"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/478 E., 2023/616 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili (aşamada tapu iptali ve tescil) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, yaklaşık 22 yıldır zilyetliği altında bulunan Birecik ilçesi, ... mahallesi'nde kain dava dilekçesine ekli krokide (A) harfiyle gösterilen 84.455,71 m2'lik alan ile ekli krokide (B) harfiyle gösterilen 14.647,93 m2'lik taşınmazların tapulama harici bırakıldığını, bu yerlerde Hazine ve belediyenin herhangi bir hakkı bulunmadığını, taşınmazlarda kendisinden başka hak iddia eden kimsenin de olmadığını ileri sürerek dava konusu yerlerin adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada sunduğu 04.05.2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile; dava konusu yerlerin herhangi hukuki bir sebep bulunmamasına rağmen 131 ve 132 parsel numaraları ile Hazine adına tescil edildiğini, oysa bu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığını, Hazine adına yapılan tescilin yolsuz nitelikte olduğunu belirterek 131 ve 132 parsel numaralı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davanın reddini istemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 19.04.2016 tarihli ve 2014/544 E., 2016/636 K. sayılı kararıyla; yargılama sırasında her ne kadar dava konusu taşınmazların yörede yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 131 ve 132 parsel sayılı taşınmazlar içerisinde kaldığı ve Hazine adına tesciline karar verilerek kesinleştiği anlaşılmış ise de; tespit dışı bırakıldığı 1976 tarihinden itibaren 3042 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddesindeki şartlar gerçekleştiğinden davanın tescil davasından iptal ve tescil davasına dönüştüğü görülmekle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; tapulama harici taşınmaz niteliğinde iken toplulaştırma çalışmaları neticesinde Hazine adına 132 parsel sayılı taşınmaz içerisinde tapuya tescil edilen karara ekli krokili bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen 84.824,59 metrekare yüzölçümü büyüklüğündeki alanın ve 131 parsel sayılı taşınmaz içerisinde tapuya tescil edilen karara ekli krokili bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen 14.301,00 metrekare yüzölçümü büyüklüğündeki alanın tapu kayıtlarının iptali ile, tapu sicilinin en son sıradaki yeni parsel numarası verilerek tarım arazisi vasfını haiz olmak üzere davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, ... ve Birecik Belediye Başkanlığı'na karşı açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararlarına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19.02.2020 tarih ve 2016/18054 E., 2020/610 K. sayılı kararı ile; " .... Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, dava konusu 131 ve 132 parsel sayılı taşınmazların dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait en az üç ayrı zaman dilimine ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları getirtilerek, dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra, taşınmaz bölümleri başında, taşınmazların bulunduğu köy ile komşu köylerden yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeolog bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenilecek mahalli bilirkişiler ve tanıklardan, taşınmaz bölümlerinin önceki niteliklerinin ne olduğu, kim tarafından ve ne şekilde kullanıldıkları, imar-ihyaya konu edilip edilmedikleri, edilmişlerse imar-ihyalarına ne zaman başlanıp hangi tarihte tamamlandığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, beyanları arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; ziraatçı bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin niteliğiyle ilgili önceki tarihli ziraat bilirkişi raporlarını da irdeleyen, tarımsal niteliklerini taşınmazların diğer bölümleri ve komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde açıklayan, taşınmaz bölümlerinin toprak yapılarını, eğimlerini, bitki desenlerini ve zirai durumlarını, üzerlerinde sürdürülen zilyetlik mevcut ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş bilimsel verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeolog bilirkişisinden taşınmaz bölümlerinin dere yatağı olup olmadıklarına ya da dereden kazanılıp kazanılmadıklarına ilişkin rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisinden belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, çekişme konusu taşınmaz bölümlerinin hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilmeli ve taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığının, imar-ihyaya muhtaç olup olmadıklarının, imar-ihyaya muhtaç yerlerden iseler imar-ihyalarına ne zaman başlanıldığının ve hangi tarihte tamamlandığının belirlenmesine çalışılmalı; fen bilirkişisine, keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek, eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 20.06.2023 tarihli ve 2020/478 E., 2023/616 K. sayılı kararı ile; davacının, taşınmazın 22 yıldır zilyetliğinde bulunduğu iddiasıyla dava açtığı, dinlenen mahalli bilirkişi beyanlarından ve asli müdahil tanığının beyanlarından anlaşılacağı üzere dava konusu alanın daha önceleri babası ... tarafından kullanıldığı, dosya kapsamından kendisi dışında başkaca mirasçıların da bulunduğu anlaşıldığına göre; tereke kapsamındaki bir mal üzerinde bir mirasçı tarafından sürdürülen zilyetliğin tüm mirasçılar adına olduğu yönündeki genel kural gözetilerek, davacının tek başına dava açmakta aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla davacıdan sorulduğu, davacının taksim, bağış, satış gibi bir durumun olmadığını bildirdiği, tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde davacının tek başına dava açma hususunda aktif dava ehliyetinin bulunduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davacının davasının aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle; davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, daha evvel dava açtığında tarlanın taşlık olduğunu, tarıma elverişli olmadığını, hiç kimseden miras kalmadığını beyan ettiğini, aynı beyanlarını şimdi de tekrarladığını, bozma öncesi lehine karar verildiğini, bozma sonrası yeniden keşif yapılarak mahalli bilirkişilerin dinlendiğini, hava fotoğraflarının dosyaya eklendiğini, mahalli bilirkişiler her ne kadar beyanlarında tarlanın babası ...'tan kaldığını bildirmişlerse de böyle bir durumun söz konusu olmadığını, çünkü bu tarlayı kendisinin tarıma elverişli hale getirdiğini, her ne kadar asli müdahale talebinde bulunan ... tarlanın yarısının kendisine ait olduğunu beyan etmişse de; böyle bir durumun söz konusu olmadığını, aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapusuz taşınmaz iken yargılama sırasında 18.09.2014 tarihli kayıt dışı kalmış yerlerin tescili (ihya) işlemi ile Hazine adına tescil edilen taşınmazların tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci ve 702 nci maddeleri; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. 1976 yılında Şanlıurfa ili, Birecik ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 766 sayılı kanunun 2 nci maddesi gereğince kadastro harici bırakılan çekişmeli taşınmazların bulunduğu bölümün 131 ve 132 parsel numaraları ile 18.09.2014 tarihinde kayıt dışı kalmış yerlerin tescili işlemi ile Hazine adına tescil edildiği, davacının 20.06.2023 tarihli duruşmada; dava konusu taşınmazın kendisine babasından kaldığını, babasının burayı kendisine bırakmak için herhangi bir bağış, satış ya da devir yapmadığını beyan ettiği, asli müdahil olan kardeşi Mustafa'nın ise 22.11.2015 tarihli duruşmada; dava konusu arazinin babasına ait olduğunu, 2013 yılında davacı kardeşi Emin ile kendisine paylaştırıldığını beyan ettiği, dava dışı kardeşlerin de bulunduğu anlaşılmaktadır.
2.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın, HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla HUMK'un 438 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına
Dosyanın Birecik Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
25.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.