"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/187 E., 2022/1625 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul / Kabul - Karar Kaldırılarak Dava Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Batman 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/644 E., 2020/717 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali - tescil, bedel ve ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; mirasbırakan babası ...’nın 86, 137, 167, 198 ve 308 parsel sayılı taşınmazlarını mal kaçırma amacıyla 1990 yılında davalı oğlu ...’e temlik ettiğini, taşınmazların sonradan 138 ada 1, 143 ada 2, 144 ada 6, 145 ada 7, 152 ada 9, 152 ada 9, 183 ada 4 ve 184 ada 3 parsel numaralarını aldığını, devrin kız çocuklarından mal kaçırma amacıyla yapıldığını, davalı ...’in temlik tarihinde alım gücü olmadığını, 86 (yeni 158 ada 6) ve 198 (146 ada 11 ve 7) parsel sayılı taşınmazların önce diğer davalı ...’a satıldığını, ...’ın da taşınmazları üçüncü kişilere devrettiğini ileri sürerek 138 ada 1, 143 ada 2, 144 ada 6, 145 ada 7, 152 ada 9, 152 ada 9, 183 ada 4 ve 184 ada 3 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline, kullanım hakkına isabet eden kısım için geriye dönük beş yıllık ecrimisilin tahsiline, üçüncü kişilere temlik edilen taşınmazlar yönünden de miras payı oranında bedelin faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... cevap dilekçesinde; iddiaların soyut olduğunu, dava konusu taşınmazları gerçek değerinde bir bedelle babasından satın aldığını, temlikten 21 yıl sonra da 158 ada 6, 146 ada 11 ve 7 parsel sayılı taşınmazları diğer davalı kardeşi ...’a devrettiğini, temlikin muvazaalı olması halinde bu kadar süre beklenilmeyeceğini, temlik tarihinde mirasbırakan adına başka taşınmazlar da bulunduğunu, murisin kendisinden başka erkek çocukları da olduğunu, temlikin muvazaalı olduğunun ispatlanamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... cevap dilekçesinde; eldeki davanın dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, kendisinin muvazaalı olduğu iddia edilen işlemin tarafı olmadığını, kendisine devrilen taşınmazları bedelini ödeyerek satın aldığını ve üçüncü kişilere sattığını, ecrimisil için intifadan men şartının gerçekleşmediğini, adına kayıtlı taşınmazları 2012 yılının yedinci ayında sattığını, 5 yıllık zamanaşımının dolduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; murisin ekonomik durumunun iyi olduğu, taşınmaz satmasını gerektirecek bir durum olmadığı, bedeller arasında fark olduğu, davacıya ve dava dışı mirasçılara devredilen bir taşınmaz olmadığı, semenin bakım olabileceği ancak murisin bakıma ihtiyacı olmadığı, temlikin muvazaalı olduğu, kardeş oldukları için ...’ın durumu bilebilecek konumda bulunduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescili ile üçüncü kişilere devredilen taşınmazlar için bedel isteminin kabulüne, taşınmazlar davalılar adına kayıtlı olduğu için kullanımları nedeniyle ecrimisile hükmedilemeyeceği gerekçesiyle ecrimisil isteminin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; muvazaalı işlemlerde murisin ölüm tarihinden başlayarak dava tarihine kadar geçen süre için ecrimisil talep edilebileceğini, söz konusu taşınmazların davacı adına kayıtlı olmamasının tek sebebinin muvazaalı işlem olduğunu ileri sürerek ecrimisil talebi yönünden kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle: taşınmazların gerçek değerinde satın alındığını, sözleşmenin resmi şekilde yapıldığını, diğer mirasçılardan mal kaçırma durumunun olmadığını, dosya içerisinde yer alan Batman Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.02.2020 tarihli ve 2019/1077 Esas, 2020/377 Karar sayılı vasiyetnamenin açılması kararının hüküm kurulurken dikkate alınmadığını, geçerliliğini yitiren veraset ilamının dikkate alındığını, tanığın görgü ve bilgiye dayanmayan gerçek dışı beyanlarda bulunduğunu, muris ile yapılan işlemin muvazaalı bir işlem değil gerçek bir işlem olduğunu, müvekkilinin babası ile birlikte çalıştığını, aynı zamanda ayakkabı satışı yaptığından taşınmazları alabilecek gelirinin olduğunu, taşınmazların gerçek değerinde alındığını, fahiş fark bulunmadığını, davacının satıştan haberinin olduğunu, satıştan 29 yıl sonra açılan bu davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, muris ile arasındaki satış işleminin 1990 yılında diğer davalı ile arasında gerçekleştirilen satış işleminin ise 2011 yılında yapıldığını, mal kaçırma durumunun olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı ... vekili; muris tarafından bırakılan vasiyetnamenin dikkate alınmadığını, tereke üzerinde birinci elden söz sahibi kişinin terekeyi bırakan murise ait olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; murisin çekişme konusu taşınmazları satmasını gerektirir bir olgunun varlığının ortaya konulamadığı, çekişme konusu taşınmazların gerçek değerleri ile akitte gösterilen değerleri arasındaki fahiş fark bulunduğu, davalı ...'nın satış tarihinde 24 yaşında olduğu ve bedeli ödediğini ispat edemediği, muris tarafından tüm mirasçılarını kapsayan hak dengesini gözetir şekilde bir paylaşım yapılmadığı gibi asıl amacının vasiyetnameden de anlaşılacağı üzere tüm mal varlığını erkek çocuklarına bırakmaya yönelik olduğu, davalıların kardeş oldukları ve taşınmazların durumunu bildikleri, dava konusu taşınmazların temlikinin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davalıların istinaf başvurularının esastan reddine; davacının istinaf başvurusu , nüfus kayıtları ile veraset ilamı arasında çelişki olduğu için resen duruşma açılıp yeni veraset ilamı alındığı, temlikler muvazaalı olduğu için yeni veraset ilamı üzerinden tapu iptale ve tescile, İlk Derece Mahkemesince üçüncü kişilere devrilen taşınmazlar için bedele hükmedilmesine, muris muvazaası sonucunda verilen iptal ve tescil kararının inşai nitelikte olmadığı, temlikin baştan itibaren geçersiz olacağı, bu nedenle murisin ölüm tarihi ile dava tarihi arasındaki süre için ecrimisil talep edilebileceği, ancak taleple bağlı kalındığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın hukuka ve dosya gerçekliğine uygun olmadığını, temlikin muvazaalı olduğu iddiası hususunun ispatına yönelik maddi ya da soyut bir delil olmamasına rağmen genel geçer kabullerle karar verildiğini, gerekçenin HMK’nın 190. maddesi ile TMK’nın 6. maddesine aykırı olduğunu, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, murisin bu dönemde bir çok arazisini başka kişilere de sattığını, temlik tarihindeki bedelin tespiti yönteminin hatalı olduğunu, bu nedenle bedeller arasında fahiş fark bulunduğunu, 1988 yılındaki emsal satışların dikkate alınmadığını, ayrıca murisin oğluna yabancıya satacağı fiyattan daha düşük bir fiyata satmasının hayatın olağan akışına uygun olduğunu, daha az tapu harcı ödenmesi için satış bedelinin düşük gösterilmesinin genel bir uygulama olduğunu, müvekkilinin çiftçilikle uğraşmasının yanı sıra ayakkabı satışı yaptığı dükkanından da gelir elde ettiğini, 1990 yılında merkezi dükkanı olan müvekkilinin babasına ait arazilerin küçük bir kısmını alabilecek kadar maddi durumunun olduğunu, Mahkemenin murisin vasiyetname düzenlerken ve bu vasiyetnameden 9 yıl önce satış yaparken amacının aynı olduğunun kabul edildiğini, murisin tüm mal varlığını erkek çocuklarına bırakma niyeti olsaydı müvekkili dışındaki erkek çocuklarına da diğer arazilerini satacağını, temlikin gerçek satış olduğunu, murisin bu satıştan 9 yıl sonra bir vasiyetname düzenlediğini, davacı asil dahil tüm diğer kardeşlerin bu satışı bildiğini, devirden 29, murisin ölümünden 6 yıl sonra açılan davanın kötü niyetli olduğunu, hüküm kurulurken Batman Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/1077 Esas, 2020/377 Karar sayılı vasiyetnamenin açılması kararının dikkate alınmadığını, yeni bir veraset ilamı çıkartılarak bu şekilde mirasçıların paylarının belirlenmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğini, Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/209 Esas sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiğini, bu yargılama neticesinde yeni bir veraset ilamı çıkarılacağını, davacının payının düşeceğini, bu davanın sonucunun beklenilmesi gerektiğini, dava tarihi itibariyle taşınmazların müvekkil adına kayıtlı olduğunu, davacının adına kayıtlı olmayan taşınmazlara yönelik dava tarihinden geriye doğru ecrimisil isteyemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, bedel ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370. ve 371. maddeleri,
01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı,
Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706. maddesi,
Türk Borçlar Kanunu'nun 237. maddesi,
Tapu Kanunu'nun 26. maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içeriğinden; mirasbırakan ...’in kayden maliki olduğu 86, 167, 308, 137 ve 198 parsel sayılı taşınmazları 31.07.1990 tarihinde davalı oğlu ...’e satış suretiyle temlik ettiği, ...’in 86 ve 198 parsel sayılı taşınmazları 07.09.2011 tarihinde davalı kardeşi ...’a devrettiği, ...’ın da anılan taşınmazları 23.07.2012 tarihinde dava dışı kişilere temlik ettiği, 137 parsel sayılı taşınmazın 138 ada 1, 152 ada 9, 183 ada 4 ve 184 ada 3 parselleri oluşturduğu, 167 parsel sayılı taşınmazın 143 ada 2, 144 ada 6 ve 145 ada 7 parsel sayılı taşınmazlara gittiği, 86 parsel sayılı taşınmazın 158 ada 6 parsel sayılı taşınmaz olduğu, 198 parsel sayılı taşınmazın da 146 ada 11 ve 147 ada 7 parsel sayılı taşınmazlara gittiği anlaşılmıştır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davalı ... vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Abdülaziz vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 9.660,90 TL temyiz onama harcının temyiz edenden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.09.2024 tarihinde kesin olarak oy birliği ile karar verildi.