Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6384 E. 2024/5924 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı vekiline yapılan tebligatın usulsüz olduğu iddiası nedeniyle istinaf başvurusunun süresinde olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tebligat usulsüz olsa dahi, davacı vekilinin tebliğden haberdar olduğu tarih dikkate alınarak istinaf başvurusunun süresinde yapıldığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi'nin süreden red kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1928 E., 2023/1463 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Süreden ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2011/256 E., 2023/115 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, terditli bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun süreden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalıların ve dava dışı kişilerin hileli eylemleri sonucu 4011 parsel sayılı taşınmazını davalı ...'a satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ...; taşınmazı bedelini ödeyerek iyiniyetli şekilde temlik aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının hile, gabin ve desise iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının davacı vekiline 23.05.2023 tarihinde tebliğ edildiği, iki haftalık başvuru süresinin 06.06.2023 tarihi itibarıyla dolduğu, davacı vekili tarafından süresi geçtikten sonra 08.06.2023 tarihinde istinaf yoluna başvurulduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararının kendilerine tebliğinin usulsüz olduğunu, istinaf yoluna süresinde başvurduklarını belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tapu iptali ve tescil, terditli bedel isteğine ilişkin olup uyuşmazlık, davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının istinaf dilekçesinin yazıldığı 08.06.2023 tarihinde öğrenildiği iddiası karşısında davacı vekiline gerekçeli kararın tebliğine ilişkin çıkartılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davacı vekilince İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresinde istinaf başvurusunda bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (TK) 17., 20. ve 32., Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 26. ve 29. maddeleri, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16.03.2021 tarihli ve 2020/15-548 Esas, 2021/279 Karar sayılı; 29.06.2021 tarihli ve 2017/2-2285 Esas, 2021/855 Karar sayılı; 15.05.2024 tarihli ve 2022/5-925 Esas, 2024/239 Karar sayılı kararları.

3. Değerlendirme

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (TK) “Belli bir yerde veya evde meslek ve sanat icrası” başlıklı 17. maddesi; “Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” düzenlemesini içermektedir.

Aynı Kanun’un "Muhatabın muvakkaten başka yere gitmesi” başlıklı 20. maddesi ise; “13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddelerde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme hâlinde tebligat, 21 inci maddeye göre yapılır. (Değişik son cümle: 19/3/2003-4829/4 md.) Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının 13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddelerde yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılmışsa bu tarihten itibaren onbeş gün sonra yapılmış sayılır.’"

şeklinde düzenlenmiştir.

Öte yandan Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in ‘Meslek ve sanat erbabına tebligat’ başlıklı 26. maddesi; ‘(1) Belirli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenlere, o yerde de tebligat yapılabilir.

(2) Muhatabın işyerinde bulunmaması halinde tebliğ, aynı yerde sürekli olarak çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.

(3) Muhatap, meslek veya sanatını konutunda icra ediyorsa, kendisi bulunmadığı takdirde memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Bunlardan hiç birinin bulunmaması durumunda tebliğ, aynı konutta sürekli olarak oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.’ düzenlemesini içermektedir.

Aynı Yönetmelik’in ‘Muhatabın geçici olarak başka yere gitmesi’ başlıklı 29. maddesinde ise; ‘(1) 21, 22, 23, 25, 26 ve 27 nci maddelerde yazılı kişiler, tebliğ yapılacak olanın geçici olarak başka yere gittiğini belirtirlerse, tebliğ memuru, muhatabın hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını, beyanda bulunanın adı ve soyadı ile sıfatını tebliğ tutanağına yazar. Tebliğ tutanağını beyanda bulunana imzalattırır ve tebliğ edilecek evrakı beyanda bulunana verir. Bu kişiler, tebliğ evrakını kabule mecburdurlar.

(2) Bu kişilerin beyanlarını imzadan kaçınmaları ve tebliğ evrakını kabul etmemeleri durumunda, tebliğ memuru bu hususu tutanağa yazar, imzalar ve tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti üyesinden birine ya da kolluk amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve teslim ettiği kişinin adresini içeren ihbarnameyi gösterilen adresin kapısına yapıştırır.

(3) Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının 21, 22, 23, 25, 26 ve 27 nci maddelerde yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılmışsa bu tarihten itibaren onbeş gün sonra yapılmış sayılır.’

düzenlemesi bulunmaktadır.

Bilindiği üzere tebligat, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan önemli bir usul işlemidir. Tebligat ile ilgili yasal düzenlemeler tamamen şeklî olduğundan gerek tebligat işlemi gerekse tebligat tarihi ancak kanun ve yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir.

Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in bu konuda etkili önlemler almış olmasının amacı, tebligatın bir an evvel muhatabına ulaşmasını ve onun tarafından kabul edilmesini sağlamaktır. Bu nedenle, kanun ve yönetmelik hükümleri en küçük ayrıntısına kadar uygulanmalıdır. Tebligatın doğru kişiye ve kanunda gösterilen yönteme uygun olarak yapılması zorunludur. Aksi takdirde kanun ve yönetmeliğin gösterdiği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligat geçerli sayılmaz.

Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 23.03.2023 tarihli, 2011/256 E., 2023/115 K. sayılı kararının tebliğine ilişkin olarak davacı vekili Av. ... adına çıkartılan tebliğ mazbatasının üzerindeki bilgiye göre muhatabın aynı adreste ikamet eden/daimi çalışan .... imzasına tebliğ edildiği belirtilmesine rağmen, vekilin tebligat sırasında adreste bulunmama sebebi tebliğ mazbatasına yazılmamıştır.

Tebliğ memuru, muhatabın adreste bulunmaması hâlinde, hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını, beyanda bulunanın adı ve soyadı ile sıfatını tebliğ tutanağına yazarak tebliğ tutanağını beyanda bulunana imzalatmak suretiyle tebliğ edilecek evrakı beyanda bulunan kişiye vermelidir.

Bu kişinin, beyanını imzadan kaçınması ve tebliğ evrakını kabul etmemesi hâlinde, tebliğ memurunca bu husus tutanağa yazılıp imzalanarak tebligat evrakı o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti üyesinden birine ya da kolluk amir veya memurlarına imza karşılığında teslim edilmeli ve teslim edilen kişinin adresini içeren ihbarname gösterilen adresin kapısına yapıştırılmalıdır.

Tebliğin hangi sebeple vekilden başkasına yapıldığı, başka bir ifade ile tebliğ yapılacağı sırada vekilin orda bulunmadığı hususu tespit edilmeden daimî çalışana yapılan tebliğ işleminin Tebligat Kanunu'nun 17. maddesi ile Yönetmelik hükümlerine aykırı olması dolayısıyla usulsüz olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.

Ne var ki, Tebligat Kanunu’nun 32. maddesinde yer alan “tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmus ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur” hükmü gereğince davacı vekilinin tebliğden haberdar olduğunu beyan ettiği 08.06.2023 tarihi itibarıyla aynı tarihte yapılan istinaf istemi süresindedir.

Hal böyle olunca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun süresinde yapıldığı gözetilerek istinaf itirazlarının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde istinaf dilekçesinin süre yönünden usulden reddine karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

.