"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/423 E., 2021/571 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, direnme kararı verilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı ... vekili ile davalılar ... vd. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkillerinin Turgutalp köyü 456 parsel sayılı taşınmazın maliki olduklarını, taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan kadastro çalışmaları sırasında komşu 461 parsel malikinin itirazı üzerine Bergama Bölgesi Tapulama Komisyonunun 13.04.1977 tarihli, 108 numaralı kararı ile 456 parsel sayılı taşınmaz ile davalıların mirasbırakanı ...'ın maliki olduğu 455 parsel sayılı taşınmazın sınırının yanlış ölçüldüğünden bahisle 456 parselin 1675 m2 olarak tespit edilen yüz ölçümünün 3660 m2, 455 parselin de 2137 m2 olarak tespit edilen yüz ölçümünün 620 m2 olarak değiştirildiğini, bu karara göre tapuda tescil yapıldığını, ancak davalılar mirasbırakanı Hasan ...'ın komisyon kararının iptali için dava açtığını, yapılan yargılama sonucunda Soma Tapulama Mahkemesinin 1977/40 E., 1980/30 K. sayılı ilamı ile 108 numaralı komisyon kararının 455 parselle ilgili kısmının iptaliyle taşınmazın itiraz öncesi gibi 2137 m2 olarak davalılar mirasbırakanı adına kayıt ve tesciline karar verildiğini, kararın kesinleşip buna göre sicil kaydı oluşturulduğunu, ancak davacılar mirasbırakanının mülkiyet hakkı söz konusu olduğu hâlde Soma Tapulama Mahkemesindeki davaya dâhil edilmediği gibi Komisyon Kararının 456 parselle ilgili kısmı hakkında da bir karar verilmediğini, böyle olunca 456 parselin yüz ölçümünün 3660 m2 olarak kaldığını ve bu şekilde mükerrer olarak sicil kaydı oluştuğunu ileri sürerek oluşan bu yolsuz tescilin davalılara ait 455 parselin 2137 m2 olan tapu kaydının iptal edilerek 620 m2'ye düşürülmesi suretiyle düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili; dava konusu taşınmaza ilişkin Soma Tapulama Mahkemesinin 1977/40 E., 1980/30 K. sayılı ilamının kesin hüküm niteliğinde olduğunu, mahkeme kararının uygulanması neticesinde yolsuz tescil durumunun oluşmayacağını, Mahkemece verilen kararı uygulamakla yükümlü olan İdarenin bir kusuru bulunmadığından müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, hak düşürücü sürenin de geçtiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalılar ... vd. vekili de; kesin hüküm bulunan bir konuda ikinci bir dava açılmasının mümkün olmadığını, mahkeme kararı ile yapılmış bulunan tescilin yolsuz da olmayacağını, ayrıca hak düşürücü sürenin geçirildiğini savunarak davanın esasa girilmeden reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Soma 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.10.2012 tarihli ve 2011/10 E., 2012/444 K. sayılı kararıyla; Soma Tapulama Mahkemesindeki dava ile eldeki davanın taraflarının farklı olması nedeniyle kesin hükümden söz edilemeyeceği, ayrıca eldeki davanın kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı olarak açılmadığı, kadastro çalışmaları sırasında yapıldığı iddia edilen bir hatanın düzeltilmesinin talep edildiği, bu nedenle hak düşürücü süre bakımından 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı, diğer yandan Soma Tapulama Mahkemesinin ilamı ile Bergama Tapulama Komisyonunun vermiş olduğu 13.04.1977 tarihli, 108 sayılı kararın yalnızca 455 parselle ilgili kısmının iptali ile taşınmazın tespit gibi 2.137,00 m2 olarak tapuya tesciline karar verildiği, 456 parsel hakkında ise herhangi bir karar verilmediği, bu nedenle yüz ölçümünün komisyon kararındaki gibi 3.660,00 m2 olarak kaldığı, bu durumda 455 ve 456 parsellerin her ikisine ait ortak bir alanın oluştuğu, bu alanın bilirkişiler tarafından düzenlenen 20.07.2012 tarihli krokide (A) harfi ile gösterildiği ve bu yerin 1.480,00 m2 olduğu, ayrıca 455 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümü yükseltilirken 456 parsel sayılı taşınmazın yüz ölçümünün eksilmesi ve 2.180,00 m2 olması gerektiğinin rapor edildiği, ancak dava konusu 456 parsel sayılı taşınmazın yüz ölçümünün 2.180,00 m2 olarak düzeltilmesi hâlinde müşterek tescilin ortadan kalkacağı ve davacıların talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 25.06.2013 tarihli ve 2013/9706 E., 2013/10513 K. sayılı kararıyla; “...Dava, mükerrer oluşan kaydın iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacılar, 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 22 nci maddesi uyarınca mükerrer olarak yapılan tescilin iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Bilindiği üzere, 3402 sayılı Yasa'nın 22/1 inci maddesi “evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastrosu ya da tapulaması yapılmış yerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci bir kadastroya tabi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır” hükmünü getirmiştir. Böylesi bir durumda ise mükerrer olarak oluşturulan hangi sicil kaydına değer verilmesi gerektiği önem ifade etmektedir. O halde, yukarıda değinilen yasal düzenleme ve sapma gösterilmeksizin gerçekleştirilen ve uygulamada benimsenen ilke gereğince kadastro tespit tutanağı önce tanzim edilen sicil kaydının yasal açıdan korunacağı tartışmasızdır. Ancak 455 ve 456 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitleri aynı tarihte yapılmış olup Soma Tapulama Mahkemesinin 26.12.1980 tarihli ve 1977/40-1980/30 sayılı ilamı üzerine teknik bilirkişiler tarafından düzenlenen 20.07.2012 havale tarihli krokili raporda (A) harfi ile işaretlenen 1.480 m2 yüz ölçümlü kesim 455 ve 456 parsel sayılı taşınmazların geometrik çapı içinde kaldığından mükerrer tescil oluşmuştur. Tapulama Mahkemesi kararı üzerine mükerrer tescil meydana geldiğinden kadastro tespit tarihinden sonraki sebep söz konusu olup somut uyuşmazlıkta 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre uygulanamaz. Soma Tapulama Mahkemesinin anılan kararında 456 parsel sayılı taşınmazın tespit maliki ... taraf olmadığından ve 456 parsel hakkında hüküm de kurulmadığından davacılar ve mirasbırakanları (...) yönünden 6100 sayılı HMK'nın 303 üncü maddesinde düzenlenen kesin hükümden de söz edilemez. Bu durumda teknik bilirkişiler tarafından düzenlenen 20.07.2012 havale tarihli krokili raporda (A) harfi ile işaretlenen 1.480 m² yüz ölçümlü kesimin 455 ve 456 sayılı parsel sayılı taşınmazların geometrik çapı içinde kaldığı, Soma Tapulama Mahkemesinin 26.12.1980 tarihli ve 1977/40-1980/30 sayılı ilamının kadastro paftasında tersimatının yapılmadığı anlaşıldığına göre (A) harfi ile işaretlenen bölümün kim/kimlerin zilyetliğinde bulunduğu önem arzetmektedir. Zilyetlik maddi bir olgu olup, bunun tanık dahil her türlü delille kanıtlanması gerekir. Mahkemece keşif yapılarak taraf tanıkları dinlenmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. O halde, Mahkemece tarafların bildirdiği tanıklar ve hayatta bulunan kadastro tespit bilirkişileri huzuruyla taşınmaz başında yeniden keşif yapılarak çekişme konusu (A) harfi ile işaretlenen yerin kadastro tespit tarihinden önce kime ait olduğu, zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup kesin tarih ve olgulara dayalı açık yanıtlar alınıp kadastro tespit tarihine kadar kimden kime ne şekilde intikal ettiği, kimlerin zilyetliğinde bulunduğu duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, komşu parsellerin kadastro tespit tutanakları ve var ise kadastro sırasında uygulanan dayanak vergi ve tapu kayıtları bulundukları yerlerden getirtilip dayanak belgelerin çekişmeli taşınmaz bölümünü ne okuduğu belirlenmeli, tanık ve bilirkişilerin anlatımları komşu parsel kayıtlarıyla denetlenmeli, oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece değinilen şekilde araştırma, inceleme ve uygulama yapılması gerekirken eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir..” gerekçesiyle bozulmuş, davalı ... vekilinin karar düzeltme isteği Dairenin 10.11.2014 tarihli ve 2014/8598 E., 2014/17170 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.
B. Direnme Kararı
Soma 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.05.2015 tarihli ve 2014/488 E., 2015/194 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye dayalı olarak direnme kararı verilmiştir.
C. Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.06.2020 tarihli ve 2017/1-1601 E., 2020/477 K. sayılı kararıyla; “... Davacılar tarafından, kendilerinin taraf olmadığı dava sonucunda davalı tarafa ait taşınmazın yüzölçümünün artırıldığı ve bu durumun yolsuz tescil niteliğinde olduğu ileri sürülerek eldeki dava açılmıştır. Mahkemece, bu yer üzerinde her iki parsele ait ortak bir alan oluştuğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Oysa, bir parsel üzerindeki mülkiyet hakkı paylı ya da elbirliği mülkiyeti şeklinde birden çok kişiye ait olabilir ise de bir arazi parçasının iki ayrı parselin mülkiyet hakkına konu olarak her iki parsel maliklerine ait olması mümkün değildir.O hâlde, iddianın ileri sürülüş biçimi ve dosya kapsamı itibariyle Mahkemece, davacıların yolsuz tescil hukuksal nedenine dayandığı gözetilerek 455 ve 456 parsel sayılı taşınmazlarla ilgi Tapulama Komisyonu kararı ile 455 parsel sayılı taşınmaza ilişkin Tapulama Mahkemesi kararı değerlendirilip, mülkiyet hakkı bakımından hangisine neden üstünlük tanındığı da belirtilmek suretiyle gerçek hak durumu tespit edilip varılacak sonuca göre karar verilmelidir. Hâl böyle olunca direnme kararı, açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmalıdır...” gerekçesiyle bozulmuştur.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Soma 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.11.2021 tarihli ve 2020/423 E., 2021/571 K. sayılı kararıyla; tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarına göre her iki taşınmazın da sınırında kalan mükerrer kısmın uzun yıllardır davacılar tarafından kullanıldığı, bu nedenle davacılara mülkiyet hakkı bakımından üstünlük tanındığı ve gerçek hak sahibi oldukları görüş ve kanaatine varıldığı, kadastro bilirkişilerinin raporlarında belirttiği gibi taşınmazların parsel ve büyüklük bilgilerinin 15.01.2021 tarihli 4302 sayılı Yasa'nın 22/A maddesi gereğince yenilemenin tescili işlemi ile değiştiği, her ne kadar her davanın açıldığı tarihteki durum ve koşullara göre değerlendirilmesi gerekse de geçmiş bilgilere göre karar verilmesi halinde infazla ilgili yeni sorunların ortaya çıkabileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile 465,67 m2 yüz ölçümlü 456 parsel sayılı taşınmaz ile aynı yer eski 455 parsel ( yeni 246 ada 1 parsel ) sayılı 1.677,20 m2 yüz ölçümlü taşınmazlar arasında 03.10.2021 tarihli fen bilirkişileri ...ve...tarafından hazırlanan krokide (A) harfi ile 3.895 parsel numarası ile gösterilen 973,93 m2 yüz ölçümlü yerin aynı yer 456 parsel yüz ölçümüne eklenmesi ile eski 455 ada ( yeni 246 ada 1 parsel ) sayılı taşınmazdaki mükerrer kaydın iptaline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ile davalılar ... vd. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yargılama sırasında davacılardan ...’ın öldüğünü, ancak mirasçıları tarafından davaya devam edilmediğini, davacı ... vekilinin yaptığı usuli işlemlerin vekalet ilişkisi sona erdiği için geçersiz olduğunu, Soma Tapulama Mahkemesinin 1977/40 E., 1980/30 K. sayılı kararının eldeki dava yönünden kesin hüküm oluşturduğunu, davacının, 455 parselin 2137 m2'lik tapusunun iptal edilerek Bergama Bölgesi Tapulama Müdürlüğü Komisyon kararındaki gibi 620 m2'ye düşürülmesini talep ettiğini, oysa Mahkemenin talepten fazlasına hükmettiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararındaki hususlara dikkat etmeden hüküm verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yargılama sırasında davalılar ..., ..., ... ve ...’nın öldüğünü, geriye tek mirasçıları ...’ın kaldığını, oysa karar başlığında ölen bu kişilerin adlarının bulunduğunu, davacılardan ...’ın yargılama sırasında öldüğünü, ancak geriye kalan mirasçılarının davaya dahil edilmeden yargılamaya devam edildiğini, davacı vekilinin de vekalet ilişkisi ölümle son bulduğundan davacının ölümünden sonra vekalet ilişkisine istinaden yapmış olduğu tüm işlemlerin geçersiz hale geldiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bozma ilamında belirtilen hususların araştırılmadığını, Mahkemece, Tapulama Mahkemesi kararının yok sayıldığını, dava konusu taşınmazın kadastrosunun 1972 yılında yapıldığını, ancak 8-9 yıl önce taşınmazın bulunduğu alandan yol geçtiğini, mahalli bilirkişilerin yaşları itibari ile kadastro çalışma dönemini bilmediklerini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, mükerrer oluşan kaydın iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Türk Medeni Kanunu'nun 705 inci maddesi,
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 55 inci ve 297 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 455 sayılı taşınmazın 22.08.1972 tarihinde yapılan genel arazi kadastrosu sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine istinaden 2.137 m² yüz ölçümlü olarak ... adına tespit edildiği, 456 sayılı taşınmazın ise aynı tarihte yapılan kadastro sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 1.675m2 yüz ölçümlü olarak ... adına tespit edildiği, bu tespitlerin 28.11.1975 - 29.12.1975 tarihleri arasında askı ilanlarının yapıldığı, 455 parselin tutanağının itiraz olmadığı yönündeki açıklama ile 30.12.1975 tarihinde kesinleştirildiği, ancak ... 'nun yasal süresi içinde 461 parsele itirazı, ...'ın ise 456 parseldeki yerim noksandır yönündeki itirazı üzerine Bergama Bölgesi Tapulama Komisyonunca 13.04.1977 tarihli108 sayılı karar ile 455 parselin yüz ölçümü ve malik bölümlerinin iptal edilerek 620 m² yüz ölçümlü olarak 1/2'şer pay itibariyle ... ve ... adlarına, 456 parselin yüz ölçümü bölümünün iptal edilerek 3.660 m" yüz ölçümlü olarak ... adına tespite karar verildiği, bu kararın ...'a 02.05.1977 tarihinde tebliğ edildiği, ...'in 20.05.1977 tarihinde ...'yu taraf göstererek 455 parsele ilişkin komisyon kararının iptali, kadastro tespitinde olduğu gibi adına tescile karar verilmesi istemiyle dava açtığı, Soma Tapulama Mahkemesinin 26.12.1980 tarihli ve 1977/40 - 1980/30 sayılı ilamı ile “30 günlük süre içinde 455 parsel hakkında komisyona itiraz edilmediğinden 455 sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 30.12.1975 tarihinde kesinleştiği ve tapuda infazının yapıldığı, komisyonun kesinleşen parselin malikini ve yüz ölçümünü değiştirme yetkisinin bulunmadığı“ gerekçesiyle Tapulama Komisyonunun anılan kararının iptaline ve 455 parselin ilk kadastro tespitinde olduğu gibi 2.137 m² yüz ölçümlü olarak ... adına tesciline karar verildiği, kararın kesinleştiği ve 455 parselin 2.137 m² yüz ölçümlü olarak irsen intikal yoluyla davalılar ... ve ortakları adlarına tescil edildiği, intikal işlemi ile taşınmazın tamamının davalı ... adına tescil edildiği, 456 sayılı taşınmazın ise 3.660m² yüz ölçümlü olarak satış ve hisse devri yoluyla davacılar adlarına tescil edildiği, yargılama sırasında 15.01.2021 tarihinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan yenileme kadastrosu sonucu 455 parsel sayılı taşınmazın 246 ada 1 parsel numarası ve 1.677,20 m2 yüz ölçümü ile davalı ... adına tescil edildiği, 20.04.2017 tarihli 2832 yevmiye nolu ifraz işlemi sonucu, 456 parsel sayılı taşınmazın 3895, 3896 ve 3897 parsel sayılı taşınmazlar olarak 1/2’şer paylarla davacılar İzzet ve Veli adına tescil edildiği, 3895 ve 3897 parsel sayılı taşınmazların halen 1/2’şer paylarla davacılar adına kayıtlı olduğu, 3896 parsel sayılı taşınmazın ise 24.04.2017 tarihli 2923 yevmiye nolu kamulaştırma işlemi ile Karayolları Genel Müdürlüğü adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
2. Hemen belirtmek gerekir ki; Daire ve Hukuk Genel Kurulu bozma ilamları doğrultusunda işlem yapılarak teknik bilirkişiler tarafından düzenlenen 20 .07.2012 havale tarihli krokili raporda (A) harfi ile işaretlenen 1.480 m2 yüz ölçümlü kesimin 455 ve 456 parsel sayılı taşınmazların geometrik çapı içinde kaldığı ve her iki parselin ortak alanı olduğu, (A) harfi ile işaretlenen bölümün kadastro tespit tarihinden önce davacıların babalarının zilyetliğinde olduğu, bu nedenle bu kısmın davacılara ait 456 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde olması gerektiği, ancak bu kısmın davalılar adına kayıtlı 455 parsel sınırları içerisinde kaldığı belirlenerek davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar vekillerinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Mahkemece, bozma ilamlarından sonra alınan 03.10.2021 tarihli fen bilirkişileri raporunda, 455 parsel sayılı 2137 m2 miktarlı taşınmazın 15.01.2021 tarihli 3402 sayılı Yasa'nın 22/A maddesi gereğince yenilemenin tescili işlemi ile 246 ada 1 parsel sayılı 1677,20 m2 miktarlı taşınmaz olarak tescil edildiği, Bergama Tapulama Komisyonunun vermiş olduğu 13.04.1977 tarih ve 108 nolu karara göre alanı 3660 m2 olarak belirlenen 456 parsel sayılı taşınmazda yapılan ifraz işlemi sonucu, 20.04.2014 tarih ve 2832 yevmiye nolu işlemle 3895, 3896 ve 3897 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, (A) harfi ile gösterilen 1480 m2 ‘lik alanın 15.01.2021 tarihli 3402 sayılı Yasa'nın 22/A maddesi gereğince oluşan 3895 parselin bulunduğu alana denk geldiği ve alanının 973,93 m2 olarak güncellendiği, 246 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ( eski 455 parsel) yüz ölçümünün 15.01.2021 tarihli 3402 sayılı Yasa'nın 22/A maddesi gereğince yapılan yenilemenin tescili işlemi ile 1.677,20 m2 olduğu, 456 parselin yüz ölçümünün ise 20.04.2014 tarihli, 2832 yevmiye nolu ifraz işlemi ile 3895, 3896 ve 3897 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu alan olduğu, 3896 parsel sayılı taşınmazın Karayolları tarafından kamulaştırma işleminin yapıldığı, 3897 parsel sayılı taşınmazın ise 15.01.2021 tarihli, 3402 sayılı Yasa'nın 22/A maddesi gereğince yenilemenin tescili ile 465,67 m2 yüz ölçümü olduğu, 455 parsel ile 456 parsel sayılı taşınmazlar arasında müşterek tescil olarak davaya konu olan kısmın krokide 3895 parsel numarası ile gösterilen yer olup yüz ölçümünün 973,93 m2 miktarında olduğu, sonuç olarak (A) harfi ile gösterilen ortak alanın ( krokide 3895 parsel) Tapulama Mahkemesinin de kararından anlaşılacağı gibi 455 parsele (yeni 246 ada 1) verildiği, yüzölçümünde yenilemenin tescili işlemi ile 1.677,20 m2 olarak tescil edildiği, 456 parselin yüz ölçümünde kamulaştırma işleminden sonra oluşan 3897 parselin alanı olan 465,67 m2 olması halinde müşterek tescilin ortadan kalkacağının belirtildiği görülmektedir.
Mahkemece, her ne kadar anılan bu rapor esas alınarak “dava konusu (A) harfi ile gösterilen kısmın, davacılara ait eski 456 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde olması gerektiği kabul edilerek davanın kısmen kabulü ile 465,67 m2 yüz ölüçümlü 456 parsel sayılı taşınmaz ile aynı yer eski 455 parsel, yeni 246 ada 1 parsel sayılı 1.677,20 m2 yüz ölçümlü taşınmazlar arasında 03.10.2021 tarihli fen bilirkişileri ...ve...tarafından hazırlanan krokide (A) harfi ile 3895 parsel numarası ile gösterilen 973,93 m2 yüz ölçümlü yerin aynı yer 456 parsel yüzölçümüne eklenmesine, eski 455 parsel, yeni 246 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki mükerrer kaydın iptaline “şeklinde hüküm tesis edilse de, bilirkişi raporunda da görüleceği üzere, dava konusu olup krokide (A) harfi ile gösterilen ortak alanın 3895 parsel sayılı taşınmaz olduğu, bu taşınmazın da zaten, 20.04.2017 tarihli, 2832 yevmiye nolu ifraz işlemi ile 1/2'şer paylarla davacılar ... ve ... adına kayıtlı olduğu, bu durumda yargılama sırasında yapılan işlemlerle mükerrer tescilin ortadan kalktığı, Mahkemece bu hususun gözardı edilerek zaten davacılar adına kayıtlı hale gelen 3895 parsel sayılı taşınmazın, kaydı kapatılan ve davacılar adına kayıtlı olan eski 456 parsel sayılı taşınmaza eklenmesi şeklinde hüküm tesisinin doğru olmadığı, bu durumda hükmün infaz kabiliyetinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Tüm bu nedenlerle mahkemece yargılama sırasında gerçekleşen işlemlerde mükerrer tescilin düzeldiği gözetilerek hüküm kurulması gerekirken, anılan hususların göz ardı edilmesi doğru değildir.
3. Kabule göre de; yargılama sırasında davacılardan ...’ın öldüğü, davacının ölümünden sonra yargılamaya devam edilebilmesi için ölen davacının mirasçılarının tespit edilerek tebligat yoluyla davadan haberdar edilmeleri, mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlaması, bunun mümkün olmaması hâlinde tüm mirasçılardan muvafakat alınması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkilinin sağlanması, sonrasında yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması gerekirken, Mahkemece anılan hususun göz ardı edilerek, belirtilen usuli işlemler yapılmadan yargılamaya devam edilmesi de isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekili ile davalı ... vekilinin değinilen yönden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davalı ...’a iadesine,
Temyiz eden davalı ... harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.01.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.