"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/836 E., 2023/176 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul Kısmen Ret
Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil, olmazsa tazminat davası sonunda Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar; davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 30047 ada 8 parsel sayılı taşınmazda 260/475 oranında paydaş iken diğer 215/460 oranında paydaş olan davalı ... tarafından 31.07.2000 tarihinde Ankara 15. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/813 Esasına kayıtlı izaleyi şuyu davası açıldığını, Mahkemenin 08.03.2002 tarih 2002/270 Karar sayılı kararı ile satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verildiğini ve kararın 05.06.2002 tarihinde kesinleştiğini, taşınmazın Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2002/101 D.İş sayılı dosyası üzerinden ihale ile paydaş davalıya 06.02.2003 tarihinde 26.750.000.000 TL (davacının hissesine düşen 14.772.955.000 TL) bedelle satışının yapıldığını ve 15.05.2003 tarihinde davalı adına tescil edildiğini, davacının da soy ismi "..." olduğu halde "..." şeklinde dava ve takip açılıp işlemlerin ilanen tebligat yolu ile tamamlandığını,Tapu Müdürlüğü'nün de yanlış kayıt yapıp bilgi verdiğini ileri sürerek dava konusu 8 nolu parseldeki 260/475 payın iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 125.000.000.000 TL zararın, haksız kazanımın gerçekleştiği 06.02.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, aşamada talebini bedele hasretmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... ...; tebligat hilesinin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı Hazine vekili ise Devletin bir kusurunun bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 12.09.2013 tarihli ve 2012/43 E., 2013/465 K. sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın tapu kaydında ... adına kayıtlı olmasına rağmen izalei şuyu dosyasında davacı ... ...'ın istemine ve dava dilekçesine uygun şekilde paydaşın yani davalının soyisminin ... şeklinde yazılarak izalei şuyu dosyasının yürütülmesine neden olunduğu, ayrıca dava sonunda verilen kararda ...'in soyisminin ... şeklinde yazılmış olmasına rağmen bu ilamın infazının tapu müdürlüğünce yapıldığı gerekçesiyle tazminat isteminin kısmen kabulü ile 83.743,50 TL'nin yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararının süresi içinde davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece; "...özellikle; tapu kütüğü ve tescil işlemine dayanak Keçiören Belediye Başkanlığının 29.12.1993 tarihli yazısı ile davacının soyadı nüfus kayıtlarına uygun "..." olarak yazılı iken tapu kaydına da anılan şekilde işlenmesi gerekirken "..." olarak işlendiği ve ortaklığın giderilmesi ve satış dosyasına da idare tarafından "...' olarak gönderilen tapu kayıtları ile işlem yapıldığı, bu durumda davacının zararının tapu dairesinde yapılan işlemden kaynaklandığı, olayda Devletin sorumluluğunu gerektiren illiyet bağının bulunduğu gözetilerek Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazine hakkında açılan davanın kabul edilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.... davalı ... yönünden, izaleyi şuyu ve satış dosyasında yapılan tebligat usulsüzlüklerini davalının bilip bilmediğinin araştırılmasında zorunluluk vardır. Ne var ki, Mahkemece değinilen hususta bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca; izaleyi şuyu dosyasının getirtilip incelenmesi, anılan dosyada davalı ... tarafından davacının soyadı "..." olarak bildirildiği taktirde davalı ...'in durumu bilen (kötüniyetli) kişi konumunda olduğu gözetilerek davalı ...'in de davalı Hazine ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulması, aksi halde davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi... çekişmeli taşınmazın ihale tarihinde boş arsa niteliğinde olduğundan tazminatın davacının arsa payı dikkate alınarak belirlenmesi gerekirken kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre davalı ...'e bırakılan 2, 5 ve 8 nolu bağımsız bölümler üzerinden davacının arsa payı oranında tazminat hesabı yapılarak buna hükmedilmesinin doğru olmadığı..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemenin 08.03.2016 tarihli ve 2014/E., 2016/111 K. sayılı kararı ile; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davalı ... ... bakımından davanın reddine, davalı Hazine yönünden ise davanın kısmen kabulü ile 83.743,50 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
Davalı Hazinenin temyizi üzerine Dairece bu kez; "...Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, bozma ilamının gereğinin yerine getirildiğini söyleyebilme olanağı yoktur... bozma ilamında dava konusu 30047 ada 8 parsel sayılı taşınmazın ihale tarihinde boş arsa niteliğinde olduğundan tazminatın davacının arsa payı dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğine değinilmiş, ancak Mahkemece bozmaya uyulmasına karşın bozma öncesi kararda olduğu gibi kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre çekişme konusu taşınmazda davalı ...'e bırakılan 2, 5 ve 8 nolu bağımsız bölümler üzerinden davacının arsa payına isabet eden bedele karar verilmiştir. Hâl böyle olunca, Mahkemece önceki bozma kararında değinilen husus çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, bozma gereği yerine getirilmeksizin yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuş olması doğru değildir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemenin 09.04.2019 tarihli ve 2018/723 E., 2019/168 K. sayılı kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulü ile 45.810,80 TL'nin 16.06.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline, sair taleplerin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin ve davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine Dairece bu kez; "...Hemen belirtmek gerekir ki, davalı Hazine’nin ( Tapu müdürlüğünün) yukarıda belirtildiği üzere Mahkemece yazılan müzekkereyi ve mahkeme kararını dikkate almayarak işlem yapmış olması nedeniyle belirlenecek tazminat bedelinden sorumlu olduğu hususunda tereddüt bulunmadığı gibi, diğer davalı ...’in 05.11.2014 tarihli duruşmadaki beyanı da dikkate alındığında davacının soyadının gerçekte “....” olduğunu bilmesine rağmen, komşusu olan ve dava konusu taşınmazda paydaş olarak yer alan davacının soyismini önceden açmış olduğu her iki davada da “.....” olarak belirtmesi nedeniyle iyiniyetli olmadığı da açıktır. Öte yandan, dava konusu taşınmazda davacının payı 260/475 olup yargılama aşamasında imar uygulaması ile 475 m2 lik taşınmazın 30 m2 sinin yola terk edildiği anlaşıldığına göre terk edilen bu kısımdan davacının payına isabet eden miktar nazara alınmadan, yola terk edilen kısmın tamamı davalının payından alınmış gibi hesap yapılması doğru olmadığı gibi, tarafların itirazlarına rağmen tek bilirkişiden ek raporlar alınmak suretiyle sonuca gidilmiş olması da doğru değildir. Hal böyle olunca, aralarında gayrimenkul değerlendirme uzmanı da bulunan üç kişilik bilirkişi heyeti ile mahallinde keşif yapılarak ve önceki bozma ilamları da nazara alınarak davacının arsa payının değerinin hesaplanması ve belirlenecek bedelin davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve noksan inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı ... yönünden davanın reddine, diğer davalı Hazine yönünden ise davanın kısmen kabulü ile 57.223,61 TL'nin dava tarihi olan 16.06.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma kararında yola terk edilen 30 m2 kısmın tazminat hesaplaması yapılırken dikkate alınması gerektiği belirtilmişse de yola terkin işleminin 07.04.2004 tarihinde yapıldığı, davacının hissesinin ise 06.02.2003 tarihinde yola terkten önce satıldığı, bu nedenle yola terk işleminin davacıyı bağlamaması gerektiğini, bilirkişi raporunda da bu hususun belirtildiğini, hesaplamanın yola terk edilen kısım düşülerek eksik m2 üzerinden yapıldığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Hazine'nin kusurlu ya da kusursuz sorumluluğuna gidilebilecek bir durumun mevcut olmadığını, Devlet'in sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, taşınmazdaki hisseleri ihale suretiyle satılan davacının ihalenin feshi davası açmayarak ağır kusurlu olduğunu, ayrıca izale-i şuyu dosyasının 3 yıl sürdüğünü, davacının kendisinin de soyadının ..... değil de .... olduğunu yargılama sırasında bildirmesi gerektiğini, davacının iddia ettiği zarar ile tapu sicil müdürlüğünce yapılan işlem arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını, dava konusu taşınmazın da bulunduğu paftanın uygulama niteliğini kaybettiğini, eksik inceleme sonucunda karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkin olup davacı vekili yargılama sırasında talebini tazminata hasretmiştir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde, hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
16.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.