"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1801 E., 2022/2259 K.
DAVA TARİHİ : 16.10.2014
HÜKÜM/KARAR : Ret / Ret
... vekili
İLK DERECE MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/343 E., 2020/337 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; istinaf dilekçelerinin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, tereke temsilcisi vekili ve mirasçılar ..., ... vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.11.2023 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davacılar ..., ... ve tereke temsilcisi ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar ..., ... vekili Avukat ... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan Mustafa’nın 3 ada 28 parsel sayılı taşınmazdaki 10/22 payını davalı çocukları Ali ve Savaş’a ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiğini, mirasbırakanın sözleşme tarihi itibariyle bakımını gerektirir bir durumunun bulunmadığını, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptaline terekeye iadesi ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, mirasbırakanın kanser hastası olduğunu, son yıllarda durumunun iyice ağırlaştığını, davacılar tarafından mirasbırakan ile ilgilenilmediğini, sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirildiğini, muvazaanın olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 06.12.2016 tarihli ve 2014/514 Esas, 2016/444 Karar sayılı kararı ile; mirasbırakanın gerçek amacının kendisine bakım karşılığında devir yapmak olduğu, dinlenen tanıkların da bu doğrultuda beyanda bulundukları, temlikin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacılar ... ve ... ile katılma yoluyla davalılar vekili tarafından istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 22.06.2017 tarihli ve 2017/772 Esas, 2017/754 Karar sayılı kararı ile, davanın terekeye iade talepli olarak açıldığı, dahili davacı olarak gösterilen mirasçıların davaya muvafakat etmediği, taraf teşkilinin sağlanması bakımından mirasbırakanın terekesine atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerektiği gerekçesiyle kararın kaldırılmasına ve yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesinin 29.09.2020 tarihli ve 2017/343 Esas, 2020/337 Karar sayılı kararı ile mirasbırakanın gerçek amacının bakım karşılığı kendisi ile ilgilenen erkek çocuklarına dairelerini bırakmak olduğu, sözleşmeye konu irade ile mirasbırakanın iradesinin aynı olduğu, davaya konu taşınmazlar dışında mirasbırakan adına kayıtlı başka taşınmazların da bulunduğu, muvazaanın olmadığı gerekçesiyle davanın reddine verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde mirasçılar ... ve ... ile ... ve katılma yoluyla davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 02.11.2021 tarihli ve 2021/542 Esas, 2021/1618 Karar sayılı kararı ile terekeye temsilci atanması ile davayı takip yetkisi kalmayan davacılar ..., ... ile ... vekillerinin ve asıl başvuruya bağlı olması nedeniyle katılmaya yoluyla kararı istinaf eden davalılar vekilinin istinaf dilekçelerinin reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde mirasçılar ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 16.03.2022 tarihli ve 2021/10678 Esas, 2022/2141 Karar sayılı kararı ile “… Tereke temsilcisine gerekçeli karar tebliğ edilmeden istinaf incelemesine gönderilmiştir. Hâl böyle olunca, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının tereke temsilcisi ...’a usulüne uygun tebliğ edilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken yazılı şekilde istinaf isteğinin usulden reddine karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tereke temsilcisine tebligatın usulüne uygun şekilde yapıldığı, süresinde istinaf yoluna başvurmadığı gerekçesiyle istinaf kanun yoluna başvurma dilekçelerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tereke temsilcisi vekili ile mirasçı Süveyda ve Sevinç vekili duruşma istemli olarak temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Tereke temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının AİHM, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, esasa ilişkin itirazlarının değerlendirilmesi gerektiğini, kanun yollarına başvurabilmesi için kendisine terekeden ödeme yapılması gerektiğini, menfaati olmayan davada kendisinden masraf yapılmasının beklenemeyeceğini, kendisine tebligatların yapıldığını ancak bütçesinden harcama yaparak kanun yoluna başvurma zorunluluğu olmadığını, tereke temsilcisi tayin edildiği kararda ücrete yer verilmediğini, davacıların taraf sıfatının kaldırılmasının mülkiyet hakkına aykırı olduğunu, mülkiyet hakkının korunması için paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyet ayrımının mülkiyet hakkının kullanılmasına engel teşkil ettiğini, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin ve 16. Hukuk Dairesinin elbirliği mülkiyette her bir paydaşın kendi payı için dava açabileceğini ancak sadece taraf teşkili sağlanması için diğer mirasçıların olurlarının alınması ya da terekeye temsilci atanması gerektiğini belirttiğini, terekeye temsilci atandığını ve taraf teşkilinin sağlandığını, davacıların taraf sıfatlarının kalmadığı gerekçesiyle karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalıların da mirasçı olduklarını, tereke temsilcisinin görevinin sadece taraf teşkili sağlanması yönünde olduğunu, mirasbırakanın mal varlığının büyük bir kısmı olan %64'lük kısmını davalılara verdiğini, davalıları korumaya yönelik mal kaçırma kastıyla işlem yapıldığını, kararın hatalı olduğunu ileri sürerek bozulmasını istemiştir.
Mirasçı Süveyda ve Sevinç temyiz dilekçesinde özetle, tereke temsilcisi ile aynı nedenlerle kararın bozulmasını istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı terekeye iade istemli tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
HMK'nın 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının "d" ve "e" bentleri,
01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706 ncı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddeleri
TMK'nın 640 ıncı maddesi,
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK'nın 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içeriğinden, mirasbırakan Mustafa'nın 21.09.2013 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak eşi ... ile çocukları Süveyda, Sevinç, Semra, Semanur, Savaş ve Ali'nin kaldığı, mirasbırakanın 3 ada 28 parsel sayılı taşınmazının bir kısım payını oğulları olan Ali ve Savaş'a muvazaalı olarak mal kaçırma kastı ile devrettiği iddiası ile Süveyda ve Sevinç tarafından davanın terekeye iade istemli olarak açıldığı, mirasçılardan ...'nin davaya karşı çıktığı, bunun üzerine Bakırköy 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.06.2018 tarihli ve 2017/2414 Esas, 2018/1116 Karar sayılı kararı ile ...'ın mirasbırakan Mustafa'nın terekesine temsilci tayin edildiği, eldeki davanın kendisine bildirildiği ve ilk kez 11.07.2019 tarihli celsede de yargılamaya katıldığı anlaşılmaktadır.
3. Tereke temsilcisinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın, aleyhine yeni bir durum oluşmadıkça temyiz yoluna başvuramayacağı açıktır. Bu durumda İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tereke temsilcisinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
4. Mirasçı Süveyda ve Sevinç'in temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir. Taraf teşkili sağlanmaksızın işin esası hakkında karar verilemez. Mahkeme, hem davanın açıldığı tarihte hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp incelemek durumunda olup bu konuda tarafların talep ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartları dava açılmasından hüküm verilmesine kadar var olmalıdır.
Hemen belirtmek gerekir ki, TMK'nın 640 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kural olarak mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Ancak, 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği şekilde muris muvazaasının söz konusu olduğu hallerde mirasbırakanın mirasçısından mal kaçırma amacıyla yaptığı temliki işlemler bakımından mirasbırakanın iradesi ile mirasçıların yararının çatıştığı kuşkusuzdur. Bunun sonucu olarak da her bir mirasçının kendi hakkı yönünden üçüncü kişi sıfatıyla miras payı oranında tapu iptali tescil isteğinde bulunabilmesine olanak tanınmıştır.
Eldeki davada davayı açan mirasçılar Süveyda ve Sevinç'in muris muvazaası iddiasına dayalı olarak kendi miras payları için dava açma hakları olduğu hususunda hiç bir tereddüt bulunmamaktadır. Ancak, anılan mirasçılar davayı kendi payları için değil tüm tereke adına açmışlar ve mirasçılardan ... de bu davaya karşı çıkmıştır. Davayı açan mirasçılar Süveyda ve Sevinç'in taleplerini paylarına hasretmedikleri de gözetilerek bu durumda terekenin menfaatlerinin korunması ve davanın devam edebilmesi için TMK'nın 640 ncı maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması gerekmiş, ...'ın tereke temsilcisi tayin edilmesi ve onun yargılamaya katılması ile Sevinç ve Süveyda'nın taraf sıfatı sona ermiştir. Taraf sıfatı sona eren kişilerin davayı takip yetkileri kalmadığından İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış oldukları istinaf dilekçelerinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
5. Hal böyle olunca, davayı açan mirasçılar Süveyda ve Sevinç'in vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Tereke temsilcisi vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Mirasçı Süveyda ve Sevinç vekili yönünden; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 189,15 TL bakiye onama harcının temyiz eden mirasçılar Süveyda ve Sevinç'ten alınmasına,
Tereke temsilcisi tarafından yatırılan harcın istek halinde iadesine,
21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekili için 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden tereke temsilcisi ile Mirasçı Süveyda ve Sevinç'ten alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.11.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.