Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6211 E. 2024/457 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davaya konu taşınmazların kadastro öncesi mera vasfında olup olmadığı ve davacının aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen, taşınmazların niteliği, zilyetliğin biçimi ve süresi hususunda yeterli araştırma yapılmadığı, bozma kararında belirtilen hususların yerine getirilmediği ve eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/93 E., 2021/7 K.

DAVA TARİHİ : ...

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; ... Köyü çalışma alanında bulunan 129 ada 9, 12 ve 13 parsel sayılı taşınmazların davalı adına tespit edildiğini, söz konusu taşınmazların kadimden bu yana tarım ve hayvancılıkla uğraşan köylülerin tasarrufunda bulunduğunu, davalının köyde yaşamaya başladığı sürenin zilyetlikle iktisaba imkan vermediğini, davalının köye kadastro çalışmaları akabinde yerleştiğini, bu nedenle yapılan kadastro tespitinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davaya konu taşınmazların tapularının iptali ile Köy Tüzel Kişiliği adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı asıl cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların kadimden bu yana kendisinin tasarrufunda bulunduğunu, 129 ada 12 ve 13 parsel sayılı taşınmazların Cilt: 2, Sayfa: 5, Sıra: 139 numaralı, 129 ada 9 parsel sayılı taşınmazın ise Cilt: 2, Sayfa: 9, Sıra: 159 numaralı tapu kaydı ile mirasbırakanı ... adına kayıtlı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin 02.12.2015 tarih, 2014/93 Esas ve 2015/130 Karar sayılı kararı ile; davaya konu taşınmazlarda davacı köyün kadimden bu yana hayvan otlatmak suretiyle tasarrufta bulunduğu, mahkeme gözlemi ve arazilere ait fotoğraflardan, bitki örtüsü ve arazi yapısı itibarı ile taşınmazların mera vasfı özelliği taşıdığı ve taşınmazların davalı tarafça sunulan tapu kayıtları kapsamında kaldığının tespit edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne, davaya konu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mera vasfı ile mahsus sicile kaydına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı asıl temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.10.2018 tarih, 2016/3207 Esas ve 2018/6108 Karar sayılı ilamı ile; "Davalı tarafça dayanılan tapu kaydının dava konusu taşınmaza aidiyeti bilinemediğine ve davalı taraf başkaca tanık dinletmeyeceğini belirttiğine göre Mahkemece tapu kaydına değer verilmemesinde isabetsizlik yok ise de taşınmazın niteliği ve zilyetlik yönünden yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, taşınmazların niteliği ile ilgili olarak usulüne uygun mer’a araştırması yapılmadığı gibi taşınmazın niteliğini ve kullanım süresini en iyi belirleme yöntemi olan hava fotoğraflarından yararlanılmamış, ziraatçı bilirkişinin taşınmazların niteliğini ve komşu mera parseli ile arasında ayırıcı unsurlar bulunup bulunmadığını ortaya koymayan raporuyla yetinilmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taşınmazların öncesinin mera olup olmadığına dair dinlenen mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişi beyanlarından delil elde edilemediği, ziraat bilirkişi kurulu raporu ile 129 ada 9 parselin halihazırdaki konumu ile mera vasfını taşıdığının tespit edildiği, 9 parselin mera parseli olduğu, 12 ve 13 nolu parsellerin 1994 tarihli hava fotoğraflarından bu yılda imar-ihyasının olmadığının tespit edildiği ancak kadastro tespiti öncesi mera olduğuna dair delil elde edilemediği, bu hali ile bu parsellerin köye ait tarla olmadığı da anlaşıldığından Köy Tüzel Kişiliğinin zilyetlik koşullarının davalı lehine gerçekleşmediği iddiasına dayanarak dava açma yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 129 ada 9 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 3402 sayılı Kanun'un 16/B maddesi uyarınca mera vasfı ile mahsus sicile kaydına, 129 ada 12 ve 13 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davanın HMK'nın 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan (aktif husumet yokluğundan) reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davanın kısmen reddedilmesinin hatalı olduğunu, davaya konu taşınmazların davalının dayandığı tapu kayıtları kapsamında olmadığının anlaşıldığını, davaya konu 12 ve 13 parsel sayılı taşınmazların da öncesinin haycan otlatılan mera olduğunun sabit olduğunu, meraların intifa hakkının köye ait olduğunu bu nedenle davaya konu tüm taşınmazların tapusunun iptali ile mera olarak köy adına tescilinin gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde; 9 parsel sayılı taşınmazın şahıs parselleriyle çevrili olup bu araziler arasında 10 dönüm yüzölçümünde mera olmasının olağan olmadığını, taşınmaz üzerinde mera bitkilerinin bulunmadığını, yaşanan terör olayları nedeniyle ekilemediğini, zirai bilirkişi raporundaki tespitlerin hatalı olduğunu, hava fotoğraflarında da komşu parsellere benzediğini, eski tapu kayıtlarının kadastro sırasında uygulanmadığını, keşifte dinlenen yerel bilirkişinin taşınmazların kendisine emanet edilen şahıs arazileri olduğunu bildirdiğini, davacı tarafın bozma öncesi beyanlarında da 9 parsel sayılı taşınmazın mera olmadığını ısrarla belirttiğini, taşınmazın mera olduğuna karar verilmesi halinde nispi değil maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14, 16 ve 17 nci maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dosyanın incelenmesinden; davaya konu taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla vasfıyla davalı adına tespit edildiği, kadastro tespitinin 15.10.2009 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın taşınmazların Köy Tüzel Kişiliğine ait olduğu iddiasıyla 25.08.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece 9 parsel sayılı taşınmazın mera olduğu gerekçesiyle davanın bu taşınmaz yönünden reddine, 12 ve 13 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davanın aktif husumet nedeniyle reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve incelemenin bozma ilamına uygun olduğu ve hüküm kurmak için elverişli olduğu söylenemez.

2. Bilindiği üzere; Mahkemece bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin eksiksiz yerine getirilmesi zorunludur. Hükmüne uyulan ve yukarıda özetlenen bozma ilamında, taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin biçimi ve süresi ile taşınmazların niteliği yönünden araştırma yapılması, komşu parsel tutanaklarının getirtilerek incelenmesi, taşınmazların komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı olarak incelenmesi, varsa hangi ayırıcı unsurların bulunduğunun belirlenmesi, taşınmaza ait hava fotoğrafları ve haritalar üzerinde jeodezi ve fotogrametri mühendisi tarafından taşınmazın önceki yıllardaki niteliğinin komşularına kıyasla inceleme yaptırılması, yerel bilirkişi beyanları arasında meydana gelecek çelişkilerin giderilmesi gereğine değinilmiş olduğu halde Mahkemece, taşınmazların bulunduğu bölgede yapılan toprak tevzi çalışmalarına ait belgeler getirtilerek komşu taşınmazların dayanakları ve davaya konu taşınmazların ne şekilde gösterildiği denetlenmemiş, usulüne uygun mera araştırması yapılmamış, taşınmazların keşif tarihindeki ve geçmişteki niteliklerinin komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı olarak incelenmediği, soyut tespitler içeren ve taşınmazlar arasında bulunduğu belirtilen ayırıcı unsurları göstermeyen bilirkişi raporlarına itibar edilmiş, yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişkiler yüzleştirme yapılarak giderilmemiştir. Bu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması isabetsizdir.

3. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle ilgili çalışma alanında yapılan toprak tevzi çalışmalarına ait tüm bilgi ve belgeler (belirtme tutanakları, tablendikatif, dayanak tapu kayıtları) ile davaya konu taşınmaza komşu tüm taşınmazların kadastro tespit tutanakları ile dayanak kayıtları getirtilerek dosya tekemmül ettirilmeli, taşınmazların bulunduğu köy ile komşu köylerden yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, üç kişilik uzman ziraat mühendisi bilirkişi heyeti, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve teknik bilirkişisi hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı; keşifte yerel bilirkişiler yardımı ve teknik bilirkişi eli ile belirtmelik tutanağı, varsa tevzi haritası ve mera tahsis haritası ile kadastro paftası çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, dava konusu taşınmazların 4753 sayılı Yasa ile yapılan çalışmalardaki konumu kesin olarak belirlenmeli, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmaz bölümünün öncesinin ne olduğu, komşu taşınmazların dayanak kayıtlarında ne olarak geçtiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, kamu orta malı niteliğinde mera olup olmadığı, taşınmazları çevrelerinde bulunan diğer ham toprak, arsa, tarla vasıflı taşınmazlardan ayıran doğal veya yapay unsurların bulunup bulunmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli; ziraatçi bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmaz bölümünün niteliğiyle ilgili önceki tarihli ziraat bilirkişi raporunu da irdeler mahiyette ve taşınmazın diğer bölümleri ve komşu mera parselleriyle karşılaştırmalı biçimde, toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden mera vasfında olup olmadığını, mera parsellerinden nasıl ayrıldığını, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı, taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisinden belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılmak sureti ile çekişme konusu taşınmazların hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilmeli ve önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığının, imar-ihyaya muhtaç olup olmadığının, imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise imar-ihyasına ne zaman başlanıldığının ve hangi tarihte tamamlandığının belirlenmesine çalışılmalı; teknik bilirkişiye keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, taşınmazlar üzerindeki ayırıcı unsurları gösterir ve komşu taşınmazların dayanaklarını uygular şekilde ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmelidir. Toplanan tüm deliller sonucunda taşınmazların evveliyatının kadim mera olup olmadığı mera olmadığının anlaşılması halinde ise köylünün ortak kullanımında olup olmadığı belirlenmeli, bu taşınmazların köylünün ortak kullanımındaki hizmet mallarından olduğunun anlaşılması halinde ise davacı Köy Tüzel Kişiliğinin aktif husumet ehliyetinin bulunduğu gözetilerek karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

18.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.