendi isteği ve minnet duygusu ile davalı oğluna bağışladığı, davalı oğlunun uzun süre davacıya baktığı, davacının davalı oğlunun hile ile taşınmazı devraldığı yönünde bir ispatının olmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 inci maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Dairenin 27.09.2022 tarih, 2022/3096 Esas, 2022/6160 Karar sayılı kararı ile; dava dilekçesi ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre davada Türk Borçlar Kanunu’nun 295/2 nci maddesine dayalı bağıştan rücu hukuki nedenine dayanıldığı gözetilerek bu yönde inceleme, araştırma ve ayrıntıları 01.05.1976 tarihli 1974/1-772 Esas, 1976/2065 Karar sayılı Hukuk Genel Kurulu kararında belirtilen ilkeler uyarınca değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.
C. İlk Derece Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyiz Konu Karar
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davacının, bağışlama sözü verdikten sonra kendisi için yeni aile yükümlülükleri doğmuş veya bu yükümlülükleri önemli ölçüde ağırlaşmış olması haline dayandığı anlaşılmakla birlikte dava konusu taşınmazın davacı tarafından satın alınma şekli, dinlenen tanık beyanları ve özellikle davacı tanığı ...’in beyanlarıdan davaya konu taşınmazın devrinin bağış amacı taşımadığı, dolayısıyla bağıştan rücu nedenine dayalı eldeki davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; devir işlemi gerçekleşirken davalı tarafından annesi olan davacıya ölünceye kadar bakılıp gözetileceği ve dava konusu taşınmazda yer alan evde oturacağı sözü verildiğini, davacının daha önce kızı ile aynı evde kalırken oğlu olan davalının sözü üzerine kızının evinden ayrılarak davalının dava konusu taşınmazdaki evine taşındığını ve devamında bağışlama yolu ile tapuda devir işlemi gerçekleştirilerek taşınmazı davalıya temlik ettiğini, ancak davalının davacının bakımı ile ilgilenmediğini ve 2019 yılında davacıyı evden kovduğunu, davacının bu şekilde kandırıldığını anladığını, gerekçeli kararın bozma kararı ile çeliştiğini, bağıştan rücu şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması ve buna göre değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, bağışlamadan dönme (rücu) hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 291, 295 ve 297 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının 29.07.2014 tarihinde, maliki olduğu 1076 ve 995 parsel sayılı taşınmazlarını davalı oğlu ...’a, dava dışı 648 parsel sayılı taşınmazını da dava dışı ...’e kayıtsız şartsız bağış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
TBK'nın "Bağışlamanın geri alınması" başlıklı 295 inci maddesinde, "Bağışlayan, aşağıdaki durumlardan biri gerçekleşmişse, elden bağışlamayı veya yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabilir ve bağışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde, bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir:
1.Bağışlanan, bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse.
2.Bağışlanan, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranmışsa.
3.Bağışlanan, yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemişse" düzenlemeleri mevcuttur.
Hemen belirtmek gerekir ki, Yasa Koyucu TBK'nın 295 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları hükmüyle mirastan ıskat sebeplerini düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 510 inci maddesi arasında paralellik sağlamış, bağıştan yararlanan kişiyi bağışlayanın devamlı baskısından kurtarmak istemiştir. Gerçekten basit olayların dönme(rücu) nedeni sayılması, yukarıda değinilen mahzurun yanında, açıklanan yasa maddelerinde izlenen amaca aykırı bir durum yaratacağı gibi hak ve adalet duygularını da zedeler. Bu itibarla her iki madde hükümleri birlikte değerlendirilerek olayların kapsamları, nitelikleri, özellikle vahamet derecelerinin göz önünde bulundurulması zorunludur.
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı ve özellikle dosyada toplanan tüm deliller yukarıdaki ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde davalının, üzerine düşen yükümlülüklerini Kanun’un aradığı ölçüde aksattığından söz edilemeyeceği, maddi delillerle desteklenmeyen soyut tanık anlatımlarının da ispata yeterli sayılamayacağı, sonuç itibariyle bağıştan rücu koşullarının eldeki davada gerçekleşmediği anlaşılmakla temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 427,60 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.06.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.