"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/763 E., 2023/1368 K.
BİRLEŞTİRİLEN 2010/884 ESAS SAYILI DAVADA
BİRLEŞTİRİLEN 2010/883 ESAS SAYILI DAVADA
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar; Hazine, ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 26.03.2021 tarihli 2017/2932 Esas ve 2021/2804 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili ayrı ayrı dava dilekçesinde; ... ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve 1973 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık olarak tespit harici bırakılan taşınmazların davacılar tarafından imar-ihya ediliğini ve taşınmaza zilyet olduklarını ileri sürerek irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmaz bölümlerinin davacılar adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Davacılar vekili yargılama sırasında ıslah dilekçesi ile; çekişmeli taşınmazların yapılan kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edildiğini belirterek Hazine adına oluşan tapu kaydının iptali ile 106 ada 17 parsel taşınmazın davacı ... adına, 106 ada 18 parsel sayılı taşınmazın davacı ... adına, 106 ada 19 parsel sayılı taşınmazın yarı yarıya davacılar ... ve ... adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili yargılama sırasında; dava konusu edilen taşınmazların kayalık ve taşlık olduğunu, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu, zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, davacılar tarafından yapılan işgalin yeni ve haksız bir işgal olduğunu, sit alanı içerisinde kaldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili ile davalı ... vekili ayrı ayrı sundukları cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mardin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.10.2014 tarih ve 2010/882 Esas 2014/443 Karar sayılı kararıyla, dava dosyaları birleştirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.02.2016 tarih ve 2015/2599 Esas, 2016/1601 Karar sayılı ilamı ile; "taraf teşkili sağlanmadan ve yasal ilanlar yapılmadan karar verilmesinin isabetsizliğine" değinilerek, sair yönler incelenmeksizin karar bozulmuştur.
Mahkemece Bozmaya uyularak Mardin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.03.2017 tarih ve 2016/736 Esas, 2017/209 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş; kararın davalılar Hazine, ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 26.03.2021 tarih ve 2017/2932 Esas, 2021/2804 Karar sayılı ilamı ile; “Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu, taşınmaz bölümleri üzerinde davacılar lehine zilyetlikle kazanım şartlarının oluşup oluşmadığının somut olarak ortaya konulmadığı, arkeolog bilirkişi tarafından sit haritası kadastro paftası ile çakıştırılarak yöntemince uygulanarak değerlendirme yapılması, taşınmaz bölümlerine komşu olan taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa oluşumlarına esas belgelerin getirtilmesi, taşınmazların imar planı sınırları içinde kalıp kalmadığının belirlenmesi, çekişmeli taşınmaz bölümlerine ait en eski tarihli ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğünden dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafının getirtilmesi, taşınmaz bölümleri başında; jeodozi ve fotogrametri mühendisi, üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, arkeolog bilirkişisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılması, taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının belirlenmesine çalışılması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacı taraf yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi" gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu taşınmazların bulunduğu alanın Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 16.12.2008 tarih ve 1921 sayılı kararı ve Şanlıurfa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 26.04.2019 tarih ve 4522 sayılı kararı ile ... Antik Kenti SİT alanında kaldığı, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 13.maddesine göre Hazineye ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait olup usulüne göre tescil ve ilan olunan, her çeşit korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ile bunlara ait korunma sınırları dahilindeki taşınmazlar, Kültür ve Turizm Bakanlığının izni olmadan, gerçek ve tüzel kişilere satılamaz, hibe edilemez hükmünün amir olduğu, davaya konu taşınmazların SİT alanında kalması nedeniyle kazandırıcı zamanaşımı ile imar ve ihya yoluyla iktisabının mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
E. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın koşullarına dava tarihine bakılarak karar verilmesi gerektiğini, dava tarihinde mülkiyetin kazanılması koşulları gerçekleşmiş ise daha sonra ortaya çıkan bir takım idari veya yasal kısıtlamaların mülkiyetin kaybedilmesi sonucuna vardırmayacağını, buna ilişkin Yargıtay HGK kararları ile Anayasa Mahkemesi kararı olduğunu, dava konusu taşınmazların dava tarihinden sonra 16.12.2008 tarihinde antik kenti sit alanı içerisine alındığını, dava tarihine kadar davacılar lehine yasada aranan koşulların oluştuğunu, ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ve re'sen görülecek eksiklikler nedeniyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
F. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-c, 115/1 ıncı maddeleri; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 27/1 inci, 30/2 inci maddesi ile geçici 8 inci maddesi; 2863 sayılı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 11 inci maddesi (Değişik ikinci cümle: 22/5/2007-5663/1 md.)
3. Değerlendirme
Mardin ili, ... ilçesi ... Mahallesinde 1973 yılında yapılan tesis kadastro çalışmalarında taşlık olarak tespit harici bırakılan taşınmaz 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 8 inci maddesi gereğince 2022 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucu 106 ada 17, 18 ve 19 parsel numarasını alarak bahçe vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Mahkemece davanın reddi yönünde hüküm kurulmuş ise de tespitten önce açılan tescil davasına konu taşınmazlar hakkında düzenlenen tespit tutanaklarının sehven kesinleştirilmesinin hukukça bir değer taşımayacağı ve kesinleşmeyen tutanaklar hakkındaki davalarda Kadastro Mahkemesinin görevli olduğu açıktır.
Somut olayda dava konusu taşınmaz bölümleri hakkında yargılama devam ederken Mardin ili, ... ilçesi ... Mahallesinde çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 8 inci maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu taşınmaz bölümlerinin, 106 ada 17, 18 ve 19 parsel numarası ile kadastro tutanağı tanzim edilerek tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Bu kesinleştirmenin hukukça bir değer taşımayacağı bu sebeple uyuşmazlık hakkında görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının görevli Kadastro Mahkemesine gönderilmesi gerekirken uyuşmazlığın esası incelenerek hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine,
Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
18.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.