"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/212 E., 2023/700 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kandıra 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/156 E., 2021/888 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından duruşma istekli, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 29.04.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davalı vekili gelmedi, temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının müşterek muris ...'ın mirasçıları olduğunu, muris ...'a ait 101 ada 89, 97, 113, 161, 167, 170, 180, 203, 223; 102 ada 59, 64, 65; 103 ada 13, 110 ada 96, 114 ada 3, 111 ada 17, 115 ada 32, 60, 75, 78; 123 ada 3 parsel sayılı taşınmazların davalı ... adına tespit edildiğini, taşınmazlar müşterek muristen intikal ettiğinden davacının yasal miras payının bulunduğunu belirterek miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile ...'ın veraset ilamındaki 1/2 payı oranında davacı adına tesciline, satılmış olan taşınmaz bulunması halinde dava tarihindeki bedellerin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının çekişmeli taşınmazlarda kayıt maliki olmadığını, tapuya yazı yazılarak tapu kayıtlarının ve maliklerinin celbini talep ettiklerini, husumetin doğru tayininin dava şartı olduğunu, husumetin yanlış kişiye yöneltilmiş olması nedeni ile davanın reddini, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; dava konusu taşınmazların müşterek muristen intikal ettiği ve davacının taşınmazlar üzerinde yasal miras payının bulunduğu, ancak taşınmazların dava dışı 3. kişilere satış suretiyle temlik edildiği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talepli davanın reddine, terditli olarak açılan tazminat davasının kabulü ile toplam 475.321,79 TL tazminatın 10.000,00 TL'sinin dava tarihi olan 23.03.2017 tarihinden, 465.321,79 TL'sinin ise ıslah tarihi olan 02.11.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...'tan tahsili ile davacı ...'e ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
1.Dava konusu taşınmazların öncesinde tarafların kök murisi ... tarafından kullanıldığı, ardından mirasçılarına intikal ettiği, mirasçılar arasında taksim yapılmadığı, dinlenen tanık ve mahalli bilirkişilerin dava konusu taşınmazların davacının kök murisinin tasarruf ve zilyetliğinde olduğu yönündeki beyanları, bu beyanları teyit eder mahiyetteki bilirkişi raporları dikkate alındığında davacının miras hissesi oranında hakkı olduğu anlaşılmakla taşınmazlar 3. kişilere devredildiğinden terditli tazminat davasının kabulüne dair kararın yerinde olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
2.Davacı yanca terditli açılan davanın belirsiz alacak davası olmayıp kısmi dava niteliğinde olduğu, bu nedenle hüküm altına alınan tazminatın ıslah edilen kısmı için faizin ıslah tarihi itibariyle hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; Yerel Mahkemece verilen kararın faiz başlangıcı ve taşınmazların değerinin düşük tespit edilmesi nedeniyle usul, yasa ve Yargıtay emsal kararlarına aykırı olduğunu, öncelikle Yerel Mahkemenin ıslah edilen bedele ıslah tarihi olan 02.11.2021 tarihinden itibaren faiz hükmetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira tüm bedele, değerlendirme tarihi olan dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazların tamamının kadastro sırasında davalı ... adına yazıldığını, davalı ...'ın adına tespit gören bu taşınmazların 3 adedini 3. kişilere sattığını, geriye kalan çok büyük kısmını ise birlikte iş yaptığı ve işbirliği içerisinde bulunduğu dava dışı ...'a aynı tarih ve aynı işlemle muvazaalı devrettiğini, mal kaçırma yoluna başvurduğunu, bu kişiye devredilen tüm taşınmazlar için Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/444 Esas sayılı dosya ile birleştirme talepli dava açıldığını, ne var ki eldeki dosya ile anılan dava dosyası birleştirilmeden hüküm tesis edildiğini, öncelikli talep olan tapu iptal-tescil isteği açısından her iki dosyanın birleştirilmesi ve neticesine göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verildiğini, ayrıca Mahkemece tespit edilen bedelin çok düşük olduğunu, objektif değer artışının hiç dikkate alınmadığını beyanla; Yerel Mahkeme kararının bedel ve faiz başlangıcı açısından bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacı tarafından kadastro işleminin işlemi yapan memurlarca hatalı yapıldığı ve bu sebeple mağduriyete sebep olunduğu iddia edilmesine rağmen davanın müvekkiline karşı ikame edildiğini, ilgili kanun hükmü uyarınca davanın hatalı tapu kaydı işlemine sebep olduğu iddia edilen Hazineye yöneltilmesi gerekmekte iken müvekkiline karşı ikame edilen iş bu davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, aşamalarda Hakimin reddi talebinde bulunulduğu ancak usule aykırı şekilde bu talebin reddedildiğini, nüfus kayıtlarından görüleceği üzere 10.08.1984 tarihinde vefat eden ...'ın taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin vefat tarihinde son bulduğunu, tanık beyanlarında da belirtildiği üzere murisin vefatından sonra davacı ve müvekkilinin taşınmazların bulunduğu köyde yaşamaları yahut taşınmazlar ile ilgilenmelerinin söz konusu olmadığını, bu durumda kök muris Nazmi'nin zilyetliğine dayalı olarak eldeki davanın kabulünün hatalı olduğunu, müvekkilinin davacının murisine miras payının karşılığı olarak vermiş olduğu edimler göz ardı edilerek karar verilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, çekişmeli taşınmazların müşterek muristen intikal ettiği ve davacının yasal miras payının bulunduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ne var ki, dosya arasına getirtilen kayıtlara göre çekişmeli 101 ada 222 parsel sayılı taşınmazın kök 101 ada 97 parselden ifrazen dava dışı ... adına hükmen tescil edildiği, taşınmazın kayıt malikinin tesis tarihinden itibaren dava dışı 3. kişi olduğu, bu taşınmazın tarafların müşterek murisi ile ilgisinin bulunmadığı anlaşılmakla, bu parsel yönünden davanın reddi gerekirken kabulü doğru olmamıştır.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dosya arasında yer alan kayıtlara göre dava konusu 115 ada 60 parsel sayılı taşınmaz dışındaki parsellerin marjinal kuru tarım arazisi niteliğinde olduğu anlaşılmakla, taşınmazlara gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş ise de bilirkişi tarafından değerleme tarihi itibariyle çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede daha evvel tayin edilen dekara gelir ve masraf cetvelleri temin edilmek suretiyle burada yazılı esaslara göre hesaplama yapılmak ve münavebe çeşidi belirlemek suretiyle rapor düzenlenmesi gerekirken bu gereğe riayet edilmediği, bu haliyle taşınmazların bedelleri hususunda varılan kanaatin denetlenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan arsa niteliğindeki çekişmeli 115 ada 60 parsel sayılı taşınmaz yönünden emsal esas alınmak suretiyle emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi gerekirken, hangi emsalin hangi gerekçe ile esas alındığı belirtilmeden metrekare birim fiyatı hesaplanması isabetsiz olmuştur.
Doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle taşınmazların bulunduğu yörede dekara gelir ve masraf kalemleri ile münavebeye ilişkin daha evvel Tarım Müdürlüğü tarafından belirlenen kayıtlar temin edildikten sonra bu kayıtlar esas alınmak suretiyle münavebe usulü ile gelir metodu esas alınmak suretiyle ziraat mühendisi bilirkişi tarafından taşınmazlara değer tayin edilmeli, 115 ada 60 parsel yönünden ise gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişi tarafından dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden satışı yapılan taşınmazlara ait akit defterleri ve eki satış belgeleri temin edilerek emsal celbi yoluna gidilmeli, emsal alınacak taşınmazın kadastro parseli olup olmadığı Tapu Müdürlüğünden sorulmalı, ayrıca dava konusu taşınmazın konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ile dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değeri belirlenerek yeniden kıymet takdiri yoluna gidilmelidir. Bu suretle davacıya ait miras payına karşılık gelen dava değeri tespit edilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırma sonucunda hüküm kurulması isabetsizdir.
Diğer yandan, dava konusu taşınmazların dava tarihindeki değerlerinin Mahkemece yapılacak keşif sonucunda alınacak bilirkişi raporuna bağlı olduğu, dava açıldığı sırada dava değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafından belirlenmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığına göre davacının bedel istemi yönünden tamamlama harcını yatırması halinde tamamlanan dava değeri üzerinden bedele hükmedilebileceği, ayrıca ıslah yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla, dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde ıslah tarihi esas alınmak suretiyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davacı ve davalıya iadesine,
03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden davacı vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınmasına,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.