Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4205 E. 2023/7038 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu mirasbırakanın bazı mirasçıları adına tescil edilen taşınmazlar üzerindeki miras payının tapuda tespiti ve tescili istemine ilişkin açılan davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin 1999 yılında kesinleştiği, davacının ise 2015 yılında dava açtığı, kadastroya itiraz süresinin geçmiş olması ve davacının miras payının kadastro tespiti nedeniyle tapu kayıtlarına yansıtılmamış olması sebebiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1971 E., 2022/658 K.

DAVA TARİHİ : 15.01.2015 - 27.03.2017

HÜKÜM/KARAR : Asıl dava ret-Birleştirilen dava kısmen kabul/Kabul-Karar kaldırılarak asıl ve birleştirilen dava ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/25 E., 2021/155 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile tazminat davasından dolayı İlk Derece Mahkemesince dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda tapu iptali ve tescil davasının reddine, tazminat davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın asıl ve birleştirilen davada davacı vekili ile birleştirilen davada bir kısım davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince asıl ve birleştirilen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, birleştirilen davada bir kısım davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl ve birleştirilen davaların ayrı ayrı hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 20.06.2023 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davacı vekili Avukat ... geldi, temyiz edilen davalı taraf gelmedi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacı ... vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ... mirasçısı olduğunu, dava konusu 118 ada 3 parsel sayılı taşınmaz evveli itibariyle müvekkilinin mirasbırakan ...’e ait olmasına ve taşınmazda müvekkilinin annesinden gelen miras payı bulunmasına rağmen kadastro sonucunda taşınmazın yalnızca ...’in diğer mirasçıları adına tespit ve tescil edildiğini, bilahare kayden yapılan intikaller sonucunda taşınmazın 4/5 payının davalı ... adına tescil edildiğini, söz konusu durumun mirasbırakana ait hatalı veraset ilamlarından kaynaklandığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın ... adına kayıtlı 4/5 payının tapu kaydının müvekkilinin miras payı oranında iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Birleştirilen davada davacı ... vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ... mirasçısı olduğunu, dava konusu 118 ada 3; 120 ada 9; 121 ada 27 ve 29 parsel sayılı taşınmazlar evveli itibariyle müvekkilinin mirasbırakan ...’e ait olmasına ve taşınmazlarda müvekkilinin annesinden gelen miras payı bulunmasına rağmen kadastro sonucunda taşınmazların yalnızca ...’in diğer mirasçıları adına tespit ve tescil edildiğini, söz konusu durumun hatalı veraset ilamlarından kaynaklandığını ancak doğru veraset ilamını çıkarttıklarını, bilahare kayden yapılan intikaller sonucunda taşınmazların kötü niyetli olarak dava dışı kişiler adına tescil edildiğini ileri sürerek dava konusu 118 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki Gülser adına kayıtlı 1/4 payın tapu kaydının müvekkilinin miras payı oranında iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini; 120 ada 9; 121 ada 27 ve 29 parsel sayılı taşınmazlar dava dışı 3. kişiler adına kayıtlı olduğu için taşınmazlardaki davacı payının bedelinin (şimdilik 15.000 TL’nin) davalılardan 2005 yılından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile müvekkiline verilmesini istemiştir.

3. Asıl ve birleştirilen davada davacı ... vekili 14.07.2020 havale tarihli ıslah dilekçesiyle; bilirkişilerden aldırılan raporlar uyarınca dava konusu taşınmazların müvekkilinin miras payı oranında iptali ile müvekkili adına tesciline, mümkün olmaması halinde ise 479.968,76 TL’nin yolsuz tescil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Asıl davada davalı ... cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu 118 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki hissesini iyiniyetli şekilde tapu kaydına güvenerek satın aldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Birleştirilen davada davalılar ... ve müşterekleri vekili cevap dilekçesinde; dava tarihi itibariyle 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, mirasbırakan ...’in dava konusu taşınmazların kadastro tespit tarihinden önce 1983 yılında vefat ettiğini, ...’in bir kısım mirasçılarının 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde doğru veraset ilamı uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açarak haklarını aldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Birleştirilen davada davalılar ... vekili ile ... vekili ayrı ayrı cevap dilekçelerinde; dava tarihi itibariyle 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacı iyiniyetli olsaydı diğer mirasçılar tarafından 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılan davaya katılabileceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleştirilen davanın ketmi verese hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde bedel tazmini istemine ilişkin olduğu, mirasbırakan ...’in malik sıfatıyla zilyet olduğu taşınmazların 1993 ila 1998 yılları arasında yapılan kadastro çalışmaları sırasında, “taşınmazların zilyetlik hükümlerine göre .... oğlu ...’ın 20 yılı aşkın nizasız ve fasılasız zilyetliği nedeniyle malı olduğu, adı geçenin 1983 yılında öldüğü ve nüfus kayıtlarına göre evlatları olan... ve ... adlarına tespitinin yapıldığı” gerekçesiyle ... ve müşterekleri adına tespit edildiği, nüfus kayıtlarında mirasbırakanın ilk eşinden doğan çocukları ..., ... ve ikinci eşinden doğan ..ın yer almadığı, eldeki davadan önce mirasbırakan ...in .... ve ...’den olan torunları tarafından dava konusu taşınmazlarla ilgili olarak ketmi verese hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası açıldığı, Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/48 Esas, 2005/1118 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda, davanın kabulü ile taşınmazların Sakarya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/1417 Esas, 2004/1224 Karar sayılı veraset ilamına göre ...mirasçıları adına tesciline karar verildiği ancak hükme esas alınan veraset ilamında eldeki davanın davacısı olan ...’ün payının yer almadığı, böylece ...’nin miras payının ketmedilmiş olduğunun anlaşıldığı, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2019/691 Esas, 2019/1012 Karar sayılı ilamıyla mirasbırakan ...’in veraset ilamının düzenlendiği ve bu veraset ilamına göre davacı ...’nin mirasbırakandan gelen 6.720/60.480 oranında miras payı olduğunun anlaşıldığı, hal böyle olunca asıl davada dava konusu olan 118 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıt maliklerinden ...’ın payı içerisinde davacının da miras payının bulunduğu, bu payın dava tarihi itibariyle parasal karşılığının 61.332,53 TL olduğu, birleştirilen davada dava konusu olan 120 ada 9, 121 ada 27 ve 29 parsel sayılı taşınmazlarda da davacının miras payının bulunduğu ancak taşınmazların dava tarihinden önce 3. kişilere temlik edildiği, bu payın ise dava tarihi itibariyle parasal karşılığının 479.698,76 TL olduğu gerekçesiyle; asıl dava yönünden, dava konusu 118 ada 3 parsel sayılı taşınmaza yönelik tapu iptali ve tescil isteminin reddine; birleştirilen dava yönünden, davanın kısmen kabulüne, 120 ada 9, 121 ada 27 ve 29 parsel sayılı taşınmazlara yönelik tapu iptali ve tescil isteminin reddine, 479.698,76 TL’nın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen alacağın 15.000,00 TL’lik kısmına dava tarihi olan 27.03.2017 tarihinden itibaren, 464.698,76 TL’lik kısmına ise ıslah tarihi olan 04.06.2020 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde asıl ve birleştirilen davanın davacısı vekili ile birleştirilen davanın bir kısım davalıları vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Asıl ve birleştirilen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece asıl dava yönüyle verilen kararın eksik araştırma ve incelemeye dayalı olduğunu, dava konusu 118 ada 3 parsel sayılı taşınmazın muvazaalı olarak davalı ...’a tapuda satış gösterilerek bedelsiz şekilde devredildiğini, asıl amacın mal kaçırmak olduğunu ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının asıl dava yönüyle kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2. Birleştirilen davada bir kısım davalılar vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, ... ve müştereklerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açtığı davanın kabul edildiğini, davacı o tarihte 52 yaşında olmasına ve mirasbırakanın mirasçısı olduğunu bilmesine rağmen dava açmayıp 2015 yılını beklediğini, Hukuk Genel Kurulu kararlarına göre muris muvazaası, sahtecilik, vekaletin kötüye kullanılması iddiasına dayalı davaların herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği ancak bu haller kadastro tespitinden önce ise ve 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş ise buna ilişkin itiraz ve davaların dinlenemeyeceğini ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar İlk Derece Mahkemesince davanın ketmi verese hukuksal nedenine dayanılarak açıldığı ve davacının dava açmakta haklı olduğu sonucuna varılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de asıl ve birleştirilen davaya konu taşınmazların kadastro tespitlerinin 1999 yılında yapılarak taşınmazların ölü mirasbırakan ... mirasçıları .... ve ... adlarına tespit ve tescil edildiği, anılan tarihte davacı veya mirasbırakanı tarafından kendilerinin de mirasçı olduklarını gösterir veraset belgesi de ibraz edilerek ileri sürülen bir itiraz olmadığı, davacının miras payının işbu kadastro tespiti nedeniyle tapu kayıtlarına yansıtılmadığı ve buna göre eldeki davanın da aslen kadastro tespitine itiraz niteliğinde olup kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği kanaatine varıldığından, İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, bir kısım davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve yeniden hüküm tesisiyle asıl ve birleştirilen davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Asıl ve birleştirilen davada davacı vekili temyiz dilekçesinde; asıl ve birleştirilen davanın ketmi verese hukuksal nedenine dayalı yolsuz tescil davası olduğunu, yolsuz tescil nedenine dayalı davalarda 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağını, dava konusu taşınmazların hatalı olarak kök mirasbırakanı bir kısım mirasçıları adına tespit ve tescil edildiğini, Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/48 Esas, 2005/1118 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda verilen karar uyarıca kadastro tutanaklarının hükmünün kalmadığını, yolsuz tescilin sebebinin hatalı veraset ilamları olduğunu, doğru veraset ilamının Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2019/691 Esas, 2019/1012 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda alındığını, dosya kapsamıyla yolsuz tescil iddiasının kanıtlandığını, diğer yandan davalı taraf lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi

3. Değerlendirme

1. Kadastro sonucunda Kocaeli ili, Başiskele ilçesi, Kazandere Mahallesi çalışma alanında bulunan 118 ada 3 parsel sayılı 18.399,75 metrekare, 120 ada 9 parsel sayılı 75.024,79 metrekare, 121 ada 27 parsel sayılı 25.434,19 metrekare ve 121 ada 29 parsel sayılı 24.280,25 metrekare olarak irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ve müşterekleri adına verasette iştiraken tespit ve 118 ada 3 parsel sayılı taşınmaz 19.09.2003 tarihinde hükmen tescil, bilahare kayden satış suretiyle taşınmazın 1/5 payı ... adına, 4/5 payı ... adına tescil edilmiş; 120 ada 9, 121 ada 27 ve 29 parsel sayılı taşınmazlar ise 23.08.1999 tarihinde tescil bilahare kayden satış suretiyle dava dışı kişiler adına tescil edilmiştir.

2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleştirilen davanın davacısı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, dava usulden reddedildiğine göre AAÜT'nin 7/2 nci maddesine göre hükmedilecek vekalet ücretinin maktu vekalet ücreti olması gerektiği halde Bölge Adliye Mahkemesince nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olması isabetsiz ise de bu husus yargılamanın yeniden yapılmasını gerektirmediğinden hükmün aşağıda belirtildiği şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Asıl ve birleştirilen davada davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

2. Asıl ve birleştirilen davada davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (A-1) fıkrasının 4 üncü bendinde yer alan “44.649,64” ve (A-2) fıkrasının 4 üncü bendinde yer alan “41.034,94” ibarelerin hüküm yerinden çıkarılarak, yerlerine ayrı ayrı “5.100,00” ibaresinin yazılmasına ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının davacı tarafa iadesine,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalı taraftan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.11.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.