"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/149 E., 2021/228 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı ... vekili, davalı Hazine vekili, dahili davalı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I .DAVA
Davacı vekili; kadastro çalışmalarında yol olarak bırakılan alanın kendisine ait 120 ada 30 parsel sayılı taşınmazın içerisinde kaldığını ileri sürerek nizalı alanın kendi adına kayıtlı 120 ada 30 parsele ilave edilmesini veya ayrı parsel numarası ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili; davacı tarafın dayandığı eski tapu kaydının dava edilen yeri kapsamadığını ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... vekili; davanın süresinde açılmadığını, nizalı alanın kadim yol olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Feri Müdahil ... vekili; nizalı yoldan kendi taşınmazlarına yol açtığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Diğer Feri Müdahiller özetle; davanın sonucunun kendilerini etkileyeceğini, davaya davalılar yanında müdahil olarak katılmak istediklerini belirtmişlerdir.
III. YARGILAMA SAFAHATİ VE MAHKEME KARARI
1- Maçka Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12.05.2015 tarihli ve 2012/115 Esas 2015/165 sayılı kararıyla davanın kabulüne, bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 121,75 m2lik alanın davacı adına tesciline karar verilmiştir. Karar davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2-Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 14.03.2019 tarihli ve 2016/6266 Esas 2019/1751 Karar sayılı ilamıyla; 6360 sayılı Yasa'ya göre ...'nın davaya dahil edilmesi gerektiği; kabule göre davanın tescil davası olması nedeniyle davalılar Hazine ve Belediye Tüzel Kişiliğinin yasal hasım konumunda olduğu, bu sebeple vekalet ücreti de dahil hiçbir yargılama giderinden sorumlu olmayacakları dikkate alınmadan davalılar aleyhine yargılama giderine hükmedildiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3-İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafın zilyetlik hukuksal nedenine dayanmadığı, tapu kaydına dayanması sebebiyle davalı tarafça yapılan makul süre savunmasına itibar edilmediği, davacıya ait olan 120 ada 30 parsel sayılı taşınmazın dayanağı olan 12.05.1966 tarih 36 sıra sayılı tapu kaydının mahalinde uygulandığı, tapu kaydının dava konusu yeri kapsadığının bilirkişi raporu ile anlaşıldığı, dinlenen yerel bilirkişi beyanlarının nizalı alanın umumi yol olmadığı yönünde bulunduğu, kadastro tespitinde davacı tarafından umuma bırakıldığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 121,75 m² lik alanın davacı adına tapu kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili, davalı Hazine vekili, feri müdahil ... temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının iddiasının zamanaşımına uğradığını, hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, yargılama gideri ve vekalet ücreti konularında hatalı karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadastronun kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar makul sürenin geçirildiğini, aksi kanaatte olunması halinde ise nizalı yerin yol olarak kullanımı ve davacının öncesinde verdiği muvaffakatin gözönüne alınması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Feri müdahil ... temyiz dilekçesinde özetle; toplanan delillerin ve dinlenen tanıkların yargılamayı aydınlatacak nitelikte olmadığını, mağdur edildiğini, dava konusu yoldan başka diğer parsellere ulaşacak araç yolunun bulunmadığını, 2007 yılında yapılan kadastro çalışmalarında davacının onayıyla nizalı yerin yol olarak bırakıldığını, 5 yıl boyunca davacının itirazının olmadığını ve sonrasında yaşanan ihtilaf neticesinde iş bu davanın açıldığını, bilirkişi raporunun hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci maddesi.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 inci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı ... vekili, davalı Hazine vekili, feri müdahil ... tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili ve fer'i müdahil ...'ın yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin j bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
18.12.2023 gününde oy birliği ile karar verildi.