Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4739 E. 2024/6845 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacının davalıdan tapu dışı yolla satın aldığı iddia edilen taşınmaz üzerindeki hakkının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafından davacıya düzenlenen noter onaylı satış vaadi sözleşmesinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13/B-c maddesi uyarınca teknisyen huzurunda yapılmış muvafakat sayılacağı ve davacının taşınmaz üzerindeki hakkını ispatladığı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/37 E., 2023/310 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Perşembe Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/98 E., 2021/69 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; davalıların murisi...’nin halası olduğunu, .....’nin, murislerinden miras yoluyla intikal eden ... ... Mahallesindeki taşınmazlardaki tüm haklarını bedelini almak kaydıyla kendisine sattığını, kadastro tespitinde taşınmazların adına tescil edilmesi gerekirken... adına tescil edildiğini ileri sürerek 132 ada 1 ve 2, 329 ada 22, 23, 24, 25, 38, 39, 43, 53 ve 69 parsel sayılı taşınmazların... adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ...; davacının davasında haklı olduğunu ve davayı kabul ettiğini bildirmiştir.

Davalı ... süresinde davaya cevap vermemiş, aşamada davanın reddini savunmuştur

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu taşınmazın evvelinde tarafların kök murisine ait olduğu, kök murisin bu taşınmazları ... ile davacının babasına taksim ettiği, mahalli bilirkişilerin davaya konu taşınmazlarda davacının ...'a ait hisseleri satın aldığını bildikleri yönünde beyanda bulundukları, hisseleri satın aldıktan sonra davacının satın aldığı hisseleri kullanmaya başladığı, dayanak tapu kayıtlarının hudutları itibariyle dava konusu taşınmazları kapsadığı, mahalli bilirkişilerin davacı tarafın iddiaları doğrultusunda tutarlı beyanlarda bulundukları, dayanak 16.03.1954 tarih, 108 cilt, 80 sayfa, 139 sıra numaralı tapu kaydı, Perşembe Noterliği 10.05.2002 tarih, 943 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde satış vaadi senedi, 07.04.2001 tarihli gayrimenkul satış senedi ile de ...'ın davaya konu taşınmazlarda kendisine ait olan hisseleri bedeli karşılığında davacıya satıp devrettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazların tapu kaydı kapsamında kaldığı, bu tapu kaydında davalıların murisi...'ye ait payın bulunduğu noktasında bir uyuşmazlık olmadığı, uyuşmazlığın, davacının...'nin payını satın alıp almadığı ve bu satışın hukuken geçerli olup olmadığı noktasında toplandığı, davacının, sunduğu senetlerden 07.04.2001, 10.05.2002 tarihinde davalı ...'a ait tapudaki payları tapu dışı yolla satın aldığı, Kadastro tespitinin ise 2008 yılında geçtiği, bu tapu kaydının da çekişmeli taşınmazlara kadastro sırasında uygulandığı, davacının satın aldığı payı kazanabilmesi için Kadastro Kanunu'nun 13/B-b maddesi gereğince taşınmazı satın aldığı tarih ile tespit tarihi arasında geçmesi gereken on yıllık yasal sürenin dolmadığı, davacının taşınmazdaki zilyetliğini Mahkemece keşifte dinlenen mahalli bilirkişi beyanları ile dahi ispatlayamadığı, somut olayda davacı açısından Kadastro Kanunu'nun 13/B-b maddesi gereğince davalıların murisine ait payı edinme koşullarının oluşmadığı, davalı ... davayı kabul etmişse de davalıların murisleri...'ye ait tapudaki payın el birliği mülkiyet şeklinde kayıtlı bulunduğu, şu haliyle kabulün geçerli olabilmesi için tüm mirasçıların davayı birlikte kabul etmeleri gerektiği gerekçesiyle başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle:

a. Davalıların murisinin taşınmazlarda hiçbir zaman zilyet olmadığını, taşınmazları öncesinde adi yazılı senetle sonrasında ise noterde müvekkiline sattığını,

b. Taşınmazlara müvekkilinin ve babasının 50 yıldır zilyet olduklarını, mahalli bilirkişi ve tanıkların da bu durumu doğruladığını,

c. Taşınmazını satan kişinin tapu kaydının hukuki kıymetini kaybettiğini, davalı ...’ın da davayı kabul ettiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

1. Dosya içeriğinden; Perşembe ilçesi, ... Mahallesinde yer alan 132 ada 1 ve 2, 329 ada 22, 23, 24, 25, 38, 39, 43, 53 ve 69 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin 27.12.2008 tarihinde yapıldığı, ......ın itirazı üzerine Komisyonun itirazı reddettiği ve tespitin 27.05.2009 tarihinde kesinleştiği, kadastro tespiti sonucunda taşınmazlarda davalıların murisi... adına 4/64 pay olduğu, eldeki davanın 08.05.2019 tarihinde açıldığı, 07.04.2001 tarihli gayrimenkul satış senedinde satıcının ... olduğu ... ilçesi, .... köyü düz tarla mevkiindeki fındık bahçesi ve tarla vasfındaki araziyi ...’e sattığının ve bedeli peşin aldığının yazılı olduğu, Perşembe Noterliğinin 10.05.2002 tarihli ve 943 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde satış vaadi senedi ile davalıların murisi...’nin annesinden kendisine miras kalan ve intikal etmesi gereken Ordu ili, Perşembe ilçesi, ... köyü hudutları içerinde vaki ve kain tapunun 16.03.1954 tarih, cilt 108, sayfa 80, sıra no 139 da kayıtlı düz tarla ad ve mevkili bir parça gayrimenkulü ...’e satmayı vaat ve taahhüt ettiğini, bedeli nakden ve peşin aldığını bildirdiği, 10.05.2002 tarihli ve 4 nolu tapu ile de düz tarla mevkiindekinde taşınmazdaki 3/48 müstakil payını ...’e satış suretiyle temlik ettiği, dava konusu taşınmazlarda davalıların murisi...’nin annesi ...’in ölümü ile kendisine intikal etmesi gereken payının olduğu, ...’nin annesi ...’in 1994 yılında öldüğü anlaşılmıştır.

Hemen belirtilmelidir ki; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/B-c hükmünde “Noter tarafından tespit ve tevsik edilen muvafakat beyanı veya düzenlenen satış vaadi senedi teknisyen huzurunda yapılmış muvafakat sayılır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.

2. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesinin çekişmeli taşınmazların tapu kaydı kapsamında kaldığı ve dava konusu taşınmazlarda davalıların murisi...'ye ait payın bulunduğu noktasında bir uyuşmazlık olmadığı, uyuşmazlığın, davacının...'nin payını satın alıp almadığı ve bu satışın hukuken geçerli olup olmadığı noktasında toplandığı şeklinde yaptığı tespitlerin yerinde olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Ne var ki, 16.03.1954 tarihli ve 139 nolu tapu ile...’nin babası ...’in ölümü ile taşınmazın... ve annesinin de aralarında bulunduğu mirasçılara intikal ettiği, bu tapunun gittilerinin 13.09.1983 tarihli ve 51 nolu, 10.05.2002 tarihli ve 4 nolu tapular olduğu, ...’nin 10.05.2002 tarihli ve 4 nolu tapu ile düz tarla mevkiindekinde taşınmazdaki müstakil payının tamamını davacıya devrettiği, Perşembe Noterliğinin 10.05.2002 tarihli ve 943 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde satış vaadi senedi ile de annesinden kendisine miras kalan ve intikal etmesi gereken Ordu ili, .... ilçesi, ... köyü hudutları içerinde vaki ve kain tapunun 16.03.1954 tarih, cilt 108, sayfa 80, sıra no 139 da kayıtlı düz tarla ad ve mevkili bir parça gayrimenkulü ...’e satmayı vaat ve taahhüt ettiği gözetilerek davanın kabul edilmesi gerekirken 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/B-c hükmü uyarınca noterde düzenlenen satış vaadi senedinin teknisyen huzurunda yapılmış muvafakat sayılacağı hususu göz ardı edilerek davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.

Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönler itibariyle kabulü ile; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

16.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.