Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6597 E. 2024/7008 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasçılar tarafından, murisin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yaptığı taşınmaz satışlarının iptali ve miras payları oranında adlarına tescili istemiyle açılan davada, satış işlemlerinin muvazaalı olup olmadığı ve tenkis taleplerinin akıbeti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, muvazaalı olduğu tespit edilen taşınmazlar bakımından davacıların miras payları oranında tapu iptali ve tesciline karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis etmesinin yanı sıra, davadan çıkarılan kişileri gerekçeli karar başlığında hâlâ davacı olarak göstermesi, ayrıca vekalet ücretine ilişkin hatalı hüküm kurması ve davacı ... tarafından açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesine rağmen davalılar lehine vekalet ücretine hükmetmesi hatalı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/295 E., 2022/423 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar davacılar vekili tarafından adli yardım ve duruşma istekli, davalılar vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, adli yardım isteği ile temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilip, duruşma isteği değerden reddedildi, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; murisleri ... ile ... ...'ın 238 ada 469, 226 ada 28, 1915, 1909, 1920, 226 ada 31, 294, 462, 226 ada 31, 226 ada 30 ve 226 ada 23 parsel sayılı taşınmazlarını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalılara devrettiğini ileri sürerek satış işlemlerinin iptali ile taşınmazların miras payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişler; aşamada dava dilekçesinde parsel numarasının yanlış yazıldığını, dava konusu ettikleri taşınmazın 238 ada 468 parsel olduğunu belirtmişler, davacılardan ... 30.03.2012 tarihli dilekçesi ile davadan feragat etmiş, davacılardan ...’ın ölümü üzerine mirasçıları davayı takip etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar; davalı ... adına kayıtlı taşınmaz bulunmadığını, muris ile uzun yıllar ilgilendiklerini, murisin sağlık güvencesinin olmadığını ve bir çok sağlık sorunu yaşadığını, taşınmazlarını da tedavi giderleri için devrettiğini, iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece; dava konusu 1909, 1915 ve 1920 parseller bakımından yapılan temliklerin mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın davacı ... ve davacı ... mirasçıları yönünden kabulüne, diğer temlikler bakımından muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine, davalı ... yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine, muris ... ...'ın mal varlığının tenkisine ilişkin taleplerin hak düşürücü süre nedeniyle reddine, muris ...'ın mal varlığının tenkisine ilişkin taleplerin haklı olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizin 17.06.2020 tarihli ve 2017/1547 Esas, 2020/2800 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 1909, 1915 ve 1920 parsellerin temlikinin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu, kalan taşınmazlar yönünden ise iddianın kanıtlanamadığı gözetilerek davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı ancak davacılardan ...’ın davadan feragati konusunda ve davalı ... yönünden ise davanın kısmen reddi nedeniyle vekalet ücreti konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği, ayrıca aşamada davaya dahil edilen ve karar başlığında davacı olarak yer alan kişilere sehven husumet yöneltildiği belirtilerek 32. celsede bu kişilerin kayıtlarının silinmesine karar verilmesine rağmen gerekçeli karar başlığında anılan kişilerin davacı olarak gösterilmesinin hatalı olduğu hususlarına değinilerek karar bozulmuş; davacılar ..., ...,...,..., ve ... ... vekilinin karar düzeltme isteği Dairemizin 23.02.2022 tarihli ve 2021/9588 Esas, 2022/1418 Karar sayılı kararı ile reddedilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu 1909, 1915 ve 1920 parseller bakımından yapılan temliklerin mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın davacı ... ve davacı ... mirasçıları yönünden kabulüne, diğer temlikler bakımından iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine, davalı ... yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine, muris ... ...'ın mal varlığının tenkisine ilişkin taleplerin hak düşürücü süre nedeniyle reddine, muris ...'ın mal varlığının tenkisine ilişkin taleplerin haklı olmadığı gerekçesiyle reddine, davacı ...'nın davasının feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar vekili; hukuki nedenler ve deliller aynı olmasına rağmen bir kısım taşınmazlar bakımından davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tenkis talepleri bakımından gerekli ve yeterli bir inceleme ve araştırma yapılmadan karar verildiğini, hükmedilen vekalet ücretlerinin hatalı olduğunu belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

2.Davalılar vekili; davacı ... tarafından açılan davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiş olmasına karşın lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediğini, davalı ... lehine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu belirterek kararın bu yönlerden düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; muris ...’ın 06.05.2010, muris ...’nın 20.11.2005 tarihinde öldükleri, geride davacı oğulları ... ve 2013 yılında ölen oğulları ...’in mirasçıları davacılar...,...,..,...,, 2005 yılında ölen oğulları ...’dan olma torunları davacı ... ile ...’dan olma dava dışı torunları ..., ...,...,..., ile dava dışı çocukları ..., ..., ... ve davalı oğulları ... ve ...’in mirasçı olarak kaldığı; davalı ...’nın davalı ...’nın eşi olduğu; muris ...’in dava dışı kardeşi ... ile birlikte dava konusu 294, 462 parsellerdeki 1/4’er paylarını 12.11.1987 tarihinde davalılar ... ve ...’ya temlik ettikleri, ayrıca aynı taşınmazlarda muris ...’in kendi murisinden intikal eden ¼ payın da muris ... ve diğer mirasçılar tarafından 12.03.1991 tarihinde, kalan ¼ payın da dava dışı ... mirasçıları tarafından 15.03.1991 tarihinde davalılar ... ve ...’te devredildiği, böylece davalıların 294 ve 462 parsellerde yarı yarıya paydaş hale geldikleri, muris ...’in dava konusu 1126 (yeni 226 ada 28) parseli 06.12.1990 tarihinde, 238 ada 468 parseli de 13.12.1990 tarihinde davalı ...’ya satış suretiyle devrettiği, muris ...’in 12.01.2010 tarihli vekaletname ile davalı ...’yı vekil tayin ettiği ve davalı ...’nın anılan vekaletname ile dava konusu 226 ada 23 parseli 23.01.2010 tarihinde davalı ...’ya, davalı ...’nın da 07.06.2010 tarihinde dava dışı 3. bir kişiye temlik ettiği, davalı ...’nın murisin paydaşı olduğu 226 ada 31 parseldeki payının tamamını vekaleten davalı ... ile dava dışı 3. kişilere, davalı ...’nın da 28/704 payının tamamını dava dışı 3. kişiye temlik ettiği, davalı ...’nın murisin maliki olduğu 1909, 1915 ve 1920 parselleri 13.01.2010 tarihinde dava dışı ...’a, ...’ın da 15.02.2010 tarihinde davalı ...’ya temlik ettiği; muris ...’nın 22.12.1994 tarihinde dava konusu 1123 (yeni 226 ada 30) parseldeki 38/58 payını uhdesinde bırakarak kalan 20/58 payını davalılar ... ve ...’e satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve bozma kararına göre davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacılar vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.

Davalıların temyiz itirazları ile davacıların sair temyiz itirazlarına gelince;

Bilindiği üzere; 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur.

Muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda dava değeri taşınmazın tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı veya mirasçıların payına isabet eden değerdir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 323/1-ğ maddesine göre, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücreti yargılama giderleri kapsamında olup yine aynı Kanun'un yargılama giderlerinden sorumluluğu düzenleyen 326/1. maddesinde; “Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bilindiği üzere konusu para ve para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda vekâlet ücreti nispi tarifeye göre hesaplanır. Taşınmazlarla ilgili davalarda vekâlet ücretine esas olan değer ya dava dilekçesinde gösterilen değer veya mahkemece keşifte belirlenen ve buna göre eksik harcı tamamlanan değerdir.

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3/2. maddesinde ''Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.", 6. maddesinde "Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz.", 7/2. maddesinde "Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.", 13/1. maddesi “Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7. maddenin ikinci fıkrası, 10. maddenin üçüncü fıkrası ile 12. maddenin birinci fıkrası, 16. maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” hükmünü, 2. fıkrası ise “Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” hükümleri yer almaktadır.

Somut olayda, Mahkemece yukarıda belirtilen kanuni düzenlemeler çerçevesinde harcı ikmal edilen dava değerleri üzerinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi esas alınmak suretiyle yargılamada kendilerini vekille temsil ettiren taraflar lehine ayrı ayrı nispi vekalet ücreti taktir edilmesi, hesaplama yapılırken usulü kazanılmış hak ilkesinin gözetilmesi gerekirken taraflar lehine hatalı vekalet ücretine hükmedilmesi, davacı ... tarafından açılan davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmesine rağmen davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru değildir.

Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 297/2. maddesinde; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.

Mahkemece, HMK'nın 297. maddesine uygun olarak ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde muris ... ile yargılama sırasında ölen davacı ...'ın veraset ilamlarına atıf yapılmak suretiyle davacıların miras payı oranında tapu iptali ve tescile karar verilip kalan payın davalı üzerinde bırakılması ile yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Diğer taraftan, bozma kararında da değinildiği üzere, aşamada davaya dahil edilen ve karar başlığında davacı olarak yer alan kişilere sehven husumet yöneltildiği belirtilerek 32. celsede bu kişilerin kayıtlarının silinmesine karar verilmesine rağmen bozmadan sonra da gerekçeli karar başlığında anılan kişilerin davacı olarak gösterilmesi de isabetli değildir.

Mahkemece belirtilen hususlar gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harçlarının ilgililere iadesine,

Dosyanın Hassa 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

23.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.