"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/30 E., 2023/222 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Bers Tarım Limited Şirketi vekili; şirketi temsile yetkisi olmayan dava dışı Barış Kocaoğlu’nun şirketi temsile yetkili olduğu tarihlerde keşide edilmiş gibi gösterilerek şirket kaşesi üzerine imza atmak suretiyle hamili kendi babası dava dışı Rüstem Kocaoğlu olan 135.000,00’er TL bedelli, ödeme tarihleri 15.02.2011, 15.11.2011 ve 15.12.2011 olan şirket adına üç adet bono düzenlediğini, bu bonoları Rüstem’in ciro ederek dava dışı İhsan Meral isimli kişiye devrettiğini, İhsan’ın da İzmir 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014 /313 D. İş sayılı dosyasında ihtiyati haciz kararı aldığını, İzmir 22. İcra Dairesinin 2014 / 11196 sayılı dosyasında da icra takibi başlattığını, takip sonucunda davacı şirkete ait 412, 730, 729, 386, 381 ve 380 parsel sayılı taşınmazların açık arttırma yoluyla satışa çıkartıldığını, şirketin eski paydaşı dava dışı Barış’ın kız arkadaşı olan davalı ...’in ihaleye girerek taşınmazları satın aldığını, dava dışı Barış, Rüstem, İhsan ve davalı ...’nin muvazaalı hareket ettiklerini, olayla ilgili suç duyurusunda bulunduklarını, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/84237 Soruşturma sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda, belirtilen bonoların alacaklısı görünen Rüstem’e davacı şirketin herhangi bir borcunun bulunmadığının tespit edildiğini ileri sürerek taşınmazların yolsuz tescil nedeniyle tapu kayıtlarının iptaline ve davacı Şirket adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; taşınmazları cebri icra yoluyla yatırım amaçlı satın aldığını, iyiniyetli 3. kişi konumunda bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Salihli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.12.2020 tarihli ve 2018/244 E., 2020/231 K. sayılı kararıyla; davacı Şirketin taşınmazlarının cebri icra yoluyla satışına dayanak olan bonoların sahtecilik ve dolandırıcılık eseri olduğunun İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/19 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda ortaya çıktığı, ceza davasında alınan bilirkişi raporunda davacı Şirket ile bono alacaklısı dava dışı Rüstem arasında bono verilmesini gerektirecek bir ticari ya da nakdi ilişkinin olmadığının tespit edildiği, bu nedenle eldeki davada, davacı Şirket defterlerinin incelenmesi için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı, cebri ihale ile yapılan satış neticesinde oluşan tescilin yolsuz olduğu, davalı ...’nin taşınmazları ediniminin iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 16.02.2022 tarihli ve 2021/497 E., 2022/389 K. sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 04.10.2022 tarihli ve 2022/2827 Esas, 2022/6380 Karar sayılı kararıyla; “... İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.06.2017 tarihli, 2016/19 Esas, 2017/208 Karar sayılı ceza davasında, sanıklar Rüstem Kocaoğlu, Barış Kocaoğlu, İhsan Meral ve ...’in (davalı) resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından yargılandıkları, Mahkemece, suça konu 15.02.2011, 15.11.2011 ve 15.12.2011 vade tarihli üç adet bononun sanık Barış (dava dışı) tarafından, eski eşi olan müşteki Emine Tarakçıoğlu’nun sahibi olduğu Bers...Ltd. Şti.’den (davacı Şirket) haksız kazanç elde etmek amacıyla babası Rüstem adına sahte olarak düzenlendiği, sanık Rüstem’in bu bonoları sahteciliği bilen diğer sanık İhsan’a ciro ettiği, İhsan’ın da bonolara dayanarak borçlular aleyhine icra takibi başlattığı, isnat edilen suçları birlikte işlediklerinin sabit olduğu gerekçesiyle sanıklar Rüstem, Barış ve İhsan’ın mahkumiyetine karar verilmiş, sanık ... hakkında ise, sanığın savunmasının aksine müsnet suçları işlediğine dair veya bu suçlara katıldığına ilişkin şüpheden öte mahkumiyete yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmiş, karar istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Ne var ki, hükümlüler Barış ve Rüstem tarafından, yeni maddi olgular ve deliller öne sürülerek anılan ceza mahkemesi kararı bakımından yargılamanın yenilenmesi isteğinde bulunulduğu, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin 28.01.2022 tarihli, 2017/3268 Esas, 2018/1170 Karar sayılı ek kararı ile Barış’ın isteğinin reddine karar verildiği, Rüstem’in isteği yönünden yapılan inceleme neticesinde ise önceki yargılamada alınan tek rapor olan bilirkişi Suna Yasak’ın raporunda, müşteki şirketin 2013 ve 2014 yıllarına ait defterlerini incelemiş olmasına rağmen sanki tüm yıllara ait defterler incelenmiş gibi dava konusu senetlerin şirket defterlerinde kayıtlı olmadığı şeklinde yanıltıcı beyanda bulunduğu, Bölge Adliye Mahkemesince bu hususun gözetildiği, ancak şirketin 2011 yılı defterleri bulunamadığından diğer delillere göre karar verildiği, bir şirketin senet verip vermediği, borçlu olup olmadığına ilişkin en kuvvetli delilin ticari defterler olabileceği, şirketin dilekçelerinde ticari defterlerden hiç bahsetmediği, şirket defterlerinin akıbetinin ilgili kişilerden sorulması gerektiği, neticede defterler şirkette ise bugüne kadar ortaya çıkarmamasının içindeki kayıtları gizleme amacını göstereceği ve bu durumun sanığın savunmasını güçlendireceği, şirketin kurumlar vergisi beyannamesinde 2011 yılında 414.586,00 TL borç kaydının göründüğü, bu kaydın sanık Rüstem'le ve senetlerle ilgili olabileceği ve belirtilen borcun önceki beyannamelerde gösterilip gösterilmediğinin, ticari defterlerde kayıtlı olup olmadığının ve borç veren ortağın kim olduğunun araştırılması gerektiği, kısaca, müşteki şirket tarafından ticari defterlerinin saklanması, bilirkişinin yetersiz incelemesine rağmen yazılı raporu, vergi beyannamesindeki şirketin ortağına olan senetlerin miktarına yakın borç kaydı, icrada satılan arsanın boşanma protokolünde yer almaması ve satın alan kişinin beraat ederek iyiniyetli 3. kişi oluşu dikkate alındığında, toplanan ve yargılamada ortaya çıkacak yeni delillerin hükmü etkileyebileceği kabul edilerek sanık Rüstem’in yargılamanın yenilenmesi isteğinin kabulüne karar verildiği anlaşılmakla; UYAP ortamında yapılan sorgulamada halen derdest olduğu anlaşılan yargılamanın yenilenmesi davasının sonucunun eldeki davayı etkileyeceği kuşkusuzdur. Hâl böyle olunca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin 2021/3596 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan yargılamanın yenilenmesi davasının sonucunun beklenmesi ve yeniden bir karar verilmesi için karar bozulmalıdır.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin 14.12.2022 tarihli ve 2021/3596 Esas, 2022/4013 Karar sayılı yargılamanın yenilenmesi dosyasında, şirket kayıtlarında dava dışı Rüstem Kocaoğlu’na verilen herhangi bir borç kaydı bulunmadığı, senede dayanan borçların şirket bilançosunda gösterilmesinin zorunlu olduğu, tüm bu durumun sanık Rüstem Kocaoğlu’na verilen senetlerin şirketin devrinden sonra düzenlendiğine kesin kanıt teşkil ettiğinin belirtildiği, bu maddi olgunun mahkeme için bağlayıcı olduğu, dava dışı Barış Kocaoğlu ile davalı ...’in taşınmazların satışından önce tanıştıkları ve taşınmazların ihale ile satıldığı tarihten önce davalı ...'nin, dava dışı Barış'ın kız arkadaşı olduğu, iş görüşmesinin ötesinde İzmir’in tatil beldesi Çeşme'de yazlıkta bulundukları sırada, Barış'ın dava konusu taşınmazların icra yoluyla satılacağını davalıya söylediği, bu konu hakkında aralarında konuşmanın geçtiğinin tanıklarca beyan edildiği, buna göre davalı ...’nin dava konusu taşınmazların satışı konusunda Barış Kocaoğlu aracılığı ile haberdar olduğu, cebri icra satışını ondan öğrendiği ve onun yönlendirmesi ile hareket ettiği, dolayısıyla Barış Kocaoğlu ile muvazaalı/danışıklı hareket ettiği tanık beyanlarından anlaşıldığı, bu durumda davalı ...’in iyiniyetinden söz edilemeyeceğinden yolsuz tescil nedeniyle iyiniyetli üçüncü kişi sıfatıyla ayni hak kazanmasının da mümkün olmadığı, dosya kapsamı itibariyle davalı ile dava dışı Barış'ın iş bu taşınmazların icra yoluyla satın alınmasında birlikte hareket ettikleri, davacı Şirketi zarara soktukları, davalının taşınmazların mülkiyetinin edinilmesinde iyiniyetli olmadığı ve kendi muvazaalı/danışıklı hareketine dayanarak iyiniyetli olduğunu ileri sürmesinin de hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmediğini, şirketin 2011 yılı ticari defterleri üzerinde gerekli incelemenin yapılmadığını, tereddüte yer vermeyecek şekilde borcun varlığı veya yokluğu araştırılmadan hüküm verildiğini, davalının taşınmazları cebri icra sonucu yapılan ihale yoluyla satın aldığını, ceza mahkemesi kararı ile davalının diğer sanıklar ile el ve işbirliği içerisinde olmadığının belirlendiğini, hiç bir şekilde satıştan önce Barış ile bir arkadaşlığı olmadığını, davalının iyi niyetli olup kazanımının korunması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yolsuz tescil hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705 inci maddesinin ikinci fıkrası, aynı Kanun'un 1023 üncü ve 1024 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, borçlusu davacı şirket, alacaklısı dava dışı .... olan 15.02.2011, 15.11.2011 ve 15.12.2011 vade tarihli, her biri 135.000’er TL bedelli üç adet bononun alacaklısı Rüstem tarafından dava dışı....’e ciro edildiği, İhsan tarafından İzmir 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/313 D. İş sayılı dosyasında ihtiyati haciz kararı alındığı ve 19.08.2014 tarihinde davacı Şirket ve dava dışı Rüstem aleyhine İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2014/11196 sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleşmesi neticesinde yapılan ihale ile davaya konu 412 ( yeni 112 ada 128 ), 730 (yeni 112 ada 125), 729 (yeni 112 ada 126 ) 386 (yeni 112 ada 6), 381(yeni 112 ada 130 ) ve 380 (yeni 112 ada 129 ) parsel sayılı taşınmazların 24.08.2015 tarihinde toplam 563.100,00 TL bedelle davalıya satıldığı anlaşılmaktadır.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR:
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 28.695,51 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.10.2024 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.