"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/54 E., 2023/257 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Davacının; davalı ...’in eski eşi, davalı ...’un ise oğlu olduğunu, 2010 yılında ... ile evli oldukları dönemde Silifke ve Ankara’da bulunan taşınmazlarının satışı gündeme gelince gerekli olduğunda kullanılmak üzere eski eşi ... ile çocukları ... ve ...’a vekaletname verdiğini, işlemler bittikten sonra ise vekilleri azletmeyi unuttuğunu, yıllar sonra vekil ...’un vekalet görevinin kötüye kullanarak 8 adet taşınmazını davalı annesi ...’e satış suretiyle devrettiğini, kendisine herhangi bir satış bedeli ödenmediğini, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ileri sürerek dava konusu Ankara ilinde bulunan 1069 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki 27 nolu bağımsız bölüm ve 13943 ada 5 parsel sayılı taşınmaz ile Muğla ilinde bulunan 429 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 7, 8 ve 9 numaralı bağımsız bölümler ile 420 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 25 nolu bağımsız bölüm, 181 ada 1 parsel (eski 1611 parsel) sayılı taşınmazdaki 17 nolu bağımsız bölüm ve 536 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 4 numaralı bağımsız bölümün tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazların bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istediği, Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.02.2016 tarihli ve 2014//77 Esas, 2016/52 Karar sayılı kararı ile davanın edinilmiş malların tasfiyesi niteliğinde olduğu ve aile mahkemesinin görevinde kaldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, bu kararın davacı vekili tarafından temyiz edildiği, Dairenin 26.04.2016 tarihli ve 2016/5675 Esas, 2016/5123 Karar sayılı kararıyla taraflar arasındaki uyuşmazlığın Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair 4787 sayılı Kanun'un 4. maddesinde öngörüldüğü üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2. kitabından kaynaklanmadığı, anılan Kanun'un mülkiyet ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun vekâlet akti ile ilgili düzenlemelerinden kaynaklandığı, davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği, görev hususunun kamu düzeniyle ilgili olup Mahkemece davanın her aşamasında ve re’sen (kendiliğinden) gözetilmesi gerekli olduğu, bu nedenle işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulduğu ve davalıların karar düzeltme isteğinin reddedildiği, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda 17.05.2023 tarihli ve 2021/54 Esas, 2023/257 Karar sayılı kararıyla; tarafların müşterek çocukları diğer davalı ...'ın davacı adına kayıtlı bulunan dava konusu taşınmazları davacıya vekaleten davalı annesi ...'a satış yolu ile temlik ettiği, davalıların her ne kadar yapılan işlemlerinden davacının bilgisi ve onayı olduğunu iddia etmiş ise de davalıların bu iddialarını ispat edemediği, ayrıca vekil ...'ın tarafların müşterek çocukları olması nedeniyle davalıların çıkar ve işbirliği içerisinde bulunduğu, davalı ...'ın vekalet görevini kötüye kullandığı, dava konusu 536 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu bağımsız bölümün davacı adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle dava konusu 1069 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki 27 nolu bağımsız bölüm, 13943 ada 5 parsel sayılı taşınmaz, 429 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 7, 8 ve 9 numaralı bağımsız bölümler, 420 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 25 nolu bağımsız bölüm ve 181 ada 1 parsel (eski 1611 parsel) sayılı taşınmazdaki 17 nolu bağımsız bölüm yönünden davanın kabulüne, dava konusu 536 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 4 numaralı bağımsız bölüm yönünden hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiği, kararın davalılar vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesinin birinci fıkrasında bölge adliye mahkemelerinin Resmi Gazete'de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanun'un temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin, yine aynı maddenin ikinci fıkrasında ise bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine istinaf yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun'un 427 ilâ 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı, yani bu kararlara ilişkin dosyaların bölge adliye mahkemelerine gönderilemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda 20 Temmuz 2016 tarihinden önce verilen kararlar, kanun yoluna başvurma tarihi ne olursa olsun 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427 ilâ 444. maddelerindeki temyize ilişkin hükümlere tabi olup dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Başkanlığına gönderilmesi gerekmektedir. Buna karşılık, 20 Temmuz 2016 tarihinde ve sonrasında verilen temyiz incelemesinden geçmeyen kararlara karşı yasa yoluna gidilmesi halinde ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341 ilâ 360. maddelerindeki istinafa ilişkin hükümlerinin uygulanması için dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesi zorunludur.
Hemen belirtilmelidir ki, eldeki davada Dairenin 26.04.2016 tarihli ve 2016/5675 Esas, 2016/5123 Karar sayılı kararında işin esası hakkında herhangi bir karar verilmediği, yalnızca görev yönünden denetim yapılmış olduğu açıktır. Bozma sonrası verilen kararın tarihinin ise 08.06.2023 olduğu dikkate alındığında, eldeki davaya ilişkin verilen kararın ''İstinaf'' kanun yoluna tabi olduğu anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, ''İstinaf'' kanun yoluna tabi olduğu anlaşılan dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi, sonucunda verilen kararın temyiz edilmesi halinde temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine iadesi gerekmektedir.
KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Dosyanın Ankara 29. Asliye Hukuk Mahkemesine TETKİKSİZ İADESİNE,
09.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.