"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2453 E., 2023/1515 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/485 E., 2021/277 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle duruşma isteğinin değerden reddine karar verilip; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava dışı ... ile 14.04.2004 tarihinde evlendiklerini, eşinin davalılardan ...'ın kızı olduğunu, dava konusu 944 ada 244 parsel sayılı taşınmazdaki 15 numaralı bağımsız bölüme karşılık 40/956 paylı taşınmazın bedelinin davacı tarafından ödenmesine rağmen o anda eşinin gönlünün hoş olması açısından taşınmazın satışının muvazaalı olarak ... adına yapıldığını, ...'in bu satış işleminde vekil olduğunu, daha sonra dava dışı eşi tarafından aldatıldığını öğrendiğini ve Bakırköy 6. Aile Mahkemesinin 2013/1000 esas sayılı dava dosyası üzerinden zina nedenine dayalı boşanma davası açıldığını ve davanın derdest olduğunu, davalılardan ...'in taşınmazı diğer kızı...'in eşi olan diğer davalı ...'e muvazaalı olarak devrettiğini, 2 adet muvazaalı işlem olduğunu, 21.06.2012 tarihli ilk muvazaalı işlemin bedeli davacı tarafından ödenmesine rağmen taşınmazın davalı ... adına yapılmasıyla gerçekleştiğini, ikinci satışın da davalılar arasında gerçekleştiğini, Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/297 esas sayılı dosyasında açılan dava ile 6. Aile Mahkemesindeki vekilin aynı kişiler olduğunu, bunun da danışıklı ilişkiyi gösterdiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar; davacı ile dava dışı ...'in 2004 yılında evlenip dava konusu taşınmazı evlilik birliği içinde 2005 yılında satın aldıklarını ve taşınmazın davacı adına tescil edildiğini, yine aynı dönemde karı-kocanın birlikte edindikleri kazançla 2008 yılında Marmariste bir taşınmaz daha alıp o taşınmazı da dava dışı ... adına tescil ettirdiklerini, davacının 2007 yılında hapse girdiğini, iki yılı aşkın süre ile davalı ...'in kızı olan ...'in, eşi davacının işini tek başına idare etmek zorunda kaldığını, bu sebeple davalı ... ile eşinin Tekirdağdan kalkıp kızlarının yanına geldiklerini ve hem kızlarına hem de davacı olan damatlarının işine sahip çıktıklarını, davacının hapisten çıktıktan sonra eşinin ailesinin maddi-manevi desteği ve işine sahip çıkmaları gibi nedenlerle kendisini borçlu hissetmesi nedeni ile dava konusu taşınmazı devrettiğini, hatta davacının cezaevindeyken evine, işine ve ailesine sahip çıktığı için minnettar olduğundan bu taşınmazı bağışladığını ifade ettiğini, ayrıca davacının davalıya bağışlama yaptığını Bakırköy 6. Aile Mahkemesinin 2017/519 E. sayılı dosyasında da açıkça ifade ettiğini, taşınmazı bu şekilde devralan davalı ... tarafından daha sonra yaşanan ekonomik sıkıntılardan dolayı da ... tarafından diğer davalı ...'e taşınmazın satıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.06.2021 tarihli ve 2017/485 Esas, 2021/277 Karar sayılı kararıyla; yapılan değerlendirmede dava dışı ... ile evli iken davaya konu taşınmazın davacının ilk eşinden olan çocuklarına kalmaması açısından eşinin annesi olan davalılardan ...'in üzerine devredildiği, ... tarafından da diğer davalıya devredildiği, davacı ile davalılardan ... arasındaki ilişkinin inançlı bir işlem olduğu, inanç sözleşmesinin taraflar kayınvalide, damat ilişkisi içinde olsalar da yazılı belgeler ile ispat edilmesi gerektiği, taşınmazın satışı esnasında söz konusu inançlı sözleşmenin yapıldığına dair dosyaya bir veri sunulmadığı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince davacı tarafın ilk dava dilekçesinde yemin deliline müracaat ettiği anlaşılmakla yemin teklifinde bulunup bulunmayacağı konusunda beyanda bulunulması istenilmiş ise de herhangi bir yemin teklifinde bulunulmayacağının ifade edildiği, bilirkişi raporundaki değerler ile tapudaki değerlerin farklı tutarlarının zaten davanın ispatına yeterli olduğunu, ayrıca tapuda yapılan işlemin tapuda gözüktüğü gibi olmadığını ortaya koyan sözlerin mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğunun ifade edildiği, ancak 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı YİBK kararı dikkate alındığında inançlı sözleşmenin ancak yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiği anlaşılmakla böyle bir ispatın gerçekleşmediği gözetilerek davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin "inançlı işlem" olarak saptanması halinde, taşınmazın "inanan"a iadesinin gerektiğini, Yerel Mahkeme gerekçesine göre, "Yazılı belgeler ile ispat" inanç ilişkisini ispat için gerekmekte iken, diğer yandan ilişkinin inanç ilişkisi olduğunun mevcut dosya kapsamına göre saptandığını, ...' in, kendisine boşanma davası açılması üzerine mal kaçırmak gayesiyle annesinin üzerine devir ettirdiği taşınmazı apar topar kardeşi ile evli ...' in üzerine devretmek suretiyle tasarruf zincirini muvazaalı olarak genişletmek yoluna gittiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 10.10.2023 tarihli ve 2021/2453 Esas, 2023/1515 Karar sayılı kararıyla; somut olayda davacının dava dışı ... ile evli iken davaya konu taşınmazın davacının ilk eşinden olan çocuklarına kalmaması açısından eşinin annesi olan davalılardan ...'in üzerine devredildiği, ... tarafından da diğer davalıya devredildiği, davacı ile davalılardan ... arasındaki ilişkinin inançlı bir işlem olduğu, inanç sözleşmesinin taraflar kayınvalide - damat ilişkisi içinde olsalar da yazılı belgeler ile ispat edilmesi gerektiği, taşınmazın satışı esnasında söz konusu inançlı sözleşmenin yapıldığına dair dosyaya bir veri sunulmadığı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince davacı tarafa ilk dava dilekçesinde yemin deliline müracaat ettiği anlaşılmakla yemin teklifinde bulunup bulunmayacağı konusunda beyanda bulunulması istenilmiş ise de herhangi bir yemin teklifinde bulunulmayacağının ifade edildiği, 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı YİBK kararı dikkate alındığında inançlı sözleşmenin ancak yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiği anlaşılmakla böyle bir ispatın gerçekleşmediği gözetilerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1).b.1 maddesi gereğince incelenen Mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarını yineleyip verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 944 ada 244 parsel sayılı taşınmazdaki 15 nolu bağımsız bölüm davacı ... adına kayıtlı iken 24.06.2010 tarihli satış işlemi ile davalı ...'a, onun tarafından da 13.01.2014 tarihinde satış yolu ile diğer davalı ...'e temlik edildiği anlaşılmaktadır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 175,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.