"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3033 E., 2023/1549 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kandıra 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/18 E., 2018/345 K.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; mirasbırakanları....'in 03.06.1992 tarihinde toplam 22 parça taşınmazını ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile kızı olan .......'a temlik ettiğini, ...'ın ölümü ile taşınmazların davalıya intikal ettiğini, temlikin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı; annesi ... ....'ın akdin gereği olarak mirasbırakana baktığını, murisin davacılardan ....'ye temlik ettiği dava dışı taşınmazlar için ölünceye kadar bakma akdinin yerine getirilmediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil davası açtığını, davanın kabul edildiğini, temlikin mal kaçırmak amaçlı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 29.03.2018 tarihli ve 2017/18 Esas, 2018/345 Karar sayılı kararı ile; iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 29.03.2018 tarihli kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 12.03.2019 tarihli ve 2018/2191 Esas, 2019/386 Karar sayılı kararıyla; temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm ortadan kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 12.03.2019 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 16.03.2021 tarihli ve 2019/2172 Esas, 2021/1471 Karar sayılı kararıyla; davalı tarafın 23.11.2017 havale tarihli dilekçe ile bildirdiği tanıkların dinlenilmediği, eksik inceleme yapıldığı ve dava konusu 2141 (149 ada 122 parsel) ve 2209 (145 ada 121 parsel) parsel sayılı taşınmazlar yönünden olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin 24.02.2022 tarihli ve 2021/1042 Esas, 2022/319 Karar sayılı kararı ile; temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davalı adına kayıtlı olmadığı anlaşılan 149 ada 41 ve 149 ada 122 parsel sayılı taşınmazlar haricindeki dava konusu 140 ada 12, 18, 21, 159, 141 ada 39, 53, 68,70, 145 ada 36, 39, 41, 115, 161, 181, 182, 149 ada 189, 150 ada 37, 55, 83,174 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairenin 13.09.2022 tarihli ve 2022/2481 Esas, 2022/5684 Karar sayılı kararı ile; mirasbırakanın terekesinde bulunan 23 parça taşınmazın temlik tarihindeki değerlerinin saptanarak temliklerin makul karşılanabilecek sınırda kalıp kalmadığının belirlenmesi, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek mirasbırakanın kastının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği ve davalı adına kayıtlı olmayan dava konusu 149 ada 122 (2141) ve 149 ada 41 (2209) parsel sayılı taşınmazlar yönünden HMK’nın 297/2 hükmüne aykırı şekilde olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmadığı gerekçeleriyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; bilirkişinin raporunda dava dışı 23 parça taşınmazın devir tarihi itibariyle değerinin 806,151 TL olarak tespit edildiği, devir tarihi itibariyle dava konusu taşınmazların değerinin ise 123,59 TL olduğu, murisin devrettiği taşınmazların değerinin tüm mal varlığına oranla makul sınırı içerisinde kaldığı, murisin mal kaçırma kastının olmadığı, önce iptale karar verilen sözleşme ile kendisine bakım sağlamayı amaçladığı, edimler yerine gelmeyince davaya konu sözleşmeyi yaptığı ve amacının bakım ediminin sağlanması olduğu, taşınmazların davalıya bakım edimi karşılığında devredildiği, 149 ada 122 (2141) ve 149 ada 41 (2209) sayılı taşınmazlar yönünden ise taşınmazların dava tarihinde davalı adına kayıtlı olmadığı, davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle:
a. Eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verildiğini,
b. Son bilirkişi raporunda hesaplama yönteminin hatalı olduğunu, dava tarihinin 2023 yılı olarak alındığını ve gelir metodunda farklı ürünlerin esas alındığını, bunun da 1992 yılındaki değerlerinin daha fazla hesaplanmasına sebep olduğunu,
c. Davalıya devredilen taşınmazın yüz ölçümünün kalan taşınmazlardan fazla olduğunu,
d. Murisin bakıma muhtaç olmadığını, mal varlığının tamamına yakının devrettiğini, ...’in 15-20 km uzaktaki köyde yaşadığını, davalıya sürekli bakmasının mümkün olmadığını, ölümüne yakın zamana kadar murisin tek başına yaşadığını,
e. ...’in ahlaki yükümlülüğünü aşar şekilde bakımda bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Dosya içeriğinden; 912 doğumlu mirasbırakanın 01.03.2002 tarihinde öldüğü, geride davacı kızı ..... davacı torunları...,.... ve .... ile 2011 yılında ölen kızı ...’ten olma davalı torunu ... ile dava dışı torunları ...,...,...,..ve ....’in mirasçı olarak kaldığı, mirasbırakanın dava konusu 22 parça taşınmazını 03.06.1992 tarihinde kızı ...'a ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiği, çekişmeli taşınmazlardan 2141 (yeni 149 ada 122) ve 2209 (yeni 149 ada 41) parsel sayılı taşınmazların 25.07.2007 tarihinde dava dışı 3. kişiye devredildiği, 2141 ve 2209 parsel sayılı taşınmazlar dışındaki diğer 20 parça taşınmazın ...'ın oğlu davalı ... adına 31.10.2011 tarihinde intikal ettiği, 2015 yılında 3402 sayılı Kanun'un 22/A maddesi uygulaması sonucu taşınmazların yeni parsel numaraları aldığı, dava konusu 22 parça taşınmaz haricinde mirasbırakanın adına kayıtlı dava dışı 23 parça taşınmazını ise 20.10.1992 tarihinde davacılardan kızı ...'a ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiği, murisin sonrasında Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/144 Esas ve 2001/333 Karar sayılı dosyasında sözleşmeye aykırılık nedenine dayalı olarak açtığı tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar verildiği ve kararın 25.11.2001 tarihinde kesinleşerek 23 parça taşınmazın mirasbırakan adına hükmen tescil edildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere; bozmaya uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğacağından Mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır.
Ne var ki; Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, hükmüne uyulan bozma kararında mirasbırakanın terekesinde bulunan 23 parça taşınmazın temlik tarihindeki değerlerinin saptanarak temliklerin makul karşılanabilecek sınırda kalıp kalmadığının belirlenmesi, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek mirasbırakanın kastının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği, bozma ilamı uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince temlik dışı taşınmazların değerlerinin tespiti için rapor aldırıldığı, anılan raporda murisin terekesindeki 23 parça taşınmazın gelir metoduna göre 2023 yılı verileri kullanılarak 2023 yılı değerlerinin hesaplandığı, sonrasında endeksle temlik tarihindeki değerlerinin tespitinin yapıldığı, bozma kararı öncesinde alınan bilirkişi raporunda ise temlik tarihindeki veriler kullanılarak temlike konu taşınmazların temlik tarihindeki değerlerinin hesaplanıldığı, bu hali ile farklı yöntemlerle hesaplanan raporların taşınmazların değerlerini karşılaştırmaya elverişli olmadığı görülmüştür.
Hal böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesince ek rapor aldırılması suretiyle murisin terekesinde bulunan 23 parça taşınmaz ile temlike konu 22 parça taşınmazın aynı yöntemlerle temlik tarihindeki değerleri saptanarak temliklerin makul karşılanabilecek sınırda kalıp kalmadığının belirlenmesi, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek murisin kastının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yön itibariyle kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacılara iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.