Logo

1. Hukuk Dairesi2023/974 E. 2024/1839 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekilin, vekaletname ile kendisine verilen yetkiyi kötüye kullanarak taşınmazı annesine devretmesi nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin, taşınmazı vekalet verenin bilgisi ve rızası dışında, vekaletnamede belirtilen amaçla bağdaşmayan bir şekilde annesine devrettiği ve bu eylemin vekalet görevinin kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, ayrıca davalı annenin de tapu kaydının bu şekilde yolsuz tescil edildiğini bilmesi veya bilmesi gerektiği değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/116 E., 2022/1977 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Burdur 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/209 E., 2021/263 K.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil ile ecrimisil, tapu iptal ve tescil isteği kabul edilmez ise bedel istekli davada İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf isteğinin esastan reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, davalının Burdur'da apart alım satım işi yapmakta olduğunu, davacının maliki olduğu taşınmazları satması için davalıyı vekil tayin ettiğini ancak davalının vekalet görevini kötüye kullanarak 29 ada 379 parsel sayılı taşınmazdaki 38 nolu bağımsız bölümü annesi olan davalı ...’a temlik ettiğini, satış bedelinin ödenmediğini, temlikin davacının bilgisi dışında yapıldığını, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, olmadığı takdirde taşınmazın satış tarihindeki bedelinin ve ayrıca davalının ilgili taşınmazı kullandığı süreye yönelik haksız kullanım karşılığı ecrimisil bedelinin yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, cevaba cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın dava dışı ...’ın borçları için temlik edildiği iddiasının doğru olmadığını, bu yöne ilişkin düzenlendiği ileri sürülen ve ilk defa cevap dilekçesinin tebliğ ile öğrenilen sözleşmede davacının imzasının da bulunmadığını, daha önce temlik edilen dava dışı taşınmazın ise davacının da imzasının yer aldığı sözleşmeye göre davalı ...’e temlik edildiğini, davacının bu taşınmazın devrine ilişkin bir itirazı olmadığını, davalının emlakçılık yaptığını ve davacının güvenin kazanarak dava konusu taşınmazı davacı adına satabileceğini söylediğini, vekaletnamenin de bu amaçla düzenlendiğini belirtmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili, davacının kardeşi olan ... ... ...’in davalı ...'ın sahibi olduğu işyerini devraldığını, devir bedeli olarak sözleşme düzenlendiğini, sözleşmede dava dışı 11 nolu bağımsız bölümün devir bedelinin 105.000,00 TL’lik kısmı karşılığında temlik edileceğinin, kalan borcun da taksitler halinde ödeneceğinin kararlaştırıldığını ancak dava dışı ...’ın işletme devrine ilişkin düzenledikleri sözleşmeye göre borcunu ödemediğini ve işletmeye idari para cezası kesildiğini, bunun üzerine dava konusu taşınmazın kalan borç ve para cezaları karşılığında temlik edildiğini, dava dışı ... ile bu yöne ilişkin ibraname düzenlendiğini belirterek, davanın reddini istemiş, ikinci cevap dilekçesinde; dava dışı taşınmazın da ... nın borçları için bizzat davacı tarafından devredildiğini, bu yöne ilişkin düzenlenen sözleşmelerde de davacının imzasının bulunmadığını, davacının kardeşinin davalı ...’a yüksek miktarda borçlu olduğunu, davacının da vekaletnameyi taşınmazın emlakçı tarafından satışı için değil , borcun ödenmesi amacı ile düzenlediğini belirtmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; vekaletnamenin davacı tarafından iradi olarak verildiği, vekilin de iradeye uygun hareket ettiği, davacının vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil ettiği, yapılan işlemlerin tarafların gerçek iradelerine uygun olduğu, davalıların işbirliği içinde hareket ettiğinin kabulünün mümkün olmadığı; vekilin, vekalet verene karşı sorumluluğu çerçevesinde bedeli ödediğini ispat külfeti altında olduğu, taraflarca yapılan önceki anlaşmalar ile dinlenen tanık beyanları doğrultusunda davacı tarafça dava konusu taşınmazın davalı tarafa dava dışı kardeşinin borçlarına mahsup edilmesi amacıyla vekaletname verildiği, vekilin de bu hususta hesap verme yükümlülüğüne aykırı davrandığına dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı, tapu iptali ve tescil istemi talebinin reddine karar verildiğinden şartları oluşmayan ecrimisil isteminin de reddi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri:

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; temlikin davacının rızası ile yapıldığı savunmasının davalı tarafça kanıtlanması gerektiğini, yanlı tanık beyanlarına göre karar verildiğini ve davacının daha önce davalıya başka bir taşınmazı devretmiş olması hususunun savunmanın kanıtlandığını göstermediğini, davacının iradesinin kardeşinin borçlarına karşılık devrin yapılması yönünde olduğuna ilişkin savunmanın davalı tarafça kanıtlanması gerektiğini, davalıların savunmasının davalı ..., davacı ve dava dışı ...'ın inanç sözleşmesi yapmasına ilişkin olduğunu, inançlı işlemin ancak yazılı delille kanıtlanabileceğini, tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğini, davalı ile dava dışı ... arasında akdedilen sözleşmede davacının taraf olmadığını, davalı ...'ın taşınmazın devri karşılığında davacının kardeşinin borçlarını ödendiği savunmasının dahi davalının vekalet sözleşmesinden doğan görevini kötüye kullandığını gösterdiğini, diğer davalının davalı vekilin annesi olduğunu, iyiniyetli kabul edilemeyeceğin belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın davacının kardeşinin borçlarına karşılık, davalı ...'ın annesi olan davalı ...'e devredildiği, 02.03.2018 tarihinde de bizzat davacı tarafından 11 nolu (dava dışı) bağımsız bölümün davalı ...'e temlik edildiği, vekalet görevini kötüye kullanıldığına yönelik iddianın davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf isteğinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri:

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil ile ecrimisil, tapu iptal ve tescil isteği kabul edilmez ise bedel isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 506 ncı maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1023 ve 1024 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının davalı ...’u Isparta 6. Noterliğinin 07.03.2019 tarih, 2191 yevmiye nolu vekaletnamesi ile dava konusu 29 ada 379 parsel sayılı taşınmazdaki 38 nolu bağımsız bölümün satışı için vekil tayin ettiği, davalı ...’ın dava konusu taşınmazı 12.03.2019 tarihinde annesi olan davalı ...’a satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.

2. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Bilindiği üzere; Türk Borçlar Kanunu'nda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506 ncı maddesinde; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.

Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk TBK'da benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Diğer taraftan; TMK'nın 1023 üncü maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024 üncü maddesinde ise; “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz. Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur. Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

4. Somut olaya gelince; davacının, davalı ...’ın vekalet görevini kötüye kullanarak 29 ada 379 parsel sayılı taşınmazdaki 38 nolu bağımsız bölümü annesi olan davalı ...’a temlik ettiğini, satış bedelinin ödenmediğini, temlikin davacının bilgisi dışında yapıldığını, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ileri sürdüğü; davalıların ise davacının kardeşi olan dava dışı ... ... ...’in davalı ...'a işletme devrine ilişkin düzenledikleri sözleşme gereğince borçlu olduğunu ancak borcun bir kısmını ödemediğini ve işletmeye idari para cezası kesildiğini, bunun üzerine dava konusu taşınmazın kalan borç ve para cezaları karşılığında temlik edildiğini ve bu yöne ilişkin ibraname düzenlendiğini savundukları, davacının kardeşi ... ... ile davalı ... arasında düzenlenen “protokol” başlıklı 15.12.2017 tarihli belgede davalı ...’a ait işletmenin ... ...’a devredileceğinin, karşılığında dava dışı 11 nolu bağımsız bölümün temlik edileceğinin, kalan 150.000 TL’lik borcun taksitler halinde ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davacının aynı taşınmazdaki dava dışı 11 nolu bağımsız bölümü 02.03.2018 tarihinde davalı ...’a devrettiği, aynı tarihte davacının da imzasının bulunduğu adi yazılı belgede 15.12.2017 tarihli sözleşmeye istinaden 11 nolu bağımsız bölümün ...’a devredildiğinin belirtildiği, bu aşamada ... ...’a devredilen işletmeye yönelik idari para cezası düzenlenmesi üzerine davalı ... tarafından ... ...’a hitaben para cezalarının ödenmesi için ihtarname gönderildiği, davalı ... ile ... ... arasında düzenlenen tarihsiz adi yazılı belgede davacı adına kayıtlı dava konusu 38 nolu bağımsız bölümün devri için davacı tarafından davalı ...’ın vekil tayin edileceğinin ve davalı ...’ın alacağının kalmayacağının düzenlendiği, davacı tanıklarının davalı ... ile dava dışı ...’ın işletme devrinden kaynaklana borcun teminatı için dava konusu taşınmazın satış yetkisini içerir vekaletname düzenlenmesi konusunda anlaştıklarını ancak davacının bu anlaşmadan haberdar olmadığını, taşınmazın satılarak bedelinin kendisine ödeneceği düşüncesi ile hareket ettiğini, davalı tanıklarının ise dava konusu taşınmazın devrine yönelik anlaşmanın davacının yanında yapıldığını, devrin borca karşılık yapıldığını bildiğini ifade ettikleri anlaşılmakta olup, davalı ... ile dava dışı ... ... ile yapılan işletme devri anlaşması sonucu dava dışı 11 nolu bağımsız bölümün devir bedeli olarak devredildiğine yönelik davacının da imzaladığı bir belgenin düzenlendiği ancak dava konusu 38 nolu bağımsız bölüm için düzenlenen belgede davacının imzasının bulunmadığı hususu tanık beyanları ile birlikte değerlendirildiğinde davalı ... tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve annesi olan diğer davalı ...’ın TMK’nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı sonucuna varılmaktadır.

5. Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.