"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1396 E., 2022/1418 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/78 E., 2021/78 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili, olmazsa bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, dava konusu 7 ada 8 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, dava dışı eski eşi ...’in müşterek çocukları için iş kuracağını ve dava konusu taşınmazı ipotek göstermek istediğini, ...’in telkinleri ile davalı ...’yi vekil tayin ettiğini, yeterli derecede okuma yazması olmadığı için vekaletnamenin içeriğini okuyamadığını, ...’nin de taşınmazı davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, davalıların durumdan haberdar olduklarını, kötü niyetli olduklarını ve muvazaalı olarak işlem yaptıklarını, kendisine ödeme yapılmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmazsa devir tarihindeki bedelin faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçelerinde, zamanaşımının ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, davalı ...’nin kendisine verilen talimat uyarınca dava konusu taşınmazı davalı ...’e temlik ettiğini, başkaca bilgisi olmadığını, davalı ...’in de bedelini ödeyerek taşınmazı ...’den satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; devir tarihinden 10 yıl geçtikten sonra dava açılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, vekilin hesap verme yükümlülüğünü yerine getirdiği tarihten itibaren, yani devir tarihinden itibaren 5 yıl geçmekle bedel talebi yönünden zamanaşımı süresinin de dolduğu, davacı tarafından düzenlenen usulüne uygun vekaletname uyarınca dava konusu taşınmazın davalı ...’e devredildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı istinaf dilekçesinde özetle,hatalı ve eksik inceleme ile karar verildiğini, devir tarihinden önce taşınmazı tahliye edip İstanbul dışına yerleştiğini, okuma yazma bilmediğinden verdiği vekaletin taşınmaz üzerine ipotek konulmasına ilişkin olduğu saikiyle hareket ettiğini, taşınmazın satıldığını 2-3 ay önce öğrendiğini ve hemen eldeki davayı açtığını, zamanaşımının geçtiğinin belirtilmesine rağmen geçmediğini, satış vekaleti değil taşınmaz üzerine ipotek konulacağı zannıyla hareket ettiğinden, alacağın muaccel hale geldiği tarihin dava tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini, taşınmazın devirden sonra kullanılmadığının sabit olduğunu ileri sürerek kararının kaldırılması istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; vekaletnamenin özel satış yetkisi içerdiği, davacı tarafından vekaletin hile ile alındığı ve vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının kanıtlanamadığı, vekilden alacak isteminin ise zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı istinaf dilekçesindeki gerekçelerle kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 3 üncü ve 6 ncı maddeleri,
818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 390 ıncı maddesi,
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriğinden, davacının Gaziosmanpaşa 7. Noterliğinin 29.02.2008 tarihli ve 4011 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile dava konusu taşınmazın ...'e dilediği bedel ve koşulda temliki için davalı ...'yi vekil tayin ettiği, ...'nin de anılan vekaletname uyarınca davacının kayden maliki olduğu çekişmeye konu 7 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki 1/6 payını 09.07.2008 tarihinde davalı ...'e satış suretiyle temlik ettiği görülmüştür.
2. Hemen belirtilmelidir ki, dosya kapsamından kayıt maliki davalı ... ve davalı vekilin davacıyı zararlandırma kastıyla el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri hususunun TMK'nin 6 ncı ve HMK'nin 190 ıncı maddeleri uyarınca ispat edilemediği gözetilerek davacının tapu iptali ve tescili istemi yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğrudur. Davacının tapu iptali ve tescile yönelik temyiz itirazlarının reddine
3. Davacının terditli istemli olan bedel yönünden yapılan incelemede;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506 ncı maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 390 ıncı maddesi) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Vekil ile sözleşme yapan kişi TMK'nın 3 üncü maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Somut olayda, Mahkemece bedel isteminin zamanaşımı geçtiği gerekçesiyle reddine karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesince de aynı gerekçe ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür. Ne var ki, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanan davalar herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmadıkları gibi vekilin, vekalet verene karşı sorumluluğu çerçevesinde bedeli ödediğini ispat külfeti de vekildedir.
3. Hal böyle olunca, davacının bedel isteminin değerlendirilmesi ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacının sair temyiz itirazlarının reddine,
2.Davacının temyiz itirazlarının değinilen yön itibariyle kabulü ile; temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.