Logo

1. Hukuk Dairesi2023/5937 E. 2025/563 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, kardeşi olan davalının kendisine ait taşınmazdaki hisseyi vekaletname ile bilgisi ve rızası dışında sattığını iddia ederek tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde maddi ve manevi tazminat istemiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı vekilinin vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını ispatlayamaması ve hayatın olağan akışına aykırı beyanlarda bulunması gözetilerek, yerel mahkeme kararlarının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/74 E., 2023/1355 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 13. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/82 E., 2021/337 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı ...'in davacının kardeşi olduğunu, Almanya'da oturan davacının Türkiyede'ki işlemleri için davalı kardeşine vekaletname verdiğini, davalının bu vekalete dayanarak Bakırköy tapusunda kayıtlı 2713 parsel sayılı taşınmazdaki hissesini davacının bilgisi dışında diğer davalıya sattığını, satış bedelinin davacıya ödenmediğini, hatta davacının bu satıştan haberi olmadığı için davacı ve eşi tarafından dava konusu taşınmaz hakkında kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşme doğrultusunda yapılan bina ile ilgili Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/522 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, sonradan davalı ...'in sattığı taşınmazın satış bedelinin dava dışı ...'a ödendiğinin tespit edildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline, bu talep kabul edilmediği taktirde taşınmazın piyasa değeri tespit edilerek bu değerin ...'den tahsiline, ayrıca 10.000,00 TL manevi tazminatın da ...'den tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ...; davacının verdiği vekaletle taşınmazı sattığını, ancak bedeli kendisinin almadığını, ... tarafından bedelin ...'a verildiğini, ...'ın da parayı aldıktan sonra taşınmazı yapmaya devam ettiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... vekili; vekalete dayalı olarak yapılan satış sonrasında devir bedelinin tamamının peşin ve nakden vekile ödendiğini, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ise davalı ...'in bilgisi dışında gerçekleştirildiğini, ayrıca tapu işleminin 1991 yılında yapıldığını, bu nedenle zamanaşımı süresinin dolduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile davalı ...'nın kardeş oldukları, dava dışı ...'ın dava konusu arsada kat karşılığı inşaat yapılması için davacı ile 21.07.1992 tarihinde sözleşme imzaladığı, 40/420 davacı hissesinin davalı ...'e 26.03.1991 tarihinde satıldığı, davacının bu satıştan haberi olmadığını ve davalı ...'nın vekalet görevini kötüye kullandığını ileri sürdüğü, davacı tarafça bildirilen tanık ...'ın 07.02.2019 tarihli duruşmada; davalı ...'a daire sattığını, durumu davacıya anlattığını, kendisine abimde vekalet var dediğini, davalı ...'nın da 40 hisseyi davalı ...'e verdiğini söyleyerek davacı iddiasının tersi beyanda bulunduğu, 24.04.2021 tarihli bilirkişi raporunda ...'a satılan dükkanın dava konusu ve müteahhite verilmesi gereken hisse olduğu, dava dışı müteahhit ... ile davacı arasında tanzim olunan 21.07.1992 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi incelendiğinde, sözleşmenin 3. sayfasında inşaatın kabasının bittiğinin zapt altına alındığı, davalı ...'nın cevap dilekçesinde davalı ...'e satışın yapıldığı esnada inşaatın kaba halde olduğunu beyan ettiği, yine davacının dava konusu taşımazın bulunduğu yerde 08.09.1989 tarihli Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi düzenlediği, yani sözleşmeden çok daha önceki bir tarihte inşaata başlandığının anlaşıldığı, bu durumun hisse satışından çok daha sonra inşaata başlanıldığına dair davacı taraf beyanı ile örtüşmediği, inşaatın sözleşmeden önce başladığının anlaşıldığı, davacının dava konusu yere ilişkin Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2015/522 Esas sayılı tapu iptali-tescil davası açtığı, buna rağmen hisse satışından haberdar olmadığını beyan etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, kaldı ki davalı ...'nın davalı ...'e yapılan satış bedelini dava dışı ...'a vermesinde ne gibi bir menfaati olacağının davacı tarafça ortaya konulamadığı, davacının dava tarihinde dahi hakkında tazminat davası açtığı davalı ...'yı azletmediği, bu durumun da hayatın olağan akışına aykırı olacağı, davalı ...'nın vekalet görevini kötüye kullandığına dair ispata yeter delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesi ile; dava konusu taşınmazdaki 40/120 payın bilgisi ve rızası olmadan davalılardan ... tarafından diğer davalı ...'e satış yolu ile hileli bir şekilde devredildiğini, öncelikle yapılan işlemin gerçek değil, görünürde bir satış işlemi olması nedeniyle hukuken geçersiz olduğunu, davaya konu hissenin devrine ait bedelin dava dışı ... isimli kişiye ödendiğinin belirtildiğini, netice olarak kendisine bir ödeme yapılmadığının açık olduğunu, yapılan işlemin iptali gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacı ...'in Bakırköy 5. Noterliğince düzenlenen 26.09.1989 tarih ve 78266 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile kardeşi davalı ...'i vekil tayin ettiği, davacının çekişme konusu 2713 parsel sayılı taşınmazda 325/420 payının bulunduğu, davacı adına vekaleten davalı ... tarafından (285/420 pay davacı üzerinde bırakılarak) 26.03.1991 tarihli satış işlemi ile 40/420 payın diğer davalı ...'e temlik edildiği anlaşılmaktadır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 345,55 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.