Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4223 E. 2024/6931 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti sonucu hisseli tapuya konu taşınmazlar üzerindeki mülkiyet hakkının davacıya ait olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, taşınmazları 60 yıldan fazla süredir nizasız ve münhasıran kullandığı iddiasını ispatlayamaması ve ispat yükünün davacı tarafta olması gözetilerek, davacı adına tescil kararı veren ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp, davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/191 E., 2023/918 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Borçka Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/14 E., 2022/182 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, ... Köyü 207 ada 6, 204 ada 7, 204 ada 20, 211 ada 30, 211 ada 96, 204 ada 21 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti sırasında kendi adına tespit edildiğini, ancak davalıların ön askı süresi içinde itiraz etmeleri üzerine tespitlerin değiştirildiğini ve taşınmazların hisseli olarak kendisi ve davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, zaten kendi adına tespit yapıldığını ve fiilen de arazileri kullandığı için bir yanlışlık olduğunu düşünmediğini ve eskiden beri kullandığı arazileri kullanmaya devam ettiğini, bir süre geçtikten sonra tapularını aldığını, bu vesile ile taşınmazların hisseli olduğunu gördüğünü, yanlışlığın düzeltilmesi için uzun süre beklemiş ise de davalıların kendisini oyaladıklarını ve yanlışlığı düzeltmediklerini, 60 yıldan fazla süredir taşınmazları nizasız ve fasılasız olarak tek başına kullandığını, taşınmazlar üzerindeki çay ve fındık ekiminin kendisi tarafından yapıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada 207 ada 6, 204 ada 21, 211 ada 30, 211 ada 96 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili davasından feragat ettiğini bildirmiştir.

II. CEVAP

Davalı ...; dava konusu taşınmazların aralarındaki fiili taksime uygun olarak yıllardır kullanılageldiğini, bu hususu davacının bilmesine rağmen kötüniyetli olarak bu davayı açmış olduğunu, dava konusu 207 ada 6 parselde kayıtlı kargir değirmen ve meyve ağaçlarından oluşan arazinin ortak mülkiyete tabi olduğunu, davacı ile birlikte üzerinde bulunan taşlık araziyi 50 yıldır ortak olarak ve birlikte kullandıklarını, değirmen ve çevresindeki taşlık alanı birlikte inşa ettiklerini ve uzun yıllar birlikte kullandıklarını, yine çekişmeli 204 ada 21 parselde yer alan diğer taşınmaz üzerinde ise fındık ağaçlarının mevcut olduğunu, davacı ile birlikte 40-50 yıl önce fındık dikimi yaptıklarını, yaklaşık 35 yıl önce de fiilen yarı yarıya taksim ettiklerini, davacı ile uzun yıllardır fındık bahçesini ayrı ayrı kullandıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ...; yapılan kadastro çalışmasının taşınmazların gerçek mülkiyet durumlarına uygun olduğunu, davacı ile amca çocukları olduklarını, taşınmazların 1/2'şer olarak babalarının kullanımında iken kendilerine kaldığını, yapılan kadastro tespitleri sırasında kendisinin köyde bulunmamasından yararlanan davacının taşınmazları kendi adına tespit ettirdiğini, bu duruma yaptığı itirazlar üzerine taşınmazların tespitlerinin düzeltildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Borçka Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.11.2016 tarihli ve 2015/259 Esas, 2016/348 Karar sayılı kararıyla; davacının, dava konusu edilen taşınmazın yıllardır kendisinin zilyedi olduğu iddiasına dayandığı, davalı yanın da dava konusu taşınmazın dedelerinden kaldığı ve taşınmazda elbirliği mülkiyetinin söz konusu olduğunu savunduğu, ispat külfetinin davacı tarafa düştüğü, yapılan keşifte dinlenen bilirkişilerin ve taraf tanıklarının genelinin dava konusu taşınmazın dededen kalıp kalmadığı hususunu bilmediklerini, davacının dava konusu taşınmazı otuz yılı aşkın süredir zilyetliğinde bulundurduğunu beyan ettikleri anlaşıldığından dava konusu taşınmazda davacının zilyetliğinin otuz yılı aşkın süredir devam ettiği, bu sürede davalının dava tarihine kadar kullanıma herhangi bir niza göstermediği, bunun yanında bazı tanıklar dava konusu taşınmazın davacının dedesinden kaldığını beyan etmiş olup buna göre taşınmazın dededen kaldığı kabul edilse de uzun süreli sürdürülen zilyetliğin taksime karine kabul edilebileceği kanaatiyle davacının davalarının 204 ada 7 parsel ve 204 ada 20 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, 207 ada 6, 204 ada 21, 211 ada 30, 211 ada 96 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak davacı davadan fergat ettiğinden bu taşınmazlar yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, söz konusu kararın davalı ... tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 08.11.2017 tarihli ve 2017/889 Esas, 2017/591 Karar sayılı kararıyla; " .. somut uyuşmazlıkta; davanın asıl konusunu Artvin ili .... ilçesi ... köyü 204 ada 7 ve 20 parsel sayılı taşınmazların oluşturduğu keşifteki beyanlar ile sabittir. Her iki taşınmazın eşit hisse ile davacı ile davalılardan... adına kaydedilmiş olduğu dosyada yer alan tapu kayıtlarından ve kadastro tespit tutanaklarından anlaşılmaktadır. Her ne kadar bu iki taşınmaz açısından davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan keşif ve alınan raporlar hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; gerek dava dilekçesinde gerekse yargılama süresince beyanlarda davacının dava konusu taşınmazları nizasız fasılasız 60 yıldan fazla bir süredir tek başına kullandığı iddia edilmiş ise de taşınmazların davacının kullanımına nasıl geçtiği ve davacının hangi gerekçelerle taşınmazların kendi adına tescilini talep ettiği hususlarında bir beyan ya da delil dosyaya sunulmamıştır. Kaldı ki bir kısım tanıkların taşınmazların davacı ile davalının dedesinden kaldığına, bir kısım tanıkların da satın alma olgusuna yönelik beyanları da mahkemece araştırılmamıştır. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan keşif ve bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir. Öncelikle davacıya hangi gerekçe tapu iptal ve tescil talep ettiği açıklattırılmalı ve buna ilişkin deliller toplanmalı, gerekirse resen mahalli bilirkişi tayini yoluna gidilmeli, kadastro tespitinde görev alan bilirkişilerin de hazır edilmesi sağlanarak mahallinde yeniden farklı bir heyetle keşif yapılmalı ve yukarıda değinilen eksiklikler giderilerek hak sahipliği olgusu net olarak belirlenmelidir. Bu açıdan davalı ... istinaf talebinde haklıdır." gerekçesi ile davalı ...'in istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemeye gönderilmesine karar verilmiş, kaldırma kararı uyarınca yapılan yargılama neticesinde; 204 ada 7 ve 20 parsel sayılı taşınmazların taksim sonucu davacıya kaldığı kanaatiyle davacının davasınının 204 ada 7 parsel ve 204 ada 20 parsel sayılı taşınmazlar yönünden kabulüne, 207 ada 6, 204 ada 21, 211 ada 30, 211 ada 96 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak davacı davadan feragat ettiğinden bu taşınmazlar yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, söz konusu kararın davalı ... tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince bu kez; " ... Dava taksim olgusuna dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf sebepleri ve istinaf sebepleriyle bağlılık ilkesi dikkate alındığında; İlk Derece Mahkemesince verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyleki; İlk Derece Mahkemesince davacıya dava konusu açıklattırılarak ve mahalli bilirkişi temin ettirilerek karar verilmiştir. Oysaki kaldırma kararında belirtildiği üzere kadastro tespitinde görev alan bilirkişilerin de hazır edilmesi sağlanarak mahallinde yeniden farklı bir heyetle keşif yapılmalı ve kaldırma kararında değinilen eksiklikler giderilerek hak sahipliği olgusu net olarak belirlenmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince bu eksiklikler giderilmemiştir. Bu haliyle verilen karar denetime elverişli değildir." gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, kaldırma kararı uyarınca yapılan yargılama neticesinde; 204 ada 7 ve 20 parsel sayılı taşınmazların taksim sonucu davacıya kaldığı kanaatiyle davacının davasınının 204 ada 7 parsel ve 204 ada 20 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, 207 ada 6, 204 ada 21, 211 ada 30, 211 ada 96 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak davacı davadan feragat ettiğinden bu taşınmazlar yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılardan ... tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya içerisinde dinlenen tanıklar ile mahalli bilirkişiler ve tutanak tanıklarının beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu taşınmazların kök murisin sağlığında paylaştırdığına dair ya da kök murisin dava konusu taşınmazları sağlığında ne şekilde paylaştırdığına dair net bir beyan olmadığı gibi davacı tarafından bu iddiaya dair sunulan bir belge de bulunmadığı, eldeki davada ispat yükünün davacıda olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince iddia edenin, iddiasını ispat yükümlülüğü altında olduğu, davacının bu iddiasını ispatlayamadığı, dolayısıyla İlk Derece Mahkemesince davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulünün doğru görülmediği gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; dava konusu Artvin ili .... ilçesi .... köyü 207 ada 6 parsel , 204 ada 21 parsel, 211 ada 30 parsel, 211 ada 96 parsel sayılı taşınmazlar yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddine, dava konusu Artvin ili .... ilçesi .... köyü 204 ada 7 parsel ve 204 ada 20 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davanın ispatlanamaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesi ile; dava dilekçesinde ve aşamalarda ileri sürdüğü iddialarını yineleyip feragat edilen dava konusu taşınmazlar yönünden kaldırma kararlarından sonra sürekli yeniden hüküm kurulmasına gerek olmadığını, diğer taşınmazlar yönünden ise yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, taşınmazların 60 yılı aşkın süre boyunca kendisi tarafından kullanıldığının sabit olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriğinden; temyize konu edilen; dava konusu Artvin ili, .... ilçesi, ... köyü, 204 ada 7 parsel sayılı 865,62 metrekare yüz ölçümlü, çay bahçesi vasıflı taşınmazın 07.09.2011 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sonucu senetsizden davacı ... adına tespit edildiği, davalılardan...'in bu tespite itirazı üzerine Kadastro Komisyonunun 14.12.2011 tarihli kararı ile 1/2'şer paylı olarak... ve ... adlarına tespitine karar verildiği, tespitin 08.02.2012 tarihinde kesinleştiği, yine dava konusu 204 ada 20 parsel sayılı 1.127,05 metrekare yüz ölçümlü, fındık bahçesi vasıflı taşınmazın 07.09.2011 tarihinde senetsizden davacı ... adına tespit edildiği, davalılardan...'in bu tespite itirazı üzerine Kadastro Komisyonunun 14.12.2011 tarihli kararı ile 1/2'şer paylı olarak... ve... adlarına tespit edildiği, tespitin 08.02.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.