Logo

1. Hukuk Dairesi2023/788 E. 2024/1521 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle yaptığı taşınmaz devrinin, mirasbırakanın ehliyetsizliği veya muris muvazaası nedeniyle iptal edilip davacı mirasçılar adına tescil edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın işlem tarihinde ehliyetli olduğuna dair Adli Tıp Kurumu raporu ve tanık beyanları doğrultusunda, mirasbırakan ile davacı mirasçılar arasında mal kaçırmayı gerektirecek bir husumet bulunmadığı, davalının mirasbırakana baktığı ve mirasbırakanın gerçek iradesinin ölünceye kadar bakma akdi yapmak olduğu değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/270 E., 2022/2310 K.

DAVACILAR : ..., ... vekilleri Avukat ..., Avukat ...

DAVA TARİHİ : ...

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Hayrabolu Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/97 E., 2021/365 K.

Taraflar arasındaki muris muvazaası ve ehliyetsizlik hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların annesi olan mirasbırakan ...'in 09.02.2019 tarihinde öldüğünü, mirasbırakanın 30.11.2018 tarihli ölünceye kadar bakma akdi ile ... köyünde bulunan 604 parsel ile 688 parsel sayılı taşınmazları davalıya devrettiğini, mirasbırakanın işlem tarihinde ayırt etme gücünden yoksun olduğunu, kanser tedavisi gördüğünü, tedavi sürecinde davacılar ve davalının birlikte mirasbırakan ile ilgilendiklerini, bakım yükümlülüklerini tam ve eksiksiz bir şekilde yerine getirdiklerini, mirasbırakanın davacılar üzerinden SGK hizmeti aldığını ve tedavisinin bu şekilde karşılandığını, mirasbırakanın taşınmazlarını devretmesi için bir neden bulunmadığını, babalarının ölümünden sonra da davacılar ve davalıların mirasbırakana sırayla baktıklarını, gerek taraflar arasında gerekse mirasbırakan ile davacıların arasında herhangi bir problem bulunmadığını, mirasbırakanın bakım ihtiyacı olmadığı halde bakım ihtiyacını karşılayacak miktarın çok üzerinde bir değere sahip olan tüm malvarlığını ölünceye kadar bakma akdine konu ettiğini, davalının davacı mirasçıları bertaraf etmek amacıyla mirasbırakanın durumundan faydalanarak 2/3 payı ölünceye kadar bakma akdi ile adına tescil ettirdiğini ileri sürerek öncelikli olarak mirasbırakanın işlem tarihi itibariyle hukuki işlem ehliyetinin bulunmaması, bu talebin kabul olmaması halinde yapılan ölene kadar bakma akdinin ve bu akde dayanarak yapılan devir işleminin muvazaalı olması nedeniyle dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına miras payları oranında tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mirasbırakan Kevser'in ölünceye kadar bakma akdinin yapıldığı tarihte, öncesinde ve sonrasında hiçbir aşamada hukuki işlem ehliyetini kaybetmediğini, hakkında kanser tanısı konulmadığı gibi mirasbırakanın kanser tedavisi de görmediğini, kalabileceği bir evi ve kendi ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir gelirinin olmadığını, yıllardır davalı kızı ...'ın evinde kaldığını ve davalının mirasbırakana bakıp gözettiğini, her türlü ihtiyacını karşıladığını, 87 yaşındaki mirasbırakanın yaşı itibariyle geleceğini düşünmesi, bakımını garanti altına almak istemesi nedeniyle dava konusu taşınmazları bakımı karşılığında kızına vermesinin makul olduğunu, mirasbırakanın davacılar ile arasında bir husumetin bulunmadığını, ... mahallesinde bulunan ev yerlerini de davacı çocuklarına devrettiğini, eşinden kalan miras payını da kızına verebilecekken böyle yapmadığını, ev yerlerini davacı erkek çocuklarına verdiğini, dava konusu taşınmazlar dışında da hisseli yerlerinin bulunduğunu, davaya konu taşınmazların miktarı ve değeri gözetildiğinde edimler arasında bir orantısızlığın bulunmadığını, davacıların annelerine düşkün bir hallerinin olmadığını, ailevi yükümlülüklerini olması gerektiği gibi yerine getirmediklerini, mirasbırakanın hiçbir şekilde mal kaçırma kastıyla hareket etmediğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mirasbırakanın 30.11.2018 tarihinde yapılan ölünceye kadar bakma akdi ile dava konusu 604 ve 688 parsel sayılı taşınmazları davalıya devrettiği, 30.11.2018 tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğunun alınan 07.05.2021 tarihli Adli Tıp Kurumu raporundan anlaşıldığı, tanık beyanları dikkate alındığında mirasbırakanın öldüğü tarihe en az 2 yıl kalana kadar davalı kızı ile kaldığı, bu süre içerisinde taşınmazları devrettiği, bakımının davalı tarafından sağlandığı, mirasbırakanın mirasçılarından mal kaçırma iradesi ile hareket ettiğini düşündürecek şekilde mirasçıları ile beşeri ilişkisinde olumsuzluk, anlaşmazlık ya da husumet bulunmadığı, davacıların mirasbırakan ile arasında mal kaçırmasını gerektirecek bir husumetin varlığının ortaya konulamadığı, örf ve adetler dikkate alındığında mal kaçırma eyleminin genellikle erkek çocukları lehine yapıldığı, somut olayda kız çocuğu lehine mal kaçırma iddiasının bulunduğu, bireylerin yaşlanma ve yaşlılıkta yalnız kalma korkusu ile ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmalarının olağan bir durum olduğu, mirasbırakanın vefat ettiğinde 88 yaşında olduğu, bakım borçlusunun bakım edimini yerine getirdiğinin sabit olduğu, mirasbırakanın gerçek iradesinin ölünceye kadar bakma akdi yapmak olduğu, davacılardan mal kaçırma kastı ile hareket etmediği, ölünceye kadar bakma akdi ile ve öncesinde satış yoluyla temlik edilen taşınmazların, mirasbırakanın mal varlığı içinde makul karşılanabilecek oranda kalmasa da uygulamada bu durumun husumete ek olarak aranan koşullardan biri olduğu ve davacılar ile mirasbırakan arasında husumetin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin gerekçesinin kendi içinde çelişkili olduğunu, dosya içeriği bütünüyle gözetilmeden karar verildiğini, ölünceye kadar bakma akdi ile mirasbırakanın ölümü arasındaki sürenin 2 ay 10 gün olduğunu, tarafların mirasbırakana uzun yıllar ortaklaşa baktıklarını, İlk Derece Mahkemesince bu husus gözetilmeden son iki yıl yalnızca davalının mirasbırakana baktığının kabul edildiğini, gerek taraflar arasında gerekse mirasbırakan ile davacılar arasında hiçbir sorun bulunmadığını, adli tıp raporunun ehliyet hususunda kesin kanaat içermediğini, mirasbırakanın fiil ehliyetine sahip olduğu kabul edilse dahi bunun mirasbırakanın etkiye ve yönlendirmeye açık olmadığını göstermeyeceğini, tarafların gerek mirasbırakanın tedavi süreci gerekse öncesinde iyileşmesi için tüm yollara birlikte başvurduğunu, yapılan devir işleminin muvazaalı olduğunu, tanık beyanlarının iddiayı ve muvazaayı doğruladığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 27.12.2022 tarih ve 2022/270 Esas, 2022/2310 Karar sayılı kararıyla; ehliyetsizlik iddiası yönünden yapılan incelemede, devir tarihi itibariyle mirasbırakanın ehliyetli olduğunun Adli Tıp Kurumu raporu ile sabit olduğu, raporun ayrıntılı ve gerekçeli olduğu, bu nedenle bu yönden davanın reddinin yerinde olduğu, muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ile tescil istemi yönünden yapılan incelemede ise davacıların mirasbırakanın oğulları, davalının ise kızı olduğu, taraflar dışında başka mirasçı bulunmadığı, tanık beyanlarına göre mirasbırakanın kışları davalının yanında, yazıları davacıların yanında köyde kaldığı, hem davalı hem de davacıların mirasbırakan anne ile ilgilendikleri, aralarında bir sorun olmadığı, mirasbırakanın son üç yılında davalı kızı yanında kaldığı, tanıkların, mirasırakanın babadan kalan taşınmazını doğrudan davacı oğullarına verdiğini, ev yerini davacılara verdiğini beyan ettiği, mal kaçırmayı gerektirir bir neden bulunmadığı, ancak tanık beyanlarına göre mirasbırakanın son iki yılında davalının yanında kaldığı, davalı tarafından bakıldığı, dava konusu taşınmaz dışında mirasbırakana ait taşınmazlar bulunduğu, davacı tarafça mirasbırakanın mal kaçırma kastı ile hareket ettiğinin kesin olarak kanıtlanmadığı, bakım edimi nedeni ile taşınmazların devredildiği, bazı tanıkların beyanlarında mirasbırakanın dava konusu taşınmazları son üç yılında kendisine bakan davalıya verdiğini kendilerine söylediğini belirttikleri, böylece Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b-1 inci maddesi uyarınca başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası ve ehliyetsizlik hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı,

2. HMK'nın 190 ıncı maddesi

3. TMK'nın 6 ıncı maddesi

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye 247,70 TL onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

...