Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4620 E. 2025/2001 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın taşınmazını yeğeni ve sonrasında kardeşi üzerine yaptığı devirlerin muvazaalı olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın taşınmazını önce yeğenine, ardından da kardeşi üzerine yaptığı devirlerin, akitte gösterilen bedel ile gerçek değer arasında fahiş fark bulunması, tanık beyanları ve hayatın olağan akışına aykırılık gibi nedenlerle 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1815 E., 2023/1388 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölbaşı (Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/159 E., 2021/362 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 15.04.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; mirasbırakan anneleri ...’ın maliki olduğu 162 parsel sayılı taşınmazdaki 1/4 payını 05.08.2003 tarihinde dava dışı yeğeni ... ’a satış suretiyle devrettiğini, ...’nin de taşınmazı 2009 yılında dava dışı ...’ye , O’nun da 2013 yılında murisin kardeşi olan davalı ...’a devrettiğini, tüm temliklerin mirastan mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı; murisin ... Mahallesinin camisi yapılırken hayırda bulunmak arzusuyla dava konusu 162 parsel sayılı taşınmazdaki payını satarak camiye yardım etmek istediğini, o tarihlerde ekonomik durumunun iyi olduğunu bu nedenle ablası olan murise taşınmazın yabancıya gitmemesi için payını almak istediğini söylediğini, murisin de kabul ettiğini, 10.000,00 TL üzerinden anlaştıklarını, 5.000,00 TL’nin bağış yapılmak üzere cami yaptıranlar dava dışı ... ve ...'a makbuz karşılığında verildiğini, bakiye için kendisi ve oğullarının nakitleri olmadığından ... ve Yaşatma Derneği yöneticilerine camiyi yapan ustalara verilmek üzere 5.000,00 TL’lik çek keşide edildiğini, böylece murisin dava konusu taşınmazdaki 1/4 payını Ağustos 2003 tarihinde bedeli mukabilinde ... ...'a sattığını, daha sonra dava dışı oğulları ile dava dışı ... arasında alacak verecek ilişkisi olduğundan taşınmazın ...’ye satıldığını, aralarındaki alacak verecek ilişkisi sona erince 2013 yılında taşınmazı ...'den geri aldığını, iyi niyetli olduğunu, muvazaa iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tanık anlatımlarına göre muris ... ile davacı olan çocukları arasında herhangi bir husumet olmadığı, murisin davalı olan kardeşini çocuklarından üstün tutmasını gerektirir bir neden bulunmadığı, devir işlemlerinin 2003-2013 yılları arasında olması karşısında bu kadar uzun sürede muvazaalı işlem yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ara malik ...’nin emlakçı olup taraflarla bağlantısı olmadığı, bu suretle devir zincirinin kırıldığı, ... Derneği Başkanı olan tanığın muris adına camiye bağış yapıldığını görgüye dayalı olarak beyan ettiği, diğer tanıkların da aynı yönde beyanda bulunduğu, devrin karşılıklı olduğu, her ne kadar satış bedelleri ile gerçek değerler arasında misli fark mevcut ise de çekişmeli taşınmazın temlik tarihindeki gerçek değeri ile resmi senette yer alan satış bedeli arasındaki farklılığın muris muvazaasının tek başına kanıtı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın kök muris Levide’den kaldığı, Levide’nin mirasçı olarak geriye dört kızı ve davalı oğlunun kaldığı, davanın kök murisin kızı Satiye’nin mirasçıları tarafından kök murisin erkek kardeşi aleyhine açıldığı, temlik işleminin ara malik kullanılmak suretiyle erkek kardeş lehine gerçekleştirildiği, ilk temlikin murisin kardeşi Mehmet'in oğlu ..., diğer ara malikin emlakçı olduğu, akitte gösterilen değerle gerçek değer arasında fahiş fark bulunduğu, akitte gösterilen bedelin de ödendiğinin kanıtlanamadığı, davalı tanığı olarak dinlenen, ara maliklerden ...'nin tanık olarak alınan beyanlarında temlik işleminin bedelsiz yapıldığını ifade ettiği, dava konusu taşınmazın davacıların murisi tarafından bedelsiz olarak erkek kardeşine devrinin sağlandığı, diğer davacı tanık anlatımlarından da davacıların murisinin mal satmasını gerektirir ekonomik ihtiyacı olmadığı, mali durumunun iyi olduğu, geçimini temin etmek yanı sıra bağış yapabilecek ekonomik gücünün de olduğu, bağış yapmak için bile mal satmaya ihtiyacının olmadığı, ara malik ... ve son kayıt maliki ...'nin babası Mehmet'in alım güçlerinin olmadığının anlaşıldığı, çocukları ile arasında husumet bulunmayan davacılar murisinin değeri yüksek bir payı devretmesinin hayatın olağan akışı ile açıklanamayacağı,

muris Satiye’nin dava dışı kız kardeşleri ile 1/4 payla malik oldukları taşınmazdaki payını tek erkek kardeşine ara malik kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği temliki işlemin 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun anlaşıldığı, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm tesisi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili duruşma istekli temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, muris Satiye’nin hayır yapmak amacıyla taşınmazını satmak istediğini, bu durumu ...’a ilettiğini, murisin amacının alacağı satış bedelini derneğe bağışlamak olduğunu, bu nedenle taşınmazı rayiç değerinde satmasının beklenemeyeceğini, murisin iradi olarak taşınmazın satış bedelini istediği gibi belirleyebileceğini, taşınmaz satış bedelinin murisin isteği üzerine ... Cami Yaptırma Derneğine verildiğini, bedelsiz bir devrin söz konusu olmadığını, tanık beyanlarından murisin çocukları ile arasının iyi olup mal kaçırmasının gerektirir bir durumun olmadığının anlaşıldığını, murisin kendi şahsi geliri olmadığı için ve ailesinden çokça miras kaldığı için kendi ve ailesi adına miras kalan malın satış bedelini hayır olarak kullandığını, murisin amacının çocuklarından mal kaçırma olmadığını, devrin karşılıklı yapıldığını, resmi senette gösterilen satış bedeli ile gerçek değer arasında misli fark olmasının tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağını , davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’ın 23.11.2017 tarihinde öldüğü, geriye davacı çocukları ..., ... ve ...’ın davacı olarak kaldığı, mirasbırakanın dava konusu 162 parsel sayılı taşınmazdaki 1/4 payının tamamını 05.08.2003 tarihinde dava dışı yeğeni ... ...’a, ...’nin de 18.08.2009 tarihinde dava dışı ...’ye, O’nun da 13.11.2013 tarihinde murisin kardeşi olan davalı ...’a satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 145.654,03 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz edilen davacılar vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Gölbaşı (Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

15.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.