"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/584 E., 2023/126 K.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Muğla ili, .... ilçesi, .... köyünde kain yaklaşık 10 dönüm büyüklüğündeki zeytinliğin 40 yıldan fazla bir süredir davacıya ait olduğunu, taşınmazın davacı tarafından imar-ihya edildiğini belirterek dava konusu tescil harici taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız olduğunu, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle zilyetlikle kazanımının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Feri müdahil ...; dava konusu taşınmazın bir bölümünden yol geçtiğini belirterek davalılar yanında davaya müdahil olmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 20.11.2014 tarih ve 2011/191 Esas, 2014/390 Karar sayılı kararıyla; fen bilirkişisi tarafından hazırlanan 18.03.2014 tarihli krokide (A1) ile gösterilen kısmın davacı tarafından imar-ihya edildiği ve 20 yıldan fazla süredir malik sıfatıyla kullanıldığı gerekçesiyle bu bölümün davacı adına tesciline, taşınmazın (B1) ile gösterilen kısımda zilyetlikle kazanım koşulları oluşmaması nedeniyle bu kısmın Hazine adına tesciline, zeminde yol olarak kullanıldığı anlaşılan ve krokide (A2), (A3) ve (B2) ile gösterilen bölümlerin yol olarak bırakılmasına karar verilmiştir.
IV. BOZMA KARARLARI VE SONRASINDAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 20.11.2014 tarih ve 2011/191 Esas, 2014/390 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili, müdahil vekili ve davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 28.03.2016 tarih ve 2015/4167 Esas, 2016/3320 Karar sayılı kararıyla; hüküm tarihi olan 20.11.2014 tarihinden önce 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa uyarınca büyükşehir belediyesi sınırları tüm ilin idari sınırları olacak şekilde genişletilmiş olduğu halde, ilgili kamu tüzel kişisi olarak ... ve anılan Yasa uyarınca tüzel kişiliği kaldırılan Meşelik köyünün bağlandığı ... usulünce davaya dahil edilerek taraf koşulu sağlanmadan karar verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozma Kararı Sonrasında Verilen Karar
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemenin 27.02.2018 tarih ve 2016/472 Esas, 2018/121 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamında mevcut fen bilirkişisi tarafından hazırlanan krokide (A1) ile gösterilen kısım yönünden davanın kabulü ile bu kısmın davacı adına tesciline, (B1) ile gösterilen kısmın Hazine adına tesciline, yol olduğu anlaşılan (A2), (A3) ve (B2) ile gösterilen kısımların yol olarak bırakılmasına karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 27.02.2018 tarih ve 2016/472 Esas 2018/121 Karar sayılı kararına karşı davalı Hazine vekili, davalı ... vekili ve davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.02.2021 tarih ve 2018/2466 Esas, 2021/898 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece yapılan araştırmanın hüküm kurmaya elverişli olmadığı belirtilerek dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ile çekişmeli taşınmaz bölümlerine komşu parsellere ait tespit tutanakları ve dayanağı kayıtlar celp edilerek dosya kapsamına alındıktan sonra mahallinde yeniden keşif yapılması, dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazda sürdürülen zilyetliğin şekline ve süresine ilişkin maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Ç. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 06.07.2021 tarih ve 2021/226 Esas, 2021/432 Karar sayılı kararıyla; davaya konu taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanun'un geçici 8. maddesi kapsamında kadastro tutanağı düzenlendiği gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine ve dosyanın Milas Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
D. Kadastro Mahkemesince Verilen Karar
1.Milas Kadastro Mahkemesinin 18.05.2022 tarih ve 2021/463 Esas, 2022/93 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamında mevcut bilirkişi raporuna ekli krokide (A2) ile gösterilen kısmın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 8. maddesi kapsamında yapılan çalışmalarda yol olarak bırakıldığı ve davacının da bu bölüme ilişkin talebinin olmadığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına, aynı krokideki (A3) ve (B2) bölümleri yönünden ise davacının talebinin devam ettiği ancak bu bölümlere ilişkin kadastro tutanağı düzenlenmediği gerekçesiyle dosyanın bu bölümler yönünden tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verilmiştir.
2.Tefrik kararı sonrasında (A3) ve (B2) ile gösterilen bölümler açısından dava dosyası Milas Kadastro Mahkemesinin 2022/75 Esas sayısına kaydedilmiş ve aynı Mahkemenin 20.05.2022 tarih ve 2022/75 Esas, 2022/102 Karar sayılı kararıyla (A3) ve (B2) harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümleri için kadastro tutanağı düzenlenmediği ve bu durumda uyuşmazlığın genel mahkemelerde çözümlenmesi gerektiği belirtilerek davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
E.Yargı Yerinin Belirlenmesi Kararı
1.Milas Kadastro Mahkemesinin 20.05.2022 tarih ve 2022/75 Esas, 2022/102 Karar sayılı kararının kesinleşmesi sonrasında davacı vekilinin talebi üzerine dosyanın yargı yerinin belirlenmesi amacıyla Yargıtay 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2.Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 07.11.2022 tarih ve 2022/12377 Esas, 2022/15329 Karar sayılı kararıyla; dava konusu (A3) ve (B2) ile gösterilen kısımların zeminde yol olduğu ve bu kısımlara ilişkin kadastro tutanağı düzenlenmediği, bu kapsamda uyuşmazlığın genel mahkemelerde görülüp sonuçlandırılması gerektiği belirtilerek dava dosyasının Milas 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
F. Mahkemece Verilen Temyize Konu Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı vekili tarafından (A3) ve (B2) ile gösterilen kısımların yol olarak bırakılmasını kabul ettiğine dair beyan dilekçesi sunulduğu, bu kapsamda dosyada araştırılacak başkaca bir husus kalmadığı belirtilerek davanın reddine ve (A3) ve (B2) ile gösterilen bölümlerin kadastro tespiti doğrultusunda yol olarak terkinine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacının ilk duruşmada deliller toplanmadan tescil talebinden vazgeçmiş olması nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesin'in 6. maddesi kapsamında 1/2 oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken dava değeri miktarında ücrete hükmedilmiş olmasının, davanın tüm davalılar açısından aynı ret sebebine dayanması nedeniyle davalılar yararına tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken her bir davalı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin ve fer'i müdahil yararına vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının isabetsiz olduğunu ileri sürerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Muğla ili, .... ilçesi, .... köyünde bulunan dava konusu taşınmazın 1965 yılında 766 sayılı Kanun kapsamında yapılan tapulama çalışmaları sonucunda tescil harici bırakıldığı, davacının, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar-ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi kapsamında dava konusu tescil harici taşınmazın adına tescilini talep ettiği, yargılama sırasında dava konusu taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanun'un geçici 8. maddesi kapsamında tutanak düzenlendiği gerekçesiyle Milas 1. Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilerek dosyanın Milas Kadastro Mahkemesine tevdi edildiği, Milas Kadastro Mahkemesince davaya konu olup (A3) ve (B2) harfleriyle gösterilen taşınmazlar hakkındaki davanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedildiği, bilahare bu taşınmaz bölümleri kadastro tutanağı düzenlenmediği gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verildiği, merci tayini kararı sonrasında dosyanın tevzi edildiği Mahkemece (A3) ve (B2) ile gösterilen taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4. Ancak; eldeki davada Mahkemece tüm davalılar açısından aynı sebebe dayanılarak davanın redddine karar verilmiş olması karşısında karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 3. maddesinin 2. fıkrası gereğince ret sebebi ortak davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeyerek her bir davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmiş olması doğru olmadığı gibi hükmün sadece davanın tarafları hakkında kurulabileceği nazara alınmaksızın davanın reddine dair verilen hükümde fer'i müdahil lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olması da isabetsizdir.
5. Öte yandan, dosya kapsamında mevcut bilirkişi raporundan (A3) ve (B2) ile gösterilen kısımların zeminde yol olduğu ve bu kısımlara ilişkin kadastro tutanağı düzenlenmediği anlaşılmakla bu bölümler açısından davanın reddine karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken buna ek olarak terkin kararı verilmesi de doğru görülmemiştir.
6. Ne var ki anılan hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HMK'nın geçici 3. maddesinin 2. fıkrasının yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438. maddesinin 7. fıkrası uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
2.Davacı vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının; hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinin hüküm yerinden çıkartılmasına, yerine (1) numaralı bent olarak "Davanın reddine" ibaresi yazılmasına; hüküm fıkrasının (4), (5), (6), (7) numaralı bentlerinin hüküm yerinden çıkartılmasına, yerine (4) numaralı bent olarak "Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT tarifesi uyarınca hesaplanan 8.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine" cümlesinin yazılmasına; hükmün (8) numaralı bendinin (5) numaralı bent olarak düzeltilmesine,
Hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın Milas 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
26.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.