Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4767 E. 2024/5700 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydındaki pay oranlarının düzeltilmesi işlemine karşı açılan davanın, Tapu Kanunu'nun ek 3. maddesinde öngörülen 60 günlük süre geçtikten sonra açılması nedeniyle reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu Kanunu'nun ek 3. maddesinde düzenlenen 60 günlük sürenin hak düşürücü süre niteliğinde olmayıp, ilgiliyi bilgilendirmeye yönelik düzenleyici bir süre olduğu ve mülkiyet hakkının devrine ilişkin maddi hataların düzeltilmesi taleplerinin her zaman açılabileceği gözetilerek, mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/915 E., 2022/773 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Elazığ 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/320 E., 2021/123 K.

Taraflar arasındaki tapu kaydındaki pay oranlarının düzeltilerek eski hale getirilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; dava konusu Elazığ ili, ..., .... Mahallesi 123 ada 5 parsel sayılı taşınmazda İdare adına kayıtlı hatalı hissenin düzeltilmesi için muvafakatin kurumca verilmediğini, Elazığ Tapu Müdürlüğü tarafından resen düzeltme işlemi yapıldığını, ancak yapılan hisse düzeltme işleminde bariz maddi hata mevcut olduğunu, oranlama yapılırken tam hisse bile ortaya çıkmadığını, kurum hissesinde açıkça azalma meydana geldiğini ileri sürerek dava konusu tapunun eski hale getirilmesine, kurum hissesinin iadesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; Kurum tarafından yapılan işlemin usul ve esaslara uygun yapıldığını, herhangi bir hata bulunmadığını, davanın esastan reddi gerektiğini, ayrıca davacı tarafça müvekkili İdareye karşı açılan davanın husumet nedeniyle reddine, bu nedenle her türlü yargılama giderleriyle ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

Elazığ 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.05.2021 tarih 2020/320E., 2021/123K. sayılı kararı ile davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkeme, gerekçesini 2644 sayılı Kanun'un ek-3. maddesine dayandırmış ise de kadastro tespitine karşı iptal talepli davaların kadastro mahkemesinde 30 gün içinde açılmadığı takdirde bu dava tapu iptal ve tescil davası adıyla Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde 10 yıl içinde dava açılabildiğini, burada kıyasen bu hükmün uygulanması ya da genel sürelerin uygulanması gerektiğini, açılan davada tapu iptali istendiğini, bu davanın süreye tabi olmadığını, hissenin hatalı hesaplanması nedeniyle azaldığını, zarar gördüğünü ve hak oluştuğunu, gayrimenkulün aynına ilişkin davaların süreyle kısıtlanmaması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 21.06.2022 tarih 2021/915 E., 2022/773 K. sayılı kararı ile; davanın 2644 sayılı Yasanın ek madde-3' de öngörülen 60 günlük süre geçirildikten sonra 20.10.2020 tarihinde açıldığı, maddede öngörülen 60 günlük süre hak düşürücü süre olup bu süre geçirildikten sonra açılan davaların dinlenmesi olanağı bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/(1).b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tapu kaydındaki pay oranlarının düzeltilerek eski hale getirilmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesinde “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.”, 1022. maddesinin birinci fıkrasında ise “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” hükümleri düzenlenmiştir.

2644 sayılı Tapu Kanunu’na 04.07.2019 tarih 7181 sayılı Kanun ile eklenen 3. maddesi “Kadastro tespiti veya tapu sicilinde gerçekleştirilen işlemler nedeniyle oluşan hatadan olumsuz etkilenen hisselerin maliklerine, ayni ve şahsi hak lehtarlarına hatanın nedenleri ve düzeltme sonrası oluşacak hisse durumunu gösteren tebligat yapılır.

Yapılacak işlem konusunda tapu kaydının beyanlar hanesine belirtme yapılır ve bu belirtme düzeltme işlemi kesinleşinceye kadar korunur.

Tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgililerince muvafakat verilmesi hâlinde düzeltme işlemi yapılır. Bu süre içinde muvafakat verilmez ise tapu müdürlüğünce hatalı kayıt resen düzeltilerek işlem sonucu ile birlikte düzeltme işlemine karşı tebliğden itibaren altmış gün içinde asliye hukuk mahkemesinde dava açılabileceği ilgilisine ihtar edilir.” şeklindedir.

3. Değerlendirme

Dosya içeriğinden; dava konusu 123 ada 5 parsel sayılı 2.907,84 m2 miktarlı sulu tarla nitelikli taşınmazın geldiği 299 parsel sayılı 2780m2 miktarlı sulu tarla nitelikli taşınmazın kütük sayfasına göre tamamı 1954 tarihli kadastro işlemi ile ... adına kayıtlı iken 10.09.1954 tarihinde intikal işlemi ile 2/8 payı ... karısı ..., 3/8 payı ... anası ...., 1/8 payı (3/8 olması gerekirken) .... oğlu ... adına tescil edildiği, taşınmazın 3/8 payına isabet eden 1042,50m2 tam pay gibi kabul edilerek 29.11.1960 tarihli satış işleminde ... adına 505/1042 payın ipka ile 150/1042 payı ..., 90/1042 payı ... İzgi, 99/1042’şer payı ... İç, ... İç ve ... İç’e satış suretiyle devredildiği, ...’in payının 03.10.2016 tarihinde mirasçıları ...,...,... ve Mahmut İpek’e intikal ettiği, ...’nin payını 27.01.1975 tarihinde ...’e sattığı, ondan da intikal ve taksimen ...’e devredildiği, ..., ... ve ... İç’in 26.01.1981 tarihli satış akdi ile 891/6252 payı ... ...'a, 299/6252’şer payını da ...,.... ve ...’a sattığı,....’in, payını 26.04.2011 tarihinde... ve .....’e temlik ettiği, ...’nın ise kalan 505/1042 payından 355/1042 payını (947,12m2) uhdesinde tutarak 150/1042 payını ...’a satış suretiyle devrettiği, adına kalan payın ise hükmen intikal ile 01.06.2018 tarihinde Maliye Hazinesi adına tescil edildiği, 11.11.2019 tarihli hisse düzeltim işlemi ile ...’dan gelen tüm paylarda düzeltme işlemi yapıldığı, Hazine adına kayıtlı payın 711/5560 (371,85m2) olarak tescil edildiği, düzeltme işleminden önce Tapu Müdürlüğü tarafından 03.10.2019 tarihli yazı ile işleme muvafakat istendiği, Hazinenin 14.10.2019 tarihli yazı ile payının aynen korunması gerektiğini bildirdiği, 15.11.2019 tarihli yazı ile de yapılan düzeltmeye karşı 60 gün içinde dava açılabileceğinin bildirildiği, geri çevirme ile dosya arasına alınan evraktan yazının 15.11.2019 tarihinde elektronik sistem üzerinden iletildiği ve 29.11.2019 tarihinde Defterdarlığa dava açılması için yazı yazıldığının bildirildiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur. Eldeki davadaki gibi İdare tarafından hataen oluşturulan sicil kaydının Türk Medeni Kanunu'nun 1025. maddesi gereğince yolsuz tescil oluşturacağı ve böylesi bir durumda hak düşürücü süre veya zamanaşımına tabi olmaksızın her zaman dava açılabileceği tartışmasızdır.

Öte yandan, 23.09.2019 tarihli TKGM’nin 2019/7 sayılı Genelgesinde “Taşınmazdaki hisse hatasından olumsuz etkilenen hisselerin malikleri ile sınırlı ayni veya şahsi hak lehtarlarının muvafakatinin alınması halinde belirtmenin terkin edilerek düzeltme işleminin yapılması, tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde muvafakat edilmemesi halinde ise tapu müdürlüğünce hisse hatasının re'sen düzeltilerek yapılan düzeltme işlemine karşı 60 gün içinde taşınmazın bulunduğu yerdeki asliye hukuk mahkemesine dava açılabileceği, dava açılmaması halinde yapılan düzeltme işleminin kesinleşeceği belirtilerek ilgililerine tebligat yapılması, Tapu Müdürlüğünce taşınmazdaki hisse hatasından olumsuz etkilenen hisselerin maliklerine ve sınırlı ayni veya şahsi hak lehtarlarına yapılan tebliğden itibaren 60 gün içinde ilgililerce dava açılıp açılmadığının asliye hukuk mahkemesinden soru konusu edilmesi, kendilerine tebligat yapılan hak sahiplerince düzeltme işlemine karşı dava açılmadığının bildirilmesi halinde taşınmazın beyanlar sütunundaki belirtmenin terkin edilmesi, dava açıldığı bildirilmişse düzeltme işlemi kesinleşmeyeceğinden beyanlar sütunundaki belirtmenin korunarak ‘Hisse hatası düzeltme işlemine karşı dava açılmıştır.’ şeklinde belirtmenin yapılması gerekmektedir.” şeklinde ve son kısmında “Tapu sicilindeki düzeltme Türk Medeni Kanunu'nun 1027 nci maddesi kapsamında yapıldığından bu Genelge kapsamında yapılacak hisse hatalarının düzeltilmesi işleminin pay ve paydanın eşitlenmesi olarak görülmemesi, düzeltme işleminin dayanağının doğru tespit edilerek yapılacak düzeltme ile mülkiyet devrine sebebiyet verilmemesi gerekmektedir.” şeklinde olduğu, bu haliyle Tapu Kanunu ek-3 maddesinin mülkiyet devri sonucunu doğurmayacak maddi hataların düzeltilmesi suretiyle uygulanması gerektiği, kaldı ki anılan yasal düzenlemenin görüşüldüğü TBMM bileşim tutanaklarında da amacın tapu uygulamalarıyla bürokrasi ve kırtasiyeciliğin azaltılması, teknolojik gelişmeler sonucu işlevsiz hâlde bulunan uygulamaların kaldırılmasıyla yurt içinde ve yurt dışında yaşayan vatandaşların tapu işlemlerine hız kazandırılmasına ilişkin olduğunun beyan edildiği, verilen sürenin ilgiliyi bilgilendirmeye yönelik düzenleyici bir süre olduğu, mülkiyet hakkının ortadan kaldırılmasına neden olan hak düşürücü süre niteliğinde bulunmadığı açıktır.

Hal böyle olunca; dava konusu taşınmazın ilk tesisinden itibaren tedavüllü tapu kayıtları ve özellikle pay devrine ilişkin akitlerin dosya arasına alınması, bilahare işin esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delillerin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, toplanan ve toplanancak delillerin birlikte değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi için hüküm bozulmalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.