Logo

1. Hukuk Dairesi2023/720 E. 2023/1359 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın satış yoluyla yaptığı temlikin muvazaalı olup olmadığı ve mirasçıların tapu iptali ve tescil taleplerinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Elbirliği mülkiyeti ve zorunlu dava arkadaşlığı kuralları gereğince mirasçılardan bir kısmının hükmü temyiz etmesinin diğer mirasçılara sirayet etmesi ve usulü kazanılmış hakkın istisnası olan maddi hata bulunduğu gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil - tenkis - tazminat davasında bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ile davalılar ..., ..., , ... ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, kök mirasbırakanı Devlet'in, tapulu taşınmazını 07.12.1962 tarihinde dava dışı ... Kaplan'a, adı geçenin de bir gün sonra mirasbırakanın çocukları ve davalıların mirasbırakanları olan ... ve ...'e satış suretiyle devrettiğini, taşınmazın kadastro tespiti sonucu 65 ada 30 parsel olarak 30.03.1979 tarihinde ... ve ... adına 1/2'şer oranda tespit ve tescil edildiğini, sonrasında imar uygulamasına tabi tutulduğunu ve imar parsellerinin bir kısmının üçüncü kişilere devredildiğini ileri sürerek davalılar adına kayıtlı taşınmazlar bakımından miras payı oranında tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa tenkise, üçüncü kişilere devredilen taşınmazlar yönünden ise tazminata karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalılar ..., ..., İkbal ve ... ..., mirasbırakan Devlet'in ekonomik olarak zor duruma düşmesi nedeni ile dava konusu taşınmazı dava dışı ...'e sattığını, ... ve ...'in de aile taşınmazına sahip çıkmak için borç alarak taşınmazı ...'den geri aldıklarını, devrin muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

2.Davalı ..., devir tarihinden uzun süre geçtikten ve mirasçılar arasında paylaşım yapıldıktan sonra eldeki davanın açılmasının 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 2. maddesine aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

3.Diğer davalılar, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce, “Mirasbırakan kadastro tespitinden sonra öldüğüne göre 3402 sayılı Yasa'nın 12/3.maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı tartışmasızdır. Hal böyle olunca, işin esasına girilerek gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davalılar adına kayıtlı olmayan dava konusu 875 ada 13 parsel yönünden davanın reddine, diğer taşınmazlar bakımından ise muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; karara karşı davalılar ..., ..., İkbal ve ... ... vekili ve davalı ..., süresi içinde temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce, “Davacının bildirdiği tanıklardan biri devir tarihinde 5 yaşında olup olay tarihi itibariyle temliki bilebilmesi mümkün olmayıp 1932 doğumlu olan diğer tanık ise muvazaa iddiasını ispata yarar bir beyanda bulunmamıştır. Oysa eldeki davanın kabulü halinde hak sahibi olacak davalı tanığı ve muris Devlet'in dava dışı mirasçısı olan ... 1962 yılında yapılan devirlerin gerçek satış olduğunu belirtmiştir. Toplanan deliller yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirdiğinde devrin gerçek satış olduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, iddianın kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesiyle karar ikinci kez bozulmuş; bozma kararına karşı davacı vekilinin karar düzeltme istemi Dairemizce, karar düzeltme dilekçesinde yazılı nedenlerin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 440. maddesinde gösterilen dört halden hiçbirine uymadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

C. Üçüncü Bozma Kararı

1. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili, süresi içinde temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce, “Bozma ilamından önce Mahkemece verilen... hüküm, davalılardan ..., ..., ..., İkbal ... ve ... tarafından temyiz edilmiş olup, kararı temyiz etmeyen davalılar ... ..., ... ve ... yönünden kararın kesinleştiği ve böylece davacı yararına usulü kazanılmış hakkın doğduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; Mahkemece kararı temyiz etmeyen davalılar ... ..., ... ve ... dışında kalan diğer davalılar ..., ..., ..., İkbal ... ve ... hakkındaki davanın reddedilmesi gerekirken kazanılmış ... da ortadan kaldıracak şekilde davanın tümden reddedilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle karar üçüncü kez bozulmuş; bozma kararına karşı davacı vekili ve davalılar ..., ..., İkbal, ..., ..., ... vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine Dairemizce, davacının karar düzeltme isteğinin süreden reddine, davalılar vekilinin karar düzeltme isteğinin ise, karar düzeltme dilekçesinde yazılı nedenlerin HUMK'un 440. maddesinde gösterilen dört halden hiçbirine uymadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozmadan önceki mahkeme kararında, davalı ...’ın mirasbırakanı ...’in mirasından pay almadığı, kendisine miras yoluyla intikal eden taşınmaz bulunmadığından davalı ... hakkında bir hüküm kurulmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davalı ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalılar ..., ... ve ... yönünden ise davacı lehine kazanılmış hak doğduğu gözetilerek davanın kabulüne, diğer davalılar yönünden ise muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalılar ..., ..., İkbal, ... ..., ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili, daha önce verilen kabul hükmünü temyiz etmeyen davalı ... yönünden de lehlerine usulü kazanılmış hak oluştuğunu, her ne kadar bozma kararında davalı ...'ın adına yer verilmemiş ise de bu durumun ... ortadan kaldırmayacağını, eşi ...'dan ...'a intikal edecek taşınmazda davacının miras payı oranında hakkının bulunduğunu, davalı ... ve ... adına kayıtlı taşınmazlar bakımından da iptal tescil kararı verilmesi gerektiğini, ... hakkında sadece sebepsiz zenginleşmeye dayalı düşük miktarda alacağa hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek davalılar ..., ..., ..., İkbal ... ve ... yönünden verilen ret kararı ile davalılardan ...' a mirasbırakanı ve eşi ...'dan intikal eden mal ve haklardan davacıya 1/5 pay verilmediğinden kararın B ve C şıklarında gösterilen kısımlarının bozulmasını istemiştir.

2.Davalılar ..., ..., İkbal, ... ..., ... ve ... vekili, davalılar ... ve ... hakkında verilen sebepsiz zenginleşme alacağına ilişkin talebin Mahkemece kabul edilmesinin doğru olmadığını, zira halen mirasbırakan ... adına kayıtlı olan taşınmazda davalıların elbirliği malik olduklarını, bu nedenle ... mirasçıları arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunu, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemlerinin, usulüne uygun olarak davet edildiği hâlde duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade edeceğini, davanın reddedilen kısmı yönünden hesaplanması gereken vekalet ücretinin daha yüksek olması gerekirken, düşük vekalet ücretine hükmedildiğini, yargılama gider ve harçlarının yanlış hesaplandığını ileri sürerek kararın belirtilen yönlerden bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis ve tazminat isteklerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun 706., ... Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

2. Mahkemece verilen kararı, davanın taraflarından yalnızca biri temyiz ederse, Yargıtay, temyiz edilen hükmü, temyiz eden tarafın aleyhine kural olarak bozamaz. Buna aleyhe bozma yasağı denir.

Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde, Yargıtayın verdiği bozma kararına uyan mahkeme de artık temyiz eden tarafın, önceki karara nazaran daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da aleyhe hüküm verme yasağı denir.

Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. "Usuli kazanılmış hak" olarak tanımlayacağımız bu müessese, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir. (09/05/1960 tarihli 21/9 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı).

Usulü kazanılmış hak, usul hukukunun vazgeçilmez temellerinden birisi olup, kamu düzeni ile ilgilidir. Ne var ki, usulü kazanılmış hak kuralının istisnalarından birisi de maddi yanılgıya dayalı bozma kararına uyulmuş olmasıdır.

Bu kapsamda vurgulanmalıdır ki, maddi hataya dayalı olan bir bozma kararına uyulmuş olunması halinde usuli kazanılmış hakka değer verilmesi mümkün değildir. Maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmuş olması itibariyle kazanılmış hakkın bulunmadığından söz edilebilmesi için ancak Yargıtay Dairesinin vardığı sonuç, her türlü değer yargısının dışında, hiçbir suretle başka biçimde yorumlanamayacak tartışmasız ve açık bir maddi hata olarak belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; ilk bozma kararından önce davalılar ..., ..., ..., ... ve ...'ın mirasbırakanı ...'ın 963 ada 7,8, 967 ada 1, 968 ada 2 ve 329 ada 13 parsel sayılı taşınmazlardaki payları bakımından davanın kabulü ile iptal tescile karar verildiği, kararın ... ve ... dışındaki mirasçılar tarafından temyiz edildiği anlaşılmakla; mirasbırakan ... adına kayıtlı taşınmazlarda mirasçıları elbirliği mülkiyete tabi olduklarından, mirasçılardan bir kısmının hükmü temyizinin, elbirliği mülkiyet hükümleri ve zorunlu dava arkadaşlığı kuralları gözetildiğinde, diğer mirasçılar ... ve ...'a da sirayet edeceği tartışmasızdır. Üçüncü bozma kararında, anılan taşınmazlar bakımından usuli kazanılmış hak ilkesi gereğince hükmü temyiz etmeyen ... mirasçıları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğine değinilmiş ise de, bozma kararı usuli kazanılmış hakların istisnası olan maddi hata niteliğindedir. Bu nedenle, Mahkemece, mirasbırakan ... adına kayıtlı taşınmazlar yönünden tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

3. Bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

Para alacağı bölünebilir nitelikte olup davalılar birinci bozma kararından önce aleyhlerine hükmedilen tazminatı temyiz etmediklerinden, üçüncü bozma kararında da belirtildiği üzere davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek bir kısım davalılar hakkında yazılı şekilde tazminata karar verilmesinde de bir isabetsizlik yoktur.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararına uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz harcının davacıdan, 5.090,57 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

08.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.