Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6123 E. 2024/3803 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından hile yoluyla devralındığı iddia edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın gerçek satış bedeli ile tapuda gösterilen bedel arasında büyük bir fark olması, kira bedellerinin devredildiği iddia edilen tarihten sonra da davacıya ödenmeye devam etmesi ve davalının satış bedelini ödediğine dair herhangi bir belge sunamaması gibi hususlar, davacının hileye maruz kaldığı iddiasını destekler nitelikte bulunarak, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/663 E., 2023/1020 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/765 E., 2021/1272 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili Şirketin, ... Muratpaşa/Antalya adresinde faaliyet gösteren ... Hotel'in işleteni ve mülk sahibi olduğunu, Tatvan Ticaret Sicil Müdürlüğünden alınan onay ile ... olarak tür değiştirdiğini, Şirket yetkilisi ... ile davalı ...'in öz kardeş olduğunu, davalının ekonomik sıkıntı yaşadığını söyleyerek ve 2 yıl içinde iade edeceğini belirterek bankadan kredi kullanmak amacıyla taşınmazın kendi adına devrinin yapılmasını kardeşi ...'den talep ettiğini, ...'in satış iradesinin olmamasına rağmen ve hiçbir bedel almaksızın taşınmazın resmi devrini gerçekleştirdiğini, müvekkilinin maliki olduğu 3265 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümün 25.03.2016 tarihinde devir edildiğini, tapu satış senedinde bedeli 222.000 TL olarak yazılmış ise de taşınmazın gerçek değerinin çok fazla olduğunu ve devir karşılığında hiçbir bedel alınmadığını, devir tarihi itibarıyla taşınmazı ... ve Et Ürünleri Restoran Gıda Sanayi Tic. İhth. İhr. Ltd. Şti'nin kiracı sıfatıyla kullandığını, ancak devir alanın kiracıya 2 yıl süresince taşınmazı satın aldığını bildirmediği gibi kira bedeline ilişkin ödemelerin kendisine yapılması için hiçbir ihtarname göndermemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kira sözleşmesinin devam ettiğini ve kira bedellerinin müvekkiline ödendiğini, çok daha sonra davalı tarafından kira bedellerinin kendisine ödenmesi için ihtarname gönderildiğini, devir işlemlerinde kötü niyetli davranıldığını, hileli davranışlarla taşınmazın devrinin sağlandığını ileri sürerek hata, hile ve gabin nedeniyle dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı şirket adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davayı kabul etmediklerini, bedeli ödenerek tapuda devir ve tescil işleminin sağlandığını, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, yasal dayanaktan yoksun olduğunu, somut bir delile dayanmadığını, dava konusu taşınmazın bedelinin ödenmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığı gibi kötü niyetli olduğunu, Şirket yetkilisi ...'in Şirket adına kayıtlı taşınmazı bedeli karşılığında ve satış iradesi ile kendisine sattığını, satış işleminden bu yana ne sözlü ne de yazılı olarak kendisinden (davalıdan) herhangi bir talepte bulunmadığını, kira kontratı gereğince kira bedellerinin davacıya ödendiğini ve davacı tarafından da kendisine gönderildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.12.2021 tarihli ve 2018/765 Esas, 2021/1272 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanlarından; davalı ...'in bankadan kredi alabilmesini teminen kendisine dava konusu taşınmazın devredilmiş olduğu, devrin gerçek bir satış işlemi olmadığı, taşınmazı 2 yıl sonra iade edeceğine dair tanıklar huzurunda söz verdiği hatta yemin ettiği, davalının baştan beri yapılan işlemin gerçek bir satış işlemiymiş gibi taşınmazı sahiplenme amacında olduğu, kardeşi olan (davacı Şirket ortağı ve yetkilisi) ...'i bu şekilde aldatma yoluyla taşınmazı üzerine geçirmiş olduğu, ayrıca taşınmazın tapudaki satış bedelinin 220.000,00 TL olarak gösterilmesine karşılık bilirkişilere tespit ettirilen aynı tarihteki (satış tarihindeki) gerçek değerinin ise 1.300.000,00 TL olduğu, bu yönüyle de satışın gerçek bir satış işlemi olmadığının açık olduğu, satış bedelinin davacı Şirket hesabına veya ...'e ödendiğine dair iddia dışında davalı tarafça hiçbir yazılı ödeme belgesi sunulamadığı, dava konusu taşınmazın kira bedellerinin yalnızca davacı Şirkete veya Şirket yetkililerine ödenmiş olduğu, bunun yanında davacının dava konusu taşınmazı davalıya gerçek anlamda satması için hiçbir makul ve ekonomik sebebin bulunmadığı, davacının böyle bir satışa ihtiyacının da bulunmadığı, satış sırasındaki tapu harçları ve vergilerin dahi davacı Şirket sahibi ... tarafından ödenmiş olduğu anlaşıldığından davacı tarafın hileye düşürülmüş olduğu sonucuna varılarak hile hukuksal nedenine dayalı olarak davalı adına olan tapunun iptali ve davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, Yerel Mahkemenin davacı tanığı olarak dinlenen ... ve ...'ın beyanlarını esas alarak hak düşücü sürenin geçmediği yönünde karar vermesinin yasaya aykırı olduğunu, ... isimli tanığın beyanları gerçeği yansıtmadığı gibi, davacı tarafından yönlendirildiğini, dükkanın konumu, merkeze yakınlığı, emsal iş yerleri dikkate alındığında kiranın 4.000 TL. olmasının mümkün olmadığını, müvekkili ile ... ve ...’in kardeş olduğunu, aralarında güven ilişkisi söz konusu olup aynı zamanda bir çok ticari faaliyetlerinin ortak olduğunu, bu sebeple kira tahsilatının kardeşi tarafından yapılmasında bir sakınca görmediğini, kira bedelinin gerçekte 11.000 TL. olduğunun öğrenilmesi üzerine taraflar arasında husumet başladığını, müvekkilinin, kiracıya ihtarname çekerek kiranın doğrudan kendisine ödenmesini talep ettiğini, davacı tarafın, iddia etmiş olduğu hususları ispat yükü altında olup dava dilekçesinde delil olarak sunulan bilgi ve belgelerin hiçbirinin usul ve esas kuralları çerçevesinde iddia edilen vakıayı ispata elverişli araçlar olmadığını, davacı Şirket ve yetkilisi ...’in uzun yıllardan beri Otel işletmeciliği, inşaat yapım ve taahhüt işleri ile iştigal ettiğini, basiretli bir tacir olup üniversite mezunu olduğunu, hataya, hileye uğradığını ve kandırıldığını beyan etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, hata, hile ve gabinin yasal şartları oluşmadığını, Mahkemece bu hususlarda bir araştırma yapılmadığı gibi yanılgılı düşünülerek salt davacının tanıkları ile tapuda gösterilen satış bedeli ile hükme elverişli olmayan bilirkişi raporundaki satış tarihindeki oransızlık üzerinde durularak davanın kabulüne karar verildiğini, davacının, taşınmazı davalıya bedeli karşılığında sattığını ve bu hususta tapuda akit tablosunda bedel karşılığında taşınmazı sattığını kabul ettiğini, taşınmazın kira bedellerinin kira kontratı gereği davacı yana ödendiğini, davacı yanın da kira bedelinin bir kısmını müvekkiline gönderdiğini, davalı müvekkilinin dava konusu taşınmazı maddi ihtiyaçları sebebi ve kredi çekmek amacı ile satın almadığını, kabul manasına gelmemek kaydıyla, kredi çekmek amacı olsa idi taşınmazın devri şartına gerek olmadığını, amacın kredi çekmek olsa bile devir olmadan da davacı Şirketin muvafakati ile rahatlıkla kredi çekilebileceğini, bu durumun bile davacı yanın gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun açık olduğunu, dava dosyasına sundukları malvarlığı bilgisinde de müvekkilinin kredi ihtiyacının bulunmadığını, müvekkilinin paraya ihtiyacı olmadığı gibi krediye de ihtiyacının olmadığını, dava konusu taşınmazın tapu kaydında 26.08.2016 tarihli, Alternatif Bank lehine 3.000.000 TL ipotek verildiği, ipotek borçlusunun ... Grup Restorasyon Yapı Enerji Tic. Ltd. Şti. ve ... göründüğünü, bahsi geçen krediden dolayı müvekkilinin nam ve hesabına geçen tek kuruş bedel olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 12.09.2023 tarihli ve 2022/663 Esas, 2023/1020 Karar sayılı kararıyla; dosya içeriğine, toplanan delillere, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının, kardeşi olan (davacı Şirket ortağı ve yetkilisi) ...'i aldatma yoluyla taşınmazı üzerine geçirmiş olduğu yönündeki iddianın tanık beyanları ile desteklendiği, satış bedelinin davacı Şirket hesabına veya ...'e ödendiğine dair iddia dışında davalı tarafça hiçbir yazılı ödeme belgesi sunulamadığı, dava konusu taşınmazın kira bedellerinin yalnızca davacı Şirkete veya Şirket yetkililerine ödenmiş olduğu, bunun yanında davacının dava konusu taşınmazı davalıya gerçek anlamda satması için hiçbir makul ve ekonomik sebebin bulunmadığı, davacının böyle bir satışa ihtiyacının da bulunmadığı, satış sırasındaki tapu harçları ve vergilerin dahi davacı Şirket sahibi ... tarafından ödenmiş olduğu anlaşıldığından davacı tarafın hileye düşürülmüş olduğu sonucuna varılarak hile hukuksal nedenine dayalı olarak davalı adına olan tapunun iptali ve davacı adına tesciline dair İlk Derece Mahkemesine ait kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip davacının dava dilekçesinde dava konusu taşınmazı müvekkiline kredi çekebilmesi için ve kredi çekildikten sonra iade edilmek üzere devrettiğini, taşınmazı devrederken kendisine iade edileceği inancıyla devri gerçekleştirdiğini, buna rağmen taşınmazın kendisine iade edilmediğini iddia ettiğini, bu haliyle inançlı işleme dayanıldığını, ancak Mahkemece davanın aldatma hukuksal sebebine dayalı olarak nitelendirildiğini, inançlı işleme ilişkin iddianın ancak yazılı delille ispatlanabileceğini, iddiaya konu vakıaların somut olayda gerçekleşmediğini, müvekkilinin ekonomik olarak zor durumda bulunmadığını, davacının müvekkiline taşınmazı kredi teminatı ihtiyacı için devretmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 36 ncı ve 39 uncu; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1023 üncü ve 1024 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacı Şirketin kayden maliki olduğu dava konusu 3265 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu, asma katlı depolu mağaza vasıflı bağımsız bölümün, davacı Şirket adına Şirketi temsilen ... tarafından 25.03.2016 tarihli satış işlemi ile 222.000 TL bedelle davalı ...'e temlik edildiği, davacının taşınmazın değerinin gerçekte çok daha fazla olduğunu, davalının hileli hareketleri sonucu Şirketin temsilcisi olan kardeşi ...'i kandırdığını ve dava konusu taşınmazın kendisine devrini sağladığını, devir tarihi itibarıyla çekişmeli taşınmazın kiraya verilmiş olduğunu ve kira bedellerinin davacı Şirkete ödenmeye devam ettiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemli eldeki davayı açtığı, mahallinde yapılan keşif neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın satış tarihindeki gerçek değerinin 1.300.000,00 TL olarak tespit edildiği anlaşılmaktadır.

2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen kararın, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu, özellikle temyiz dilekçesinde davanın inançlı işlem hukuki nedenine dayalı olduğu, bu yönde yazılı bir delilin bulunmadığı belirtilmiş ise de istinaf incelemesinde ileri sürülmeyen hususların temyiz incelemesine getirilemeyeceği anlaşılmakla; davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 116.615,59 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.05.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.