Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4221 E. 2024/537 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü sürenin geçmiş olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tutanağının kesinleşme tarihi ile dava açma tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2148 E., 2023/174 K.

DAVACILAR : ..., ..., ...,... vekilleri Avukat ..., Avukat ..., Avukat ...

DAVALILAR : ... vekili Avukat ..., ...Köyü Tüzel Kişiliği

DAVA TARİHİ : ...

HÜKÜM/KARAR : Ret / Kabul - Karar Kaldırılarak Dava Usulden Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Burdur 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/110 E., 2021/188 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın husumetten reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun gerekçe yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların mirasbırakan ...'un mirasçısı olduklarını, mirasbırakanın ... 21 ve 23 parsel sayılı taşınmazları malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız zilyetliğinde bulundurduğunu, üzerinde çiftçilik yapıp ağaç diktiğini, mirasbırakanın bu taşınmazlar için elektrik ve su abonelikleri bulunduğunu, ölümü sonrasında bu taşınmazları kullanmaya devam ettiklerini, davalılar ve tüm köy halkının bunu bildiğini, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca köyde yapılan uygulama kadastrosu sonrasında 23 nolu parselin 21 nolu parselden ayrılarak yolsuz olarak Köy Tüzel Kişiliği adına tespit edildiğini, 23 nolu parselin köy tüzel kişiliği tarafından davacıların köydeki komşuları ve aynı zamanda akrabası olan davalı ...'a usulsüz şekilde ihale yoluyla rayicinden oldukça düşük bedelle satıldığını 2020 yılının Mayıs ayında öğrendiklerini, işlemin hileli, kötü niyetli ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek 194 ada 23 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tapu kaydının iptali ve davacılar adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; bahse konu 21 nolu parselin Köy Tüzel Kişiliği adına tespitinin 1968 yılında gerçekleştiğini, 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinde tespit tutanaklarına kesinleştikleri tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastro öncesi sebeplere dayanarak dava açılamayacağını, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, kesinleşen tespite dayanarak 21 nolu parseli Köy Tüzel Kişiliğinden bedeli karşılığında ihale yoluyla temlik aldığını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1023 üncü maddesi uyarınca iyiniyetli üçüncü kişi olarak mülkiyeti edindiğini, köy adına yapılan tescil yolsuz olsa dahi 1023 üncü madde uyarınca mülkiyeti edinebileceğini, kendisine husumet yönlendirilemeyeceğini, davacıların mirasbırakanı üzerine abonelik bulunmasının muvazaa iddiasını ispatlamadığını, Köy Tüzel Kişiliğinin bu şekilde bir çok taşınmazı ihale yoluyla satışa çıkardığını belirterek davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... muhtarı ... cevap dilekçesinde; ihale yoluyla köye ait taşınmazların satışının göreve gelmeden önce yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın tapu kaydının satış ile davalı ... adına oluşturulması karşısında zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davası açılmayacağı, satış işlemi idari yönden iptal edilmedikçe satın alan kişiye karşı açılan davanın dinlenemeyeceği, tapu iptali ve tescil davasının kayıt malikine açılması gerektiği gerekçesiyle Köy Tüzel Kişiliği aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davacıların mirasbırakanı tarafından doğumundan ölümüne kadar nizasız fasılasız kullanıldığını, mirasbırakanın ölümünden sonra da davacılar tarafından dava konusu satış tarihine kadar taşınmazın kullanıldığını, davaya konu taşınmazın Köy Tüzel Kişiliği tarafından satışının 442 sayılı Köy Kanunu'nun 44 üncü maddesinin

üçüncü bendine ve ek 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olduğunu, taşınmazın bu maddeler kapsamında olmadığını, ihtiyar heyetinin aldığı kararın köy halkı yararına olmadığını, satış için köy derneğinden karar alınıp Valilikten onay alınması gerektiğini, taşınmazın satış bedelinin 17.03.2021 tarihli bilirikişi raporuyla tespit edilen 9.309 Türk lirasından oldukça düşük olan 5.000 Türk lirası olduğunu, Köy Tüzel Kişiliğinin satış işlemiyle taşınmazı ... adına tescil ettirmesinin yolsuz tescil olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.03.2012 tarihli ve 2011/885 Esas, 2012/22 Karar sayılı kararı uyarınca Köy Tüzel Kişiliğinin yaptığı satış işlemlerine karşı açılan tapu iptali ve tescil davalarının idare mahkemesinde değil asliye hukuk mahkemesinde açılacağını, delillerin eksik toplandığını, ihaleyle ilgili Valilik onayının olmadığını, davalı ...'nin davacıların komşusu olarak taşınmazın davacılar ve mirasbırakanları tarafından ekilip biçildiğini bildiğini, dava konusu taşınmazın kadastro tutanağında zilyedin davacıların mirasbırakanı ... oğlu ...olduğunun yazdığını, iddialarının Mahkeme tarafından gerekçelendirilmediği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin yukarıda esas ve sayısı belirtilen kararının kaldırılmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacılar vekilinin istinaf talebinin gerekçe yönünden kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 nci maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın kadastro öncesi sebebe dayalı olduğu, davaya konu taşınmazın kadastro tutanağının 05.04.1968 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 12.06.2020 tarihinde açılmış olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; açtıkları davanın yolsuz tescil ve Köy Kanunu'nun 44 üncü maddesine aykırı olan satışın iptali ve ön alım davası olduğunu, ihalenin 442 sayılı Köy Kanunu'nun 44 üncü maddesinin üçüncü bendine ve ek 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olduğunu, taşınmazın bu maddeler kapsamında olmadığını, taşınmazın değerinin oldukça altında satıldığını, kadastro tutanağında taşınmazın zilyedinin mirasbırakan olduğunun belirtildiğini, davaya konu taşınmazın bitişiğindeki 21 nolu parselin de davacılara ait olduğunu, ön alım hakkının değerlendirilmediğini, Köy Tüzel Kişiliğinin hiç bir zaman dava konusu taşınmazın zilyedi olmadığını, delillerin eksik toplandığını, kadastro işleminin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun'un) 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu ... ada 23 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda davalı Köy Tüzel Kişiliği adına tespit edildiği, taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği 05.04.1968 tarihi ile davanın açıldığı 03.06.2021 tarihi arasında 3402 sayılı Kanun′un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirlenen on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır. Hak düşürücü süre dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacılar vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.01.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

...