Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1171 E. 2025/2343 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında yaptığı iddia edilen sözlü bağış nedeniyle, kadastro tespitine itiraz yoluyla açılan tapu iptali ve tescil davasının esası.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, mirasbırakanın sağlığında taşınmazları eşine bağışladığı ve zilyetliğini devrettiği, davacıların terekeden bir haklarının kalmadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararını usul ve yasaya uygun bularak onamıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/824 E., 2023/1501 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ordu 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/122 E., 2023/105 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; Ordu ili, Ulubey ilçesi, ... köyünde bulunan 143 ada 34 ve 35, 146 ada 2, 216 ada 1, 4, 6, 8, 9 ve 10, 217 ada 1, 6, 10, 99, 106, 111 ve 243 ada 47, 48, 55, 57, 61, 66, 74, 77, 78 ve 80 parsel sayılı taşınmazların muris ...'dan intikal etmesine ve taşınmazlarda davacıların da hakkı bulunmasına rağmen davalı adına kayıtlandığını belirterek çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile hisseleri oranında davacılar adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıların davalının çocukları olduğunu, davanın usul yasaya ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak açıldığını, murisin, sağlığında taşınmazlarını çocukları ve eşi arasında paylaştırdığını, dava konusu taşınmazların geçimlik olarak bırakıldığını, yıllar boyunca davacılar ve dava dışı çocukların taşınmazlarını kullandıklarını, kadastro sırasında da herkesin kendi taşınmazını adına tespit ettirdiğini, davacılardan ...’nin sahip olduğu taşınmazları borçları nedeniyle alacaklılarına devrettiğini, ...’nin davalıya düşen taşınmazların fındıklarını da zaman zaman topladığını, davalının ...’ye fazladan 2 parça yer vermek istediğini, borçlu olması nedeniyle satış göstererek dava dışı 217 ada 3 parseli davacının eşine devrettiğini, davalının iyiliklerine karşın davacıların 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolmasına bir gün kala dava açtıklarını, davacıların diğer kardeşlerine karşı da bu şekilde dava açtıklarını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 30.09.2021 tarih ve 2020/163 Esas, 2021/336 Karar sayılı kararıyla; davacıların muris ...'ın oğulları, davalının ise eşi olduğu, murisin tesis kadastrosu çalışmaları yapılmadan önce 26.01.2004 tarihinde vefat ettiği, tesis kadastrosu çalışmalarının ise 15.09.2009 tarihinde kesinleştiği, murisin, kendi sağlığında 5 oğlu ve kendisini kapsayacak nitelikte taşınmaz taksimi yaptığı, her bir oğluna taşınmaz verdiği, kendisi ve davacıların öz annesi olan ...'ın kullanımı için de taşınmaz bıraktığı, hatta murisin vefatı sonrasında bu taşınmazların ... tarafından kullanıldığı, bu hususun davacı tanığı olarak dinlenen kadastro tespitinde bilirkişi olan ..., davacı tanığı ... ile tanık olarak dinlenen davacıların diğer kardeşleri tarafından da belirtildiği, tarafların ortak tanığı ...'ın babasının kendisi için ayırdığı taşınmazları anneleri sağ kalana kadar annesine kim bakarsa annesi ile birlikte kullanacağını tüm çocuklarına söylediğini, annesi adına tescil edilen taşınmazların annesinin güvencesi olduğunu belirttiği, murisin eşinden önce vefat edeceğini bilmesi mümkün olmadığından yaptığı paylaşımda taşınmazları kendi ve eşi davalı için ayırdığının kabul edilmesi gerekeceği, murisin vefatından 5 yıl sonra yapılan tesis kadastrosunda da davalı adına tescil yapılmasının murisin iradesine ve paylaşımına uygun olduğu, kaldı ki davacıların anne ve babadan gelecek miras paylarının aynı olduğu, murisin vefatından sonra kadastro tespitine kadar dava konusu taşınmazların murisin eşi tarafından kullanımına devam edildiği, hiç bir oğlunun itirazının olmadığı, tesis kadastrosunun kesinleşmesinin son gününde davanın açıldığı, davacıların babalarının yapmış olduğu paylaşım gereği taşınmaz almalarına rağmen annelerine karşı miras payları talepli dava açmalarının Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi gereği hakkın açıkça kötüye kullanımı olacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı süresi içerisinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 09.03.2022 tarih ve 2022/133 Esas, 2022/233 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 143 ada 34 parsel, 143 ada 35 parsel, 216 ada 20 parsel, 217 ada 6 parsel, 243 ada 47, 48, 66 ve 77 parsellerde davalı dışında pay sahipleri bulunması nedeniyle davacıların dava dışı maliklere yönelik bir davasının bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve bu beyana göre davada taraf koşulunun değerlendirilmesi gerektiği, Mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olmadığı açıklanarak davacı tarafa öncelikle çekişmeli 143 ada 34 parsel, 143 ada 35 parsel, 216 ada 20 parsel, 217 ada 6 parsel, 243 ada 47, 48, 66 ve 77 parsellerde davalı dışında pay sahibi olan kişilerin paylarına yönelik talepleri olup olmadığının sorulması, varsa davacı tarafa davalarını bu kişilere yöneltmesi için süre ve imkan tanınarak taraf koşulunun sağlanması, bundan sonra mahallinde keşif yapılarak taşınmazların kök muris tarafından davalıya kadastrodan önce verilip verilmediği (bağışlanıp bağışlanmadığı), bağış yapıldı ise ne zaman yapıldığı, taşınmazın zilyetliğinin devredilip devredilmediği, taşınmazın bağıştan sonra kimin zilyetliğinde olduğu, kullanan başka kişiyse taşınmazları davalı adına mı yoksa başkası adına mı kullandığı mahalli bilirkişi ve tanıklardan sorularak maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması gereğine değinilerek İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılmış, dosya Mahkemesine gönderilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı ile; davacıların muris ...'ın oğulları, davalının ise eşi olduğu, murisin tesis kadastrosu çalışmaları yapılmadan önce vefat ettiği, murisin sağlığında 5 oğlu ve kendisini kapsayacak nitelikte taşınmaz taksimi yaptığı, her bir oğluna taşınmaz verdiği, murisin sağlığında kendisi ve davacıların öz annesi olan eşi davalı ...'ın kullanımı için de taşınmaz bıraktığı, muris ...'ın vefatından sonra kadastrodan önceki dönemde bu taşınmazların davalı eşi ... tarafından kullanıldığı, muris tarafından yapılan paylaşımda taşınmazların zilyetliğinin teslim edildiği, eşi ile kendi hayatını güvence altına almak amacı ile ayırdığı taşınmazların kendinin ve eşinin kullanımında olduğu, eşinin vefatından sonra bu taşınmazların oğulları arasında paylaşılacağını tüm çocuklarının bildiği, murisin eşinden önce vefat edeceğini bilmesi mümkün olmadığından yaptığı paylaşımda taşınmazları kendi ve eşi davalı için ayırdığının kabul edilmesi gerekeceği, murisin vefatından 5 yıl sonra yapılan tesis kadastrosunda da davalı adına tescil yapılmasının murisin iradesine ve paylaşımına uygun olduğu, kaldı ki davacıların anne ve babadan gelecek miras paylarının aynı olduğu, murisin vefatından sonra kadastro tespitine kadar olan süreçte dava konusu taşınmazların murisin eşi tarafından kullanımına devam edildiği, hiç bir oğlunun itirazının bulunmadığı ve davacıların babalarının yapmış olduğu paylaşım gereği taşınmaz almalarına rağmen annelerine karşı miras payları talepli dava açmalarının hakkın açıkça kötüye kullanımı olacağı kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; çekişmeli taşınmazların kök muris ...'dan kaldığı ve murisin sağlığında taşınmazları davalıya bağışladığı, zilyetliğini de devir ettiği, davacıların terekeden gelen bir haklarının kalmadığı, Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile davacılar vekilinin istinaf talebi reddedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazların murise ait olduklarını, hibe ile davalıya devredilmediklerini, bağışlanmadıklarını ve zilyetliğin de teslim edilmediğini, dava konusu taşınmazların paylaşıma konu olmadığını, taşınmazları ölene kadar murisin kullandığını, murisin davalıya herhangi bir taşınmaz bırakmadığını, bu durumun tanık beyanları ile de sabit olduğunu, davalının da bu yönde beyanları bulunduğunu, taşınmazların muris ve eşine ayrıldığı kabul edilse bile taşınmazların ½ payında davacıların yine hakkı bulunduğunu, Yerel Mahkemenin karar ve gerekçesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazların taksim dışı tutulduğunu ve muris tarafından kendisine ayrıldığını, davalının dava dışı çocuğuyla birlikte yaşadığını, yaşı itibarıyle etki altında kalabileceğini, dava konusu taşınmazların birlikte yaşadığı oğullarına veya 3. kişiye temlik edebileceğini, davanın hak düşürücü sürenin son günü açılmasının hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirilemeyeceğini, yasal bir hakkı kullanmanın yasaya aykırı olduğunun düşünülemeyeceğini, davacıların haklarını kullanmak için son ana kadar beklemek zorunda kaldıklarını, toplum içinde ailenin kavgalı olduğunu göstermemek için annelerinden haklarını talep etmiş olmalarına rağmen davalı annenin etki altında kalarak buna yanaşmadığını, davanın zorunlu olarak açıldığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Kadastro sonucu, Ordu ili, Ulubey ilçesi, ... köyünde bulunan 143 ada 34, 35 parsel, 216 ada 10 parsel, 217 ada 1, 106 parsel 243 ada 47, 48, 66 ve 77 parsel sayılı taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle payları oranında ... ve müşterekleri adına, 146 ada 2, 216 ada 1, 4, 6, 8, 9, 217 ada 6, 10, 99, 111, 243 ada 55, 57, 61, 74, 78 ve 80 parsel sayılı taşınmazlar aynı nedenle tam hisse olarak ... adına tespit ve tescil edilmişlerdir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın Ordu 4. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

30.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.