"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3082 E., 2023/56 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Samsun 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/274 E., 2022/397 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.03.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; ortak mirasbırakanları ...'un 2054 ada 4 parsel (eski 540 parsel) sayılı taşınmazdaki payını torunu olan davalılara satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar; oldukça varlıklı birisi olan mirasbırakanın değeri diğerlerinden daha düşük olan birlikte yaşadıkları eski ev ve bahçesini minnet duygusu ile kendilerine devrettiğini, mirasbırakanın davacılardan mal kaçırmasını gerektirir bir neden olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; paylaştırma yapıldığının ispatlanamadığı, mirasbırakanın mal varlığının büyük bir kısmını davalılara temlik ettiği, taşınmaz satmaya ihtiyacının olmadığı, sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunmadığı, her ne kadar davalılar taşınmazın bakım karşılığı minnet duygusuyla devredildiğini savunmuş iseler de tanık beyanlarında mirasbırakan ve eşine belirli dönemlerde davalıların annesi dava dışı ... tarafından bakıldığının belirtildiği, davalıların bakıp gözettiğinin kanıtlanamadığı, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı ile muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekili; yargılama sırasında itiraz ettikleri bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, raporda emsal incelemesi yapılmadan taşınmazın değerinin gerçek değerinin oldukça üstünde belirlendiğini, taşınmazın yüz ölçümü tapuda 1825,66 m2 görünmesine rağmen taşınmazın bir kısmının yola bir kısmının da cami yapımına gitmesi nedeniyle fiili kullanım alanının yaklaşık 900 m2 olduğunu ancak bilirkişi tarafından bu husus üzerinde durulmadığını, bilirkişinin ek raporuna yaptıkları itirazlara yönelik ek inceleme yaptırılmadığını, mirasbırakanın mal kaçırma amacı ile devir yaptığının ispatlanamadığını, taşınmazın bakım karşılığı devredildiğinin tanık beyanları ile sabit olduğunu, mirasbırakanın geride 12 parça taşınmazının kaldığını, bu taşınmazların nitelik ve nicelik olarak daha kıymetli olduğunu, mirasbırakanın öz kızı ...'nın 19.10.2020 tarihli dilekçesinin davadaki savunmalarını ve davalı tanıklarının beyanlarını tümüyle doğruladığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtip İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yinelemiş, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf itirazlarını incelemeden, hangi sebeple yerinde görmediğini izah etmeden gerekçesiz şekilde karar verdiğini, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, istinaf aşamasında dosyaya sunulmuş olan dava dosyasının bilimsel ve akademik incelemeye tabi tutulması ile hazırlanan uzman görüşü raporunun dikkate alınmadığını, mirasbırakan tarafından taşınmazın yalnız 1/2 payı davalılara devredilmesine rağmen sanki taşınmazın tamamı mirasbırakana aitmiş ve bu taşınmazın tümü davalılara devredilmiş gibi hüküm kurulduğunu, devir tarihinde taşınmazın imar uygulaması kapsamında olmadığını ancak bilirkişi tarafından taşınmazın devir tarihindeki değeri belirlenirken taşınmazın imar uygulaması yapılmış hali ile değerlendirildiğini belirtip kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı; Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706 ncı; Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1929 doğumlu mirasbırakan ...'un 05.10.2019 tarihinde öldüğü, geride mirasçıları olarak çocukları davacılar ...,...,..., kendisinden önce ölen oğlu ...'den torunları davacılar ...,...,... ile kendisinden önce ölen oğlu ...'ten torunları davalılar ...,...'in kaldığı anlaşılmaktadır. Mirasbırakanın 540 (imar sonrası 2054 ada 4) parsel sayılı taşınmazındaki 1/2 payını 08.03.2012 tarihinde davalılara eşit şekilde satış suretiyle temlik ettiği sabittir.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan, gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK'nın 706 ncı, TBK'nın 237 nci, ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Ancak semenin, bir başka ifade ile malın bedelinin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen muris muvazaası hukuki nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinde kuşku yoktur.
Somut olayda, dinlenen tanık beyanlarından mirasbırakanın oğlu ... (davalıların babası) ile aynı otobüs firmasında çalıştıkları, kazançlarının ortak olduğu, 1999 yılına kadar mirasbırakan ile oğlu ...'in taşınmazda altlı üstlü oturdukları, daha sonra mirasbırakanın eşi ile birlikte ...'deki evlerinde yaşamaya başladığı, bu süreçte kendisine yakın olan torunu davalı ...'in sık sık gelip gidip ilgilendiği, kalp hastası olan mirasbırakana eşinin ölümünden sonra ölene dek davalılar tarafından bakıldığı, mirasbırakanın diğer çocukları ile arasının iyi olduğu, onlardan mal kaçırmasını gerektirecek bir nedenin bulunmadığı, davanın kabulü halinde ileride hak sahibi olacak mirasçılardan ...,...,...'ün taşınmazın davalılara bakım karşılığı devredildiğine, tüm mirasçıların da devre ilişkin bilgi ve rızalarının olduğuna, muvazaanın bulunmadığına yönelik beyanda bulundukları, geride pek çok taşınmazının kaldığı, bedelsizliğin tek başına muvazaanın varlığını göstermeyeceği hususları birlikte değerlendirildiğinde mirasbırakanın taşınmazını bakım karşılığı minnet duygusu ile davalılara temlik ettiği, temlikte mirastan mal kaçırma amacının bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden davalılar vekili için 17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınmasına,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.