"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2027 E., 2023/1760 K.
KARAR : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Saray (Tekirdağ) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/514 E., 2021/183 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali tescil ve tenkis davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; 3952 ve 4041 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine, 3637 parsel sayılı taşınmaz yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı ile kardeş olduklarını, vefatından iki yıl öncesine kadar annesinin kendi yanında kaldığını, çocuğu olmadığından kardeşinin çocuklarından birini evlat edinmek istediğini, davalı kardeşinin önceleri vereceğini söyleyerek oyaladığını, ancak çocuk doğduktan sonra vermediğini, bunun üzerine eşinin akrabalardan bir çocuğu evlat edindiğini, bundan sonra davalı kardeşinin kendisi ile arasını bozduğunu, çünkü ileride malvarlığı evlat edindiği çocuğa kalacak düşüncesi ile haberi olmaksızın mirasbırakan annesini zorla evine götürdüğünü ve yanına geri göndermediğini, annesini görmesine izin vermediğini, mirasbırakanı yanına aldıktan sonra mirasbırakana ait dava konusu 4041 ve 3952 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakma vaadi senedi ile kendi üzerine geçirdiğini, annesinin ölümü ile durumdan haberdar olduğunu, annesinin bakıma muhtaç olmadığını, vefatından bir hafta kadar önce felç geçirdiğini, yaşlı olduğundan unutkanlığı bulunduğunu, davalının her nasılsa annesini kandırarak tapuya götürüp taşınmazları devraldığını ileri sürerek, haksız ve annesinin haberi olmaksızın hile ve kandırma suretiyle yapılan ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptali ile taşınmazların eski durumuna getirilerek payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemiş; davacı vekili aşamada sunduğu beyan dilekçesinde, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu bildirmiş, bilahare sunduğu 06.04.2017 tarihli dilekçe ile de dava dilekçesinde sehven yer almayan 3637 parsel sayılı sayılı taşınmazı da davaya dahil ederek talep sonucunu genişlettiklerini, tenkis yönünden de değerlendirme yapılmasını talep ettiklerini belirtmiştir.
II. CEVAP
Davalı; davacının davasında hile hukuksal nedenine dayandığını, mirasbırakan ile davacının aynı avluda farklı evlerde yaşadıklarını, davacının eşinin mirasbırakan annesini evden attığını, bu durumu köyde duymayan kalmadığını ve kendisine haber verildiğini, bunun üzerine annesini yanına almaya gittiğini, davacı ve ailesinin de bunu gördüklerini, bu tarihten sonra ölünceye kadar mirasbırakana baktığını, kızı ve damadının da kendisine yardımcı olduklarını, gerekli bakım ve tedavilerden sonra mirasbırakanın kendisini toparladığını ve ölünceye kadar bakma sözleşmelerini yaptıklarını, işlemlerde hile bulunmadığını, böyle bir iddia olmamasına rağmen mirasbırakanın mal kaçırma kastı da bulunmadığını, mirasbırakan adına kayıtlı başka taşınmazlar da bulunduğunu, tarafların özgür iradesi ile bakım karşılığı sözleşme yapıldığını, bakım borcunu yerine getirdiğini, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Saray (Tekirdağ) Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.03.2021 tarihli ve 2014/514 Esas, 2021/183 Karar sayılı kararıyla; davanın aldatma nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası olduğu, davacı vekilinin 06.04.2017 havale tarihli dilekçesiyle davayı kısmen ıslah ederek tenkis talebinde bulunduğu, ayrıca dava dilekçesinde yer almayan 3637 parsel sayılı taşınmazın da tenkise tabi tutulmasını talep ettiği, tanıkların hiçbirinin aldatma olgusuna dair somut beyanı, hatta soyut beyanı dahi olmadığı, davacının başkaca bir delil de sunmadığı, davasını ispatlayamadığı, davacı vekili 02.11.2016 tarihinde bilirkişi raporuna itiraz ve beyan dilekçesinde mirasbırakanın davacıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak taşınmazları devrettiğini ileri sürmüş ise de usulüne uygun bir ıslah talebinde bulunulmadığı, beyanların iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı olarak ileri sürüldüğü, 4041 ve 3952 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davalı ile mirasbırakan arasında karşılıklı edimlere dayanan geçerli bir sözleşme düzenlendiği ve taşınmazların davalıya devredildiği, sağlararası karşılıklı edimlere dayanan ölünceye kadar bakma akdi nedeniyle tenkis istenemeyeceği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil ile tenkis talebi yönünden davanın reddine, kısmen ıslah yoluyla talep sonucunun arttırılabileceği, maddi vakıaların değiştirilebileceği, ancak talep sonucuna yeni bir ekleme yapılamayacağı, 3637 parsel sayılı taşınmazın dava dilekçesinde yer almadığı ve 06.04.2017 havale tarihli dilekçeyle talep sonucuna eklendiği gerekçesiyle bu parsel yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 21.06.2022 tarihli ve 2021/1958 Esas, 2022/1128 Karar sayılı kararıyla; davacının, dava dilekçesinde mirasbırakanın yanında kaldığını, kendisi tarafından bakıldığını, çocuğu olmadığını, bu nedenle evlat edindiğini, mirasbırakandan kalan malın evlatlığa gitmemesi için devredildiğini iddia etmekle muvazaaya dayandığı, ancak ölünceye kadar bakma akdine konu olan 3637 parsel sayılı taşınmaz yönünden ıslah dilekçesi ile tenkis talebinde bulunmuşsa da bu şekli ile yapılan ıslahın yerinde olmadığı, mirasbırakanın davacı oğlunun yanında kaldığı, davacının eşinin darp etmesi ve sokakta kalması üzerine davalı tarafından alınarak evine götürüldüğü, bakıldığı, bakım ediminin yerine getirildiği, mirasbırakanın ölünceye kadar bakma akdine konu taşınmazlar dışında başka taşınmazlarının bulunduğu, taşınmazların bakım karşılığında devredildiği, mirasbırakanın mal kaçırma kastının davacı tarafça usulüne uygun olarak kanıtlanamadığı, mal kaçırma kastı olmaması nedeni ile tenkisin yasal koşullarının oluşmadığı, 3637 parsel yönünden usulüne uygun ıslah olmadığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 17.05.2023 tarihli ve 2022/6324 Esas, 2023/2658 Karar sayılı kararıyla; ''..İlk Derece Mahkemesince ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığa ilişkin "Davanın ölünceye kadar bakma vaadi senedinin hile ile düzenlenip düzenlenmediği, geçerli olup olmadığının tespiti, geçerli değilse sözleşmeye konu yerlerin tapusunun iptali ile davacının hissesi oranında tapuya kayıt ve tesciline ilişkin olduğunun tespitine" şeklinde hukuki nitelendirilme yapıldığı gözetilerek HMK’nın 140. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince tahkikatın bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütüleceği ve uyuşmazlığın bu hukuki sebep esas alınmak suretiyle çözümlenmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Öte yandan; İlk Derece Mahkemesince hile (aldatma) hukuki nedenine dayalı olarak inceleme yapıldığı, Bölge Adliye Mahkemesince ise muris muvazaası hukuksal nedenine dayanıldığından bahisle bu hukuki neden bakımından değerlendirme yapılarak İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi değiştirildiğine göre, HMK’nın 353/1-b.2. maddesi uyarınca, gerekçe düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi de doğru değildir. Hâl böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesince hile (aldatma) hukuki nedeni çerçevesinde tüm dosya içeriğinin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmektedir.'' gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 26.10.2023 tarihli ve 2023/2027 Esas, 2023/1760 Karar sayılı kararıyla; davanın hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, davacının taşınmazların devrini annesinin ölümüyle öğrendiğini beyan ettiği, davalı tarafça bu durumun aksinin ispat edilemediği, bu durumda davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı, davacı tarafça iddianın ispatlanamadığı; davacı tarafça 02.11.2016 tarihli dilekçe ile murisin davacıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak taşınmazları devrettiği ileri sürülse de usulüne uygun bir ıslah talebinde bulunulmadığı, beyanların iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı olarak ileri sürüldüğü yönündeki Mahkeme gerekçesinin yasal ve yerinde olduğu, davacının terditli tenkis talebi yönünden yapılan incelemede ise dava konusu Beyazköy Mahallesi 4041 ve 3952 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davalı ile muris arasında karşılıklı edimlere dayanan ivazlı ve geçerli bir sözleşme düzenlendiği, karşılıksız bir kazandırma olduğunun kanıtlanamadığı gözetilerek sağlararası karşılıklı edimlere dayanan ölünceye kadar bakma akdi nedeniyle tenkis istenemeyeceği görüşü ile tenkis talebinin reddine yönelik İlk Derece Mahkemesi kararının dosya kapsamına uygun olduğu, öte yandan dava dilekçesinde yer almayan ve davacının 06.04.2017 havale tarihli dilekçeyle talep sonucuna eklenen Beyazköy Mahallesi 3637 parsel sayılı taşınmaz yönünden kısmen ıslah yoluyla ancak talep sonucunun arttırılabileceği, maddi vakıaların değiştirilebileceği ne var ki talep sonucunda hiç yer almayan bir husus ya da dava konusunun eklenemeyeceği ilkesi ile bu taşınmaz hakkında usulünce açılmış bir davadan söz edilemeyeceği gerekçesiyle 3952 ve 4041 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine, 3637 parsel sayılı taşınmaz yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğunu, ancak İlk Derece Mahkemesinin davayı hile hukuki nedenine göre değerlendirme yaparak davanın reddine karar verdiğini, oysa dava dilekçesi incelendiğinde davanın muris muvazaasına dayalı olduğunun açık olduğunu, muris tarafından ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya yapılan devirlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, ölünceye kadar bakma akdi ile devredilen taşınmazların miktar ve değerinin murisin kalan taşınmazlarına göre daha fazla olduğunu, yapılan temlikler ile makul sınırın aşıldığını, bu durumun da mirasbırakanın amacının bakım değil mal kaçırmak olduğunu gösterdiğini, yapılan temlikler ile tasarruf nisabının aşıldığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, hile (aldatma) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36. maddesi,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi,
Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...'ın 10.11.2014 tarihinde ölümüyle geriye mirasçıları olarak davacı oğlu ... ile davalı kızı ...'nin kaldıkları, mirasbırakan ... ve davalı ... arasında Çorlu 2. Noterliğinin 20.03.2012 tarihli ve 3995 yevmiye numaralı ve 07.03.2012 tarihli ve 3325 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde ölünceye kadar bakma akitlerinin yapıldığı, bu akitlere dayanılarak mirasbırakan ... adına kayıtlı dava konusu 3952 parsel sayılı taşınmazın 29.03.2012 tarihinde; 4041 ve 3637 parsel sayılı taşınmazların 13.03.2012 tarihinde davalı kızı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
2. Temyiz olunan nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.