"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/391 E., 2023/1079 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 22.02.2019 tarihli 2016/7036 Esas 2019/1290 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçesinde; Hakkari ili, Yüksekova ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 119 ada 35, 36 ve 37 nolu parsellerin kendi adlarına tespit ve tescil edildiğini, ancak kullandıkları bir kısmın hatalı olarak 119 ada 39 parsel sayılı mera taşınmazı içerisinde kaldığını ileri sürerek irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın mera kaydının iptali ile adlarına tapuya kayıt ve tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı Hazine davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.06.2015 tarih ve 2014/84 Esas 2015/618 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne, çekişmeli 119 ada 39 parsel nolu taşınmazın fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilmiş olan 11.559,65 metrekarelik alanı kapsayan kısmının davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar ..., ... ve ... adına eşit hisse ile aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.02.2019 tarihli 2016/7036 Esas 2019/1290 Karar sayılı ilamı ile; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu komşu taşınmaz kayıtları ile tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğraflarının getirtilmesi,hava fotoğraflarınn jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişisine incelettirilmesi, yeniden 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişiler ve tüm tespit bilirkişileri eşliğinde keşif yapılması,çekişmeli bölümün önceki ve şimdiki niteliği, meranın bütünlüğünü bozup bozmadığı, bu bölümün toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden dava konusu taşınmazın diğer bölümden nasıl ayrıldığı, aralarında doğal ya da yapay ayırt edici bir sınır bulunup bulunmadığı, taşınmaz bölümünün meradan açılan bir yer olup olmadığı, meranın devamı niteliğinde olup olmadığı hususlarının belirlenmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dava konusu 39 nolu parselde davacıların hak iddia ettiği ve fen bilirkişi raporunda A=11559,65 m²'lik kısmın jeodezi bilirkişisi, jeoloji bilirkişisi ile ziraat mühendisi bilirkişi raporlarında mera özelliğinin bulunmadığı, eskiden beri imar ihyasının yapılmış olduğu, tarla vasıflı toprak yapısına sahip olduğu, meraya özgü bitki örtüsü özelliğinin bulunmadığı, dosyada dinlenen tanık ve yerel bilirkişi beyanlarına göre ...'ın bu yeri dava dışı ... isimli kişiden satın aldığı, ... isimli kişinin buraları biçenek olarak kullandığı, davacıların babası ...'ın bu kısmı davacılara verdiği ve ...'ın ölümünden sonra da bu kısımları davacıların ekip biçtiği, babaları ...'ın taşınmazlarını taksim suretiyle çocuklarına dağıttığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46 ncı maddesinin 1 inci fıkrası gereğince; zilyet olan kişinin kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik koşullarını, 4753 sayılı Yasa uyarınca Hazine adına oluşturulan tapunun düzenlendiği (ihdas) tarihe kadar tanık, mahalli ve tutanak bilirkişi anlatımlarıyla olağanüstü zamanaşımına ilişkin süreyi eklemeli zilyetlik olarak doldurduğu, davacıların dava konusu taşınmaz üzerinde aralıksız ve çekişmesiz tarım faaliyetinde bulundukları, zilyetlikle mülk edinme koşullarının taşınmaz mal zilyetleri lehine oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 119 ada 39 parsel nolu taşınmazın fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile göstermiş olan 11.559,65 metrekarelik alanı kapsayan kısmının davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar ... ve ... adına eşit hisse ile aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline, davacı ... tarafından açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
E. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kamu orta mallarının zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını, mera vasıflı taşınmazın kamu malı niteliğinde Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğundan özel mülkiyete konu edilemeyeceğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, davacının iddiasını ispat edemediğini, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 46 ncı maddelerindeki şartlarının oluşmadığını belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
F. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan mera kaydının iptali ve tapuya tescili isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu 14, 16, 17 , 18 ve 46 ıncı maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 713/1 inci maddesi,
3. Değerlendirme
Kadastro sonucu; Yüksekova ilçesi, ... Köyü çalışma alanında bulunan 119 ada 39 parsel sayılı 96.826,36 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, Toprak Tevzi Komisyonu tarafından mera olarak sınırlandırıldığı gibi, kadimden beri ve halen köy halkı tarafından mera olarak kullanıldığı belirtilerek kamu orta malı-mera vasfıyla sınırlandırılmış ve kesinleşmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede, 63 nolu Toprak Tevzii Komisyonunca sınırlama, ölçüm ve dağıtım faaliyetlerinde bulunulduğu, dava konusu 39 nolu parselin bitişiğindeki 35-36-37 nolu parsellerin dağıtıma tabi tutularak davacılar adına tescil edildiği, bu doğrultuda da dağıtım çizelgesi hazırlandığı, 39 nolu parselin de bu tür dağıtıma tabii taşınmazlardan olduğu, bu gibi taşınmazlar Hazine tarafından muhtaç çiftçilere dağıtılmaya başlandığı halde intikal işlemlerinin tapuda yapılmadığı, kayden Hazinenin mülkiyetinde bulunan ve amme hizmetine tahsis edilmeyen dava konusu taşınmaz yönünden hem 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46 ncı maddesinin 2 nci fıkrasının uygulama şartlarının oluştuğu, hem de 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46 ncı maddesinin 1 inci fıkrası gereğince; zilyet olan kişinin, kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik koşullarını 4753 sayılı Yasa uyarınca Hazine adına oluşturulan tapunun düzenlendiği (ihdas) tarihe kadar tanık, mahalli ve tutanak bilirkişi anlatımlarıyla olağanüstü zamanaşımına ilişkin süreyi eklemeli zilyetlik olarak doldurduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir.
... köyünde 1963 yılında yapılan toprak tevzi çalışmaları sonucu çekişmeli taşınmaz 131 parsel numarasını alarak mera parseli olarak sınırlandırılmıştır. Dava konusu taşınmaz kadim mera olmasa dahi davacı taraf zilyetliğini 1963 yılından geriye doğru 20 yıl yani 1943 yılından itibaren zilyet olduğunu ispatlamak zorundadır. Dosyada uzman bilirkişi tarafından incelenen hava fotoğraflarına göre hazırlanan raporda; 1968 ve 1988 tarihli hava fotoğraflarında davacıların sınırda malik oldukları 119 ada 35, 36 ve 37 parsel sayılı taşınmazlar ile dava konusu ettikleri A harfi ile gösterilen kısım arasındaki sınır olan batı ve güney sınırları arasında sabit sınır olduğu, dava konusu edilen bölüm ile taşınmazın geri kalan kısmı olan doğu ve kuzey sınırının ise belirgin olmadığı belirtilmiştir. Dolayısıyla 1968 ile 1988 yıllarında davacıların kullandıklarını iddia ettikleri kısım ile kendi taşınmazlarının birlikte kullanılmadığı, hatta 35, 36 ve 37 nolu parsellerin sınırlarının sabit olduğu anlaşılmaktadır. Yine davacı tanığı Kamil Arıskan, dava konusu edilen kısmın köyün merası olduğunu, hayvanların otlatıldığını, 1960 yılından sonra dava konusu yeri ... isimli şahsın biçenek olarak kullanmaya başladığını, ...’in ara sıra mera alanlarını biçtiğini, 35, 36 ve 37 nolu taşınmazların ...’in tapulu yeri olduğunu, daha sonra davacıların babası ...’a bu tapulu yerlerini sattığını, mera parselindeki bu kısmı satıp satmadığını bilmediğini beyan ettiğinden ve davacılar, satın alma ve eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayandıklarından bayileri olan ...’nin zilyetliğinin de ispatlanması gerektiği halde bu hususu ispatlayamadıkları gibi, mahalli bilirkişi beyanlarına göre dava konusu edilen yerde kullanımın 1960'lı yıllarda başladığı ve kullanımın sadece ot biçme şeklinde olduğu, bu kullanımın ekonomik zilyetlik şeklinde bir kullanım olarak kabul edilemeyeceği, zira davacılar otunu biçtikten sonra taşınmazın geri kalan kısmı ile birlikte hayvanların otlatıldığı bir yer olduğu anlaşılmıştır. Ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın vasfı tarla olarak belirtilmiş ve mahkeme gerekçesinde de bu rapora dayanılarak kabul kararı verilmiş ise de ziraat bilirkişi raporu ile beyanlar ve hava fotoğrafı arasında taşınmazın vasfı hususunda çelişki oluşmuştur. Her ne kadar doğu bölgesinde özel çayır olarak kullanılan alanların olduğu bilinmekte ise de dosyada dava konusu yerin özel çayır olduğuna ilişkin herhangi bir iddia ya da delil bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; davacı tarafın iddiası, taşınmaz bölümünü kullanım şekli, beyanlar ile bilirkişilerden aldırılan raporların hep birlikte değerlendirilmesi sonucu, nizalı bölümün kadim mera vasfında olduğu, kaldı ki bir an tahsisli mera olduğu kabul edilmiş olsa dahi 1943 ile 1963 yılları arasında davacıların bayisinin ekonomik amaca uygun zilyetliğinin olduğunun dosyada ispatlanamaması, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ile 46 maddelerinde aranan şartların davacı taraf yararına gerçekleşmemesi nedeni ile davanın reddine karar vermek gerekirken hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar tesisi isabetsiz olmuştur.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine, harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.