Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4352 E. 2024/4901 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Murisin vekaletname ile yaptığı taşınmaz satışının muvazaalı olup olmadığı ve mirasçıların tenkis davası açıp açamayacağına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı mirasçıların, murisin mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini ispatlayamamaları ve muvazaa iddiasını kanıtlayacak yeterli delil sunamamaları gözetilerek, yerel mahkemenin tapu iptali ve tesciline ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/53 E., 2021/219 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; muris ...'ın 109 ada 20 parsel sayılı taşımazını vekil aracılığı ile torunu ...'e tapuda satış göstermek suretiyle devrettiğini, muris adına olan diğer taşınmazların değerinin düşük olduğunu, murisin amacının eşi ve çocuklarından mal kaçırmak olduğunu ileri sürerek taşınmazın satışının muvazaa nedeniyle iptali ile miras hisseleri oranında tapuya tesciline, bu durumun mümkün olmaması halinde mahfuz hisselerinin ihlal edilen kısmı kadar tenkisine, tenkis edilen kısmın hisseleri oranında tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olarak açılmış olduğunu, dava konusu edilen yeri 18-19 yıldır davalıların kullandığını, ev ahır ve bakımların yapıldığını, murisin davacı eşinin ve çocukların haklarını eksiksiz olarak dağıttığını, taşınmazın kendisine bedeli karşılığında devredildiğini ve murisin mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirecek bir husumetinin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, tapu iptali ve tescili talebi yönünden; somut olayda 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı, davalıya satışın vekil aracılığıyla yapıldığı bu nedenle davacıların muris muvazaasına dayanarak dava açmalarının kendi lehlerine sonuç doğurmayacağı, tenkis talebi yönünden ise murisin ölüm tarihi üzerinden 1 yıldan fazla süre geçtiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 15.10.2018 tarihli ve 2015/17416 Esas, 2018/13465 Karar sayılı kararı ile; vekaleten yapılan temliklerde de 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama alanı bulacağı ve somut olayda 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağına ilişkin değerlendirmenin hatalı olduğuna değinilerek karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar ile muris arasındaki beşeri ilişki, ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, davalıya temlik edilen dava konusu malın, murisin tüm mamelekine oranı değerlendirildiğinde davaya konu edilen temlikin makul karşılanabilecek sınırda kalmadığı, murisin gerçek iradesinin satış olmadığı, murisin asıl amacının davacı mirasçılarından mal kaçırma olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 109 ada 20 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile ...'ın mirasçılık belgesinde gösterilen payları oranında davacılar adlarına tapuya kayıt ve tesciline, bakiye payın davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; Mahkemece murisin satış yapmasında haklı bir sebebin olup olmadığının araştırılmadığı, muris adına olan diğer taşınmazların belediye rayiç bedeli üzerinden tespitinin yapılmasının hatalı olduğunu, kalan taşınmazlar hakkında keşif yapılarak tespitin yapılması gerektiğini, dava konusu taşınmazın değerinin düşük gösterilmesinin amacının vergi ve harçlardan kaçınmak olduğunu, murisin mal kaçırma niyetinin olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmaz ise tenkis isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı,

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6., 560. ve 706. maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237. maddesi, Tapu Kanunu'nun 26. maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; muris ...'ın Bornova 1. Noterliğinin 05.01.2011 tarih ve 440 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile dava dışı kızı ...’ı vekil tayin ettiği, anılan vekaletname uyarınca murise ait dava konusu 109 ada 20 parsel sayılı taşınmazın 21.01.2011 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.

2. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada muris gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Diğer taraftan, 6100 sayılı HMK’nın 190. ve 4721 sayılı TMK’nın 6. maddeleri uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Öte yandan, sözleşmenin tarafı olmadığından, davayı açan mirasçının sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiasını her türlü delille kanıtlayabileceği de kuşkusuzdur.

Eldeki davada muris muvazaası hukuki nedenine dayanıldığına göre iddianın davacı tarafça ispatlanması gerektiği açıktır.

Somut olayda; davacı vekilinin, murisin davacılardan mal kaçırmak amacıyla temlikte bulunduğu iddia edilmiş ise de; davanın niteliği itibariyle mahalli bilirkişi dinlenmesinin doğru olmadığı ve beyanlarının karara gerekçe yapılamacağı, tanık beyanları ve diğer deliller itibariyle ispat yükü kendi üzerinde olan davacı tarafından mirasbırakanın mal kaçırmasını gerektiren bir olgunun ortaya konulamadığı, temlikin muvazaalı olduğunun ispatlanamadığı sonucuna varılmaktadır.

Hal böyle olunca, HMK’nın 190. ve TMK’nın 6. maddeleri gereğince muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

12.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.