Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4897 E. 2024/2235 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazlar üzerinde davacının kadastro öncesi zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescil talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, kadastro tarihinden geriye doğru yirmi yıl öncesinden itibaren taşınmazlar üzerindeki nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyetliğini ispatlayamaması, hava fotoğrafları ve keşif tespitlerinde taşınmazların hali arazi vasfında olduğunun belirlenmesi ve tanık beyanlarının bu tespitlere karşı yeterli sayılmaması gözetilerek istinaf başvurusunun reddine ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/318 E., 2023/678 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Yusufeli Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/191 E., 2022/122 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin ... köyü 205 ada 34 parsel sayılı taşınmazın tamamı ile bu parselin yola kadar uzantısı olan 204 ada 4 ve 5 parsellerin içerisinde kalan kısımları 17.03.1983 tarihinde köy senediyle ölü ... eşi ...'den hibe yoluyla devraldığını, o tarihten itibaren çekişmeli taşınmazların mülkiyeti ve zilyetliklerinin müvekkilinde olduğunu, sözkonusu senette arazinin cinsinin pirinç tarlası, sınırlarının doğusu yol, batısı ..., güneyi ... ve kuzeyi ..., hibe bedelinin ise 15.000 TL olarak gösterildiğini, kadastro çalışmaları sırasında müvekkilinin sahibi olduğu bu taşınmazın üç ayrı parsel şeklinde tespit edilip 205 ada 34 parselin müvekkili adına, 204 ada 4 ve 5 parsellerin ise davalı Hazine adına yazıldığını, müvekkilinin kadastro tespitine yaptığı itirazın da Kadastro Komisyonu'nca reddedildiğini, yola kadar olan arazinin tamamının müvekkili adına tescili gerektiğini, Yusufeli-İspir karayolunun ileride genişletilmesi ihitimaline binaen taşınmaz sahiplerine istimlak bedeli ödememek amacıyla yol kenarındaki arazilerin davalı Hazine adına yazıldığını, bu durumun müvekkilinin zilyetlikten doğan mülkiyet hakkının ihlal edilmesi sonucunu doğurduğunu, ayrıca Hazine adına tespit edilen 204 ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ve müvekkili tarafından inşa edilen kaldavar ve bağ evinin imar barışı kapsamında yapı kullanma belgelerinin alındığını ileri sürerek müvekkiline ait 205 ada 34 parsel sayılı taşınmazın yola kadar uzanan bölümünde yeralan ve kadastro sırasında Hazine adına tespit edilen dava konusu 204 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların ilgili kısımlarının kaldavar ve bağ evini de içine alacak şekilde ifrazen tapu kayıtlarının iptali ile 205 ada 34 parsel sayılı taşınmazla birleştirilmek suretiyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili 24.08.2020 tarihli beyan dilekçesinde, müvekkili adına kayıtlı 205 ada 34 parsel sayılı taşınmazdan yeni yapılmakta olan Yusufeli-İspir yolunun geçtiğini, dava konusu Hazine adına tescili yapılmış müvekkiline ait arazinin 204 ada 4, 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazlarda kaldığını, Karayolları adına kamulaştırma kararı alındığını belirterek 205 ada 34 parsel sayılı taşınmazın yola kadar uzanan bölümünde yeralan ve Hazine adına tescil edilen dava konusu 204 ada 4, 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazların içinde kalan kısımlarının ifrazen tapu kayıtlarının iptali ile 204 ada 5 parsel sayılı taşınmazla birleştirilmek suretiyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Dava dilekçesi davalı Hazine'ye tebliğ edilmiş, davalı Hazine cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tüm dosya kapsamı, yasal deliller birlikte değerlendirildiğinde, her ne kadar davacı tarafından gösterilen tanıklar ve mahalli bilirkişiler davaya konu yerlerin davacıya ait olduğunu beyan etmişler ise de dava konusu taşınmazların tescilinin 2011 yılında yapıldığı ve kanuni düzenlemeler gereğince dava konusu taşınmazların tescil tarihinden 20 yıl önce yani 1991 yılında imar ihyasının tamamlanması ve bu tarihten itibaren zilyetliğin nizasız fasılasız devam etmesi gerektiği, ancak 2004 yılına ait hava fotoğraflarının incelenmesinde davaya konu taşınmazlar üzerinde zilyetlik iktisabının olmadığı, taşınmazların hali arazi vasfında olduğu, kanunun aradığı şartların sağlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili davacının çekişmeli taşınmazlar üzerinde kadastro öncesinde nizasız ve fasılasız şekilde yıllardır devam eden zilyetliğinin bulunduğunun tanık beyanlarıyla sabit olmasına rağmen davalı İdarenin hiçbir şekilde sulh olma yaklaşımı göstermediğini, müvekkiline ait senet uyarınca tek parsel şeklinde tescil edilmesi gereken arazinin kadastroda dört ayrı parsele bölündüğünü, bir adet parselin müvekkili adına yazıldığını, diğer üç parselin ise bütün halde olmasına rağmen kadastro sırasında üç ayrı parsel şeklinde tespit ve tescil işlemlerinin yapıldığını, Mahkemenin dosyaya sunulan itiraz dilekçelerinde belirtilen hususlara yönelik değerlendirmeler içeren bilirkişi raporları almadığını, bilirkişilerin de ileri sürülen itirazları raporlarında değerlendirmediklerini, eksik ve hatalı değerlendirmeler içeren raporlar sunduklarını, nizalı yere ait eski ve yeni fotoğraflar ile yapı kayıt belgesinin dosyaya sunulmasına ve alınan tanık ifadelerine rağmen bilirkişilerin yalnızca hava fotoğrafları üzerinden doğru ve adil olmayan değerlendirmelerde bulunduklarını, tanık beyanlarıyla çelişen ve hakikate aykırı olduğu ortada olan bilirkişi raporlarına dayanılarak karar verildiğini, dosyaya sundukları fotoğraflarda dava konusu arazideki yapı ve bitki örtüsünün açıkça görüldüğünü, müvekkili adına tescil edilen taşınmazda daha önceden yol çalışmasına başlandığını, arazi üzerindeki kaldavarın sahipliği ve kullanımının tanık beyanlarıyla belirlendiğini, Mahkemece, dosyaya sunulan yapı kayıt belgesiyle ilgili araştırma yapılmadığını ve bilirkişilerin de bu belgeyi değerlendirmediklerini, müvekkili lehine olan tanık beyanlarının hiç dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunun kendi içerisinde çeliştiğini, zira değer tespitinin tarım arazisi ve tarımsal üretim baz alınarak yapıldığını, buna rağmen taşınmazın hali arazi niteliğinde olduğunun ve zilyetlikle iktisaba elverişli olmadığının belirtildiğini, ayrıca kaldavarın bulunduğu arazinin çevresiyle birlikte 204 ada 5 parsel olarak belirlendiğini, 204 ada 5 parseldeki yapının yalnızca davacı tarafından değil komşu arazi sahipleri tarafından da depolama, barınma ve ürünlerin çeltik saplarından ayrılması amacıyla kullanıldığını, en kötü ihtimalle dava konusu 204 ada 5 parselin müvekkil adına tescilinin gerektiğini, müvekkilinin arazisinin senette de görüleceği üzere gerçekte yola kadar devam ettiğini ve arada başka bir arazi bulunmadığını, yola kadar olan kısmın davacı adına tescili gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahallinde yapılan keşifte görev yapan harita bilirkişisi tarafından dosyaya sunulan asıl ve ek bilirkişi raporlarında 1976, 1983, 1984 ve 2004 uçuş yıllarına ait hava fotoğrafları üzerinde yapılan incelemede davaya konu taşınmaz bölümlerinin tamamının imar-ihya edilmedikleri, taşınmazlar üzerinde zirai faaliyet ve zilyetlik bulunmadığı ve taşınmazların hali arazi vasfında olduklarının belirtildiği, Mahkemenin keşif zaptına yansıyan gözleminde de davaya konu edilen taşınmaz bölümlerine Yusufeli-İspir karayolu yapım çalışmaları kapsamında el atıldığı, önceki vasıflarının tamamen bozulduğu, zemin üzerinde halihazırda yol yapım çalışmasının devam ettiğinin belirtildiği, çekişmeli taşınmazlara yol yapım çalışması kapsamında elatılmış olduğundan ziraat mühendisi bilirkişi raporunda da çekişmeli taşınmazların zeminde görülen niteliğiyle ilgili olumlu ya da olumsuz herhangi bir değerlendirme yapılamadığı, harita bilirkişisi tarafından hava fotoğrafları üzerinden gerçekleştirilen tespitlerden yola çıkılarak taşınmazın niteliğinin belirlenmeye çalışıldığı, her ne kadar davacı vekili tarafından keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının kendi iddialarını doğruladığı ve bu beyanlara itibar edilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de somut delil niteliğindeki hava fotoğrafları karşısında soyut ve subjektif değerlendirmeler içeren mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre karar verilmesinin mümkün olmadığı; diğer yandan, imar barışı kapsamımda alınan yapı kullanma belgelerinin de beyan esasına göre düzenlenip gerçek mülkiyet ve kullanım durumunu göstermediğinden esasa etkili görülmediği; özetle, davacı tarafın, çekişmeli taşınmaz bölümleri üzerinde kadastro tespit tarihinden geriye doğru en az yirmi yıl süreyle devam eden nizasız, fasılsız ve ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunduğunu tüm dosya kapsamıyla ispatlayamadığı; diğer yandan, davacı vekili tarafından sunulan istinaf başvuru dilekçesinde çekişmeli taşınmazların değerinin hatalı belirlendiği ileri sürülmüş ise de İlk Derece Mahkemesindeki yargılama sırasında yasal itiraz süreleri içerisinde ileri sürülmeyen hususların istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceği, nitekim davacı vekili tarafından yargılama sırasında sunulan tüm itiraz ve beyan dilekçelerinde çekişmeli taşınmazların nitelikleriyle ve mülkiyet durumuyla ilgili yani esasa ilişkin itirazlar ileri sürüldüğü, değer hususunda açık bir itiraz bulunmadığı, eksik harcın da Mahkemece keşfen belirlenen bu değer üzerinden yatırıldığı ve kendisini vekille temsil ettiren davalı İdare lehine de harcı tamamlanan değer üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedildiği, dolayısıyla davacı vekilinin bu yöne değinen istinaf itirazlarının yerinde olmadığı; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde ve değerlendirilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kamu düzenine aykırı bir hususun tespit edilemediği, Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17 inci, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Kadastro sonucu, ... köyü çalışma alanında bulunan 204 ada 4 parsel sayılı taşınmaz 2.848,39 metrekare yüzölçümü ve hali arazi vasfı ile, 204 ada 5 parsel sayılı taşınmaz 296,66 m2 yüzölçümü ve hali arazi vasfı ile, 204 ada 6 parsel sayılı taşınmaz 1.149,00 m2 yüzölçümü ve hali arazi vasfı ile Maliye Hazinesi adına tespit ve tescil edilmiştir.

Davacı 204 ada 4 parselde (A) harfi ile gösterilen kısmın, 204 ada 5 parselin tamamının ve 204 ada 6 parselde (B) harfi ile gösterilen kısmın tapu kaydının iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

...