"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/649 E., 2023/543 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : KDZ.Ereğli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/161 E., 2020/260 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönüyle kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalıların mirasbırakan ...'ın çocukları olduğunu, mirasbırakanın ölümünden sonra geriye mirasçı olarak müvekkili ve davalılar ile birlikte diğer çocuklar ..., ..., ..., ... ve kendisinden önce ölen çocuğu ...'ın çocukları ..., ... ve ...'in kaldığını, Karadeniz Ereğli ... köyünde yapılan kadastro tespiti sırasında mirasbırakandan kalan taşınmazların her erkek kardeşe bir kız kardeşin payı da verilmek suretiyle üçe taksim edildiğini, kız kardeşlerin payının ise erkek kardeşler tarafından bir şekilde ödeneceğini, bu ödemenin para ya da mal karşılığı veya rıza ile olabileceğini, yapılan kadastro tespitinde 146 ada 1 parsel, 132 ada 4 parsel ve 146 ada 3 parselin tamamının müvekkili adına, 146 ada 5 parsel, 132 ada 7 parselin davalı ... adına, 146 ada 2 parsel, 132 ada 5 parsel davalı ... adına 132 ada 3 parselin ise müvekkili ile İsmet adına tespit edildiğini, yapılan tespitlerin usul ve yasaya uygun olmadığını, tespit sonucunda davalılar adına daha fazla yer yazıldığını, her iki davalının müvekkiline düşen payın iki katı pay aldıklarını, ayrıca 132 ada 3 sayılı parselin sınırının müvekkiline ait 132 ada 4 sayılı parsel aleyhine olacak şekilde genişletildiğini belirterek davalılar adına tespit edilen 132 ada 3, 5, 7 ve 146 ada 2, 5 parsel sayılı taşınmazların 1/3 paylarının iptali ile müvekkili adına, 132 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlar arasındaki sınırın düzeltilerek 3 parselin 4 parsel sınırı içinde kalan kısmının iptali ile 4 parsele ilavesi suretiyle müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; mirasbırakanın dava konusu taşınmazları 30 yıl önce kardeşler arasında taksim ettiğini ve tabî sınırların arazide belirli olduğunu, kendisine mirasbırakandan kalan taşınmazları o tarihten beri kullandığını, kendisine kalan taşınmazların daha sonra mirasbırakan tarafından 20.05.2000 tarihinde İsmail Aldırmaz'a satıldığını, 11.06.2001 tarihinde ise 1. parça ve 2. parça diye tabir edilen taşınmazları İsmail'den satın aldığını, ekte sunduğu satış senedindeki taşınmazların daha sonra tapuya kaydedildiğini, tapuların ekte sunulduğunu, ayrıca mirasbırakan babasının 8.000 metrekare fındık bahçesini sağlığında, bakmak şartıyla 09.12.1995 tarihinde kendisine bağışladığını, bağışlamaya dair sözleşmenin de ekte sunulduğunu, daha sonra bu arazinin yarısını mirasbırakan öldükten sonra davacıya verdiğini ve müşterek tapu düzenlendiğini, davacıya verilen yerlerin iddia ettiğinden daha fazla olduğunu, davacının taşınmazlarının yaklaşık dört dönümlük bir kısmının orman olduğunu ve kadastroda orman olarak yazıldığını, yine kendi taşınmazları içerisinden 2.500 metrekarelik bir yeri tapusu ile birlikte kız kardeşleri ... 'e sattığını, bunları kendisine ait taşınmazlara dahil etmediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; mirasbırakanın dava konusu taşınmazları 30 yıl önce kardeşler arasında taksim ettiğini ve sınırlarını belirlediğini, kadastro geldiğinde ölçümler yapılırken davacının da hazır olduğunu, davacının taşınmazların bir kısmının orman olduğunu ve kadastroda orman olarak yazıldığını, yine kendi taşınmazları içerisinden 2.500 metrakarelik bir yeri tapusu ile birlikte kız kardeşleri ... 'e sattığını bu nedenle taşınmazlarının az göründüğünü ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 30.11.2017 tarihli ve 2009/105 Esas, 2017/429 Karar sayılı kararıyla; toplanan deliller, mahallinde yapılan keşif, alınan bilirkişi raporları, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Kaldırma Kararı
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 06.11.2019 tarihli ve 2018/1332 Esas, 2019/972 Karar sayılı kararıyla; Mahkemenin "toplanan deliller, mahallinde yapılan keşif, keşif neticesinde alınan bilirkişi raporları, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ve bilirkişi raporları doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir" şeklinde belirtilen gerekçesinin gerekçe olarak kabul edilemeyeceği, Mahkemece dosya kapsamındaki delillerin hangisine neden üstünlük tanındığının anlaşılamadığı, deliller tartışılmadan ve değerlendirilmeden sonuca gidildiği, Mahkemece tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermeyen, gerekçesiz, denetime elverişsiz şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
C. Kaldırma Kararı Sonrasında İlk Derece Mahkemesince Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 17.12.2020 tarihli ve 2020/161 Esas, 2021/260 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazlara ilişkin dava dilekçesindeki ilk talebin davacının payına düşen taşınmazların yüzölçümünün davalılara nazaran daha düşük olduğu iddiası ile ilgili taşınmazların 1/3 oranında tapu kaydının iptali ve kendi adına tescili istemi olduğu, diğer talebin ise davalı ... ile yarı yarıya paydaş oldukları 132 ada 3 parselin sınırının yine kendi taşınmazı olarak bulunan 132 ada 4 parsel sayılı taşınmazın kuzeyindeki kısmına doğru genişletilerek oluşturulduğu, bu sınırların da iptali ile 132 ada 4 parsele dahil edilmesini talep ettiği, taleplere ilişkin olarak taşınmazlar üzerinde birden fazla keşif yapıldığı, taşınmazların değerlerinin bilirkişlerce tespitinin yapıldığı, taşınmazların metrekare değeri arasında esas alınabilecek nitelikte farklılıkların bulunmadığı, davalı ile davacı tarafların dava konusu taşınmazlarının yüzölçümleri arasında farkların bulunduğu görülse de davalı ...'in 132 ada 5 parselde dava tarihi itibariyle 1/2 hissesinin bulunduğu, dava süreci devamında kalan 1/2 hissenin tamamının kendisi adına kaydının yapıldığının incelenen tapu kayıtlarından anlaşıldığı, yine keşifte ve duruşmada dinlenilen mahalli bilirkişilerden ...'ın alınan beyanlarında dava taraflarının kadastro tespiti sırasında taşınmazların başında hazır bulunduklarını, taşınmazların 3 erkek kardeşe paylaştırılması gerektiğinin taraflarca kendilerine söylendiğini, herhangi bir itirazın veya anlaşmazlığın çıkmadığını bildirdiği, yine ...'ın alınan beyanında 20 yıla yakın bir süredir dava konusu 132 ada 3 ve 4 sayılı parseli ....'in kullandığını, 146 ada 2 parsel ve 132 ada 5 parseli İsmet'in kullandığını belirttiği, davalı ...'in dosyaya sunmuş olduğu 1995 ve 2001 tarihli belgelere ilişkin olarak tanık ve mahalli bilirkişilerden alınan beyanlarda çoğunlukla bilgisi olanın bulunmadığı görülse de 2001 tarihli belgedeki ... isimli taşınmazın dava konusu taşınmazların tamamını kapsadığının mahalli bilirkişi ... tarafından teyit edildiği, davalı ...'in, babası ...'a baktığı, ...'ın davalı ...'in yanında kaldığının mahalli bilirkişilerin beyanlarıyla teyit edildiği, yine 1995 tarihli bağış senedindeki evin 146 ada 2 parsel üzerindeki bina olduğunun ve yine aynı senette 2 numaralı ibrik namı ile belirtilen fındık bahçesinin 132 ada 3 parsele tekabül ettiğinin mahalli bilirkişilerden ... tarafından teyit edildiği anlaşılarak davalı ...'in bu yöndeki beyanlarına itibar edildiği, her ne kadar 2001 tarihli belgeye dayalı tanık ve mahalli bilirkişilerin görgüye-bilgiye dayalı beyanları bulunmasa da belge altında ...'ın imzasının bulunduğu, ilgili belgedeki imzayı kabul ettiği, içeriğine ilişkin bilgisi olmadığını belirttiği, davalı ...'a tapusuz taşınmaz mal zilyetlik haklarının devren satışına ilişkin iki parça olmak üzere toplam 26 dönümlük yerin ... tarafından satıldığı, mahalli bilirkişilerin ilgili belgedeki yerin dava konusu taşınmazların bulunduğu yer olduğunu teyit ettiklerinin görüldüğü, ispat yükünün davacıda bulunduğu, TMK'nın 6 ncı maddesine göre; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." denildiği görülmekle yapılan yargılama sonucunda dinlenen mahalli bilirkişler ile davalıların beyanlarına üstünlük tanınarak davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme tarafından müvekkilinin payı ve talebinin dava konusu taşınmazların tapusunun 1/3 oranında iptali ve adına tescil olmasına bakılmaksızın harç ve karşı vekalet ücreti hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davaya konu olmayan taşınmazların değerinin de harca esas değere eklenmesi suretiyle bu yanlış değer üzerinden harç ve vekalet ücreti tayin edildiğini ve müvekkilinin olması gerekenden fazla harç ödemek zorunda kaldığını, davacının kadastro tespitleri sırasında hazır olmadığını, davalı kardeşlerinin tespit işlemlerine katıldığını, tüm taşınmazların mirasbırakan ...'dan geldiğini, mirasbırakanın müvekkilinin yaptırdığı ev ile 25 dönüm fındıklığı hibe yoluyla satış ve zilyetliğini devrettiğine dair müvekkiline 25.04.1999 tarihli köy senedi verdiğini, sonrasında sahip olduğu diğer taşınmazlar için de senet verdiğini, bu senetler incelendiğinde müvekkiline 62 dönüm arazisini verdiğinin açıkça görüleceğini, müvekkilinin 62 dönüm üzerinden çiftçi belgesi aldığını, mirasbırakanın muhtemelen davalılar ile de aynı yerlere ilişkin başka senetler yapabileceğini, dava konusu taşınmazların mirasbırakandan geldiğini, davalı ...'in bu yerleri ...'dan aldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, mirasbırakanın ölümünden sonra kadastro geçerken kardeşlerin tüm devir senetlerini devre dışı bırakarak malların 3 erkek kardeşe yazılması konusunda anlaştıklarını, taşınmazların 3 erkek kardeş arasında eşit olarak pay edilmesi gerektiğini, Mahkemece sadece davalı ... tarafından sunulan ve paylaşımlarda göz önüne alınmayan senede göre hüküm kurulmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
F. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13.04.2023 tarih ve 2022/649 Esas, 2023/543 Karar sayılı kararıyla; davacının, mirasbırakan babalarından kalan taşınmazlardan kendi adına yazılan yerlerin çok az olduğunu, davalılara ise kendisinden 2 kat fazla yer yazıldığı iddiasında bulunduğu, davalıların da taşınmazların mirasbırakanın iradesi doğrultusunda paylaştırıldığını ve davacıya verilen yerlerin daha fazla olduğunu savundukları, tanık olarak dinlenilen tarafların kız kardeşleri ...'ın da, babasının sağlığında yerlerini erkek kardeşlerine bölüştürdüğünü, erkek kardeşlerinin haklarını para ve yer olarak kendilerine verdiklerini beyan ettiği, yapılan keşif ve beyanlara göre davacı ve davalılar arasında yapılan taksimin yüzölçümleri eşit olacak şekilde yapıldığının ispat edilemediği gibi zilyetliğin bu şekilde sürdürüldüğünün de ispat edilemediği, kaldı ki beyanlara göre herkesin kendisine düşen yeri 20 yılı aşkın zamandır kullandığının anlaşıldığı, bu nedenle Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak davacı dava dilekçesinde dava konusu taşınmazların 1/3 payını dava konusu ettiğine göre vekalet ücretinin de taşınmazların toplam değeri üzerinden değil dava konusu taşınmazların 1/3 payına isabet eden değer üzerinden hesaplanması gerekirken bu hususta yanılgıya düşülerek taşınmazların toplam değeri üzerinden davacı taraf aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına yeniden hüküm kurmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin köyde ikamet etmediği için kadastro tespitlerinde bulunamadığını, davalı kardeşlerinin tespit işlemlerine katıldığını, yapılan tespit sonucunda müvekkiline daha az yer düştüğünü, kadastro tespiti sırasında müvekkilinin köyde yaşamamasından yararlanan davalıların müvekkiline düşen payın iki katı pay aldıklarını, bu suretle müvekkilinin fiilen zilyetliğinde bulunan yerleri dahi davalıların kendi aralarında istedikleri gibi sınır belirtmek sureti ile tespit ettirdiklerini, dava konusu taşınmazların mirasbırakandan geldiğini, bu nedenle mirasçılar arasında eşit olarak paylaştırılması gerekirken davalıların müvekkilinin haklarına tecavüz ettiğini, davalılar tarafından sunulan sözleşmenin benzerlerinin taraflarınca da sunulduğunu, her ne kadar bu sözleşmeler var olsa da tarafların paylaşımlarının buna göre yapılmadığı konusunda anlaştıklarını, ancak Mahkemece bu hususta herhangi bir araştırma yapılmadığını, ayrıca dosya kapsamında hükme esas alınan delillerden hangisine neden üstünlük tanındığı yönünde bir değerlendirme yapılmadığını, bildirdikleri deliller tartışılmadan ve değerlendirilmeden tek yönlü yapılan araştırma neticesinde yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 ve 14 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucu; Zonguldak ili, Karadeniz Ereğli ilçesi, ... köyü, ... mevki çalışma alanında bulunan 132 ada 3 parsel sayılı 7929,15 m² yüz ölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile eşit paylarla davacı ... ve davalı ... adına, 132 ada 5 parsel sayılı 12.649,78 m² yüz ölçümündeki taşınmaz aynı nedenle ve eşit paylarla davalı ... ve dava dışı ... adına, 132 ada 7 parsel sayılı 10.544,28 m² yüz ölçümündeki taşınmaz aynı nedenle ve eşit paylarla davalı ... ve dava dışı ... adına, 146 ada 2 parsel sayılı 15.994,45 m² yüz ölçümündeki taşınmaz aynı nedenle davalı ... adına, 146 ada 5 parsel sayılı 18.296,70 m² yüz ölçümündeki taşınmaz aynı nedenle davalı ... adına tespit edilmiştir. Askı ilan süresi içerisinde dava açılmaması üzerine tutanaklar 15.05.2008 tarihinde kesinleştirilerek tespit malikleri adına tapuya tescil edilmiştir. Daha sonra davalı ... 29.09.2009 tarihinde 132 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki dava dışı ... hissesini satın almış ve taşınmazın tamamı davalı ... adına tescil edilmiştir. Davacı ..., 16.03.2009 tarihinde davalılar ile kardeş oldukları ve miras olarak intikal eden taşınmazları eşit olarak paylaştıkları, ancak davalılara fazla yer yazıldığı iddiası ile dava açmıştır.
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.05.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.