"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/36 E., 2022/250 K.
DAVA TARİHİ : 25.11.2010
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 1688 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 10 numaralı bağımsız bölümünü bankadan alınacak krediye karşı teminat olmak üzere tapuda satış göstermek suretiyle davalı ...'a temlik ettiğini, taşınmazı bedelsiz temellük eden davalı ...'un Garanti Bankasından 40.000,00 TL tutarında temin ettiği krediye karşılık dava dışı ... ve...'ı kefil göstermekle birlikte taşınmaza ipotek konulduğunu, kredi borcunun tarafından ödendiğini, borcun kapatılması halinde taşınmazın iade edileceği kararlaştırıldığı halde davalının iadeye yanaşmadığı gibi taşınmazı diğer davalı kefil ...'ın kardeşi ...'a temlik ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş; aşamada 24.05.2011 tarihli ıslah dilekçesiyle, banka dekontlarının delil başlangıcı kabul edilmesi gerektiğini belirterek iptal tescil olmazsa taşınmazın rayiç bedeli üzerinden şimdilik 30.000,00 TL bedelin davalılardan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ...; iddianın yazılı delille kanıtlanması gerektiğini, diğer davalı ... ise taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Elbistan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.03.2012 tarihli ve 2010/1384 E., 2012/228 K. sayılı kararıyla; inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı iddianın yazılı delille kanıtlanması gerektiği belirterek davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Onama Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve vekalet ücretine hasren, davalı ... vekili tarafından esastan temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Dairenin 16.01.2014 tarihli ve 2013/18554 Esas, 2014/530 Karar sayılı kararıyla: davada inançlı işlem hukuksal nedenine dayanıldığı, iddianın 05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delille kanıtlanamadığı gibi davacının açıkça yemin deliline de dayanmadığı gerekçesiyle karar onanmıştır.
B. Karar Düzeltme
1. Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
2.Dairenin 16.12.2014 tarihli ve 2014/12480 Esas, 2014/19708 Karar sayılı kararıyla: “...Somut olayın başlangıcından itibaren sonuna kadar oluşum ve gelişme durumu gözetildiğinde taşınmazın ...'a temlikinin hukuki sebebini kural olarak inançlı işlemin oluşturduğu tartışmasız olup böylesi bir hukuki olgunun varlığının kanıtlanabilmesi 05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca yazılı bir belge ile olması gerekir. İspat bakımından yazılı bir belgenin bulunmaması halinde taraflar arasındaki yazışmalar, mektuplar, banka dekontları, sözleşmeler, protokoller gibi hususlar yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. Bilindiği üzere; 6100 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HUMK) 292 inci maddesi hükmü senetle ispatı lazım gelen hususlarda (288, 290. maddeler) yazılı bir belge mevcut olmayıp delil başlangıcı niteliği taşıyan bir bulgunun varlığı halinde şahit dinlenebileceğini öngörmüş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 202 inci maddesinde de aynı hükme yer verilmiştir. Anılan bu yasal düzenlemeler ve ilkeler gözetildiğinde, taşınmazı temlik eden davacı ile temellük eden davalı ... arasında yukarıda değinilen İnançları Birleştirme Kararının öngördüğü anlamda yazılı bir belge bulunmamaktadır. Ancak davalı ...'a kullandırılan kredi borcunun davacının eşi olan ... tarafından 28.04.2010 tarihinde ödendiğine dair Garanti Bankasından gelen 19.08.2013 tarihli yazı cevabı ve ekinde gönderilen ...'ın anılan bankaya hitaben yazdığı 28.04.2010 tarihli dilekçe içeriğinin yazılı delil başlangıcı sayılıp sayılmayacağı konusunda mahkemece bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda, yukarıda değinilen hususlar gözetilerek araştırma ve incelemenin yapılması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir...” gerekçesiyle davacının karar düzeltme isteği kabul edilip Dairenin onama kararının kaldırılarak Mahkemenin 14.03.2012 tarihli ve 2010/1384 E., 2012/228 K. sayılı hükmü bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Elbistan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.04.2016 tarihli 2015/354 Esas, 2016/379 Karar sayılı kararıyla; iddianın ispat edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
D. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Dairenin 23.09.2019 tarihli ve 2016/11690 Esas, 2019/4792 Karar sayılı kararıyla: “...Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın davalı ...’nin kredi temin etmesi için adı geçen davalıya devredildiği ve kredi ödemelerinin davacının eşi ... tarafından yapıldığı hususları, delil başlangıcı niteliğindeki banka dekontu ve dinlenen davacı tanıklarının beyanları ile sabit olup bu durumda taşınmazın davalı ...’ye inançlı işleme dayalı olarak temlik edildiği kanıtlanmıştır. Ancak, dava konusu taşınmazı davalı ...’den temellük eden diğer davalı ...’in iyiniyetli olup olmadığı hususunda Mahkemece bir araştırma yapılmış değildir...Hal böyle olunca, daha önce dinlenen davacı tanıklarının yukarıdaki ilkeler göz önünde bulundurularak yeniden dinlenmesi, son kayıt maliki davalı ...’in iktisabının iyiniyetli olup olmadığı ve Türk Medeni Kanunu'nun 1023 üncü maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağı hususunun açıklığa kavuşturulması, iyiniyetli olduğu saptanır ise iptal-tescil isteğinin reddedilmesi ve davalı ... yönünden bedel isteğinin değerlendirilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
E. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Elbistan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 23.02.2021 tarihli 2020/4 Esas, 2021/71 Karar sayılı kararıyla; tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın reddine, tazminat talebinin ise davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.
F. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Dairenin 07.10.2021 tarihli ve 2021/2265 Esas, 2021/5265 Karar sayılı kararıyla: “...Somut olayda, davacı tanığı olarak dinlenilen ve dava konusu taşınmazın yer aldığı apartmanda kapıcı olarak görev yapan İbrahim’in dava konusu taşınmazın tüm masraflarının ve aidatlarının davacı ... tarafından ödendiği, davalıları tanımadığı gibi ev sahibi olarak ödemeleri kendilerinin yapacağını da bildirmedikleri ve taşınmaz konusunda muhatabının halen davacı olduğu yönündeki beyanları, varlığı ispatlanan inançlı işlemin tarafı olan davalı ...’nin Garanti Bankasından çekmiş olduğu kredide davalı ...’in kardeşi ...’in davalı ... lehine kefil olduğu gözetildiğinde, son kayıt maliki Cabil’in durumu bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, kayıt maliki davalı ...’in ediniminde iyiniyetli sayılamayacağı dikkate alınarak davacının tapu iptali ve tescil talebinin kabulü ile davalıların yargılama giderleri ve vekalet ücretinden birlikte sorumlu tutulmaları gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir....” gerekçesiyle bozulmuştur.
G. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Elbistan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 07.06.2022 tarihli 2022/36 Esas, 2022/250 Karar sayılı kararıyla; son kayıt malikinin iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne, asıl talep kabul edildiğinden terditli talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; davacının evden çıkmasına ilişkin gerek sözlü gerek hukuki yollara başvurulduğunu, aidatların kim tarafından ödendiğinin önemli olmadığını, harç ve vergilerinin davalı ... tarafından ödendiğini, kardeşi ... ve davalı ... arasındaki ticari ilişkiden haberdar olmadığını, tanık dinletme hakkının engellendiğini, tanıkların kötüniyetli olduğu yönünde beyanlarının bulunmadığını, inançlı temlikin yazılı delille ispatlanması gerektiğini, kredi ödemelerinin davacı tarafından yapılmadığını, davacının edimini yerine getirmediğini, davacının eşinin 35.000 TL ödemesine rağmen davayı 30.000 TL üzerinden ıslah ettiğini, amacının verdiği bedelin alınması olduğunu, davacının evin kendisine ait olmadığının bilincinde bulunduğunu, iyiniyetinin açık olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 1023 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalının temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
3. Ancak, harç kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle re’sen gözetilmesi gereken bir husus olup dava konusu taşınmazın keşfen saptanan dava tarihindeki değeri 75.000 TL üzerinden karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken daha az karar ve ilam harcı alınması doğru değildir.
4. Ne var ki anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7 nci maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
2.Gerekçeli kararın hüküm kısmının 3. bendinin hükümden çıkarılarak yerine “ Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 5.123,25 TL karar ve ilam harcından başlangıçta alınan 133,65 TL peşin harcın ve 445,50 TL ıslah harcının toplamı olan 579,15 TL'nin mahsubu ile bakiye 4.544,10 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,” cümlesinin yazılmasına ve kararın bu hali ile 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7 nci maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek halinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
HUMK'un 440/III-1 inci maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.